Gazete Vatan Logo

Yedi tepeli İstanbul’un pedal tutkunları

Bisiklet... Çocukken herkesin hayalini kurduğu, “ah şöyle gıcır gıcır, 6 viteslisinden olsa” diye içinden geçirdiği ulaşım aracı

Çocuklukta eğlencenin ama şimdilerde ayakları yerden kesmenin belki de en ekonomik yolu. Maalesef dünyada küresel ısınmayla birlikte gün geçtikçe yaygınlaşan bisiklet kullanımı Türkiye’de neredeyse hiç yok. Ama yedi tepeli İstanbul’un tüm yokuşlarına ve keşmekeş trafiğine rağmen hayatından bisikleti eksik etmeyenler de var. Kim mi onlar? Profesör Yaman Barlas, bankacı Burcu Oylan, mühendis Özgür Nevres ve Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz. İşte bu dört isim bisikleti sadece eğlence değil aynı zamanda da ulaşım aracı olarak kullanıyor. İşe bisikletle gidip geliyorlar. Trafiğe, bisikletleri görmezden gelen sürücülere, dik yokuşlara rağmen bisikletlerinden vazgeçmeyen bu isimleri biraraya getirdik ve pedal çevirirek hayatlarının nasıl geçtiğini sorduk.



Yaman Barlas - Profesör (57)
Trafik stresini ve eziyetini hiç yaşamadım
Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Yaman Barlas çocukluğundan bu yana bisikletten inmemiş. “Bisikletleri oyuncak olarak değil bir seyahat aracı olarak görmeye başlamamım üzerinden 27 yıl geçti. Araba kullanmadım, otobüs, minibüs tercihim olmadı” diyen Barlas, okuluna da bisikletle gidip geliyor.
Barlas, bisikletin küresel ısınmaya karşı mücadelede önemli bir araç olduğunu söylüyor: “Tüm dünya küresel ısınmadan bahsediyor. Herkes yeni oluşumlara imza atmaya çalışıyor. Bu konuda ulaşım aracı olarak bisiklete geçmenin küresel ısınma sorununu olumlu yönde ne kadar etkileyeceğini hiç düşündünüz mü? Bunu da geçin, İstanbul trafiğinin stresini hiç yaşamadım, neden insanlar kendilerine eziyet ediyor, bunu anlayamıyorum.” Barlas, okulda bir öğretim görevlisini ve birkaç öğrenciyi de ‘bisikletçi’ yapmayı başarmış. Çevresinde “Bırak artık bu bisikleti, çoluk çocuk işleriyle uğraşıyorsun” diyenler de oluyormuş ama Barlas hiç oralı değil: “Bisiklete binmemi çocukluk olarak algılıyorlar, hatta oturduğum sitenin güvenliği her içeri girdiğimde ‘satıcıları almıyoruz’ diyor, çok gülüyorum.”


Burcu Oylan - Bankacı (32)
Laf atanlar, sıkıştırmaya çalışanlar oluyor
Burcu Oylan’ın hayatında her sabah ciddi bir mesai var. Sabah 06.30’da kalkıyor, bisiklet formasını giyiyor ve Ottobis’e (bisikletinin adı) atlayarak Valikonağı’ndaki evinden çıkarak Zincirlikuyu’daki bankasına gidiyor. Bankanın spor salonunda duşunu alıyor ve takım elbiselerinden birini giyerek bisikletçi kimliğinden bir anda resmi bankacı kimliğine bürünüyor. Bunları düşünmek birçoğumuz için zor görünürken Oylan, bu işi her gün yapıyor. Evi ile işi arasındaki mesafe ortalama 6 kilometre ve bu yolu yarım saat içerisinde gidebiliyor.
Burcu Oylan’ın hayatında en şaşırtıcı şey bisiklete ilk defa 15 ay önce binmiş olması. Çocukluğumuzun rüyası kırmızı BMX hayalini yeni yeni yaşıyor olmasını bisiklet kullanan dağcı arkadaşlarına borçlu. Şimdiye kadar yaptığı en uzun tur 65 kilometreyle İğneada. Turların dışında her sabah ve akşam bisiklete binmek ve sadece bir ulaşım aracı olarak kullanmanın nasıl bir psikolojisi olduğunu merak etmiyor değiliz? O da önceleri bisikletle trafiğe çıkmaktan korkmuş ama ilk günün sonunda bu korkuyu çoğu kişinin yendiğini görmüş. “Tabii ki laf atanlar, sıkıştırmaya çalışanlar oluyor ama benim çok rastladığım bir durum değil, yanlarından ‘zırt’ diye geçip gidiyorum, fark etmiyorlar bile...” Mutlaka fosforlu kıyafetler, kask ve eldivenleriyle seyahat ediyor. Büyük bir plazada çalıştığından dolayı ‘İşte bisikletle işe gelen kız bu’ fısıltılarını duyduğunda hoşuna gidiyormuş.
Bisikletine Ottobis adını koyan Burcu’ya arkadaşları da Pedalcan Burcu adını takmışlar. “Bisiklete binmeyi seviyorum, Ottobis’le çok geç tanıştım ama şimdi bir gün bile onsuz seyahat etmek istemiyorum. Bisiklet kullanırken keyif alıyor olsam da çok fazla da sıkıntı çekiyorum. Trafikte insanların duyarsızlığı, bisiklet yollarının olmayışı, yolların bozuk oluşu dezavantajlar...”


Murat Suyabatmaz - Bisikletliler Derneği Başkanı (45)
Duyarsızlık halkta değil hükümette
Türkiye’de özellikle İstanbul’da bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak ve hükümetin bisiklet politikasını benimsemesi için en çok çalışan isimlerden biri Murat Suyabatmaz. 12 yıl boyunca milli takımda bisiklete binmiş ve antrenörlük yapmış.
Suyabatmaz, şu anda ortalama 15 bin fahri üyesi bulunan Bisikletliler Derneği’nin başkanlığını yapıyor. Ve o da her gün derneğe katlanılabilir bisikletiyle gidiyor, akşamları da hiç üşenmeden pedal çevirerek evine dönüyor. Derneğin yaptığı anketlere göre Murat Suyabatmaz şu bilgileri veriyor: “Anketlere katılan kişilerin yüzde 80’ni bisiklet yolları olduğu takdirde araba kullanmayı ikinci plana atabileceklerini söylüyor. Bu bize bisikletseverlerin çok olduğunu, ancak trafikten korktuklarını gösteriyor. Bu yüzden trafiğin içinden çıkılamaz hale gelmesinin tek sorumlusunu insanların değil hükümetin duyarsızlığı olarak değerlendiriyoruz. Bisiklet kullanmak için en uygun alanlar Ataköy, Bakırköy, Beylikdüzü, Florya, Bağdat Caddesi ve çevresi, Ümraniye, Halkalı. Bu alanlarda alt yapı sağlanırsa, bu bölgelerde oturan insanlar işlerine ve okullarına bisikletle gidebilir.”


Özgür Nevres-Bilgisayar Mühendisi (34)
Annem bisiklete bindiğim için üzülüyor
İlk bisikletini 10 yaşında alan Özgür Nevres, “Babam karne hediyesi olarak Bissan Süper model bisiklet almıştı. Çocukluk yıllarımın eğlencesi o zaman başladı” diyor. Sarıyer’de yaşayan Nevres, Mecidiyeköy’deki şirketine her gün bisikletle gidip geliyor. Her günü gidiş-dönüş 50 kilometre pedal çevirerek geçiriyor. 2000 yılından bu yana trafikte bisiklet kullanıyor.
“İlk trafiğe çıktığımda bir hayli tedirgindim. Araba kullananların bile tehlike altında seyahat ettiklerini düşünecek olursak, bisikletli için iş biraz daha zorlayıcı oluyor. Trafiğe çıktıkça ve bisiklet üzerindeki kabiliyetinizi güçlendirdikçe korku ve endişeniz kalmıyor.” İşe gidip gelirken birkaç tehlike atlatmış, arabalardan bir tanesi, çekil yoldan bisikletli diyerek bacağını sıyırarak geçmiş ve haliyle bisikletten yuvarlanmış. Nevres bunun gibi çirkin olayları şöyle değerlendiriyor: “Yol dediğiniz şey, tüm araçlar ve yayalar içindir. Araba kullananlar kendilerinin üstün olduğunu düşünüyor ama yasalara göre bile böyle bir şey yok. Eğitimsizlik ve egolarımız kendimizden fiziksel olarak küçük görünen şeyleri yok saymaya göre ayarlanmış.”
Özgür Nevres’in de diğer bisiklet kullanıcıları gibi tek hayali bisiklet yollarının yapılması. O zaman kullandığı aracın hem keyfini çıkartacağına hem de güvenli seyahat etme şansı olacağına inanıyor. Nevres’in sürekli bisiklet üstünde olmasına en çok annesinin karşı olduğunu öğreniyoruz. Eğer bir gün bisiklet kullanmaktan vazgeçerse buna en çok annesi sevinecekmiş. Onun dışında iş arkadaşları duruma artık alışmış, bisikletsiz geldiği nadir günlerde şaşkınlık geçiriyorlarmış.


Sağlıklı bir yaşam için...
u Araba yerine bisiklete binmek kilometre başına havada 160 gram karbon monoksiti temizliyor. u Bisiklet kullanımı kandaki kolesterolü düşürüyor u Her araba üretimi için 50 bin khw enerji harcanıyor.
u Pıhtılaşma sonucu yaşanan kalp krizleri ortadan kalkıyor.
u Obezite riski yüzde 0’a düşüyor. u Benzin, araba sigortası, tamir paraları ortadan kalkıyor. u Yapılan araştırmaya göre bir aile, arabalarının yıllık masrafını karşılamak için 8 hafta çalışıyor.


Avrupa bisikleti seviyor
Türkiye’nin görmezden geldiği bisiklet her geçen gün önemi artan ulaşım araçlarından sayılıyor. 2005 yılında İstanbul’da başlatılan 603 kilometrelik bisiklet yolu projesinin sadece 23 kilometresi tamamlanabilmişken dünyada durum biraz daha farklı gelişmiş. Dünyada trafik yoğunluğunun çözüme ulaşılması ve sağlıklı yaşam için bisiklet kullanımını destekleyen yönetimlerin sayısı her geçen gün artıyor. Hollanda’nın Groningen şehrinde, şehir içi dolaşımın yüzde 50’si, İtalya’nın Ferrara şehrindeyse yüzde 30’u bisikletle yapılıyor. Münih’te bin 400 kilometre bisiklet yolu var ve her geçen gün yeni yollar açılıyor. Şehir içinde dijital ve basılı bisiklet haritaları bulunuyor. Belçika işine ve okuluna bisikletle gidenlere kilometre başına 0,5 Euro ödüyor. Amsterdam’da günlük 120 bin bisiklet park yeri kapasitesi varken, Hollanda’nın ortalama 15 bin kilometre bisiklet yolu bulunuyor. İngiltere’de yapılan bisiklet yollarının toplamı 2007 yılı itibariyle 16 bin kilometreyi buluyor. Beyaz Saray’ı bisikletli polisler koruyor. 1903 yılından bu yana İsviçre ordusunda 50 bin bisikletli özel askeri birlik bulunuyor.

Haberin Devamı