Gazete Vatan Logo

Yapışkan bir aşığım, asla bırakmam

Metin - Fulya Şentürk çifti aşklarını VATAN’a anlattı

Metin Şentürk’le 2001 yılında bir röportaj yapmıştım. O dönemde ‘Ben böyle şey görmedim’ sloganlı bir reklam filminde oynamıştı. Hâlâ o röportaj aklıma geldiğinde gülerim. Pazar Vatan’ın koordinatörü Güney Öztürk, “Elif bu hafta biraz eğlenceli bir şey yap” dediğinde “Tamam” dedim. Eşim de deniz tutkusu nedeniyle denizle haşır neşir herkesi tanır. “Metin Şentürk’ün teknesi Bebek-Aşiyan’da, teknesini ofis olarak kullanıyor” deyince, “Metin Şentürk’le teknesinde, eşi Fulya Kalkavan’la birlikte sohbet etsek ne güzel olur” dedim. Ve her şey yolunda gitti. Randevulaştık. Metin Şentürk zeki ve komik bir adam. Bence onu en farklı kılan özelliği de engeliyle dalga geçiyor olması, hayata bağlılığı, çoşkusu... 2.5 yıl önce İhsan Kalkavan’ın en küçük kızı Fulya Kalkavan’la evlendi. Biz Fulya Hanım’ı beklerken sohbete başladık.




Metin’in müziğini dinleyen biri değilim

Metin Bey sizce bir kadını ne çekici yapar?
Benim için aklı, zekası çok önemli. Sevdiğim kadının beni algılaması çok önemli. Ben detaylara düşkünüm. İnce esprileri anlayan biri olmalı, sonra iyi ve güzel bir ruhu olmalı.



Hayatta en seksi şey zekadır, desem...
Ben buna katılıyorum. Temel’e demişler: “Güzel kadın mı, aptal kadın mı istiyorsun? Aptal isterim, güzellik geçer demiş.” Güzellik yok oluyor, hepimiz yoruluyoruz, yaşlanıyoruz ya da güzelliği satın alıyoruz. Hem güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.


Siz Metin Bey’in hangi özelliklerinden etkilendiniz?
F.K: Ben Metin’i sempatik bulurdum. Metin’i dinleyen biri değilim. Hâlâ evde ağzını kapatıyorum. Çünkü beste yaptığı sıralarda çok dinliyorum, sonra bayılıyorum!

Nikahınızda Metin Bey İmkansız Aşk şarkısını tam 8 kez söylemiş. Sizin aşkınızın nesi imkansızdı?
F.K: Valla gaza geldi söyledi. Güzel şarkı.
M.Ş: Halbuki evlenmişsin, nesi imkansız demek lazım ama gaza gelmişim demek ki.


Fulya Hanım sizin çevrenizdekilerden ‘Yok Metin Şentürk görüyor’ diyenler oldu mu?
Aileden, arkadaşlardan çok sordular. Arada görüyor herhalde, ben de çok emin değilim!


Aileniz başta bu evliliğe karşı mı çıktı?
F.K: Metin ailenin küçükleriyle tanışıyordu. Başta zorluklar oldu ama sonra yumuşadı.
M.Ş: Aile bu muhteşem aklın farkına vardı. Beni biraz uğraştırdılar. Aşk önünde engel olmayınca olmaz ya, biz engelleri aştık.

Bence güzel olan mutlaka fark edilir


Bu röportajın çıkacağı gün pazar ve siz pazar günü yeni bir tv programına başlıyorsunuz...

Uğur getirirsiniz diye düşünüyorum.

İnşallah!
TRT’de Eğlence Pazar’ı diye bir programa başlıyoruz, her pazar yayınlanacak. Doğa Rutkay’la birlikte sunuyoruz. 15.00 ile 17.00 arasında yayınlanacak bir eğlence kuşağı. Aynı zamanda programın içinde hayatın insanın başına ördüğü çoraplar da olacak.


Ne gibi?
Engellilerle ilgili bölüm de var. Engelli vatandaşlar için medikal yardımların dağıtıldığı köşelerimiz de olacak. Ayrıca her hafta iki ünlü konuğumuz da bize katılacak. Biz insanların 120 dakikasına talibiz. Bakalım talip mi olacağız, galip mi?


İddialı mısınız?
Bence güzel olan mutlaka fark edilir. En son Sabahın Körü diye bir program yaptım. Onu bir yıl kadar önce bitirdik. Ben yayın günü ve saatinin çok önemli olduğuna inanmıyorum, iyi olan program farkediliyor.


Ben de görmediğime inanmıyorum


Sizin görmediğinize inanmayan çok. Sizce bunun nedeni ne?

Ben de inanmıyorum! Gerçekten, bazen ben de inanmıyorum. Bir sorun var. Bir sıkıntı var, biliyorum.


Neden insanlar sizin gördüğünüzü sanıyor? Yoksa görüyor musunuz az da olsa?
Görmüyorum. İnsanların bana inanmamasının nedeni sosyal hayatın içinde olmam. Kendimi çok iyi yetiştirdim. Türk filmlerine bakın, adam işadamı, araba çarpıyor kör oluyor, sonra bir bakıyorsunuz dilenci oluyor ya da annesinin dizinin dibinde oturuyor. Körsen ya da bir engelin varsa hayatın içinde olman beklenmiyor, öyle bir toplumuz biz ama bu çok yanlış. Engeli var diye adamı bitiriyorlar. Eeee bana bakınca durum farklı.


Tam tersi...
Evet, bir adam çıkmış, kör, valla görmüyorum! Üniversiteyi bitirmiş, başarılı olmuş, Türkiye’nin tanınan bir insanı olmuş, sosyal hayatın içinde biriyim, inandırıcı değil yani.



Tavla oynamayı çok seviyorum


Görmeyenlerin yapamayacağı şeyleri yapıyorsunuz, hız denemelerine kalkıyorsunuz. Hadi buna gelmeden daha basit bir örnekten yola çıkalım. Siz nasıl tavla oynuyorsunuz?

En sevdiğim şeylerden biridir. Gözü görüp de oynamayanlar var. Niye şaşırıyorsunuz buna. Siz oynuyor musunuz?


Oynamam.
Ben size şaşırmıyorum.


Peki tamam ama siz görmüyorsunuz. Yanınızda hep biri de olsa zar atmak, taşları dizmek, hamle planlamak nasıl oluyor?
Hep bir hakem var. Ben bütün taşları aklımda tutuyorum. Biraz akıl gücü gerektiriyor. Ne yapayım benim de gözüm aklıma vurmuş.



Her şeyi iyi tarafından görüyorum


Hep söylerler görme engellilerin altıncı hissi kuvvetli olur diye. Bu doğru mu, siz altıncı hissinize güvenir misiniz?

Benimki çok kuvvetli değil. Konsantrasyon bozulmadığı için bazı güçlü yanlar var. 6’ncı hissimin çok kuvvetli olması gerektiğinde çok da yanıldığımı bilirim ben. Aman ha, hem sonra insanlar gözlerini kapatıp altıncı hislerini dinlemeye başlar,
Allah korusun!


Siz hep böyle güler yüzlü müsünüz?
Pozitifim. Benim, hayatına girdiğim, telkinde bulunduğum insanlara hep olumlu katkımlarım olur. İyi tarafından görmeyi başarıyorum.
n Siz engelinizle espri yapıyorsunuz, bu çok alışık olduğumuz bir şey değil...
Engeliyle espri yapma yeteneğini ülkemde alenen geliştiren bir insan olduğuma inanıyorum. Bu da hayırlı bir iş.


Sahtekâr değil, bestekârım

3 yaşında düştükten sonra hiç görmediniz mi? Ameliyat oldunuz mu?

Evet bir operasyon oldu, sonra olmadım. Zaten benim gözüm zaman zaman devre dışı kalıyor. Geçici servis dışı, kimse inanmıyor ya. Profiline bakınca insanların yüzde 60’ına göre sahtekârım, gözümün gördüğünü düşünüyorlar, yüzde 40’ı ise inanmış görmediğime. İnanmayanlar inanlardan daha çok. Ben sahtekâr değilim, bestekârım! Valla bazen seviniyorum, ne kadar inanılmaz bir şeyi başarmışım, insanlar inanamıyor.


Siz bizim görmediğimiz bir şeyleri mi görüyorsunuz yoksa?
Göz görmez akıl görür. Ben bu lafa da inanırım. Bir adam vardır 10 kez gittiği yeri bulamaz. Bakar kör. Görmek hayatı sürdürmek için şart mı? Bakmak, görmek ve akıl gücü başka. Ben önce aklın gördüğüne inanıyorum. Görenlerin atladığı ayrıntıları yakalıyorum ama bunu görerek değil, akıl gücüyle yakalıyorum.


3 yaşında düştükten sonra hiç görmediniz mi? Ameliyat oldunuz mu?

Evet bir operasyon oldu, sonra olmadım. Zaten benim gözüm zaman zaman devre dışı kalıyor. Geçici servis dışı, kimse inanmıyor ya. Profiline bakınca insanların yüzde 60’ına göre sahtekârım, gözümün gördüğünü düşünüyorlar, yüzde 40’ı ise inanmış görmediğime. İnanmayanlar inanlardan daha çok. Ben sahtekâr değilim, bestekârım! Valla bazen seviniyorum, ne kadar inanılmaz bir şeyi başarmışım, insanlar inanamıyor.


Siz bizim görmediğimiz bir şeyleri mi görüyorsunuz yoksa?
Göz görmez akıl görür. Ben bu lafa da inanırım. Bir adam vardır 10 kez gittiği yeri bulamaz. Bakar kör. Görmek hayatı sürdürmek için şart mı? Bakmak, görmek ve akıl gücü başka. Ben önce aklın gördüğüne inanıyorum. Görenlerin atladığı ayrıntıları yakalıyorum ama bunu görerek değil, akıl gücüyle yakalıyorum.



Eşimle telefonda tanıştık


2.5 yıl önce evlendiniz, nasıl gidiyor evlilik?

Sokrat ne demiş; “Evlilik iyi gidiyorsa mutlu, kötü gidiyorsa filozof oluyorsun”. Ben mutluyum.


Nasıl karar verdiniz evliliğe?

Evlenmeden önce bakışım farklıydı. Evli arkadaşlarım evliliği aşk hapishanesi gibi görüyordu. Bence durum farklı. Bu yaptığınız seçimle de ilgili. Seçim ve şans önemli. Anlaşmak çok önemli. Yarıyı bulmak önemli. Allah insana iki el vermiş, iki göz vermiş, iki kulak vermiş, bir de kalp vermiş, diğer çiftini bul diye bir kalp vermiş, diğerini siz buluyorsunuz.


Eşinizle telefonda mı tanıştınız?

Hâlâ da telefonda görüşüyoruz. Telefonda anlaşıyoruz, telefonda paylaşıyoruz her şeyi.


Öyle demişsiniz daha önce...
Evet, telefonda tanıştık. Telefonu kapattıktan sonra çevremdekilere “Ben evleneceğim insanı buldum” dedim. Bu arada Fulya ile tanışmadan bir ay önce “Ben aşık olacağım” diyordum. Hissediyordum aşık olacağımı. İnsan aşkı da çağırıyor.


İkna etmek için çabaladım


Nasıl bir aşıksınız siz?

Yapışkan bir aşığım. Bir yapışırım bırakmam!


Ne oldu o telefon konuşmasından sonra?
Eşime, “Ben seni görmek istiyorum” dedim. O da bana, “Sen körsün, beni nasıl göreceksin?” dedi. Düşündüm “Doğru söylüyorsun” dedim. Ben telefon konuşmasından sonra fiiliyata geçtim. Aradım, aradım, aradım, konuştuk, konuştuk.


Yapıştınız yani...
Yapıştım. Sonra buluştuk. Çay içmeye çıktık. Aynı elektrik artarak devam etti, benim eşimi ikna etmede çok çabalarım oldu.
(Metin Şentürk bu sözleri söylerken eşi aramıza katılıyor. Çok sempatik, sıcakkanlı ve güzel bir kadın Fulya Kalkavan. Kuaförden gelmiş. Metin Şentürk hemen eşinin saçlarını okşuyor ve “Çok güzel olmuş hayatım” diyor.)



Şıklık bende takıntı


Siz kıyafete çok önem veriyormuşsunuz...

F.K: Hem de nasıl. Evde bir odası ve dolapları var. Artık yeni hiçbir şeye yer yok.
M.Ş: Hastalık derecesinde takıntılıyım. Çocukken de akranlarım para biriktirip oyuncak alırdı, ben kıyafet alırdım. İyi giyinmeyi, uyumu çok önemsiyorum. Bir gün barda duruyorum, bir kadın geldi, “Size asılmaya gelmedim, nasıl olsa görmüyorsunuz neden bu kadar uyumlu giyiniyorsunuz?” dedi. “Sizin gibiler gelip bana bunu sorsun diye” dedim. Hayatın içinde renkler var, ben bunları biliyorum, neden yararlanmayayım? Kumaştan anlarım, kreasyon ve renk takip ederim. Şık olmak beni heyecanlandırıyor.


Alışveriş tutkunuz da mı var?
“Bana gelsene birlikte alışverişe gidelim” derler. “Hasta mısınız?” diyorum. Alışverişe giderken beni almak isteyenler var.
F.K: Amerika’ya son gidişimizde bir mağazada tam 5 saat kaldık.


Siz kıyafete çok önem veriyormuşsunuz...

F.K: Hem de nasıl. Evde bir odası ve dolapları var. Artık yeni hiçbir şeye yer yok.
M.Ş: Hastalık derecesinde takıntılıyım. Çocukken de akranlarım para biriktirip oyuncak alırdı, ben kıyafet alırdım. İyi giyinmeyi, uyumu çok önemsiyorum. Bir gün barda duruyorum, bir kadın geldi, “Size asılmaya gelmedim, nasıl olsa görmüyorsunuz neden bu kadar uyumlu giyiniyorsunuz?” dedi. “Sizin gibiler gelip bana bunu sorsun diye” dedim. Hayatın içinde renkler var, ben bunları biliyorum, neden yararlanmayayım? Kumaştan anlarım, kreasyon ve renk takip ederim. Şık olmak beni heyecanlandırıyor.


Alışveriş tutkunuz da mı var?
“Bana gelsene birlikte alışverişe gidelim” derler. “Hasta mısınız?” diyorum. Alışverişe giderken beni almak isteyenler var.
F.K: Amerika’ya son gidişimizde bir mağazada tam 5 saat kaldık.


Fulya Hanım’ı nasıl etkilediniz?
Ona tarifler üstü sevme biçimi gösterdim, gerçekten de öyle hissettim. İnsanların ortaya koyamadıkları bir sevgi ortaya koydum.
F.K: Doğru söylüyor. Beni sevmesine aşık oldum.


Birlikte en çok ne yapmaktan hoşlanırsınız?
F.K: Tavla oynarız, yürürüz. Film seyrederiz.


Film seyretmek deyince duracağım. Metin Bey, nasıl film izliyorsunuz?
Çok severim film izlemeyi. Aksiyon ve bilim kurgudan uzak dururum o kadar.


Görsellik önemli değil mi?
Radyo tiyatrosu dinlemediniz mi?


Çocukluğumda çok dinledim.
İşte onun gibi. Hepsini kafama yazarım, tüm kararterleri. Dikkatli dinlediğim için de genelde görerek film izleyenlere göre ayrıntıları daha iyi yakalarım.


Kitap okuyor musunuz?

Kabartma kaynaklar az. CD’den kitap dinlemeyi sevmiyorum. Sesli kütüphane bana cazip gelmiyor.


Gözlerini kaybetme nedeni: Dokermen

Metin Şentürk 7 çocuklu bir ailenin sondan ikinci çocuğu. Aile Kosova göçmeni. Üç yaşındayken düşen Metin Şentürk’ün,
‘Dokermen’ denilen hastalık sebebiyle göz kapakları ayrılmış ve Şentürk gözlerini kaybetmiş.
Şentürk’ün ablası da askerî bir cipin çarpması sonucu görme yetisini büyük oranda kaybetmiş. Babası da yaşanan bu acılar
yüzünden sağlığını kaybedip,
görememeye başlamış.


Haberin Devamı