Veliefendi’nin gerçek efendileri
At yarışları ülkemizde bir hayli tutulan bir spor.
Tabii bağımlıları olan herkes jokeyleri, at sahiplerini ve koşan atları yakından takip ediyor. Ancak bir de işin asıl kahramanları var: Seyisler.
Yükün büyük bir kısmını onlar
omuzluyor; tıpkı 19 senedir
bu işi yapan Vedat Çınar gibi.
Yarışları seyrediyorsunuz, atların isimlerini ve yaptığı dereceleri ezbere alıyorsunuz diyelim. En azından senede bir kere bile olsa Gazi Koşusu sayesinde bu sporla ilgili haberlere rastlıyorsunuz. Peki bir yarış atının nasıl bakıldığını merak ettiniz mi? Bunu yakından görebilmek için sabahın alaca karanlığında Veliefendi Hipodromu’nun yolunu tuttuk. Hipodromdan içeri girdiğimizde gün ağarmak üzereydi. Sabah 09.00 akşam 17.00 mesaisi sürenler için erken saatler olabilir ancak hipodromda hayat 05.00’te ‘start’ alıyor. Pistin bir köşesinden atların idmanlarını seyretmeye başlıyoruz. Kimi kenter denilen hafif tempoda, kimi ise galop denen daha yüksek tempoda idman yapıyor. Atların yavaş yavaş pistten ayrılmasından sonra ahırların yolunu tutuyoruz. Rastgele bir ahırın önüne gidiyoruz ve o gün yarış koşacak olan Kafdağlı isimli atın seyisi Vedat Çınar’ı atın bakımını yaparken buluyoruz...
Bu işi kaç yıldır yapıyorsunuz?
Yaklaşık 19 yıldır.
Nerelisiniz, aileniz nerede yaşıyor?
Aslen Diyarbakırlıyım. Ancak ailem Tarsus’ta yaşıyor. Şu an zaten İstanbul’a geleli 3 ay oldu. Yani 3 aydır ailemi göremiyorum.
Gün içinde neler yapıyorsunuz?
Her sabah 04.00 - 05.00 arası kalkarım. İlk işim atımızı hazırlayıp idman sahasına götürmek olur. Daha sonra idman dönüşü ahırda bakım ve temizliğini yaparım. Yemeğini hazırlamak, diğer rutin işlerini yapmakla bütün günümüzü alır zaten. Yani kısaca 24 saatimi atla birlikte geçiririm.
Atın bakımına neler girer?
Sabah yarım saat gezdirildikten sonra ayakları yıkanıyor ve ahıra alınıyor. Altı saat sonra da yemini verir dinlenmeye çekeriz.
Yem olarak neler veriyorsunuz? Mesela aylık yem masrafı ne kadar?
Arpa, havuç, elma ve üzümü birarada veriyoruz. Sonra da bal ve şeker. Tabii bunlar en iyi cins ürün olmak durumunda. Aylık masrafı da bin beş yüz lira.
Koşu öncesi nasıl hazırlanıyorsunuz?
Bizim işimiz erken başlar. Sabah kalktıktan sonra yarım saat binek yapıyorum. Yani ata binip yürütüyorum. Sonra atın tırnaklarını yıkayıp dinlenmeye alıyorum.
At kazanmazsa açız
Ekseriyetle ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? Mesela atın rahatsızlandığını nasıl anlıyorsunuz?
Durgun görünür ve yem yemez. Onu zaten hemen anlarsınız. Ateşini alırız, at hastanesine götürüp tedavisini yaptırırız.
Önemli yarışlar öncesinde farklı bir hazırlık yapıyor musunuz?
Kol ilacı ve tırnak yağı sürüyor ve atı dinlendirmeye alıyoruz.
Bu yoğun çalışma temponuzun karşılığını maddi olarak alabiliyor musunuz?
Maaşımız asgari ücret, atımız yarışlarda başarılı olursa prim de alıyoruz. Bekar olan arkadaşlar için maaş belki yetiyor ama ailesi olanlar baktıkları atlar başarılı olamazsa aç.
Peki priminiz nedir?
At yarışı kazanırsa ödülden yüzde 5 alırız.
Halinizden memnun musunuz?
İstanbul’a geldiğimden beri atım sekiz yarış koştu, ikisini kazanıp diğerlerinde de tabela yaptı (ilk dört). Şu an için bir sıkıntım yok.
Seyisi olduğunuz ata ne kadar zamandır bakıyorsunuz?
Ben Kafdağlı’ya 1.5 senedir bakıyorum. Aramızda tabiri caizse baba - oğul ilişkisi var. Yani “Dur evladım, yapma” diyorum, o da yapmıyor. Anlaşıyoruz, sözümden çıkmıyor.
Sadece size karşı mı bu uysal tavrı? Mesela başkalarına nasıl davranıyor?
Valla doğrusunu söylemek gerekirse sadece bana karşı bu kadar uysal. Bazen sahibini bile yanına yaklaştırmıyor.
Hal böyleyken baktığınız at en değerli varlığınız tabii. Bütün her şeyiyle ilgileniyorsunuz, yarış günü jokey geliyor ve ona biniyor. Ne hissediyorsunuz?
Tabii ki çok üzücü. Ancak işin doğası bu, yapacak hiçbir şey yok. Yine de yarışı kazanması beni teselli ediyor.
Seyisliği bırakmayı hiç düşündünüz mü?
Hiç düşünmedim. Ara sıra maddi olarak çok zor zamanlar geçirmiş olmama rağmen içimdeki at sevgisi bu işi bırakmamamdaki en büyük etken oldu. Artık benim için bu iş bir nevi yaşam felsefesi oldu diyebilirim.
Beklentileriniz var mı?
Ben ve diğer arkadaşlarımın tabii ki beklentisi biraz daha rahat bir yaşam. Son zamanlarda, özellikle yeni gelen yönetimle beraber burada iyi anlamda bazı değişiklikler oldu. Eskiden tuvaletlere bile girilmezdi. Ama şu an eskiye oranla çok daha iyi. Fakat bazı eksiklikler normal olarak var. En büyük isteğimiz bunların da bir an önce halledilmesi.