Uykunun azı da çoğu da koroner kalp hastalığı riskini artırıyor
ABD’nin Cleveland eyaletinde yaşıyan 36 yaşındaki Türk kardiyolog Doç. Dr. İlke Sipahi, Case Western Reserve Üniversitesi’nde
6 bin hasta üzerinde yaptığı araştırmayla kalp pili takılan kalp yetersizliği hastalarının yarısında kalp pilinin işe yaramadığını ortaya çıkardı. Bu araştırmasıyla New York Times ve Wall Street Journal gibi gazetelere konu olan Sipahi, ayrıca koroner arter hastalığını kontrol altına almak için ulaşılması gereken ideal kan basıncı seviyesinin yüksek tansiyon tedavisinde önerilen
140/90 değil, 120/80 seviyesinde tutulması gerektiğini buldu. Ünlü doktorla kalp hastalıkları üzerine konuştuk.
Hangi sporlar kalp sağlığı için daha uygun?
Klasik bilgilere göre “izotonik” olarak sınıflandırdığımız egzersizler (yürüme, koşma, bisiklet binme, yüzme gibi) kalp için daha uygun egzersiz tipleri. “İzometrik” egzersizler ise (örneğin ağırlık kaldırma) bilhassa küçük tansiyonu daha fazla yükselttiği için kalbi daha çok yorabiliyor. Yapılacak egzersizin tipi, yoğunluğu ve sıklığı birçok faktöre bağlı. Kişinin tercihi de çok önemli. Bazı hastaların ise (örneğin hipertrofik kardiyomiyopati) yoğun egzersizden kaçınmaları gerekiyor. Ama bu özel durumların dışında herkesin düzenli bir şekilde egzersiz yapması çok önemli. Yürüme, koşma, yüzme ve benzeri egzersizler kalp krizi geçirenler için en uygunu. Spor salonlarında bulunan sabit bisikletler güvenli bir seçenek. Bununla beraber her hasta birbirinden farklıdır, kimi hastada kalp krizi çok ciddi düzeyde kalp kası kaybına veya ritm bozukluklarına yol açabiliyor. Böyle hastalar egzersizi tolere edemeyebilirler. Kalp krizi geçiren hastaların mutlaka doktorlarının özel tavsiyelerini almaları gerek.
Aşırı sıcakların kalp krizine etkisi nedir?
Tıp literatüründe hem aşırı sıcak havanın hem de soğuk havaların kalp krizi riskini arttırdığına ilişkin veriler var. Soğuk havalarda damar büzüşmesine bağlı olarak tansiyonun yükseldiği ve bunun kalp krizi riskini arttırdığı tahmin ediliyor. Aşırı sıcak havalarda ise terleme ile oluşan sıvı kaybının kalp krizinde rol oynayabiliyor.
Kalbimizin yavaş veya hızlı attığının belirtileri nelerdir?
Yavaş kalp atışı bazen baş dönmesi, göz kararması ve hatta bayılmaya yol açabilir. Hızlı kalp atışı da bu tarz belirtiler verir ve ayrıca çarpıntı hissine yol açabilir. Bununla beraber her göğüs ağrısı kalp hastalığına bağlı olmadığı gibi, her çarpıntı hissi de illa kalp ritm bozukluğu anlamına gelmez.
Düzensiz yaşam ve az uykunun kalp sağlığına etkisi nedir?
Avrupa Kardiyoloji Dergisi’nde bu yıl yayınlanan bir araştırmaya göre az uyku koroner kalp hastalığı riskini artırıyor. Bununla beraber aşırı uzun uykunun da riski artırdığı gösterilmiş. Birçok konuda olduğu gibi uyku süresinde de aşırı uçlara kaymamak gerekiyor. Öte yandan yeterince uyuyabilmek bireylerin bütünüyle kontrolünde değil maalesef. Birçok işyerinde çalışma saatleri son derece uzun. Maalesef günümüzde birçok insan aşırı fazla çalıştırılmaktan uyku gibi, egzersiz gibi kendi bedeninin en tabii ihtiyaçlarına zaman ayıramıyor. Aşırı uyuyanlarda da, çok az uyuyanlarda da kalp krizi riski artıyor. Tam mekanizması bilinmiyor ama aşırı uyuyanların kilolarının ortalamada daha fazla olması aradaki bağlantıyı açıklayabilir.
Kalp sağlığı için en iyi diyet programı DASH
Doç. Dr. Sipahi, kalp sağlığı için yüksek kolesterol, trans tipte yağ asitleri ve yüksek oranda tuz içeren besinlerden mümkün olduğunca kaçınmak gerektiğini söylüyor: “Ben kendi hastalarıma kısaca ‘eat less, move more’ (daha az ye, daha çok hareket et) diyorum. Ben özellikle yüksek tansiyon ve buna bağlı kalp yetersizliği olan hastaları tedavi ettiğim için onlara en çok “DASH diyetini” öneriyorum. DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension) ‘diyetle tansiyonu durdurma’ anlamına geliyor. Bu diyette bilhassa tahıllara, meyvelere ve sebzelere ağırlık veriliyor. Tereyağlı, tam yağlı, sütlü, bol peynirli kahvaltılar yerine örneğin düşük yağlı veya yağsız sütle birlikte mısır gevreği, domates-salatalık ve meyve suyu-çay öneriliyor. Salatalar ve sebzeler bu tarz diyette öğlen ve akşam yemeklerinde baş rolü oynuyor. Yağ oranı azaltılmış süt ürünlerini, tavuk ve balık etlerini ölçülü tüketmek serbest. Yemek aralarında tatlılar ve abur cubur yiyeceklerden ziyade bir elma veya muz gibi bir meyve yenmesi veya kabuklu yemişler tavsiye ediliyor.”
Yüksek kolesterol, trans yağ asitleri ve yüksek tuz içeren besinler hangileri?
Yüksek oranda kolesterol içeren besinlerin en başında hayvansal kaynaklı yağlar, yani kırmızı et dana eti, koyun eti geliyor. Süt ve peynir gibi ürünlerde de yüksek oranda kolesterol bulunur. Son yıllarda yağ oranı yüzde 1’e azaltılmış veya tamamen yağsız süt tüketimi revaçta. Tereyağında da yüksek oranda kolesterol vardır. Yüksek oranda trans tipte yağ içeren besinler ise krakerler, patates kızartması, kurabiyeler, kuru pastalar, bir çok margarin. Her ne kadar tüketiciler tarafından çok dikkat edilmese de ABD’de son yıllarda her besinin üzerinde ne kadar trans yağ içerdiği yazıyor. Tuzun ise 3 temel kaynağı var: Birincisi işlenmiş hazır yiyecekler... Günümüzde ABD’de, toplam tuz tüketiminden en çok işlenmiş-hazır yiyecekler sorumludur. Örneğin “fast-food”lar, pizza, bazı ekmekler, işlenmiş etler, peynir ve bazı hazır çorbalar. İkincisi doğal kaynaklardan gelen tuz. Bir çok doğal-işlenmemiş besinlerde de tuz bulunmaktadır. Bütün sebzelerde, sütte ve karides ve midye gibi deniz ürünlerinde bir miktar tuz bulunur. Bu besinlerde çok yüksek oranda tuz olmasa da toplam tuz miktarına katkıda bulunmuş olurlar. Üçüncüsü ise tabii ki yemek pişirirken veya sofrada eklenen tuz... Sanırım tuz tüketimini azaltmanın en kolay yolu yemeklerin tuzsuz pişirilmesi ve sofrada tuzluk kullanılmamasıdır.
Kalp yetmezliği mi yoksa ritm bozukluğu mu daha tehlikeli?
Kalp yetmezliği kalp kasının zayıflığına veya sertleşmesine bağlı ortaya çıkan ve kendini genellikle nefes darlığı ile gösteren bir hastalık. Ritm bozuklukları ise kalbin yavaş veya hızlı atmasına bağlı bozukluklar. Gerek ritm bozuklukları gerekse kalp yetersizliği ölümcül olabiliyor. Kimi hastada ise hem kalp yetersizliği hem de ritm bozukluğu birlikte gözlenebiliyor. Çarpıntı, baş dönmesi-göz kararması veya bayılma, ritm bozukluklarının en önemli belirtileridir. Kimi hastalarda ritm bozuklukları inme-felç şeklinde de kendini gösterebilir.
Koroner arter hastalığından nasıl korunabiliriz?
Koroner arter hastalığı kalbi besleyen damarlar olan koroner arterlerde yağlı plak birikmesidir. Son derece yaygın bir hastalıktır. Kendini damar tıkanıklığına bağlı eforla ortaya çıkan göğüs ağrısı veya istirahatta ortaya çıkan göğüs ağrısı (yani kalp krizi) ile gösterebilir. Birçok insanda ise sessiz seyredebilir. Korunmak için başlıca prensipler sigaradan uzak durulması, kolesterol ve tansiyon seviyelerinin ölçümü ve gerekirse kolestrol ve tansiyon tedavisi, egzersiz ve ideal kilonun korunmasıdır. Biz araştırmamızda büyük tansiyonu 120’nin, küçük tansiyonu da 80’in altına çekebildiğinizde bu plaklarda küçülme sağlanabileceğini gösterdik. Klinik uygulamalarda halen birçok koroner hastasında tansiyon seviyelerini yoğun bir şekilde düşürmeye çalışıyoruz.
Türkiye’de 1 milyon kalp yetersizliği hastası var!
ABD’de 6 milyon, Türkiye’de de en az 1 milyon kalp yetersizliği hastası olduğu biliniyor. Kalp yetersizliğinde pil tedavisi son 10 yıldır kullanıma girmiş pahalı ama revaçta bir tedavi yöntemi. Örneğin sırf ABD’de bu tarz pillerin takılmış olduğu 100 binlerce hasta var. Doç. Dr. Sipahi, “Yeni araştırmamız kalp pillerinin takıldığı hastaların yaklaşık yarısında pillerin yaşamı uzatmada veya hastaneye yatışları önlemede hiçbir etkisinin olmadığını gösteriyor. Basit bir kalp elektrosu ile hangi hastaların fayda göreceğini, hangilerinin fayda görmeyeceğini ayırt etmek mümkün. Bu son derece önemli, çünkü fayda görmeyecek hastalarda gereksiz yere pil takılmasının engellenmesi ile hem pillere bağlı yan etkilerin azalması hem de gereksiz para israfının önüne geçilmesi söz konusu olacaktır. Bu pilin boşa çalışıyor olmasının en büyük riski, pilin takılması esnasında oluşuyor. Pil takılırken ciddi kanama, bir akciğerin sönmesi, kalbin delinmesi ve hatta nadiren ölüm gibi önemli yan etkiler olabiliyor. İşlem sonrası dönemde pilin mikrop kapıp vücutta ciddi bir iltihaba yol açması ise en sık görülen komplikasyon... İşte fayda görmeyecek hastalarda pil tedavisinden kaçınılması ile bu tarz risklerden sakınılmış olunacak” diyor.