Ünlülerin gizli lezzet mabedi
Fethiye’deki Balıkçı Osman öyle bildiğiniz balıkçılara hiç benzemiyor. Bir kere kara yoluyla gelinemiyor
Köşk denen sedirlerde yemekten sonra gidip uyunabiliyor. İlk kez burada yapılan balık kebabı ve tuzda balık en meşhur lezzetleri. Sezen Aksu’dan Hülya Avşar’a kadar aklınıza gelen neredeyse her ünlü isim mutlaka buraya uğrayıp balık yiyor. Demi Moore ve Abromoviç’in bile tercih ettiği Balıkçı Osman’ın sırrı ise Osman Aydın ve eşi Tülay Hanım’ın el lezzetlerinde gizli!
Balıkçı Osman’ı ne zaman açtınız?
1979’de açtım. Dağın arkasındaki Kayaköy’de doğup büyüdüm ben. Bir yandan dağlarda çobanlık, bir yandan da balıkçılık yapıyordum. Balıkçılık yaparken kolaylık olsun diye önce 2-3 masalık bir yer olarak açtım burayı ve burada kalmaya başladım. Elektrik olmadığı için lükslerle aydınlatıyordum. Balıkları da ateş yakarak pişiriyorduk. İlk yıl gelen giden olmadı. Ertesi yıl da birkaç kişi... Nihayetinde Fethiye merkezdeki bir otel yetkilisiyle tanıştım, o da haftada birkaç gün gruplar getirmeye başladı. Kulaktan kulağa ünümüz yayıldı. Gelenler çoğaldıkça masa sayısını artırdık. 13 yıl boyunca sadece eşim Tülay ve ben vardık. Şimdi yanımızda 15 kişi çalışıyor.
Önce koyun diğer tarafındaydınız ama değil mi?
Evet. 14 sene sonra buraya taşındık. Tapuda gösterilen yerde yanlışlık olmuş. Halbuki biz diğer tarafı temizlemiş, ağaçlandırmıştık. Buraya gelince buraları da güzelleştirdik mecburen.
Eşiniz Tülay Hanım’a sormak istiyorum. Burada yaşayacak olmak korkutmadı mı sizi?
Korkutmadı, ama ilk başlarda biraz zor geldi. Doyduğun yer önemlidir, hemen alıştım. Hâlâ daha arkadaşlarım “Sıkılmıyor musun burada” diyor, oysa ben Fethiye’de sıkılıyorum. Dile kolay 26 sene oldu. Tam 3 çocuk büyüttüm burada. Çadırda kalıyorduk o zaman, üçünü de çadırda büyüttüm.
Yılın hangi zamanı açık burası?
Sezonda sabah 09.00-gece 03.00 arası açığız. Mart başı gelip, Kasım sonu dönüyoruz. Ama her hafta sonu geliyoruz yine de... Kışın hava güzelse gelenler oluyor çünkü, biz de kırmıyoruz. Kış ayları bizim dinlenme aylarımız. 10 gün İstanbul’a, oradaki oğlumuzun yanına gideriz. Millet tatile Fethiye’ye geliyor, biz de İstanbul’a gidiyoruz..
Sebze-meyve yetiştiriyor musunuz burada?
Elbette. Tüm sebze-meyve ihtiyacımızı bahçemizden karşılıyoruz. Hayvanlarımız da var; inek, keçi, tavuk, ördek, kuzu... Hepsi var.
Gelenler neler yiyebilir Balıkçı Osman’da?
Bizde büyük balıklar vardır; orfoz, lahos, akya, sinarit, trança gibi çiftlik balığı bulunmaz. Ayrıca kuzu çevirme, tandır gibi et yemeklerimiz de var. Meze çeşitlerimiz de pek meşhurdur; özellikle köpeoğlu ve közde patlıcan!
Her yemeğimizi çiçekle süsleyip öyle servis ederiz
İlla ki sizin elinizden yemek yemek istiyorlar değil mi?
Yanımızda kaç kişi çalışırsa çalışsın mutfakta gene biz oluyoruz. Müşteri bunu istiyor, istemekle de kalmıyor hemen anlıyor zaten. Çoğu 20-25 yıllık müşterilerimiz olduğu için aile gibi olduk zaten.
Tülay: Burada 4 yıldır çalışan bir kızımız var. O kahve yapıp götürdü ama hemen geri gönderdiler, bu Tülay’ın kahvesi değil diye. Benim kahvemi ve buğulamamı bilmeyen yoktur. Masaya servis edeceğimiz her şey çiçekle gider, kahve-çay bile.
Rezervasyon şart mı?
Çoğu rezervasyonla gelir. Gelmeden bir telefon etmekte fayda var. Mesela bayramda şimdiden doluyuz. Karadan ulaşım imkanımız olmadığı için teknesi olmayana tekne servisimizle yardımcı oluyoruz. Ama bu şekilde gelen kişiyi tanımıyorsak almıyoruz.
Nedir peki buranın sırrı, niçin burayı tercih ediyorlar?
Bulunduğumuz Turunç Pınarı iki dağ arasında kalıyor. Kuytuda kaldığı için Göcek’ten gelirken buranın farkına bile varmazsınız. Rüzgar ve dalga da yok! Mega yatlar o yüzden burada demirler. Burayı diğer koylardan ayıran önemli özelliklerden biri de içme suyu olması, dağdan geliyor su! Bu sayede istediğimizi yetiştiriyoruz. Ve müşterilerimize kendi yetiştirdiğimiz meyveyi sebzeyi veriyoruz Ekmeklerimizi de kendimiz yapıyoruz. Zeytinli, soğanlı, karidesli ekmek çeşitlerimizi ise sipariş üzerine yapıyoruz. Bizde vitrin yok çünkü hazırda bir şey yok. Her şey taze taze yapılır, verilir. 20 kişi gelse de 20 dakikada her şeyleri önlerinde olur.
Oysa normal lokantalarda vitrinde mezeler vardır. Yüzde 80’i bir haftalık mezeleri yediriyorlar insanlara, oysa sıcak sıcak yapıp yiyeceksin.
Size özel olan meşhur yemekleriniz neler?
Balık kebabı ve tuzda balığı da Türkiye’de ilk yapan benim. Benim gibi yapan yoktur. Tuzda balığı buraya kaçak gelen bir İtalyan’dan öğrendim. Lejyonermiş ama kaçmış. Bir de Alman vardı. Bunların ikisi tam 6 yıl yanımda kaldılar. Sonra af çıkınca gittiler. Hatta Alman olan sonra geri geldi, şimdi Fethiye’de yaşıyor. Balık buğulama da bizde farklıdır. Patatesli, domatesli ve bol baharatlı yapıyoruz. İstanbul’da buğulamaya süt katıyorlar, o zaman da balığın tadı kalmıyor. Zaten çok malzeme kullanılan balık mutlaka bayattır ya da söylenen cins değildir. Bizim pişirme tarzımız balıkçılıktan geliyor. Zaten balığı, bir balıkçının pişirdiği gibi kimse kurs da görse pişiremez. Balıkçının bildiği çeşidi hiçbir restorancı bilmez.
Meslek sırlarınızı öğrenmeye çalışanlar olmadı mı?
Ooo olmaz mı! Yanımızda casusluk yapmaya gelen o kadar çok oldu ki... “Az para verin ben idare ederim” diye geliyorlar ve bir ay kadar çalışıyorlar. Sonradan öğreniyorum ki ya adamın kendi restoranı varmış ya da başka restoranda çalışıyormuş. Çok insan yetiştirdik anlayacağınız.
Kaç kişilik bir mekan burası?
Burada 800 kişiye yemek verdiğimizi bilirim. Biri yabancı olmak üzere birkaç defa düğün de yaptık. Hatta en son Adidas’ın sahibi oğlunu evlendirdi.
Pahalı bir yer mi burası?
Değil. 6 çeşit meze, meyve ve balık için 60 TL ödeniyor. Bizim burada tabakta porsiyon yok, siparişler tepside hazırlanıp götürülür.
Ünlü isimlerin burayı tercih etmesindeki sebeplerden biri de gazetecilerin olmaması... Nasıl başarıyorsunuz bunu?
Arayan çok gazeteci oluyor. Telefon edip, “Bilmem kim orada mı?” diyorlar, ben de “Yok” diyorum, yalan atıyorum.
İbrahim Tatlıses plastik leğende salata yaptı Demi Moore doğum gününü kutladı
Başka kimler hakkında neler hatırlıyorsunuz?
Mahsun Kırmızgül: Alişan’la geldiklerinde saatlerce saz çalıp şarkı söylerler.
Şener Şen: Her gelmesinde düğün yemeği yapmamı ister. Bizim buralarda düğünlerde çok yapıldığı için etli nohuta öyle diyorlar.
Serdar Bilgili: Sarımsak ve soğan asla yemez hatta kokusuna dayanamaz. O geldiğinde mutfaktaki soğan, sarımsakları bile toplarız.
İbrahim Tatlıses: Pek anlamıyor balıktan. Bir defasında “Kendi salatamı kendim yapacağım” dedi ve leğen istedi. Biz de krom bir leğen verdik. “Atın bunu, plastik leğen getirin. 20 yıl önce köydeyken krom leğenlerde mi yediniz salatayı siz” diye kızdı. Ne kadar acı biber varsa katıp salatasını hazırladı. Yağını bile eliyle koydu, eliyle karıştırdı ve misafirlerinin bulunduğu masaya da o plastik leğenle koydu.
Bülent Ersoy: Her yemekten önce mutlaka mercimek yemeği (kara şimşek) ister. İlk geldiğinde tekneden çıkmadı. Hazırladığımız yemeği teknesine gönderiyorduk. Bir gün gene sipariş vermek için aradığında, “Buyurun gelin de sizi görelim” dedim. Davetimi kırmayıp geldi. Çok alçakgönüllü, hiç sinirli birisi değil. Köfteye bayılıyor. Giderken buradaki tüm personele 100 TL bahşiş verdi.
Necati Şaşmaz: Önceki sene bir kaptan beni aradı ve “Osman koş bizi kurtar, batıyoruz” dedi. Gittim ki Körfezin ortasında bir tekne ve su alıyor. Bir baktım Kurtlar Vadisi grubu. Hemen buraya getirttik kendilerini. Bir de pompayla teknenin suyunu boşalttık. Perişan vaziyettelerdi. Ben de espri olsun diye dedim ki “Polat Türkiye’yi kurtardı neredeyse, ama onu ben kurtardım.”
Sezen Aksu: Çok oturup sohbet etmişliğimiz vardır Sezen Hanım’la... Biz neyi tavsiye edersek onu yer, yemek seçmez. Bazen ben
saz çalarım, beraber şarkılar söyleriz.
Orhan Gencebay: Tandırı çok severmiş. Elleriyle rahatça yemek için karaya inmedi, teknede yedi.
Gelen en ünlü yabancı isim kimdi?
Demi Moore ve Abramoviç. Ama Abramoviç’i tanımadık. Bir hafta geldi, gitti adam ama sonradan öğrendik.
Demi Moore, ailesi ve arkadaşlarından oluşan 50 kişilik bir ekiple, 4-5 tekne geldiler. Grupta İngiltere Kraliyet ailesi mensupları da vardı. Et ağırlıklı yediler. “Nasıl yenir?” diye sordular, ben de “Elinizle yiyin” deyince elleriyle yediler. Bu arada tüm cep telefonlarını topladılar, fotoğraf çekemedik.
Balıkçı Osman’dan 2 ayrı leziz tarif
Balık kebabı
Balığı temizliyoruz. Ortadan ikiye ayırıyoruz. Krom bir tepsiye koyup üzerine hafif tuz, çok az zeytinyağı ve limon döküyoruz. Üzerine de domates koyuyoruz. 15 dakika fırında pişiriyoruz. Sakın güveçte balık yapmayın, olmaz! Güveçte et olur, hiçbir balık güveçte pişmez.
Köpeoğlu
2 patlıcanı küp küp kesip, kızartıyoruz. Üzerine sarımsaklı yoğurt ve zeytinyağında pişmiş domatesli sos gibi döküyoruz.
NASIL GİDİLİR?
Balıkçı Osman’ın bulunduğu koy olan Turunç Pınar’ına kara yoluyla ulaşım yok. Tekneyle gelmek en akıllıcası. Karadan gelenleri Osman Bey, teknesiyle aldırıyor. Tel: 0533 458 08 81