Türkiye’nin lale kralı
Son beş yıldır İstanbul’un her köşesine renk renk laleler dikiliyor.
Sanıldığı gibi lale soğanları Hollanda’dan değil Konya Çumra’da yetişerek İstanbul’da çiçek açıyor. Harita Mühendisi Ali Yetgin, 12 yıl önce 150 bin dönümlük arazisinde zoru başararak laleyi anavatanına geri döndürdü. Yetmedi sınırları aştı Suriye, İran ve Rusya’ya götürdü. Türkiye’nin rakipsiz tek lale üreticisi Asya Lale’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yetgin ile rengarenk lale bahçelerinin aralarına daldık
ve üretimin hikâyesini dinledik.
Baharın geldiğinin müjdesi laleler bir bir açmaya başladı. Emirgan Korusu, Yıldız Parkı lale bahçesine dönüştü. Biz de İstanbul’u baştan başa bir renk cümbüşüne dönüştüren lalelerin izini sürdük. Ve lalelerin yeni evi Konya’nın Çumra ilçesinin yolunu tuttuk.
Yemyeşil tarlaların arasında turuncu, pembe, mor, kırmızı, sarı, beyaz, siyah şeritler halindeki laleler gökkuşağı gibi bizi karşılıyor. 350 dönümlük tarlalarda kadın işçilerin kahkahaları duyuluyor. Biraz ötede de Anadolu’nun Cilalı Taş Devri’nden kalan yerleşim merkezi Çatalhöyük...
Ali Yetgin 12 yıl önce bir iş gezisi için gittiği Hollanda’da lale bahçeleri ile karşılaşıyor ve ilk tanışması tutkuya dönüşüyor: “Hollanda’ya gittiğimizde bahardı ve yol kenarındaki tarlalarda rengarenk açmış laleler ilgimizi çekti. ‘Toprak bizde, su bizde, lale neden bizde de olmasın’ diye düşündük. Bir de Türk’ün milli çiçeği, aslı bizde. Hemen yetiştirmeye karar verdik.”
Yetgin, lalenin topraklarında yetişip yetişmeyeceğini araştırmaya başlıyor. Türkiye’den 10 yıllık iklim ortalamasını istiyor. Çünkü lalenin yetişmesindeki sır, nem ve sıcaklık. İlk üretim başarısız oluyor çünkü lale beklenenden daha önce açıyor. Yetgin; “İlk yatırımımızda 350 bin Hollanda florini ödemiştik. Üretemeyince Hollandalılar laleden para kazanamayacağımı söyledi. Hollandalı çiçek tohumu vermek istemez ama dostluklarımız sayesinde biz alabilik.”
İhracat yapmamızı engelleyen yasalar var
Laleyi ilk olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi keşfediyor ve Asya Lale’den 3 milyon lale üretmesini istiyor. Şimdilerde bu rakam 9 buçuk milyon lale soğanına yükselmiş... Ali Yetgin’in deyimiyle “İstanbullular laleyi, lale de İstanbul’un iklimini sevdi.”
Yetgin ilk başladığında laleden yüzde 40 verim alabilirken şimdilerde bu verim yüzde 70’lere çıkmış. Lale Kralı’nın satışları İstanbul ile de sınırlı değil. Türkiye’nin büyük illerinin yanı sıra Suriye, Irak ve Rusya’ya da satış yapıyor. Önündeki en büyük engel ise tarım yönetmeliğinde yer alan, dağda çıkan yabani lale soğanını ihraç etmemeyi yasaklayan madde.
Ali Bey, “Bizi aynı kefeye koyuyorlar; yasanın değişmesi için başvuru yaptık. Ama bir sonuç alamadık” diyerek şikayetini dile getiriyor.
Hollandalılar işlerini elinden alacağız diye korkuyor
Lale soğanları Ekim ya da Kasım ayında toprağa dikiliyor. Nisan ayında ise çiçek açıyor. İstanbullular 35 çeşit laleyi görebiliyor ama Çumra Ovası’nda 70’den fazla çeşidi var. Lalenin gerçek rengi ise Türkiye’de görülüyor. Çünkü sıcaklık Hollanda’ya nazaran Konya’da çok daha yüksek... Yetgin, Hollandalıların özellikle Konya’ya gelip tarlalarını gezdiğini anlatıyor. Çumra’nın topraklarının çok daha verimli olduğunu söylediklerini de ekliyor. Tohumları Türkiye’ye vermek istememe sebepleri ise işlerinin ellerinden gideceği korkusu. Çünkü hem iklim hem de iş gücü potansiyeli Türkiye’de daha uygun. Lale çeşitleri genleri ile oynanarak çoğalıyor. Ali Bey de bir Hollandalı firmaya iki çeşit lale ürettiriyor; “Genleri ile oynanan laleler 8 yılda ortaya çıkabiliyor. Biz de üreteceğimiz lalelerden birine Atatürk diğerine ise Fatih veya Yavuz ismini koyacağız. 3 sene sonra renklerini görebileceğiz. Genleri ile oynandığı için nasıl bir renk ortaya çıkacak bilmiyoruz. Gıda maddesi olmadığı için hiçbir riski yok.”
Soğan yetiştirirken çiçekler önemli değil
Nisan ayında açmaya başlayan lalelerin çiçekleri hemen kırılıyor. Laleri kırarken kökünden çıkarmamaya dikkat ediyorlar. En küçüğü 16, en büyüğü 58 yaşında olan kadın işçiler Ali Yetgin’in sağladığı maddi olanaklardan çok memnun. Soğanların büyük marketlere paketlenmesi dahil yılın 12 ayı çalışıyorlar. Lale soğanı yetiştirmedeki amaç ise çiçek değil, sadece soğanı büyütmek. Kırılan çiçeklerin ekonomik bir değeri yok. Haziran ayında da soğanları sökülmeye başlıyor. Büyük makinelerden geçiriyor, standart ölçüdekiler satılıyor, küçük olanlar ise tekrar ekiliyor. İşletmenin tamamında
14 bin işçi çalıştıran Ali Bey sadece lale kırdırırken 200 kişi çalıştırıyor. Bu sayı Temmuz ve Ekim aylarında lale sökme aşamalarında Mardin ve Urfa’dan gelen işçilerle iki katına çıkıyor.
Başarımızdaki sır inat edip emek vermek
Ali Yetgin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne tanesi 16 liradan sattığı soğanlar ile işini bu kadar büyütemeyeceğini söylüyor; “Geçenlerde gazeteci Kadir Topbaş’a sordu ‘3 milyon euro laleye gitmiş...’ Laleden bu kadar para kazanmıyorum, İstanbul’un bize verdiği para belli. Tanesi 16 liradan satışını yapıyoruz. İstanbul dışarıdan değil sadece bizden lale alıyor. Başarılı olmamızdaki en büyük etken inat edip bu işi bırakmamız. Biz de bedeller ödedik. Erken açtı laleler satamadık, zarar ettik, işi bilmediğimizden verim alamadık yine zarar ettik ama yılmadık.”
Üstüne basa basa da ekliyor, “Kimsenin yapmadığı işlere girerim... Elimden gelse kimsenin yürümediği yoldan yürürüm. İnsanlarla işimiz olmaz, toprakla bizim işimiz!” Konya tarlalarında büyük bir başarı sağlayan Ali Yetgin tek sorununun rakibinin olmaması ve potansiyel olduğu halde arazilerinin büyümemesi olduğunu söylüyor. Ve ekliyor, “Çok para alamadık ama lalelerin açtığını görmek bile bizi sevindiriyor.”
İstanbul’da Lale Festivali başladı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve Türk kültürünün de bir parçası olan laleyi İstanbullularla buluşturan Uluslararası İstanbul Lale Festivali, “En Güzel Lale İstanbul’da Yetişir” ve “İstanbul Lalesiyle Buluşuyor!” sloganıyla başladı. Emirgan Korusu, Taksim Meydanı, Hidiv Korusu, Göztepe Gül Bahçesi, Büyük Çamlıca Korusu, Sultanahmet Meydanı ve Gülhane Parkı festival süresince çeşitli etkinliklere sahne olacak. Ayrıca lale soğanları Konya’nın Çumra ilçesi dışında, Silivri, Çatalca, Şile, Pamukova ve Geyve köylüleri tarafından da yetiştiriliyor.