Gazete Vatan Logo

Türkiye’nin ilk slow food sertifikalı kahvesi

Türkiye’nin ilk slow food sertifikalı kahvesi

Adnan Aksoy Motorola Türkiye kurucularından. Marina projeleri, estetik merakıyla biliniyor. Bir de Güzide Duran’ın eşi. Aksoy ile kahve kültürüne yeni bir bakış getiren Cafem’O’yu konuştuk.

Ben markayı İstinye Park’ta keşfettim. AVM’nin en üst katında yaya trafiğinin belki de en az olduğu noktalardan birinde Cafem’o. Ama bir kez denedikten sonra kısa zamanda bağımlılık yaratıyor! Cafem’o, kimin, Türk mü, yabancı mı diye bakarken, karşıma Adnan Aksoy çıktı. Çok fazla reklamını yapmayan, görünmekten de hoşlanmayan biri. Yaptığı işi çok seviyor, zaten bu işi kurma nedeni de kahve tutkusu. İki yıldır İstinye Park’ın en üst katında hizmet veren Cafem’o, Papermoon, Günaydın, Armani, Ulus 29, Che Cigar, Sushico gibi restoranların, 5 yıldızlı birçok otelin ve önde gelen bir çok şirketin de tercihi. Cafem’o online siparişlerde çok yol aldı. Geçen sene Time Out’tan En İyi Cafe ödülünü aldılar. Cafem’O’nun kahve makineleri de çok şık. Kahve çeşitleri çok özel. Tahıllı, yulaflı, Ginseng’li kahve ve organik kahve gibi çeşitleri de var. Türkiye’deki ilk Slow Food sertifikalı kahve de Cafem’O’da.

Bu iş nasıl başladı?

Benim hep İtalyanlarla işlerim oldu. İtalya’yı da severim. Kahveyi de sevdiğim için İtalya’daki kahve kültürüne ilgim yoğunlaştı. Bu arada Türkiye’de de kültürel bir dönüşüm oldu. AVM’ler, caddeler her yerde hızlı yeme-içme mekanları açıldı. Dışarıda zaman geçirilecek yerler çoğaldı. Kahve zinciri olayı Starbucks ile başladı Türkiye’de. İş görüşmeleri bile bu tip kafelerde yapılmaya başlandı. İyi bir potansiyel gördüm ben de.

Cafem’O’nun farklılığı nedir?

Aslında baktığınızda temel unsur kahve. ‘Kahveye ne kadar özen gösteriliyor?’, ‘nasıl fark yaratılır?’ diye araştırma yaptırdık. Kahve zincirleriyle ilgili bir araştırma da yaptırdık. Bir diğer araştırmamız otel, restoran, kafeler oldu. Ayrıca ev ve ofislerin yerine baktık tüketimde. Bu üç alana baktığımızda asıl gelişen alanın ev ve ofisler olduğunu gördük. Ev ve ofislerinde kahve yapanlara farklı bir şeyler sunmak istedik. İyi kahve, pratik ve kaliteli makine getirdik.

Türkiye’nin ilk slow food sertifikalı kahvesi


En çok Türk kahvesi ya da çay içilir Türkiye’de... Bu değişiyor mu?

Türk kahvesinin yeri başka. Herkes başlarda kahve zincirlerinin hiç tutmayacağını söylüyordu. Ama çoğu tuttu. Bundan 7-8 yıl önce üniversitede okuyup şu an iş hayatına geçen gençler kurumsal dünyada daha önce yaşadıklarını istiyorlar. Bu çocuklar Starbucks’larda buluştular, hatta oralarda ders çalıştılar. Ofislere bakınca ofislerde bir şey yoktu. Otomatlarda 3’ü bir arada denilen kahveler veriliyordu. Ama o gençlik bunu istemiyor. Çalışanlarının motivasyonuna önem veren şirketler de kendini dönüştürmeye başladı.

Belki de burada farkın altını çizmekte yarar var. Kahve de kendi içinde ayrılıyor.

Bizim ilgi alanımıza espresso giriyor. Cappucino, Cafe Latte de özünde espresso’dan yapılıyor. Bizim hedef kitlemiz de bu. Avea bizim için güzel örnek. Onlarla çalışıyoruz. ‘Kaliteli, güzel kahveyi neden çalışanlarımıza vermiyoruz’ diyerek başladılar.

Kahve keyiftir. İnsanlar mutluyken de mutsuzken de kahveyle kendilerini daha iyi hissederler ve kahveye ihtiyaç duyarlar.

Kahve musluk suyuyla yapılmaz


Nedir sırrı? Her makineye bastığınızda güzel kahve içemiyorsunuz...

İyi makine ve kaliteli kahve. Ayrıca iyi su. Musluk suyuyla yapılmamalı. Verdiğimiz kahveler gramaj olarak farklı. Bazı markalarda 5 gram kapsüllerdeki miktar bizde 8 gram.

Online dışında satış var mı Cafem’O’da?

Var. Çok iyi gidiyor. Limango, 6. Cadde gibi sitelerle de müşterilere ulaşmak istedik. Ayrıca bir sürü restoranda varız.

Hangileri?

Tüm Günaydın’lar, Papermoon, Ulus29, Sushico, Armani ilk aklıma gelenler. Bugüne kadar onlara logolu fincan vermedik ama artık logolu fincanlar da vereceğiz. Bunun fark yarattığını düşünüyoruz.

İşin sırrı fark yaratmakta... Sizin kahve çeşitlerinizde çok farklı...

Ben bu işi şöyle anlatıyorum. ‘Nedir farklılık?’ diyorsunuz. Eskiden ne vardı, bir sürü telefoncu vardı. Ben Motorola’nın kurucu ortaklarındanım. Telefon çeşitleri vardı, bir sürü bilgisayar vardı ve Apple geldi insanların ruhuna girdi. Bireyler için bir şey yaptı. Herkes çok çabuk benimsedi, diğerlerine yer kalmadı. İnsanlar da seçim özgürlüğünü kullandı. Biz de o eski kahve kültürünü hem de çeşitliliğini getirmek istedik. Bu sevda gibi. Yeldeğirmenleriyle dövüşüyoruz. Birçok yerde makine kurup, kahveyi koyuyorlar, servis hizmeti veriyolar. Alın size kahve diyorlar. Bu değil bizim yaptığımız. Çoğu restoranda filtrelenmiş suyla kahve yapılıyor.

İstinye Park’ın içindeki bu yeriniz dışında yeni yerleriniz olacak mı?

AVM’lere bakıyoruz. İstinye Park’ta olduğumuz yer değerlendirilmemiş bir yerdi. İstinye Park’a 100 kişi giriyorsa beşi buradan geçiyordur, o yüzden de burası üç yıl boş kalmış. Üst kat olduğu için de lüks algısı var. Uygun fiyatlı olsak da algı böyle. Son dönemde bizim bu kat daha çok Araplar’ın katı gibi. Onlar bizi çok tercih ediyor. Sadık müşterilerimiz var Araplar’dan. Time Out dergisi birincilik verdi bize. Çok mutlu olduk.

Hedefleriniz?

2014 yılı içinde 20 yerde Cafem’O açmak istiyoruz. Daha sonra da başta İtalya olmak üzere farklı yerlerde Cafem’O açmayı planlıyoruz.

Haberin Devamı