Türkiye’nin en güçlü lobby’si
Ünal Uzun, iletişim sektörünün duayenlerinden. 23 yıl önce kurduğu Lobby PR, Türkiye'de iletişime yön veren şirketlerin başında geliyor. İş, cemiyet spor ve magazin dünyasının önemli bir ismi olan Uzun ile iletişimi konuştuk...
Türkler doğru iletişim kurmayı biliyor mu?
Bir topluluğun iletişim becerisinin temelinde o toplumun bazı insani değerlere ve davranışlara genel olarak ne kadar haiz olduğu vardır... İletişimin temeli dinlemektir. Bir karşılıklılık içerir iletişim. Yani sadece konuşan biri iletişimin bir tarafı olamaz. Sadece dinleyen de... İki tarafın da birbirini anlamak için çaba göstermesi gerekir. Bu, hem bir niyet hem de bir bilinç meselesidir. Bu bilinç ise eğitimle olur. Benim gördüğüm, giderek, hızla birbirini dinlemeyen, sadece kendi konuştuğunun duyulmasından mutlu olan bireylerden oluşan bir topluma dönüştüğümüz. Bu bilinç olmadan, yukarıda saydığımız teknolojik imkanlar da dahil olmak üzere, hiçbir yeniliğin iletişimde yol almamıza katkısının olacağını sanmıyorum.
Portföyünüzdeki şirketlerle uzun yıllardır berabersiniz, artık her şey hızlı tüketiliyor siz uzun süreli çalışmayı nasıl sağlıyorsunuz?
Lobby’nin sektörde 23 yıllık bir geçmişi var. Türkiye’de halkla ilişkiler sektörüne yatırım yapan ilk 5 şirketten biriyiz. Kurduğum şirketi şimdi benimle aynı heyecanı paylaşan çocuklarım yönetiyor. Benim en büyük mutluluğum, sahip olduğum insani değerleri çocuklarımın da aynı şekilde taşıyor olması. Bu, esasında sadece yönlendirmeyle, aşılamayla olacak bir şey de değil... İnsanın doğasının da buna müsait olması gerekiyor. Ne mutluyum ki; oğlum Ömer, kızım Özge ve gelinim Funda, benim gıptayla baktığım, deyim yerindeyse ‘boynuz kulağı geçti işte’ diyebileceğim kadar bu değerlere sahip insanlar. Lobby’nin müşteri portföyündeki ‘uzun soluklu’ durum da esasında bu değerlerin bir yansıması.
BAŞARININ SIRRI ÇOK ÇALIŞMAKTIR
Başarılı olmanın şifreleri nedir?
Her şeyden evvel çok çalışmak... Burada kritik nokta bana göre başta zaman olmak üzere kısıtlı olan tüm kaynakları en etkin şekilde kullanabilme becerimizdir. Vaktimizi, nakdimizi, emeğimizi doğru zamanda doğru yerde kullanmak mecburiyetindeyiz. Bu ise, çok ciddi bir disiplin ve programlama gerektirir. İnanın, ben her gece yatağa yatmadan önce ‘Bugün ne yaptım? Yarın daha iyi ne yapabilirim’ diye düşünürüm. İnsanın en büyük yardımcısı kalbi ve zihni. İkisini de iyi beslemek lazım. Okumak, araştırmak, sorgulamak... Bunlar zihnimizi diri tutar. Sevmek, saymak, vefalı olmak, kadir kıymet bilmek... Bunlar da kalbimizi diri tutar. Zihinle kalbin belli bir ritmi vardır, ikisini besleyen kanalları açık tutmak mühimdir. Sonra heyecan duymak... Yaptığımız her işle ilgili heyecan duymak. Bakın, kim ne iş yaparsa yapsın, eğer ki o bahsettiğim heyecanı taşıyorsa, mutlaka başarılı olur. İşte benim için başarı; zihnin ve kalbin aynı ritimde çalışması, birlikte aynı şarkıyı söylemesidir.
STANDARDI ASLA DÜŞÜRMEMEK LAZIM
Lobby'nin 23 yılı nasıl geçti?
Dolu dolu bir 23 yılı geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Türkiye’nin sayılı organizasyonlarına imza attık, atmaya devam ediyoruz. Bu kadar önemli iş ortaklarıyla bir arada yürümek, her şeyden önce büyük bir sorumluluk duygusuna sahip olmanızı gerektiriyor. Müşterinize faydalı olmak istiyorsanız, aklınızı, kalbinizi, bilgi ve deneyiminizi yüzde yüz ortaya koymalısınız. Güçlü ekiplerle, donanımlı bir insan kaynağı ile standardı hiç düşürmeden, daima işimi nasıl daha iyi yapabilirim sorusuyla işinize odaklanmalısınız. Biz bir aile şirketiyiz. Şirketim, bu hassasiyetlerle şimdi çocuklarımın ellerinde büyüyor. Her birini ailemizin ferdi olarak gördüğümüz uzman arkadaşlarımızla hep değer yaratmaya odaklanıyoruz. Ne mutluyum ki ismimiz yürüttüğümüz başarılı iş ortaklıklarıyla birlikte anılıyor.
REKABET İTİCİ GÜÇTÜR
İletişimin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Rekabetin her sektör için temel itici güç olduğuna inanıyoruz. Bu değerlendirmeyi yaparken, bu rekabetin iletişim sektörünü yukarıya taşıyacak, iletişimin değerini ortaya koyacak bir anlayışa da hizmet etmesi önceliğimiz. Arzum, sektörün gençler için parlak bir işkolu, markalar için olmazsa olmaz bir uzmanlık ve destek alanı, bilgiye değer veren tüm insanlar için iyi bir başvuru adresi olmasıdır.
İKİNCİ KUŞAK İŞ BAŞINDA
Sosyal medyanın gelişmesi, internetin hızla yaygınlaşması, akıllı telefonların elden düşmemesiyle iletişim şekil mi değiştiriyor? Nedir sizin yeni iletişim tanımınız?
Özge Uzun: Hakikaten baş döndüren bir değişim, gelişim süreci yaşanıyor. Bunun aksini söylemek, görmezden gelmek mümkün değil. Bundan çok değil, 20 yıl önce internetin hayatımızı bu denli değiştireceğini öngörmek, hayal etmek bile çok da mümkün değildi. Kullandığımız araçlar iletişimin hızını, çapını değiştiriyor olabilir, ama ne anlattığımız da en az nasıl anlattığımız kadar mühim değil midir? Bence, iletişimde baki kalan, iletişim profesyonellerini halen meşgul etmesi gereken temel unsur değişmedi: İçerik. Yeni dönemde iletişimdeki temel hedef; bunca gelişmiş cihaz ve yöntemle, temel mesajımızı nasıl en etkili şekilde ve en az yol kazasıyla verebiliriz? Bütün bu değişimin getirdiği hız ve geniş erişim, aynı zamanda iletişim kazaları ve kurbanlarının da sayısını artırıyor.
Rekabet arttı mı sektörde?
Özge Uzun: 2013’te yaptığımız bir hesaplamada, Lobby’nin iş ortaklarıyla ortalama çalışma süresinin 7 yıl olduğunu gösteriyordu. O günden bugüne bu oran, düşmedi arttı. Biz, birlikte çalışma imkanı bulduğumuz markalar, şirketlerle içinde emek olan, karşılıklı anlayış olan, ihtiyaç ve beklentileri tam anlamak ve doğru çözümleri sunmak için tam adanmışlık olan bir süreçten geçiyoruz. İlişkimizi de bu temel üzerine oturtuyoruz. Biz onlardan öğreniyoruz, onların da bizden öğrenmesi için işimizi ciddiye alıyoruz. Bu ciddiyet, bu samimiyet, işimize ve insanlara duyduğumuz saygı uzun soluklu ilişkiler getiriyor.
Funda hanım siz de etkinliklerden sorumlusunuz...
Funda Uzun: Lobby Event Factory olarak yaptığımız her işte fark yaratarak, o işe değer katmayı tek gerçek başarı kriteri olarak kabul ediyoruz. Etkinlik yönetiminde en önem verdiğimiz husus beklenti ötesi içerik ve konsept üretmek, içeriği iyi kurgulamak bizim işimizin püf noktası. Türkiye’yi, dünyayı, gündemi çok yakından takip ederek; olasılıkları bir arada düşünerek, hem fiziki şartlar hem de söylem olarak ‘her şeyi yedekleyerek’ yol almanız; optimum maliyetlerle en iyi sonuçları almayı odağınızdan çıkarmamanız önemli. Anlık aksiyonlara hazır olmak bizim işimizin en önemli gerçeği diyebilirim.
İYİ GİYİNMEK İNSANI HAYATA BAĞLAR...
Şıklığınız her zaman konuşuluyor. Neler tavsiye edersiniz genç iletişimcilere giyim kuşam konusunda?
Ünal Uzun: Giyim kuşam her şeyden önce insanın kendisine ve karşısındakine saygısıdır. Ben de bu işe böyle bakıyorum. Hayatın tüm zorlukları içinde, hayata tutunmanın, vazgeçmemenin, enerjik ve diri olabilmenin en etkili yollarından biridir giyim-kuşam. Biz yaptığımız iş gereği, gün içinde birden fazla mekanda, çok sayıda insanla temas halindeyiz. Değişik okazyonlarda, hizmet verdiğimiz markaların, köklü kuruluşların birer temsilcisi olarak konumlanıyoruz. İşte bu nedenle iki kez özenli olmamız gerekiyor. Kendimize yakışanı, önce kendimize olan saygımız, sonra da işimize duyduğumuz saygı gereği seçmeli ve taşımalıyız diye düşünüyorum. Yaş, deneyim mühim değil; bu gerçeği kavrayıp bir yerinden başlamalı diye düşünüyorum.