“Türkiye’de şöhret olmak için yönetici oluyorlar, altyapı diye bir şey kalmadı”
´Ayağına top değmemiş adamlar futbolu yönetirse futbolumuzun hali böyle olur´
Hiç şüphesiz kıvrak zekâsı, Allah vergisi sol ayağı ve muhteşem golleriyle Türkiye’nin en yetenekli futbolcularından biriydi efsane 10 numara Sergen Yalçın... Tüm artılarına rağmen bazen at yarışı tutkusu bazen de özel hayatıyla hep tartışıldı. Futbolculuğu bıraktı ama futbol onu hiç bırakmadı. Çok geçmeden televizyonda önce futbol yorumcusu sonra da jüri üyesi olarak çıktı karşımıza... Her ne kadar dışarıdan soğuk gibi görünse de, yüz yüzeyken oldukça eğlenceli ve samimi biri... Türk futbolunun kaos döneminden geçtiği şu günlerde
Sergen Yalçın’la geldiğimiz son noktayı konuştuk...
* Yetenek Sizsiniz nasıl gidiyor?
Bu yarışma benim tarzım dışında farklı bir konsept. Acun’dan ilk teklif geldiğinde biraz şaşırdım. Sonra çok mantıklı geldi ve hoşuma gitti. Ben erkeklere hitap eden bir iş yapıyordum, bu program ise herkese hitap ediyor. İşimi iyi yapabilirsem beni başka bir yere taşıyacağını düşündüm. Televizyonculuğu seviyorum ve devam etmek istiyorum. Teknik direktörlük ve menajerlik gibi işin “sporculuk kısmını” şimdilik ikinci planda bıraktım.
* Günlük yaşantınızda daha komik ve hareketlisiniz sanki...
Hülya ile Acun’un üçüncü seneleri, kendi aralarında bir diyalogları var. Ben sonradan dahil oldum, şu anda daha gözlemleme sürecindeyim. Bir de bu programda espri yaparken bile çok düşünmek gerekiyor. Zaten “hayır” derken bile zorlanıyorum. Karşındaki yarışmacıyı kırmamak, ezmemek gerekiyor. Aklına geleni söylersen izleyiciye antipatik gelebilirsin. Bu yüzden bir kontrol mekanizması gelişti bende... Biraz daha girişken olabilirim ama şimdilik bu kıvam iyi diye düşünüyorum. Arkadaşlarım da bana, “Sen aslında durum komiği adamısın, burada yeteneğini kullanmıyorsun” diyorlar. Başlangıç olarak biraz daha dikkatli davranıyorum.
* Hülya Avşar ile iyi anlaşıyor musunuz?
Hülya ile önceden de arkadaşlığımız vardı ama çok samimi değildik. Şimdi çok samimiyiz, Hülya her şeyi aşmış, çok kompleksiz bir kadın. Benim anlaşabileceğim bir insan. Artık çok iyi arkadaşız. Aynı zamanda spor yorumculuğuna da devam ediyorum. Biz programlarımızda futbol dışında hiçbir şey konuşmuyoruz. Aslında artık kimse televizyonda kavga dövüş görmek, şarlatanlık yapanları izlemek istemiyor. Ama bazı arkadaşlar bu gerçeği hiç anlamıyor.
* Ekranda futbolculuktaki kadar iyi para kazanıyor musunuz?
Rahat yaşayacak kadar para kazanıyorum. Bu sektörde kazanabilecek orta düzeyde bir gelir elde ediyorum. Televizyonculuğu seviyorum ve devam etmek istiyorum. Hayatımda para şu anda ikinci planda...
“4 büyüklerde oynadım, 100. yılında Beşiktaş’ı şampiyon yaptım”
* Sergen Yalçın denince, herkesin aklına önce dört büyük takımda birden forma giymeniz geliyor. Nasıl oldu bu?
İsteyerek takım değiştirmedim, şartlar öyle gerektirdi. Beşiktaş’ta sorunlar yaşadım ve ayrılmak zorunda kaldım. Beni almak için Galatasaray-Fenerbahçe birbirine girdi, ben de Fenerbahçe’yi tercih ettim ama sonra Aziz Yıldırım ile anlaşamadım. Galatasaray’da bir dönem çok mutluydum. Beşiktaş’a dönmek istedim çünkü ayrıldığımdan beri Beşiktaş hiç şampiyonluk yüzü görmemişti. Geri döndüm ve 100. yılda Beşiktaş’ı şampiyon yaptım. O dönem en çok istediğim şeydi ve bunu başardım. Ama takım değiştirmem konusunda başka etkenler de vardı. Türkiye’de kulüp başkanları ve yöneticileri ile çalışmak hiç kolay değil, bu camiada çok kompleksli insanlar var...
* Dört büyük kulübün camialarının birbirinden ne gibi farkları var sizce?
Dört büyük takımda da oynadım, dördünün de farklı özellikleri var. Hiçbir camiada çok sorun yaşamadım. Rahat bıraksalar hiç sorun çıkmaz. Ama benimle kavga yaşamak isteyenler olduğunda ben de tavrımı koyarım. Beşiktaş’ta Daum ve Tigana ile Fenerbahçe’de ise Zeman ile yaşadım. Bunlar kompleksli isimlerdi. Bu tarz adamlar yıldız oyuncularla her zaman sorun yaşar. Teknik Direktörler beni rahat bıraksalardı sorun olmazdı. Özgürlüğümü engellememeleri gerekiyordu. Yıldız futbolcular biraz kendi başına buyruktur. Zidan da böyleydi, Platini de...
* Futbolla ilgili pişmanlıklarınız neler oldu?
Yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Hata yaptım mı? Evet ama dönüp baktığımda iyi ki yapmışım diyorum. Bir daha geri dönsem yine yaparım. Erken yaşta şöhret oldum, istediğim her şey vardı. 19 yaşında çok popüler olup, kontrollü olmak kolay değil. Tabii ki hata yapacaksın, gerçi ben biraz fazla yaptım ama geriye dönüp bunları sorgulayamam. Yıllarca TV’ler yüzünden yanlış tanıtıldım. Bir gün dışarı çıkıyorum, haftanın beş günü gazetede ve televizyondayım. Basın yüzünden çok mağdur oldum. Bir arkadaşımla bile rahat yemek yiyemez duruma geldim. Halbuki düzenli bir hayatım vardır. Futbol oynarken 5’er yıllık iki ilişkim oldu.
“At yarışını bıraktım ama ara sıra iddia oynuyorum”
* Futbolcuyken Bayern Münih’e transferiniz nasıl suya düşmüştü?
Almanya-Türkiye maçından sonra Bayern Münih’in Başkanı Beckenbauer, Şenez Erzik’i aramış, o da beni aradı, “seni almak istiyorlar” dedi.
Ben de “tamam” dedim. Bir süre geçti ses yok, ben de merak ettim Şener Erzik’e sordum. Adamlar seni araştırmışlar ve vazgeçmişler dedi.
* Ne sebeple vazgeçmişler?
Ne ararsan var ben de... Olmayan bir şey yoktu ki... (gülüyor)
* At yarışı gibi alışkanlıklarınızdan bahsediyorsunuz sanırım, hâlâ devam ediyor musunuz?
Hepsini bıraktım. Çok vaktimi alıyordu. 6 aydır oynamıyorum. Atım da yok artık. O sektörden tamamen çıktım, ama hâlâ arayıp tüyo isteyenler oluyor. Sadece ara sıra boş vakitlerimde iddia oynadığım oluyor.
* İddia demişken, sizin Beşiktaş’ta oynarken Chelsea’ye iki gol attığınız maçta bahis oynadığınız ve büyük para kazandığınız da iddia edildi. Doğru mu?
Öyle bir dedikodu var (gülüyor). Belki ben değil de başkası benim adıma oynamıştır. Kim bilir? Ben oynamadım desem kesinlikle yalan söylemiş olmam ama belki benim adıma biri oynamıştır. Neden olmasın?
“Yöneticiler hem işi bilmiyor hem de her şeye karışıyor, ileride teknik direktörlük yapabilirim”
* Türk futbolu büyük kaos içerisinde. TFF başkanı istifa etti. Neler olacak?
TFF başkanı özelinde konuşmuyorum ama genel olarak Türkiye’de ayağına top değmemiş, bu oyundan anlamayan adamlar futbolu yönetiyor. Sonra da ‘Türk futbolunu kurtarmanın çabasını veriyoruz, Türk futbolunu kalkındıracağız’ diyorlar. Gerek TFF’de gerekse de kulüplerde futbolu bilen, geleceğe görebilen bir ekip olmalı. Herkes bildiği işi yapmalı. Ben muhasebecilik yapıyor muyum, yapmıyorum. Kulüp yöneticileri hem işi bilmiyor hem de her şeye karışıyor. Çünkü TV’ye çıkıp popüler oluyor. Türkiye’de insanlar şöhret olmak için yönetici oluyorlar. Futbolu değil sahip olacakları gücü seviyorlar.
* Altyapı antrenörlüğüne başlamıştınız, niye bitti?
Antrenörlük hiç başlamadı. O dönem sadece Beşiktaş’ta bir staj dönemi geçirdim, altyapı antrenörlük belgesi için staj yapmam gerekiyordu. Aslında yapabilirdim ama gördüm ki Türkiye’de alt yapı antrenörlüğü yapılmaz. Türk futbolunda altyapı diye bir şey kalmamış. Kulüpler hiç önem vermiyor, altyapıları bitmiş. Altyapıda çalışmak benim için zaman kaybı olurdu. Artık ülkemizde genç oyuncu çıkması çok zor, çıkarsa da kendi yeteneği ile çıkacak. Bu kadar kalabalık bir ülkeyiz ama dışarıdan çok futbolcu alıyoruz.
Milli servetimizden gidiyor. Maalesef Türkiye’de altyapı olayı bitmiştir. Altyapı antrenörlüğü olmazsa bile bir gün teknik direktörlük olabilir. Başarsızlık korkum yok. Her şey kontrolümde olursa başarı da gelir. Ben Türk Futbolu’nda önemli bir ismim, başarısız olmak gibi bir lüksüm yok.
“Guti uğruna bana kötü tezahürat yapılması içimi acıttı”
* Spor yorumculuğunun da zorlukları var. Bir keresinde Beşiktaş seyircisi bile size tepki göstermişti...
Hayatımda üzüldüğüm ender anlardan birisidir. Bütün Beşiktaş tribünü değil, küçük bir kesimin bana kötü tezahürat yapması çok acı verdi.
Ben o statta çok şampiyonluklar kazandım. Goller attım, ismime besteler bile yapıldı. Böyle tarih yazmış bir futbolcu olarak, kulübün menfaatleri adına televizyonda konuşurken bu kulübe hiçbir şey katmamış bir yabancı oyuncu uğruna bana kötü tezahüratlar yapılması içimi çok acıttı.
* Kimdi o futbolcu?
Guti... Ama en güzeli benim dediğim her şeyin doğru çıkması oldu. Zaten tezahürat olayında da bir provakasyon vardı ama onu açıklamak istemiyorum. Ancak benim Beşiktaş tribünüyle aramda kötü bir şey olamaz. Ama yine de o günden beri hiç maça gitmedim.
“Kulüpler sembol oyuncularına sahip çıkmıyor”
* Beşiktaş’a kırgınlığınız var mı?
Hayır ama Türk futbolunda yanlışlar var. Hiçbir kulüp kendi sembol oyuncusuna sahip çıkmıyor. Halbuki Avrupa’da kıymet biliyorlar. Manchester United’lı futbolcu Giggs, 40 yaşında ve hâlâ futbol oynuyor. Yönetim futbolcuya “Sen ne zaman istersen o zaman bırakırsın” diyor. Adamlar sembol isimlerinin formasını bile kimseye giydirmiyor. Biz ise futbolcuyu kendi kaderine terk ediyoruz.
* Messi mi? Ronaldo mu?
İkisinin de farklı özellikleri var. Barcelona çok üst düzey bir takım, Messi yokken de çok iyi işler yapıyorlar. Tabii ki Messi üstün bir yetenek ama arkasında Xavi, İniesta gibi çok üst düzey oyuncular da var. Benim arkama verin onları bakın neler yapıyorum. Arkanda oynayanlar iyiyse, sahada şahaneler yaratırsın. Ama Ronaldo’nun takımı o kadar iyi değil. Şahsi özellikleri sayesinde bir şeyler yapıyor.
* Türkiye’de kimleri beğeniyorsunuz?
Arda ve Burak’ı beğeniyorum. Galatasaray’da Emre Çolak var, çok iyi oyuncu olacak.
“İlk görüşte aşka inanıyorum, doğru insanı bulursam evleneceğim”
* Özel hayatınız nasıl gidiyor?
“Yetenek Sizsiniz” çekimleri çok vakit alıyor, ayrıca kendi spor programlarım da var. O yüzden özel hayatıma pek özen gösteremiyorum.
* Yeni bir sevgili bulduğunuzu duyduk ama...
Melike’den (Melike İpek Yalova) bahsediyorsunuz. Basın bu olayı abarttı, biz Melike ile aslında arkadaşız. Aynı arkadaş grubunun içindeyiz. Basının gösterdiği gibi bir şey olmadı. Önce bizi sevgili yaptılar, sonra da ayırdılar. Halbuki yoktu öyle şeyler...
* Sergen Yalçın hiç evlenmeyecek mi?
Evlenecek, niye evlenmesin! Ama evliliği düşündürecek biri olması lazım, bir şeyler yaşanması lazım. Evlenmeyi istiyorum ama şu anda hayatımda kimse yok. Önce doğru insanı bulmam gerekiyor. Onu bulmadan bu soruya cevap vermek zor...
* Peki ne arıyorsunuz? Popüler esmer kızlar çekim alanınızda galiba...
Benim kız arkadaşlarım hiç de popüler insanlar değildi. Hepsi benim sayemde popüler oldu. Esmer kadınları sevdiğim ise doğru. Ama ne aradığımı bilmiyorum... Kim biliyor ki zaten! Önce kafa yapılarımızın uyması lazım. Uymayınca güzelliğin de hiçbir önemi yok. Galiba ilk görüşte aşka inanıyorum. Şu anda yalnızım ve bu halimden de mutluyum. Hatta en mutlu olduğum anlar evde yalnız olduğum zamanlar.
* Nasıl bir sevgilisiniz?
Vallahi benden sevgili olmaz. Ben kendi rahatlığına önem veren biriyim. Çok başıma buyruğum, kontrol edilmesi zor bir insanım. Benim birlikte olacağım kadının rahat olması ve bana baskı yapmaması lazım. Eğer beni sıkarsa dünyanın en güzel kadını olsa fark etmez. Bana güvensin istiyorum. Ama sevgilim olursa ona çok değer veririm, her şeyini düşünürüm. Yerine göre duygusalım ama hiç romantik değilim. Sevgilim için o gün yapılması gereken neyse onu yaparım, görev adamıyım. Zaman zaman sürprizler de yaparım.
* Kız arkadaşınız için hiç ağladınız mı?
Ağladım...
* Kadınlar komik erkeklere bayılıyor mu?
Aslında kadınlar özgüvenli erkekleri seviyor, sadece komik tipleri değil. Ama hepsi de onları sevecek değil elbette...