Türkiye Çin’den sonra dünyadaki en büyük ikinci taklit mal üreticisi
Marka Konferansı 27-28 Kasım tarihlerinde Çırağan Sarayı’nda gerçekleşecek. Konferansın bir konuğu da pazarlama uzmanı ve yazar İngiliz Sarah McCartney...
Markalar ve müşteriler arasındaki ilişkiyi ‘The Fake Factor’ adlı kitabında ele alan McCartney’e göre hayranlık duyulan markaya sahip olma isteği zaman zaman o kadar güçleniyor ki, tüketici bu isteği tatmin etmek için sahte ürünleri satın alıyor.
Büyük bir marka nasıl yaratılır?
İnternete sahip olduğumuz için yeni bir marka yaratmak her zamankinden daha kolay. Bence bu alanda sadece kendine özel birçok ürüne sahip olan Türkiye’nin ilginç bir avantajı bulunuyor. Örneğin İngiltere’de Türk kahvesi oldukça tanınan bir ürün. En bilineniyse Türk lokumu. Ayrıca yüksek kaliteli deri ürünleri ve halılarınız da oldukça popüler. Peki markayı nasıl yaratacaksınız? En basit yolu, güvenilir olmaktan ve kaliteyi sürdürebilmekten geçiyor.
Tüketicilerin taklit ürünleri tercih etmesinin altında paranın dışında bir neden yatıyor mu?
Dürüst olmak gerekirse bence taklit satın almanın tek nedeni para. Ancak bu tercih fiyattan çok ürünün değeri ile ilgili. Benim tanıdığım en zengin adam bile taklit mal satın alıyor. Rolex’lerin aşırı pahalı olduğunu, taklidin daha değerli olduğunu söylüyor ve pahalı bir saat almanın aptalca bir para israfı olduğunu düşünüyor.
Ünlülerin kullandığı markaları izlemek taklit malların satışını etkiliyor mu?
Ünlüleri izlemenin gerçek ve taklit ürünlerin satışlarını artırdığını düşünüyorum. Birçok insan, ünlülerin kullandığı ürünlerden, onları taklit etmek istemedikleri için kaçınıyor. Öte yandan bir saate ya da bir çantaya para döken kişilerin aptal olduğunu iddia eden Avrupalı bir görüş var.
Dünyadaki taklit ürün pazarının büyüklüğü nedir?
Interpol, tüm dünya ticaretinin yüzde 10’unu taklit ürünlerin oluşturduğunu tahmin ediyor. Bu pazar sadece arabalar ve kıyafetlerden oluşmuyor. Ticaretin büyük bölümü organize suç örgütleri tarafından idare ediliyor. Terörizmin olduğu her yerde taklit mal ticaretini de bulabilirsiniz. Beni asıl kaygılandıran pazarın genişliği değil, bu ürünlerin insanlar üzerindeki etkisi. Özellikle de sahte gıdalar, içecekler, ilaçlar, oyuncaklar en çok endişe yaratanlar...
Bu pazardan en çok etkilenen sektörler hangileri?
Bu pazardan en büyük payı sahte yazılım, DVD, elektronik aletler ve en çok bilinen lüks marka ürünleri alıyor.
Bu işten elde edilen para nereye gidiyor?
Taklit ürün ticaretinden gelen kârların nereye aktarıldığı, üretimi kimin yaptığına bağlı. Bazen küçük bir firma sahte kot pantolon ya da çanta gibi malları üretip, yerel halka ve turistlere pazarlıyor. Bu firmalar vergilerini ödüyor, mütevazı kârlar elde ediyor ve entelektüel mülk haklarını ihlal etmek dışında hiçbir yasayı çiğnemiyor. Ancak bir de sahte mal üretimi yapan büyük işletme ve fabrikalar var. Bu işletmeler en son model lüks malları satın alıp, benzerlerini tasarlayıp, üretim yapmak için birçok insan çalıştırıyor. Daha sonra bu malları yasa dışı yollardan pazarlıyorlar. ,
Türkiye’nin bu pazardaki yeri nedir?
Türkiye’nin dünyadaki en büyük ikinci taklit mal üreticisi ve en büyük taklit gıda üreticisi. Ben olsam Çin’i bırakır, Türkiye için endişelenirdim.
Dünya, Çin’deki pazar ile başa çıkmak için nasıl bir adım atmayı planlıyor?
Dünya bu konuda çok istikrarsız bir tutum sergiliyor. Amerikan gümrükleri, Çin’den ABD’ye dönenlerin kaynağı belli olmayan bir parça mal ile ülkeye girmesine izin veriyor. New York’taki Çinli dükkan sahipleri de ürünleri saklama gereği duymadan satabiliyor, hatta mallar için bir de vergi ödüyor. Sorun, çok büyük olduğu için başa çıkmak da imkansız gibi görünüyor.
Bir markayı taklidini üretecek kadar değeli kılan nedir?
Pazarı olan her ürün taklit edilebilir. En çok kâr getiren ürünler, önceden reklamları yapılan ve medyada yer alanlar. Çünkü bunlar için hazır bir talep zaten oluşmuş durumda. Kopyalamak insanın doğasında var. Kâr etme olasılığı bulunduğu sürece her zaman orijinaller kopyalanacaktır.
Her zaman sahte tehlikesi ile karşı karşıyayız
Lüks marka malların, kaliteli taklitlerini bulabilirsiniz. Normalde fiyatı 10 bin dolar olan bir çantanın sahtesini 5 yüz dolara alırsanız, iyi kalite ve yasa dışı bir çanta satın almış olursunuz. Taklit üreticileri lüks markaları pazarını seviyor çünkü bu pazar talep eden bir tüketici tabanına ve taklitçilerin doldurabilecekleri bir boşluğa sahip. Daha ucuz markalarda, taklit üreticileri kâr etmek için kaliteyi düşürüyor. Örneğin sahte sigaralarda büyük miktarlarda zehirli kimyasallar var, sahte deterjanların da ciltte yanık ve yaralara neden olduğu birçok kez görüldü. İnsanlar çoğunlukla bu ürünleri gerçek olduklarını sanarak alıyor ve sonuçları çok tehlikeli olabiliyor. Bir malı, orijinal üreticisinin tavsiye ettiği kanallar yoluyla satın almıyorsanız her zaman sahtesini alma tehlikesiyle karşı karşıyasınız.