Tatmin olmayan erkek aldatıyor
Hande Subaşı, aldatılma hikayesini konu alan Aşk Uykusu filminde ters köşe bir rolle kamera karşına geçiyor. Filmde en yakın arkadaşına ihanet eden Seda'yı canlandıran Subaşı, "Bir kadın olarak ben böyle bir durumla karşılaşmadım. Ama hayatta iyisiyle kötüsüyle her şeyin mümkün olacağını düşünüyorum. Hiçbir şey için büyük konuşamayız" diyor.
Sizi en son gördüğümde oyun turnesindeydiniz şimdi neler yapıyorsunuz?
Hala Yetersiz Bakiye oyunu için turnelere devam ediyoruz. Bütün Avrupay'ı ve şehirleri geziyoruz. Olabildiğince bütün tiyatro severlere ulaşmaya çalışıyoruz. Bütün zamanımı oyun aldığı için başka bir şey yapmaya pek de fırsat kalmıyor aslında.
Dizilere karşı mesafeli misiniz?
Değilim. Sektörün durumu ortada. Zaten oyundan dolayı benim de vaktim yok. Ama görüşmelerime devam ediyorum. Son iki yılım tiyatro ve sinemayla geçti ve bu durumdan şikayetçi değilim aksine çok memnunum.
Peki oyunculuk dışında yeni projeleriniz olacak mı?
Oyunculuğu özellikle tiyatroda yer almayı çok seviyorum. Zamanla zevkler, beklentiler, hayaller değişebiliyor. Oyunculuğun yanında şarkı söylemeyi çok seviyorum. Beni en mutlu eden şey sahnede canlı performans yapmak. Yakında bir şarkı çıkarmayı planlıyorum. Onun dışında netleşen bir şey yok.
Yeni filminiz Aşk Uykusu, iki kadın ve bir erkek arasında geçiyor. Sizin için nasıl bir film oldu?
İlişkiler, evlilikler ve aşk üzerine yoğunlaşan bir film. Çok hayatın içinden, herkese tanıdık bir hikaye. Mehmet Coşkundeniz'in kitabından senaryolaştırıldığı için çarpıcı ve gerçek bir hikaye. Gerçek karakterlerin konu edildiği bir film hayal gücüne bağımlı olmaktan çıkıyor ve kameraya da öyle yansıyor. Bu yüzden çok farklı bir iş oldu.
Film izleyenleri ne şekilde etkileyecektir?
Birçok kişi kendi hayatıyla ilgili kabullenemediği konularda filmi izledikten sonra belki ufku açılacak. Başka bir taraftan bakabilecek olaylara. Bir seçimde bulunamıyorsa belki filmi izledikten sonra hayatıyla ilgili cesurca bir karar alacak.
Karakteriniz Seda'yla bir ilke imza attınız sanırım?
Toplumun, izleyicilerin beni görmeye alışık olmadıkları ters köşe bir karakter Seda. Hikaye içindeyse toplumun ahlaki yargıları gereği hoş karşılanmayacak bir karakter. Çünkü burada iki kadın ve bir erkek var. Herkes filmi kendi açısından değerlendirecektir. Seda'nın yaşadıkları ve neyi neden yaptığı da çok önemli. Belki Seda'ya hak verenler olacaktır. Buna inanarak bu rolü oynadım. Çünkü bu filmle önyargılı baktığımız şeylerin belki daha arka planını göreceğiz.
Böyle bir aşk üçgeni ve aldatmaya karşı sizin yorumunuz nedir?
Bir kadın olarak ben böyle bir durumla karşılaşmadım. Ama hayatta iyisiyle kötüsüyle her şeyin mümkün olacağını düşünüyorum. Hiçbir şey için başımıza gelmez diyemeyiz. Hiçbir şey için büyük konuşamayız. Gerçekten hayatın ne getireceği belli olmuyor. Bu durumda herkesin tek bir seçeneği de olamaz bir durum karşısında. İnsanları yaptığı seçimlerinden dolayı yargılamamak lazım. Çünkü her birey ve ilişkileri, beklentileri, mutluluk kavramları çok farklı. Bence burada önemli olan kişinin ne istediği ve neyle mutlu olduğuna inandığı. Dışarıdan gelen bütün etkenleri bir kenara bırakarak önce kendimizi dinlemeliyiz. Çünkü geriye sadece o gerçek duygu kalıyor.
İlişkinin sağlıklı devam etmesi için sizce altın kural ne?
Hiçbir şeyde kendini hiçe saymamak gerekiyor. Birisi için kendinizi değiştirmeye çalışırsanız o bir yerde patlak verir. Ya da o karşınızdaki insan da bununla mutlu olmadığını anlayacaktır. Çünkü sizi ilk aşık olduğu haliyle tanıdı ve sevdi. Siz kendinizi değiştirirseniz ilişki çıkmaza girebilir. Değişmezseniz ilişkiniz mutlu devam edebilir.
Sadece sevmeyen erkek mi aldatır?
Bu da tek bir şeye bağlanamaz. İnsanların farklı farklı karakterleri var. Kimi karakter olarak sadece kız arkadaşına ya da eşine değil, hayattaki her şeye sadakatle bağlı ve iradeli. Bu insani bir dürtü. Bu konuda yanlış anlaşılmak istemiyorum. Çünkü bu kişiden kişiye değişir. Seven biri de aldatabilir. Böyle sevme şekli bize göre çok sıra dışı. Ama ortada ne olursa olsun bir aldatma varsa mutlaka bir sıkıntı da vardır. Sevebilirsiniz ama o ilişkide mutlu olamayabilirsiniz. O kişiyi çok seviyorsunuzdur ama bir süre sonra beklentiler çatışır ya da o ilişki sizi tatmin etmiyor olabilir. Zaten erkekler çoğunlukla bu yüzden bu eğilimde bulunuyor. Ama burada sevmekten çok ilişkide kayda değer yaşanacak bir şey kalmadıysa erkek başka tarafa kayıyor.
Tutkulu bir aşk neler yaptırabilir?
Ben aşkı çok çılgınca yaşamadığım için enteresan biri değilim ilişkide, gayet düzüm. Uç noktalarım yoktur. Bu yüzden bir ilişkide en çılgınca ne yapılabilir bunu hayal bile edemiyorum. Ancak çılgınca sevebilirim. Ama aşkım için, benim için doğru olduğuna ve mutlu olacağıma inanıyorsam cesur kararlar alabilirim. Burada yine kendin için bir şeyler yapmak var. Başka biri için zorla bir şeyler yapmaya mecbur kalmamak gerek. Yoksa hayatta istediğin her şeyi yaşabilirsin. Bu herkesin kendi sorumluluğu.
Çok güzel giden bir ilişkiniz var ve gördüğüm kadarıyla aşk size yaramış...
Aşık olduğun, sevdiğin biriyle beraber olmak, güzel şeyler paylaşmak çok özel bir duygu. Dünyevi şeyleri bir kenara bırakırsan seni asıl manevi olarak mutlu eden şey bu. Ama bu illa sevgili olacak diye bir şart yok. Aile bireylerin de seni aynı şekilde yükseltebilir. Ama kadın erkek ilişkisinde karşılığını aldığın, sevdiğin ve sevildiğin, özveride bulunabildiğin, birini düşünmek ve önemsemek çok güzel bir duygu. Bir ilişki güzel gidiyorsa aslında bu her şeyine de yansıyor.
Peki ilişkide yeni kararlar almaya başladınız mı?
Hiçbir şey için karar almıyorum. Her şey kendiliğinden gelişiyor. Hayatımda hiç planlı programlı olmadım. Duygularıma, ne istediğime ve mutluluğuma dikkat ederek karar veriyorum. Ciddi bir karar aşamasında kendime bir kısıtlama getirmiyorum. O an ne hissediyorsam onun olmasına izin veriyorum.