Sıradaki Da Vinci Şifresi: Illuminati
Da Vinci Şifresi Türkiye'de de dünyada da gişe rekoruna gidiyor. Yazarı Don Brown ise filmin kahramanı Robert Langdon'un yeni macerasını, şu an senaryolaştırmakta olduğu "Melekler ve Şeytanlr" kitabında çoktan hazırlamıştı. Langdon dünyanın en eski örgütü Illuminati'nin peşine düşüyor. Biz de örgütün izini sürdük ve Türkiye'de temsilcilerinin olduğunu öğrendik. aralarında eski başbakan da var vali de...
Aylarca Türkiye'de en çok satan kitap, Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi adlı polisiyesiydi. Türk medyası da Şifre'nin izini sürdü durdu. Kimi kitabın geçtiği mekânlarda, kimi kitaptaki tablolarda... Kimiyse kitaptan hareketle insan vücudunda... Sonra kitap film oldu, geçen hafta vizyona girdi ve gişe rekoruna koşmaya başladı. Kitabın yazarı Dan Brown ise adeta Da Vinci Şifresi'nin devamı olan "Melekler ve Şeytanlar" adh kitabını çoktan senaryolaştırmaya başladı. Bu sefer, dünyanın en eski ve en gizli yeraltı örgütünün şifresi çözülmek için bekliyor: Illuminati'nin şifresi!
Önce, ikinci filmi bekleyenler için Brown'ın kitabında neler olduğunu kısaca özetleyelim: Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü kahramanımız Robert Langdon, bu kez kendini efsanevi yeraltı örgütü Illuminati'nin icraatleri arasında bulur. Gizli bir sembolü analiz etmek için İsviçre'ye davet edilen Langdon, parlak bir fizikçi olan Leonardo Vetra'nın akıl almaz bir cinayete kurban gittiğini öğrenir. Tek gözü oyulmuş ve göğsü bir örgütün sembolüyle dağlanmıştır. Bu cinayeti, 400 yıl önce Vatikan'ı yok etmek için kurulmuş gizli bir örgüt olan Illuminati'nin işlediğini keşfeder. Vetra'nın göğsündeki amblem de örgütün amblemidir. Üstelik bilimadammın son buluşu olan "antimadde" adındaki çok tehlikeli bir enerji kaynağı da çalınmıştır. Anlaşılan Illuminati'nin 400 yıl önce ettikleri intikam yemini hâlâ geçerlidir. Üstelik Papalık seçimlerinin yapılacağı gün, Vatikan şehrinin altında saklanan bu "antimadde" patlatılacaktır. Adamımız Langdon, ölen profesörün kızı Vetra'yla bir olur, romana kadın ve aşk faktörü de eklenir ve soluk soluğa macera başlar...
GELELİM ÖRGÜTÜN GERÇEK HİKAYESİNE
Illuminati, tıpkı Dan Brown'ın romanında anlattığı gibi, gerçekten de dünyanın en eski ve en tehlikeli yeraltı örgütü. Yüzyıllar boyu dünyanın pek çok ülkesinde değişik isimlerle ortaya çıkmışlar. Avrupa'nın birçok ülkesinde, Amerika'da, hatta Türkiye'de bile... Zaman zaman seri cinayetler işleyen, ancak düşünsel anlamda da önemli fikirler ortaya koyan bu örgütü daha iyi anlamak için, gelin üzerine biraz büyüteç tutalım...
Illuminati, "aydınlanmış" demek. Bu kelime ilk kez 1492'de, İspanya'dan Yahudilerin ve Müslümanların çıkartılması sırasında duyulmuş. Bu kişilere "aydınlanmış kişiler" denmiş. Örgütün resmi kuruluş tarihi ise 1776. Adam Weishaupt adında 28 yaşında bir hukuk profesörü tarafından, Bavyera'da bir Alman teşkilatı olarak ortaya çıkmış. Illuminati'nin idealleri arasında, insanların inançları ve yaşam biçimleri üzerine ipotek koyan bir dine ve onun yaygın örgütlenmesi olan Kilise'ye hiçbir biçimde yer yok. Hatta, ülkeler ve sınırların varlığı da dışlanmakta, tek bir "uluslararası insan kardeşliği"nin altı çizilmekte.
Illuminati için, Da Vinci Şifresi'nde de sık sık adı geçen Gül ve Haç Tarikatı'nın bir alt kolu diyebiliriz. Bu tarikatın bir operatif taran var, bir de spekülatif tarafı... Operatif kolu icraata dayalı... Suikastler yapan, adam öldüren bir kol.
KURULUŞ AMAÇLARI NEYDİ?
Tarikatın spekülatif kısmına bakarsak... Özellikle kiliseye ve Vatikan'a karşıydılar. Pagan geleneğe bağlıydılar. Illuminati, tarih boyunca iki büyük teşkilatın ortasında yer aldı: Bir yandan Gül ve Haç, diğer yandan Mason Teşkilatı.
İlk yıllarında bir "entelektüeller kulübü" olmaktan öteye gidemeyen Illuminati, yıllar ilerledikçe Baron Adolf von Knigge ile işbirliği yaparak (1778) saflarına Mason localarını da katmaya başlar. Birçok akademisyen, tüccar, entelektüel teşkilata katılır. Kimisi dinsel, kimisi ticari, kimisi ise düşünce özgürlüğü fikrine tav olur... Kurucuları arasında Goethe gibi "krema tabakası"ndan insanların olduğu gizemli örgüt artık çok güçlü ve etkin bir hale gelmiştir.
1782'de Masonların spekülatif kısmı kongre toplayıp bu örgütün çok tehlikeli olduğunu, amaçlarının kiliseyi, papayı, kralları yok etmek olduğunu tartışır. Gerçekten de Illuminati'nin amacı kendi cumhuriyetini ilan etmektir. Hedefe ulaşmak için ordu komutanını, hatta kralı bile öldürmeyi seçen cumhuriyet sevdalılarıdır bunlar. İlk ulus-devlet girişimleri de diyebiliriz. "Ne kral ne de Papa istiyoruz. Biz meclis ve anayasa istiyoruz" demektedirler.
Knigge, örgütü tehlikeli bulup ayrılır. Ve Fransız İhtilâli'nde büyük rol oynar. Illuminati'nin üyeleri ise teker teker tutuklanmaya başlar. Kurucusu Weishaupt üniversiteden atılır. Kısa sürede Illuminati adı yok olur. 1790 yılından itibaren yeraltına iner...
DÜNYA SAVAŞI'NI BAŞLATAN ÖRGÜT
Yıllar sonra Illuminati ile yeniden tanışır insanoğlu. Bu sefer Fransa'da, Blanqui adında birinin liderliğinde... Blanquist'ler 140 suikast yapar, dehşet saçar. 1890'da liderlerinin yakalanıp idam edilmesiyle teşkilat yok olur gibi gözükür. Ama çok geçmeden "Four Seasons" (Dört Mevsim) adıyla yeniden kurulur. Bunlar ise 1930'larda Hitler'e destek olurlar. Hatta Münih'teki Dört Mevsim Oteli'ni Hitler'in karargâhı yaparlar.
Avrupa'nın bir yanında Illuminati değişik adlarla devam ederken, diğer yanında da örgütün diğer kolları, bambaşka isimlerle kurulur... Mesela Yugoslavya'da "Black Hand" (Kara El) adıyla... Birinci Dünya Savaşı'nı bu örgüt başlatır. Ferdinand'ı 1914'te bir suikastle öldürürler. Teşkilatın Rusya'daki adı ise Skoptsky. Kadın üyeleri de olan bu örgüte girmek isteyen kadınlar, sol meme uçlarını kesmek zorundadır. Böylelikle kadınlıktan çıkarlar.
Kimilerine göre bütün bu anlattığımız hikayeler, seri halde uydurulmuş komplo teorileri... Kimilerine göre ise dünyayı yöneten güç Illuminati... Örgüt isimleri sürekli değişse de değişmeyen şey Illuminati'ye asla sıradan insanların katılamayacağı... Bir de nihai amaçları hiç değişmiyor: Dünyaya hükmetmek!
DON BROWN SIRADAKİ DA VINCI ŞİFRESİ'Nİ ANLATIYOR
- Sırada dünyanın en kanlı ve gizli örgütü var?
Bir grup bilim adamıyla İtalya'da bir geziye katılmıştım. Otobüsle bir tünelden geçerken rehberimiz bu tüneli, zamanında Papa'nın saldırılardan kaçmak amacıyla kullanmak üzere kazdırdığını anlattı. Dönemin dehşet saçan gizli örgütü Illuminati'den korunmak için Papa bunun gibi birçok tünel kazdırmış. Daha sonra bu örgütle ilgili araştırmalar yaptım.
- Neler öğrendiniz?
Din karşıtı olduklarını ve bilim adamları tarafından kurulduğunu... Ve yüzyıllar boyu yeni bir dünya düzeni kurmak için çalıştıklarını... Illuminati, Avrupa'nın heryerinde cinayetler işlemiş.
- Elinize örgüt ile ilgili somut bilgiler geçti mi peki?
Hâlâ var olduğuna inananlar var. Küresel politikada büyük bir güç olduğuna da... Kimi zaman Masonlarla bağlantı halindeler, kimi zaman Satanik örgütlerle, kimi zaman ise Nazilerle... Sanki her yerde elleri var. Nihai amaçları Vatikan'ı yok etmek. O kadar çok ve değişik bilgi var ki, hangisi doğru, hangisi değil, ayırt etmek mümkün değil.
ARAŞTIRMACI YAZAR AYTUNÇ ALTINDAL ANLATIYOR
Türkiye'nin Illuminati'leri
Illuminati hakkında Türkiye'de pek bir eser yok. Eldeki en somut bilgiler ise araştırmacı yazar Aytunç Altındal'ın kaleminden yazılmış "Gül ve Haç Kardeşliği" adlı kitapta toplanmış. Altındal'la buluşup, Illuminati'nin özellikle Türkiye'deki icraatlerini konuştuk. Altındal, yıllar boyu Gül ve Haç'ın Türkiye'de örgütlendiğini isimler vererek anlattı. Hatta şu an bile teşkilatın bir lideri olduğunu söyledi ama onca ısrarımıza rağmen isim vermedi. "Eğer isim yazarsanız ne sizi ne de beni yaşatmazlar" diyen Altındal'dan, teşkilatın şu anki liderinin sadece ünlü bir hukukçu olduğunu öğrenebildik.
Altındal, İstanbul'daki Gül ve Haç temsilcilerinin yıllar boyu Teşvikiye'yi merkez tuttuklarını ve semtteki birçok binada Illuminati'yle direkt bağlantılı olan Gül ve Haç Teşkilatı'nın izleri olduğunu da anlattı. Bu izlerden örnekler istedik. Cadde üzerindeki İzmir Apartmanı'nı gösterdi bize. Binanın girişindeki gül işaretlerini ve üstteki iki katın mimarisine dikkat etmemizi istedi. Binanın en üst iki katı gerçekten de bir mabed gibi inşa edilmiş. "Bu bina, Gül ve Haç'ın 1912'ye kadar merkeziydi" diyen ünlü araştırmacı, hemen bu apartmanın karşısında, yine gül kabartmalarıyla dolu liseyi gösterdi: "Eskiden burası Gül ve Haç lideri Kont Bernardini'nin konağıydı..."
Illuminati ile Gül ve Haç teşkilatı yüzyıllardır içice geçmiş. Peki son 100 yıl içinde Türkiye'deki Gül ve Haç şövalyeleri kimler? Altındal başladı sıralamaya:
1861'de Halim Paşa, 1928-31'de Yargıtay Başkanı Fuat Hulusi Demircili, 1945 - 55'te Doktor Mim Kemal Öke, 1984-95'te Prof. Sahir Erman, İçişleri eski Bakanı Şükrü Kaya, Dışişleri eski Bakanı Tevfik Rüştü Araş, Ankara eski Valisi Nevzat Tandoğan, İstanbul eski Valisi Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Meclis Başkanı Kazım Özalp, Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Özbekler Tekkesi Şeyhi Ataullah Efendi, yazar Servet Yesari, Başbakan Hasan Saka, Devlet Şûrası eski Başkanı Mustafa Reşit Mimaroğlu...
"Bunların tamamı 33 derece Masondu. Kimi Kadoş Şövalyesi, kimi Tunç-Yılan Şövalyesi, kimiyse Gül ve Haç Şövalyesi unvanını taşıyordu. Ama Türkiye bu kişilerin gerçek kimliklerini hiçbir zaman bilemedi."