Sinema filminde oynamak istiyor
Tiyatro eğitimi alan ve Bücür Cadı dizisiyle adını duyuran, Merve Erdoğan şimdilerdeyse Sadri Alışık Tiyatrosu’nun sahnelediği Frankenstein oyununda yer alıyor. Erdoğan’la kariyeri ve gelecek planları üzerine sohbet ettik...
Dört yaşından bu yana oyunculuk yaptığını ve Bücür Cadı adlı dizide başrol oynadığını biliyoruz. Bunları bilsek bile bir de senden dinleyelim; 4 yaşında nasıl başladın bu işe?
Dört yaşında dizilerde oynamaya başladım. Aslında her şey annemle taksimde yürürken bir ajans sahibinin beni tesadüfen görmesi ve ajansına yazdırmak istemesiyle başladı. Tabi o zamanlar ne şimdi ki gibi çok dizi ne de çocuk oyuncu var. Bir kaç gün içerisinde yeni başlayacak bir dizi projesi için bana teklif geldi ve dizilerde oynamaya öylece başlamış oldum.Bücür Cadı dizisine başlamam da tam bir tesadüf eseri aslında. Aylardır çocuk oyuncu arayıp bulamıyorlarmış. Yapımcılar bir gün gazete de benim fotoğrafımı görüp bu kız olsun diyorlar. O zamanlar cep telefonları neredeyse kimse de yok. Bize ulaşmaları birkaç haftayı alıyor. Sonunda görüşmeye gidiyorum ve Bücür Cadı oluyorum. Sonrasında tiyatro eğitimleri, oyunlar, diziler devamı geliyor.
"Setim varken bile tiyatro oyununda yer almaya çalışıyorum."
Genç bir oyuncusun, daha gidecek çok yolun ve yapacak işin var. Peki tiyatro ve sinema dışında nelerle uğraşıyorsun?
Aslında oyunlar, provalar ve set derken tüm bunlar çoğu vaktimi kapsıyor benim. Ama onun dışında gezmeyi ve kitap okumayı çok severim. Yeni yerler keşfetmeye ve oralarda arkadaşlarımla vakit geçirmeye bayılırım.
"Oyunculuk serüvenimde en büyük desteği Kerem Alışık’tan gördüm."
Tiyatroya 15 yaşında başladı
Tiyatro ile dizilerdeki çalışma temposunu kıyaslayabilir misin?
Oyunculuktan başka meslek düşünmediğim için mesleki anlamda beni öne geçirebilecek bütün eğitimleri almaya çalıştım. Ama sahneye çıkmak konusunda dönüm noktam 15 yaşında kapısını çaldığım Sadri Alışık Kültür Merkezi oldu. O zamandan beri Sadri Alışık Tiyatrosu’nun oyuncusuyum. 11 yıldır da bu serüvene devam ediyorum. Genelde hep oyun, okul ve dizi seti aynı anda yürüdü benim hayatımda. Ama bu süreçlerde bütün öğrencilerinin olduğu gibi bende en büyük desteği Kerem Alışık’tan gördüm. Frankeinstain oyunumuzun üçüncü sezonunu seyircilerle buluşturuyoruz ve ben aynı zamanda TRT 1’de yayınlanan ve çekimleri Sakarya Taraklı’da gerçekleşen Yalaza dizisinde oynuyorum. Ama bunlar hep ekip işi işte.
Aşk dingin bir denizdir...
Aşk ve ilişkiler konusuna gelirsek; Türkiye’de yapılan araştırmalarda duygusal ve fiziksel şiddet öne çıkıyor. Bu konuda neler söyleyebilirsin, aşk sana ne ifade ediyor?
Şiddet sadece fiziksel değil elbette. İlişkilerde vurma kırma olmasa bile, o kadar aşağılayıcı hitaplar, o kadar ağır konuşmalar yaşanıyor ki bazen, zaten tokat gibi surata çarpan bir çarpışma oluyor. Hoşgörüyü, alttan almayı, idare etmeyi bilmeyen taraflar karşısındaki için bir kabusa dönüşebiliyor. Aşk benim için tutkuyu içinde bulunduran dingin bir deniz gibidir. Ucu bucağı olmayan, dalgalarla kıyıya itmek yerine dinginliğiyle hep suyun üstünde tutan.
Türkiye’de çalıştığınız sektörde ön palana çıkmak için neler gerekiyor?
Ön plan kavramı herkese göre değişiklik gösterebilir. Ben kendi adıma saygın ve kaliteli bir kulvar istiyorum açıkcası. Bunun için okuyorum, izliyorum, keşfetmeye çalışıyorum. Mutlaka setim varken bile tiyatro oyununda yer almaya çalışıyorum mesela. Workshopları takip ediyorum. Yani bana katkısı olabilecek aktiviteler içinde bulunup kendimi olduğum yerden bir adım öteye taşımaya çalışıyorum.
Mutlaka içinde olmalıyım dediğiniz bir proje var mı?
Mutlaka beyazperdede olmalıyım diyorum.