Sınav mevsimi
Okul çağında çocuğu olanlar için en sıkıntılı dönemden geçiyoruz. Çocuğu okula yeni başlayacaklar uygun okul seçme, okul değişikliği yapmak isteyenler karar verme, son sınıfta olanlar ise sınav paniğinde! Yani, veliler için durumu özetleyecek olursak: Okula giden çocuğun mu var derdin var!
Yeni doğmuş bebeği olanlara şimdi ne kadar uzak geliyordur, okul düşüncesi! Oysa, çok değil, çocuk 2 yaşına geldi mi başlarsın iyi bir oyun grubu aramaya. Eh 3 yaşında zaten anaokulu dönemi başlar ki, genellikle ilkokula karar vermekle eş anlamlıdır anaokulu seçimi. Mâlum, ilk öğretime başlama yaşı düşürülünce, zaten 4 yaş ilkokul hazırlık sınıfı hâline geldi.
Öyle böyle derken, çocuğu ilkokula başlatıp tam rahat edecekken bu sefer, “veli” dünyası içinde bulursun kendini.
Ve bu dünyanın muhabbetinde sadece okullar vardır:
“Sizin okul nasıl?”; “Ah ödev çok mu?”; “Sizin okulun ortalaması kaç?”; “Sosyal mi akademik mi?”; “Yabancı dil kaç saat?”; “Acaba bizim okul biraz gevşek mi kalıyor? Yoksa çok mu sıkıyor?”...
Soru sordukça aklın karışır, şüphelerin çoğalır. Sonunda, en büyük soru ile yüz yüze kalırsın: “Acaba okulu mu değiştirsek?” Başlarsın yeni bir okul aramaya.
Akademik başarısı yüksek bir okula geçiş planlamışsan, çocuğunu sınava sokman gerekir. Bitmez! Daha bunun SBS’si vardır. Yetmez! Üniversite sınavı gelir. Okullar, sınavlar gelir geçer ama senin de ömründen ömür gider.
Aklımda bir sürü soru, güvendiğim bir eğitim koçu olan Yasemin Sungur’un kapısını çaldım.
Yeni başlayanlar için okul seçimi nasıl yapılmalı? (ilk 4 yıl)
- Anne-baba çocuğunu çok iyi tanımalı. Gözlerini açık tutmalı. Olmasını istediği değil, çocuğunun “gerçek”hâlini görmeli. Bunun için önerim şu; küçük bir not defteri edinin ve doğduğundan itibaren gözlemlerinizi yazın. Neyi yaparken çok mutlu? Neyi yaparken zamanı unutuyor? Neyi yaparken mızmızlanıyor? Çocuk, hızlı mı yavaş hareket eden bir çocuk mu? Çok mu konuşuyor? Arkadaşlarıyla iletişimi nasıl? Hangi tarz oyuncakları seviyor? Oyuncaklarıyla yalnızken vakit geçiriyor mu? Onları paylaşıyor mu? Çocuklarını mutlaka oyun grubu ve ardından anaokuluna yollamalılar. İlkokula başlarken, önce eve en yakındaki okullar tercih edilmeli. İlk dört yıl, çocuğun okulda mutlu olması çok önemli. İlla ki en parlak okula gitmesi gerekmiyor. Bu dönemde okuldan alması gereken en önemli şey, sorumluluk duygusu ve öğrenme biçimi geliştirmesi. Çocuk, evine yakın bir okula mutlulukla ve sevgiyle gitmeli. Özellikle bu dönemde devlet okulları da göz ardı edilmemeli. 4’üncü sınıfın sonunda, çocuğun akademik başarısı hakkında bir fikir sahibi olabiliriz. Asıl değerlendirmeyi o dönem yapıp, çocuğun okul değişimini planlamalıyız.
- Çocuklar, 6 yaş itibari ile bir takım yönelim testlerine girmeli. Zekâ testlerinden söz etmiyorum. Çocukla ve aile ile yapılan, oyun tarzındaki bu testlerle çocukların eğilimini saptayarak seçtikleri okulların önem verdikleri değerleri kıyaslayarak, ikinci dört yıllık dönemde yani ortaokulda, çocuk için doğru okulu seçmek daha mümkün ve önemli. (Bu testler kimi okullarda ve merkezlerde yapılıyor. Özel merkezlerde 200 lira civarı bir ücret alınıyor ama önce kendi okulunuzda ücretsiz olarak bu testlerin yapılıp yapılmadığını kontrol edin)
- Yaşayarak, yerinde öğrenmeyi seçen, ezbercilikten uzak okulları seçmeye gayret edin. Bir görüşmeyle okula karar vermeyin. Vakit kaybetmeden Berna’nın metodunu uygulayın: Çocuğunuz için düşündüğünüz okuldan pek çok veli ile görüşüp, birinci elden bilgi edinin. Okuldan memnun ve memnun olmayan, çocuğu çalışkan olan ve olmayan farklı gruptan velilerle görüşün.
- Anne okuldan memnun değilse, çocuk mutlu görünse bile okul değiştirmeyi düşünmek gerekir.
- Çocuk, sabah istemeden okula gidiyorsa, mızmızlanıyorsa, keyifsizse, okul değiştirme düşünülmelidir. Okul değiştirmekten korkmayın.
- İlk 4 yıl, aşırı ödev veren okullardan kaçının. Akademik yönelim, ikinci “dört yıl” önem kazanıyor.
Çocuğunuzla iş bölümü yapın
- Her şeyi okuldan beklemek yanlış. Özel okul dahi olsa bu durum değişmez. “Ben parayı veriyorum, okul halletsin” demeyin! Aile-okul-çocuk üçgeni çok iyi kurulmalı. Aile işin içinde olduğunda, çocuk her ortamda başarılı olur. Tabii, birlikte ödev yapmaktan bahsetmiyorum. Çocuğa, doğru alışkanlıkları kazandırılması çok önemli. Örneğin; okula başladığı andan itibaren çocuğun baş ucuna üstünde rakamların olduğu analog bir saat koymalı ve çocuğun saati kurarak kalkması öğretilmeli. Bu hem sorumluluğu hem zaman kavramını geliştirir. Elbette, çocuk yalnız başına kalksın, hazırlanıp gitsin demek değil bu, ama anne ile iş bölümü yapmaya 6 yaşında başlamalı.
Ödev yapmak istemeyen bir çocuğunuz varsa!
- Boşuna,”Hadi çocuğum demeyin”, çocuğunuzla kötü olmayın, yemekte bunu konuşmayın. Aksi halde çocuk yemek yememeye başlar.
- En fazla eğitim koçluğu yaptığımız konu ,”ödev” diyebilirim. Ben çocukla, “neden ve nasıl” ı konuşuyorum.
- Görüyorum ki; çocukların en istemediği şey, okuldan geldiğinde, annesinin “ödevin var mı” diye sorması. 6 yaşındaki küçücük bir çocuk bile önce annesinin ona gününün nasıl geçtiğini sormasını istiyor. Anneyse, ödevini sorarak ilgilendiğini sanıyor. Oysa çocukta defans oluşuyor. Çocuk,okuldan geldiğinde, birlikte program yapmaları gerekiyor. Anne,çocuğa,ne yapmak istediğini, ödevini ne zaman ve hangi koşulda yapmak istediğini sormalı. Tabii ki hiç yapmaması mevzu bahis edilmemeli. Neden yapması gerektiği anlatılmalı. Tüm bunlar sakince konuşarak yapılmalı. Bilgisayar da tamamen yasaklanmamalı, pazarlık unsuru yapılarak kısıtlanmalı. Bizim yaptığımız şu; aile ve çocuk arasındaki dili kurmak. 4 saatte bir çocuk ödev yapma alışkanlığı kazanıyor genelde. Öğrenci koçluğu toplam 8 saatlik bir programdır zaten.
- Çocuğa, 6 yaşından itibaren, hatta okul öncesi dönemde öğrencilik rolü kazandırılmalı. Bir öğrencinin, sorumlulukları, güzellikleri ve neler yapması gerektiği karamsar tablo çizilmeden anlatılmalı. Hatta yazılı olarak iyi öğrencilik aile sözleşmesi yapılabilir. Daha küçük, büyüyünce öğrenir diye düşünülmemeli.
- Çocukla yüz göz olunmamalı. Annelerin en büyük hatası bu genelde.
- Annelerin, çocukları sürekli uyarması çok yanlış. Anneler,destekleyen konumunda olmalı.Tâlimat vermek yerine soru sorun.
- “Ödev var mı” yerine “ödevini ne zaman yapacaksın” diye sorun. Sorma biçimi çok önemli,unutmayın!
- Çocukların, öğrendiklerini anlatmasına izin verin. En iyi öğrenme biçimi, tekrardır.
3Çocukları, sahiden anlamaya çalışarak dinleyin. Sakın ödeve yardım etmeyin
- Sabahları, alelacele, okula yollanmamalı. Çocuk yarı uyur hazırlanmamalı. Çocuğun hızlı hareket etmesi beklenmemeli. Çocuk yavaş hareket eder. Zor yetişiyorsa, yarım saat önce kaldırıp, sakince okula yollanmalı. Hıza sevketmek, yeme bozukluğu ve hırçınlık yapar.
- Ödev için ceza da ödül de vermesinler.
- Oyun ve oyuncak her yaşta gerekli. Sakın çocuğa,”artık oyuncak dönemi bitti” demeyin. Oyunun yanına bilgi eklendiğini söyleyin.
Üniversite ve SBS...
Sınav zamanı... Sınavdan 1 hafta öncesi için öneriler
- 6’ncı ve 7’nci sınıflarda, “Alan eğilim testleri “yapılmalı. Çocuk başarılı diye, ille mühendis-doktor olacak diye bir şey yok. Bu testlere göre lise seçilmeli. Kimi lise, daha matematik-fen ağırlıklı. Bunlar belirlenip, çocuğun eğilimine göre meslek ve o mesleğe hazırlayan okul seçilmeli.
- Üniversite seçiminde de çocuklar ilgi ve eğilimlerine göre okul seçmeliler. Sırf puanı tutuyor diye bir okula girmek başarı getirmiyor.
- Çocuk içini rahatlatmak için kendisi özellikle talep etmiyorsa, 1 hafta önce dersler bırakılmalı. Hatta, sınav hakkında bile konuşulmamalı.
- Bir kaç gün önce, dışardan yemeği kesip, ev yemeğine dönmeliler. Doğal beslenmeliler. Uyarıcı olduğu için kafeini kesmeli, meyve, ceviz ve kayısıyı tercih etmeliler. Muz da çok iyi. Bir bilim adamının araştırmasına göre, her gün, aynı saatte ilaç alır gibi küçük bir parça bitter çikolata almak, sınav döneminde fayda sağlıyor. Özel bir beslenme değil sade bir beslenme uygulamalı, gaz yapacak besinlerden uzak durmalı, mideyi de çok yormamalı.
- Son bir hafta açık havada aileyle vakit geçirmeliler.
- Sınava yarım saat kala yemeği kessinler. Enerji mideye değil beyne gitmeli.
- Sınavda rahat giyinsinler, kızlar saçlarını çok sıkı bağlamasın, gevşek örgü yapsınlar. Sınav kıyafeti bir kaç gün önceden belirlensin.
- Son bir hafta şu egzersizi yaptırdığımız öğrencilerin sınav stresiyle çok rahat başa çıktıklarını gözlemledim, mutlaka öneriyorum: Öğrenciden her gece yatağına yatınca, gözlerini kapatıp sınav sonrasını, kapıdan çıkıp, annesini gördüğü ânı, ailesine sarılmasını, sınavdan mutlu çıkıp,”elimden gelenin en iyisini yaptım” hâlini, en ince ayrıntısına kadar hayal etmesini istiyoruz. Şimdiden bu egzersizi yapmaya başlasınlar, çok rahatlayacaklar. Öğrencilerimin en sevdiği egzesiz bu. Hâyal etmezsen ulaşamazsın. Yapabileceğinin en iyisini yaptığını hayâl edersen, sonuç öyle olur. Yasemin Sungur’a tecrübelerini ve bilgisini paylaştığı için çok ederim.
Anneannemin bana bir zamanlar ki duasını yinelemek isterim; Allah tüm öğrencilerimize zihin ve baht açıklığı versin...