Gazete Vatan Logo

Şiddetin her türlüsü vicdansızlıktır...

Ekranın güzelliği ve oyunculuğu ile dikkat çeken isimlerinden Hande Doğandemir ile 16 Mart’ta vizyona girecek ‘Kaybedenler Kulübü Yolda’yı konuştuk.

Şiddetin her türlüsü vicdansızlıktır...

Nasıl bir film oldu Kaybedenler Kulübü Yolda?

Filmin, benim çok sevdiğim bir hikayesi var. İlkine göre duygusu daha yoğun bir film. Yine kaybedenler ruhuna sahip çıkan ama biraz daha karakterlerin içsel yolculuğuna tanık olacağımız bir film oldu.

Kaybedenler Kulübü ruhu size ne ifade ediyor?

Kaybedenler Kulübü’nün, ruhunu çok iyi yansıtan ve oldukça geniş bir kitlesi var. Kadıköy sokaklarını tanıyan, kendin oraya ait hisseden herkesin kendine yer bulabileceği bir dünya. İyi müzik, edebiyat, ilişkiler, her şeyiyle insan olmanın tüm zaaflarını içinde barındıran ama bunu kendi diliyle anlatan bir dünya…

Nejat İşler beraber oynamak için nasıl bir partner?

Nejat, yıllardır oyunculuğunu hayranlıkla izlediğim bir oyuncu. Onunla karşılıklı oynamak, hele ki duygusu bu kadar yüksek bir hikayede partner olmak, çok keyifli bir deneyimdi. Profesyonelliğinden çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim.

Yolda olmak, yola çıkmak sizin için ne demek? Siz hayattan uzaklaşmak için ne yaparsınız?

Yolda olmak, benim için kendini keşfetmek demek. Filmde olduğu gibi, kendi içinde bir yolculuğa çıkmak... Yeni yerler keşfederken kendini dinlemek, anlamak, sorgulamak ve belki de değişmek. Ben de zaman zaman tek başıma yola çıkmayı seviyorum. Bunu, sevdiğim müzikleri dinleyip fotoğraf çekerek bana iyi gelen bir terapi yöntemi olarak değerlendiriyorum.

Haberin Devamı

Sinemaya, dizilerden çok daha ağırlık verdiğinizi görüyoruz. Önce Noah Land, şimdi de Kaybedenler Kulübü Yolda…
Bu sene kariyerime yeni filmler eklendi. Aslında televizyona ara vermek gibi bir niyetim yoktu, böyle bir kaygım da olmadı. İçinde olmak istediğim projelerde yer aldım ve bu son derece beni mutlu eden bir yol oldu. Şimdi filmlerin ve reklam kampanyamın heyecanını yaşıyorum. En kısa zamanda sevdiğim bir dizi projesi içinde olmak için de ayrıca heyecanlanıyorum.
İnternet dizilerine nasıl bakıyorsunuz, sansür daha az, süreler daha kısa?
Sanırım artık sansür daha az olmayacak, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama “televizyon izleyicisi bunu sever” gibi kurallar olmayacağı için, daha yaratıcı ve özgür hikayeler izleyeceğimize eminim. O yüzden sektörün bu alanda gelişmesini hem bir izleyici hem de bir oyuncu olarak gönülden diliyorum.
Sizce kadına yönelik şiddetin ülkemizde bu kadar yükselmesinde dizilerin rolü var mı?
Bu ülkede ve dünyada her zaman kadına fiziksel ya da psikolojik şiddet var. Sadece sosyal medyanın daha fazlasından haberdar olmamız noktasına bir rolü oluyor. Sosyal medya, bunu faydaya çevirip daha etkili çözümler içinde birlik olabilmemizi sağlıyor. Biz de elimizden geldiğince, şiddete uğrayan kadınların yanında durarak onların sesi olmaya çalışıyoruz.
Erkek egemen dünyada kadına yönelik şiddet her zaman var olacak
Şiddetin her türlüsü vicdansızlıktır...
Türkiye’de kadının durumunu nasıl yorumluyorsunuz? Kadınlar erkek dünyasında nasıl mücadele etmeli?
Maalesef fiziksel ve psikolojik şiddet, erkek egemen dünyada her zaman var olacak. Biz kadınlar, kendi gücümüzü keşfederek toplumun dayattığı rolleri ve fiziksel normları reddedip güçlü bireyler olarak hayatta var olabilmenin yollarını bulmalıyız. Neyle mutlu olduğumuzu keşfedip içimizdeki bunu başaracak gücü bulmalıyız. Evet, çok zor ama imkansız da değil. Eğer birlik olup birilerinin sesi olabilirsek, ihtiyacı olanlara ulaşabilirsek, biz elinde belli gücü olan ve bu konuda elindeki fırsatları kullanabilen her bilinçli birey, bu yolda aynı kararlılıkla yoldaş olabilirsek kalıcı ve devamlı çözümlere ulaşabiliriz. Önce çocuklarımızdan başlamalıyız. Onlara her bireyin değerli olduğunu anlatmalıyız. Ve asla birimizin bir diğerinden üstün olmadığını öğretmeliyiz. Kadının her şeyden önce kendi içindeki gücü keşfetmesini sağlamalıyız.
Özel dünyamı korumanın yollarını buldum
Şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Oldukça keyifli ve kendimi iyi hissettiğim bir dönemdeyim. Yer aldığım projeler gündemde olduğu için yoğun bir dönem geçiriyorum. Ama hem kendime vakit ayırabildiğim hem de üretebildiğim günler geçirdiğim için de huzurluyum.
Şöhretle aranız nasıl? Sadece ünlü olduğunuz için kaybettiğiniz neler var?
Herhangi bir şey kaybetmedim, çünkü zamanla kendi özel dünyamı korumanın yollarını buldum. Şöhreti bir sıfat olarak görmüyorum; tanınmak, yaptığım işin bir getirisi sadece. Çok büyük kitlelere hitap eden bir mesleğe sahibim ama kendim gibi olmaktan vazgeçmemi gerektiren bir durum yok. Elbette belli sorumluluklarım var ama sınırlarınızı iyi çizer ve kendinizi koruyabilirseniz bir sorun değil, keyfini çıkarabileceğiniz bir durum oluyor.
Saçlarımın bakımı benim için çok önemli
Şiddetin her türlüsü vicdansızlıktır...
Blendax’la iş birliğiniz nasıl gidiyor?
Türkiye’nin ilk şampuan markası Blendax ile iş birliğinde ikinci yılımıza girdik. Beraber çok güzel bir uyum yakaladık ve bir aile olduk. Artık marka ile özdeşleştiğimi düşünüyorum.
Güzellik rutinleriniz neler?
Şu anda öncelikle saçlarımla ilgili başka bir sorumluluğum var; bu nedenle saçlarımın rutin bir bakımı var. Her kadın için olduğu gibi benim için de saçlarımın bakımı ve görünümü çok önemli. Her zaman saçlarımın dolgun görünmesine dikkat ettim. Onun dışında günlük ve aylık cilt bakımı rutinlerime de devam ediyorum. Genel olarak doğal ürünleri tercih etmeye çalışıyorum.
İftira beni çileden çıkarır
Neler sizi çileden çıkarır?
Şiddetin her türlüsü, vicdansızlık, haksızlık ve iftira beni çileden çıkarır.
Ne sizi katılana kadar güldürür?
Beni çok güldüren arkadaşlarım var, gülmekten ağladığımız zamanlarımız oluyor. İyi ki varlar diyorum.
Peki neye ağlarsınız?
Dünyada her canlının zarar gördüğü her durum beni ağlatır.

Haberin Devamı