Gazete Vatan Logo

Şeytan ve melek birarada

Ekranların “Sarı Şekeri” Aysun Kayacı ve BBG yarışmasından tanıdığımız Doğa Sülen, kısa bir süre önce yayınlanmaya başlanan yarışma programı “Yazı-Tura” ile izleyici karşısına çıkıyor

Programda “şans meleği” rolünü üstlenen Kayacı, yarışmacıya yardım edip altın dağıtmaya çalışırken Sülen, yarışmacının moral motivasyonunu kaybetmesi için tüm hünerlerini sergiliyor.


n Neden bilgi yarışması yapmak istediniz?
Aysun Kayacı: Teklifi Doğa Bey programda olacağı için kabul ettim. Kendisi formatın da sahibi.
Doğa Sülen: Bu projeyi 2004 yılında hazırladım. Rutin işler arasında kaynayıp gitmesin istedim. Hiç kimsenin bilmediği bazı bilgileri ortaya çıkararak bilgiyi güncelleme olayı hoşuma gidiyor.


n Soru seçimine siz de katılıyor musunuz?
Sülen: Yüzde 50’sinden fazlasını ben yazıyorum. Konu başlıkları altında kaynakları tarıyorum. Sorular bir bankada toplanıyor. Yarışma günü, getireceğimiz soruları özenle bu bankadan seçiyoruz.


n Niçin zor soruları Doğa Sülen, kolayları Aysun Kayacı soruyor?
Sülen: Format zaten bu şekilde tasarlanmıştı. Bayan sunucu melekleri temsil ediyor ve yarışmacıya yardım ediyor. Aysun, “yazı” tarafında. Bir de kötü taraftaki sunucu var. Yani, “tura” atılınca zor sorular soran, kaybetmeyi temsil eden sunucu. O da benim. Zaten benim daha önceden de ekranda bu konuda bir “kötü şöhretim” vardı.
Kayacı: “Şans meleği” olmayı ben istedim. İnsanlara yardım etmeyi seviyorum. Karşıdaki cevabı bilmese bile, doğru bir düşünme metodundan gidiyorsa yardım ediyorum.


AYSUN KAYACI

Kendimi kusursuz göstermeye çalışıyorum

n “Haydi gel bizimle ol” programında başlangıçta sizi “süs” olarak görüyorlardı. Bu imajın artık değiştiğini düşünüyor musunuz?
Tabii ki işin başında bana böyle bir “rol” biçilmiş, “Sadece ekranın önünde dursun, bacaklarını görelim, fazla konuşmasın” demiş olabilirler. Hoş yine de fazla konuşmak taraftarı değilim. Muhabbetin çok ciddileştiği yerde espri yapmayı ya da çok sulandığı yerde başka bir yere çekmeyi tercih ediyorum. Voleybolda pasör vardır ya, ben de pasör gibiyim. Tarih öğrencisi olmamın etkisiyle, emin olduğum şeyleri konuşuyorum.




n Kariyerinize mankenlikle başlayıp, dizi ve sinema oyunculuğu yaptınız. Şimdi de sunuculuk yapıyorsunuz. Hangisi sizi ifade ediyor?
Ben kendimi “komedi”ye yakıştırıyorum. Komediye çok yakın bir iç enerjim var. Bunu hem beni izleyenler, hem de büyük üstatlar söylüyor.


n Kendinizi bu konuda geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Komedi işini çok iyi bilen ustalardan bana koçluk yapmalarını istiyorum. “Her projenin üstesinden gelirim” gibi bir iddiam da yok. Bana yakın karakterlere yöneliyorum. Bu işi başarılı olmak için yapıyorum. Başarılı olamazsam hasta olurum.


n Size olan tüm ilginin bir anda kesildiğini varsayalım, ne yapardınız?
Göbek atardım. Çünkü çok bunaldım. Kaçmak istediğim çok oluyor. Ama imzaladığım anlaşmalarım var. Para kazanmak durumundayım. Çünkü faturaları ben ödüyorum.


n 50 yaşınıza geldiğinizde, kendinizi aşk, iş ve kariyer anlamında nerede görüyorsunuz?
Elbette planlarım var. Yoksa Allah’ın her günü okula gitmezdim. Hayatımın nereye gideceğini de az çok hissedebiliyorum. Ama 50 yaşında hiç estetik yaptırmamış olmayı tercih ederim. Umarım gerdirmek durumunda kalmam (gülüyor).


n Başucu kitabınız hangisi?
İlber Hoca’nın (Ortay) ve Halil İnalcık’ın tarih kitapları duruyor başucumda... Her an birileri tarafından sınanma korkusu var içimde... Karşıma geçip de “İstanbul’un fethinin tarihini söyle bakalım” diye şeyler soruyorlar. Son okuduğum kitap da Füruzan’ın “Parasız Yatılı” öyküsü.


n En çok ne sizi sinirlendirir?
Yalan dolan ve hakkımdaki iftiralar. Çünkü o zaman kendimi sömürülüyor gibi hissediyorum. Ama elim kolum da bağlı. Bunu son bir senede çok yaşadım.


n “Hayatımı fiziğime borçluyum ama mükemmel olmak yorar insanı” demişsiniz.
Gerçekten de bu kadar kusursuz musunuz?

Kendimi kusursuz bulmuyorum, öyle göstermeye çalışıyorum. Çünkü starlık müessesinde ne kadar iyi ve sağlıklı görünürseniz, o kadar çok iş yapar, o kadar da sevilirsiniz. Türkiye her nedense, sulu gözlü, sümüklü ve ağlayan starları çok seviyor, ama 5 sene sonra da unutuyor. Ağlayan biri olmamaya çalışıyorum. Zaten öyle star olmaz. Hollywood’dakiler doğum kiloları ile bile görünmemek için dışarı çıkmıyorlar.


n Güzelliğinize ne derece takıntılısınız?
İşim derecesinde takıntılıyım. Evde, okulda, arkadaşlarım içerisinde saçımı at kuyruğu yapar çıkarım.


DOĞA SÜLEN

Kaybetme korkusunu temsil ediyorum

n BBG evinde sunuculuk yaparken kadın hayranlarınız ceketinizden çekiştiriyordu. Hâlâ genç kızlardan aynı ilgiyi görüyor musunuz?
O popüleriteyi kazanma adına ekranda olmadığım için, işin o kısmına çok fazla dikkat etmiyorum. Ama dışarıdaki ilgi hiçbir zaman değişmedi. Çünkü ben ekrana “sıra dışı” karakter olarak çıktım. İnsanların aklında çok kalıcı oldum. Biz ilk eğlence programımızı hayata geçirirken 7-8 yaşında olanlar, bugün üniversiteye gidiyorlar. Bir nesil bizimle büyüdü.


n İnsanların biraz da çekindiği tarafınız hep oldu. Bir kadın yarışmacı kendisini gözünün içine bakarak korkuttuğunuzu söyledi...
Ben kimseyi korkutmak için yapmıyorum bu işi. Ya da yaptığımın korkutucu olduğunu düşünmüyorum. Sadece bir insan kendinden emin değilken gözünün içine içine bakarsanız, onun kendi içerisinde çelişkiye düşmesine neden olursunuz. Kaldı ki burada 500 altın kaybedecek. Çok ciddi bir rakam var ortada... Burada biz 1000 altın veriyoruz. Soruyu bilemeyince de yarısını kaybediyor. Yarışmacıyı “kaybetme korkusu” korkutuyor, ben değil. Ben sadece “kaybetme korkusunu” temsil ediyorum. Benim sorularım da hep zor sorular.


n Ekranda neden gülmüyorsunuz, reytingler düşer diye mi?
Hiç öyle takıntılarım yok. Ama bu programda gülüyorum, çünkü programın keyfini sürüyorum. Sevgili Aysun’la çalışıyor olmak da çok büyük bir şans. Herkes “10 senedir beraber çalışıyor gibi bir ortaklığınız var” diyor. Hakikaten de öyle...


Biz sorduk onlar cevapladı

u Atatürk’ün çok sevdiği köpeğin adı nedir?
Kayacı: “Foks” köpeği. (İkisi de aynı anda söylediler).
Sülen: Biz çalışmıştık bu soruyu.


u Van dışında, hangi ilimizin Van Gölü’ne kıyısı vardır?
a) Ağrı b) Elazığ c) Siirt d) Bitlis
Kayacı: Bilmiyorum bu soruyu.


u Bir şıkkı söylemelisiniz...
Kayacı: Niye, altın mı veriyorsunuz?
Sülen: Ben hiçbir zaman yarışmacı tarafında olmadım.


u Bir kere de bizim için karşı tarafa geçseniz...
Sülen: Bana daha önce popüler insanların katıldığı yarışma programlarından da benzeri teklifler geldi. Benim duruşum nettir.


u Su topunda bir takım maça kaç kişi çıkar?
a) 5 b) 7 c) 9 d)-11
Kayacı: A şıkkı, 5 tabii ki...


u Bu soruyu bilmeniz gerekirdi. Cevap 7 olacaktı. Erkek arkadaşınız su topu oynamıştı sanırım.
Kayacı: Aaa, daha geçen gün anlattı erkek arkadaşım... Doğru, ‘çakıl’ ve ‘kaleci’yi saymamışım. Onlarla birlikte 7 oluyordu... Unuttum onları... Erkek arkadaşım askerde su topu oynamıştı. Ama askerdeki maçlara çağrılmadım. Bilememem gayet normal.

Haberin Devamı