Seksi olmak istediğimde sırt dekolteli daracık bir elbise giyerim
´Erkeğin ilk ayakkabısına ve ellerine bakarım´
Son dönemin popüler isimlerinden Eda Taşpınar, şimdi de çanta tasarımına el attı. Ünlü çizgi film kahramanı Tweety’yi kullanarak tasarladığı 20 farklı modeli “Tweety by Eda Taşpınar” markasıyla satışa sunan Taşpınar “Çanta erkeklerin anlamadığı bir şey” diyor. Seksi olmak istediğinizde ne giyersiniz sorumuzu ise “Dapdar kırmızı bir elbise giyer ve sırtını açarım. Önü kapalı olur” cümlesiyle yanıtlıyor.
* Warner Bros’la üç yıllık bir anlaşma yaptığınız daha önce basına yansımıştı. Peki çanta tasarlamak nereden çıktı?
Warner Bros benimle yaptığı anlaşmayı daha önce Amerika’dan Britney Spears ile yapmış. Türkiye’den ise beni seçtiler. Bizi bir araya getiren Lisans A.Ş. oldu. Bu anlaşma sayesinde sektörün önde gelen firmalarına tasarım hazırlayacağım. İlk olarak Yaygan’la anlaştık ve çok farklı kitlelere hitap edecek çantalar tasarladık. Sokaktaki tepkiler doğrultusunda gençlerin yaptıklarımı beğendiklerini düşünüyorum... Beni beğenenlere, sevenlere kendimden bir hediye vermek istedim. Fiyatları da uygun; 20- 200 TL arasında. Tüm Boyner, D&R, Nezih Kitabevi ve Yaygan mağazalarında satılıyor... 20 farklı model var. Bunun 5-6 adeti limited koleksiyon. Daha sonra başka çalışmalarımız da olacak; kıyafet, bakım ürünleri gibi aklınıza gelebilecek herşeyi yapacağım.
* Aslında “Eda Taşpınar tasarladı” dediklerinde, daha elegan, daha şık çantalar hayal etmiştim...
Ama elegan çantalarla ulaşabileceğiniz kitle daha kısıtlı; bu ise herkesin kullanabileceği bir ürün. Hayalim daha geniş kitlelere ulaşmaktı. Onun için de daha spor bir tarz seçtim ve jean kumaşı tercih ettim. Bu iyi giderse, ilerde daha şık, daha elegan çantalar da yapabilirim.
* Kadın için çanta ne kadar önemlidir?
Çanta erkeklerin hiçbir zaman anlamadığı bir şey. “Ayakkabıyı anlıyorum da çantayı anlamıyorum” diyorlar. Oysa en kişisel şeylerinizi içinde barındırdığınız bir şey; daha kadınsal.
Yemekte otururken ayakkabılarımı masa altında çıkarırım
* Sizi hep topuklu ayakkabılarla görüyoruz. Nasıl oluyor da o topukluların üzerinde bu kadar rahat, bu kadar uzun zaman durabiliyorsunuz? Yorgunluk olmuyor mu?
Oluyor; ben de yemekte otururken masa altında çıkarıyorum valla. Başka çıkaran da vardır yaa... Ama dans etmeye çıkıyorsam düz ayakkabı seçiyorum.
* Özel bir ayakkabınız var mıdır?
Kendi tasarladığım bir tane var. Yıllar evvel Brezilya’da bir düğüne giderken gerçek orkidelerden diz üstüne kadar bir ayakkabı tasarlamıştım. Orkideler öldü tabii ama ayakakabı ölü orkidelerle de olsa duruyor.
* Sizi ilerde ayakkabı tasarlarken görebilir miyiz?
Çok istediğim birşey.
* Adınız giyim kuşamla özdeşleştiği için soruyorum, ne için giyiniyorsunuz?
Kendim için... Ruh halim için giyiniyorum; ruhu beslemek en önemli şey bu dünyada. Bir de elalem için giyinmiyorum. Toplumuzda “elalem ne der?” düşüncesi var. Modayı da körü körüne takip etmemek gerek; yoksa vitrin mankeni gibi gezersiniz.
Bir dönem “Her zaman şık olmak zorundayım” baskısı hissettim ama geçti
* Sizin için hep “şık” deniyor malum. Bunun baskısını hissediyor musunuz üzerinizde? Yani, bir jean giymek isterken, “ama olmaz şimdi, adıma yakışmaz” baskısı oluyor mu?
Öyle bir baskı hissettiğim dönem oldu ama geçti. Şimdi pek umrumda değil. 20’li yaşlarda dünyanın kendi etrafınızda döndüğünü sanıyorsunuz. 30’lu yaşlarda hayat bir tane vuruyor ve asiliğinizi törpülüyor. Daha umursamaz oluyorsunuz. Diğer insanları daha az önemsiyorsunuz. Çünkü saçma olduğunu görüyorsunuz. Önemli olan benim mutlu olmam.
* Bir mağazaya gittiğinizde etraftakiler sizi durdurup “Eda Hanım nasıl olmuş” diye soruyorlar mı?
Soruyorlar. Ama ben çok seviyorum. Giyinme odasına kadar gidiyorum, giyiniyorlar, bakıyorum ve fikrimi söylüyorum.
* Sizin giyinmeniz kaç dakika sürüyor?
Bugün 4 saat sürdü. Özel günlerde heyecan yapıyorum. Eve gidip uyuyacağım şimdi (gülüyor). Ama normalde çok uzun sürmez giyinmem. 15-20 dakikada giyinir çıkarım. Ama tabii dolapta hiçbirşey bulamayıp delirdiğim günlerim de oluyor.
* En çok bacak dekoltenizi mi beğeniyorsunuz?
Bacak ve sırt... En güzel bulduğunuz yerinizi açmalısınız.
* Siz de en çok bacaklarınızı beğeniyorsunuz o halde?
(Gülüyor)
Kadın giyinirken erkeğin beğenisine hitap etmeli
* Diyelim ki o gün sevgilinizle buluşacaksınız ve çok seksi olmak istiyorsunuz. Ne giyersiniz?
Dapdar kırmızı bir elbise giyerim ve sırtını
açarım. Önü kapalı olur. Çok kısa olmaz; diz altı olabilir... Altına da siyah stiletto. Ama bana bu soruyu yarın sorarsan başka birşey söyleyebilirim (gülüyor)
* Alışveriş çok vaktinizi alır mı?
Tek başıma alışveriş yapmayı severim, etki altında kalmak istemem. Kadınlar birbirine etki yaparlar çünkü. Peşine düştüğüm şeyler ayakkabılardır. Bazen de mağazaya telefon açıp ayırtırım.
* Asla giymem dediğiniz bir şey var mı?
Yok... Ben bu konudan çok tokat yedim. Asla giymem dediğim herşeyi giydim. O yüzden katiyen demem. Mesela, pullu payet şeyler giymem demiştim ama giydim.
* Dolgu topuk peki?
Kadının bacağını kötü gösteriyor, hiçbir erkek de beğenmiyor. Annem “Kadınlar kadınlar için giyinir. Erkekler için soyunur” der. Kadınlar kadınlar için giyindiğinde bir takım şeyleri unutuyorlar ve sorunlar başlıyor. Oysa kadın her zaman kadın gibi gözükmeli; erkeğe hitap etmeli. Yanındaki kişinin seni beğenmesi etraftaki onlarca kişinin beğenmesinden daha önemlidir.
Bora’ya “nasıl olmuşum” diye sorarım ama esas onayı annemden alırım
* Giyindikten sonra, “nasıl olmuş” diye Bora Bey’e sorar, fikrini alır mısınız?
Kesinlikle sorarım. Bazı şeyleri “çıkar, rezalet” dediği de oluyor. Bazen çıkarırım ben de... Moda falan diyorlar giyiyoruz ama erkekleri de göz önünde bulundurmak lazım.
* Bir kadında en rahatsız olduğunuz görüntü nedir?
En rahatsız olduğum şey, plajda bikini altına topuklu ayakkabı giyilmesi... Doğal ortamlarda doğal olunmalı.
* Erkekte?
Kötü ayakkabı... Erkekte ilk olarak ayakkabıya ve ellere bakarım. İkisi de çok şey anlatır.
* Kararsız kaldığınızda son onay merciniz kimdir?
Ayran yoksa ananda mı yok demişler; anneme sorarım. Mesaj atarım; okey diyorsa tamamdır.
Beni pazarda gören satıcı çok şaşırdı
* Hep marka giyiniyorsunuz gibi bir algı var. Pazara gider misiniz meselea?
Bir gün beyaz peynir almaya pazara gittim. Satıcı bağırıyor, “Eda Taşpınar da bunlardan giyiyor” diye. Döndüm baktım, adam şaşırdı ve “Abla sen ne yapıyorsun burada” dedi... Stilinize göre giyindikten sonra her yerden giyinebilirsiniz. Bu kumaş her yerde 50 lira, üzerine etiket yapıştırdığınızda 5 bin lira oluyor.
Markalar beni tercih ediyor
* Pekçok markanın yüzüsünüz. Neden Eda Taşpınar’ı tercih ediyorlar sizce?
Demek ki markaya güveniyorlar. Çok inişleri çıkışları olan biri değilim. Düzgün bir hayatım var, profilim belli. O yüzden güvendiklerini düşünüyorum. Bir de satılıyor. İnsanlar da üzerimde beğeniyor. Bugüne kadar aldığımız olumlu geri dönüşümler bunu ortaya çıkardı... Ben de sadece güvendiğim yerlerle çalışıyorum. Yoksa çok teklif geliyor.
Makyaj yapmayı bilmiyorum, gerektiğinde ise gidip makyöze yaptırıyorum
* Çantanızda neler vardır?
Ben genelde akşamları çantasız çıkıyorum çünkü birşey taşımaktan çok sıkılıyorum. Gündüzleri ise büyük çantaları tercih ediyorum. Ve herşeyi içine atıyorum. Spor eşyalarımı da, kameramı da, cüzdanımı da koyuyorum ve eve tekrar uğramak zorunda kalmıyorum. Bir nevi bavul gibi kullanıyorum anlayacağınız. (gülüyor)
* Çantanızda makyaj malzemesi yok mudur mesela?
Makyaj yapmayı beceremediğim için makyaj malzemem yok. Makyaj yapmasını bilmiyorum; gerekli olduğunda da makyözler yapıyor. Zaten sadece davetlerde ve özel gecelerde tercih ediyorum. Gençlere de hep söylüyorum; 20’li yaşlardaki gençlerin en büyük silahı ciltleri, onu kapatmaları kadar yanlış birşey olamaz. Ben 31 yaşındayım. Şimdi ara sıra, ilerde belki de devamlı yaptıracağım.
* Sizin aslında ayakkabı düşkünlüğünüz var değil mi?
Evet, ayakkabı düşkünlüğüm var. Ben parayı ayakkabıya yatıranlardanım. Çocuklarıma bol bol ayakkabı bırakacağım.
* Kaç adet vardır tahminen; 100’ü geçer mi?
Dedem bana İmelda Marcus (Filipinler’in eski diktatörünün ayakkabı bağımlısı eşi, 2700 ayakkabısı olduğu söylenir) diyor; ordan anlayın işte. Bayağı çok var. Evin her yeri ayakkabı dolabı. Ama bu bir tutku. Çocukluktan gelen birşey. Çok yaramaz bir çocuktum. Uslu durmam karşılığında annemin ayakkabıcısına götürülürdüm.
Orada ayakkabı tasarlardım; 2 haftada bir bana ayakkabı yapılırdı. Çok enteresan ayakkabılarım var; gökkuşağı, kovboy gibi isimler vermişim onlara ve etiketlemişim.