“Sarışın kadın fettandır mantığı hiç değişmeyecek!”
Ben şahidim. 9 kilo almış ama hâlâ incecik!
Sadece biraz göbeği olmuş, hafif de yüzü dolmuş. Fatih Aksoy şimdiden uyarmış, o da hepimiz kadar kilosuna dikkat etmeye çalışıyor. Konuşkan, kendine güveni olan bir genç kız Ceyda Ateş. Ve çok da âşık. ‘Can’ dedikçe gözleri parlıyor. Benden duymuş olmayın ama düğün de yakın.
Hakkınızda akla gelen ilk sıfat ‘seksi’ oluyor. Bundan rahatsızmışsınız, doğru mu?
Doğru. Biliyorsunuz sarışın, renkli gözlüyseniz ve dizilerde kötü karakteri oynuyorsanız, insanlar size bu kelimeyi yakıştırıyor. Bana da hep “seksilik” yakıştırılsa da ben seksi olmayı hiç sevmedim. Tabii ki her insanın kendine özgü çekici yanları vardır, bu seksilik olarak algılanıyor. Ben enerji dolu, bıcır bıcır bir kızım. Günlük hayatımda renkli giyinirim, babetler giyerim, çocuksu hallerim vardır. İnsanlar dediğinde de gülüp geçiyorum. Ben bununla bütünleşemedim.
- Peki sizin kafanızdaki ‘seksi’ kelimesinin karşılığı nedir?
İnsanlar çok dekolte bir elbise giydiğinde, kısa bir etek giydiğinde bunu seksilik olarak nitelendiriyor. Ama seksilik bu değildir. Benim için daha gizli kapalı şeyler seksidir. Bir tanımlama yok kafamda.
“Dizi bitince saçlarımı koyu yapacağım”
- Yeşilçam’dan gelen bir gelenek gibi, sarışın kadın kötü kadındır... Ne düşünüyorsunuz bu algıyla ilgili?
Aslında benim doğal saçım sarı. Sonra bir film çekerken koyu renge boyattım. Kavak Yelleri’nde de öyle oldu. Şimdi tekrar sarıya döndüm. Belki insanlar tepki verecekler ama bizim mantığımızda şu var; sarışın bir kadın başrol oynayamaz, anne oynayamaz, hep dişidir, kötüdür, seksi kadını oynar. Kafadaki imaj hiç değişmiyor. Evet, zamanında var ama yeni nesilde yok. Oysa ki Avrupa’ya baktığımızda durum farklı. Sarışın bir kadın ağır bir dramada oynayabiliyor orada, bizim Türk mantığında bu yok. Biz Avrupa mantığına ne çalışma saatlerimizle ne de karakterimiz ve dış görüntümüzle geçebileceğiz.
- Bu Türk kadının fiziksel imajı sebebiyle olabilir mi?
Aslında Türklerde de sarışınlar var. Karadenizliler mesela, sarışın mavi gözlü. Ben de bu proje bittiğinde mecburen koyu saçla o imajı yıkacağım. Çünkü bir görüşmeye gittiğiniz zaman bile sarışın giderseniz, sizin için başka bir rol düşünülüyor. Bu mantık hiç değişmeyecek, ‘sarışın kadın fettandır.’
“Can beni görünce amcasına evleneceğim kız bu demiş”
- Parmağınızdaki yüzük Can’ın yüzüğü mü?
Evet, Can’ın (Yurtsevdi) bana aldığı söz yüzüğü...
- Aile arasında mı takıldı?
Onu da yaşayacağız. Ama zaten aileler tanışıyor birbiriyle. Can çok düzgün bir çocuk. İşiyle ilgili, karakteriyle çok düzgün biri. Birçok kişinin bulamayacağı bir insanı buldum.
- Nerede, nasıl tanıştınız?
Batuhan Piatti’nin programına davetliydim. O zamanlar Günaydın Et Lokantası’yla (Can’ın işyeri) çalışıyorlarmış. Hatta o günde ‘Acaba gitmesem mi?’ diye basın danışmanım Suat’ı aradım. Can da o gün orada beni görmüş. Direkt amcasına ‘Ben bu kızla evleneceğim’ demiş. O gün tanışmadık. Sonra araştırırken yakın bir kız arkadaşım sayesinde tanıştık. 7 ay oldu.
- Evlilik ne zaman?
O sürpriz. Ama yakın sürpriz. Henüz tarih belirlemedik. İnsanlar ‘reklam amaçlı ilişki’ dediler, bir sürü şey yazdılar. Bizim düşüncemiz başından beri belliydi, Allah nasip ettiyse olacak.
- Evlenince hemen çocuk yapacak mısınız?
Hemen yapmam. Kariyerim yerime oturduktan iki üç sene sonra olur.
“Hande’yi oynamayı seviyorum çünkü dişi ve eğlenceli...”
- Adını Feriha Koydum’da kötü kadını oynuyorsunuz. Bundan memnun musunuz?
Buradaki karakterimi seviyorum. Aslında herkes Hande’yi kötü, dişi biliyor ama o aslında çok duygusal. Zaten dizide o dimdik duran kızın bazen darmadağın olduğunu görüyorsunuz. Hande’yi oynamaktan çok mutluyum çünkü çok dişi, çok fettan, her dakika eğlenceli. Hayalkırıklıkları, her seferinde kuyruğunu dik tutması hoşuma gidiyor.
- Charlize Theron, kötü karakteri oynamaktan zevk aldığını, içindeki karanlık tarafı çıkarttığını söylüyor.
Aslında her insanın içinde bir kötülük var. İyiyi oynamak her zaman daha kolaydır. O kötüyü yaşamak zorundasın. İnsanlara inandırmak çok zordur. Oynayamazsanız, sakil durur. Bunu başardığıma inanıyorum. Kötü, çok daha zevkli oluyor.
- Setteki huzursuzluk, kırgınlık sizi etkiler mi?
Tabii sonuçta üzlüyorsunuz. Mesela biz Yusuf’la (Koray karakterini canlandırıyor) çok karşılıklı oynuyoruz ve o beni çözdü. ‘Bugün buna gelmişler’ diyor. O beni sakinleştirebiliyor. Ben de kızarsam sonra gidip özür diliyorum. Çünkü insanları yok yere kırmış olabiliyorsunuz.
- Hazal başrolde ve kadın. Egolar çatışıyor mu?
Hiç çatışmadık. Başladığımızda Hazal’ı hiç tanımıyordum. Sanki senelerdir çalışıyor gibiydik. Bizde kimsenin egosu yoktur. Herkese eşit gözle bakmışızdır.