Sabancılar’ı ölümsüzleştiren İngiliz heykeltraş
İngiliz Kraliyet Unvanı sahibi ünlü heykeltıraş David Cregeen, Sabancı Ailesi’nin büstlerini yapmaya 10 yıl önce Sakıp Sabancı’yla başladı.
Sakıp Sabancı’nın ölümüyle ara verilen projeye 2 yıl önce yeniden başlayan Cregeen, Sabancı Ailesi’nin 6 erkek çocuğuyla aile büyüklerinin büstlerini 2 hafta önce tamamladı. Sekiz bronz büst Emirgan’daki Sabancı Müzesi’nin bahçesine yerleştirildi.
Kraliçe Elizabeth, Kraliçe II. Elizabeth, Papa II. Jean Paul, Rahibe Teresa, Nelson Mandela, Mihail Gorbaçov, Romanya Kral ve Kraliçesi, Galler Prensi, Margaret Thatcher ve Prens Charles’ın da aralarında bulunduğu birçok önemli ismin büstünü yapan İngiliz Kraliyet Unvanı sahibi heykeltıraş David Cregeen son olarak imzasını Sabancı Ailesi’nin büstlerine attı.
On yıl önce Türkiye’ye gelen Cregeen Side’ye yerleşti. Side’de hem atölyesi hem de evi olan David’in bir de Beyoğlu’nda atölyesi var. İstanbul’un ruhunu canlandırdığını, Side’nin ise dinlendirdiğini söyleyen David Cregeen Türkiye’nin çalışmak ve yaşamak için çok doğru bir yer olduğunu düşünüyor. Bundan 10 yıl önce Türkiye’ye ilk kez geldiğinde Sakıp Sabancı ile tanışan Cregeen ilk konuşmalarının heyecanını hâlâ yaşayor. “Sakıp Sabancı’nın Türkiye’nin en önemli iş adamlarından biri olduğunu biliyordum, büst yaptırmak istediği için bana ulaşacağını da... Ancak kendisinin cep telefonumdan herhangi bir asistanını aracı kullanmadan arayacağını tahmin etmiyordum. Bu durum beni bir hayli şaşırttı. Dünyanın hiçbir yerinde, iki ayrı ucu birbirine yaklaştıran ve halk adamı olan bir iş adamı daha görmedim” diyor.
Sakıp Sabancı’ya sizi tavsiye eden Fuat Süren olmuş...
Fuat Süren benim eserlerimi takip eden biridir. Sakıp Bey büstünü yaptırmak istiyormuş. Fuat Süren de beni tavsiye etmiş. Bunun üzerine Sakıp Bey beni aradı. Ülkenin en önemli iş adamlarından birinin direkt beni araması karşısında şoke oldum. Böyle bir olayla daha önce karşılaşmadım. Tanıştıktan sonra çok samimi, rahat ve egoları olmayan güçlü bir karakterle karşılaştım. Ölümü beni çok üzdü.
10 yıl önce Sakıp Sabancı’nın büstünü yaptıktan sonra diğer aile bireylerinin büstlerini yapma fikri kimden geldi?
Sakıp Bey, sadece kendisinin değil tüm aile bireylerinin büstlerinin yapılmasını istemişti. Onun büstünü yaptıktan sonra işlerinin yoğunluğu, ardından da hastalanması nedeniyle bu konu askıya alındı. Sakıp Bey’in ölümünden sonra Güler Sabancı’nın yanına gittim ve Sakıp Bey’in böyle bir hayali olduğunu hatırlatarak “Projeye devam etmeliyiz” dedim. Bu konuşmamız iki buçuk yıl önceydi. İki yıl hazırlık süreci geçirdim, başladıktan 6 ay sonra da proje bitmişti.
İki yıllık hazırlık sürecinde neler yaptınız?
Bağımsız büst yapmaktan daha zor oldu. Çünkü bir aile kompozisyonu oluşturmaya çalışıyordum ve bu da beni zorladı. Aile fotoğraflarını inceledim. 20 yaşından 50 yaşlarına kadar geçen sürelerle ilgili karakter analizleri yaptım. Her birinin yapısını çözmeye çalıştım. Çünkü büstlerde kişinin karakterini ön plana çıkarmayı tercih ediyorum.
Teknik olarak nasıl çalışıyorsunuz?
Ben malzeme olarak bronzu tercih ediyorum. Bu projede her büst için 15 kilo bronz kullandım. Büstlerin koyulacağı alanı İtalyan peyzaj mimarı Ermano Casazco ile çalıştık. Bana büstleri koymak için güzel bir alan açtı ve orayı süsledi.
Sakıp, Erol ve Hacı annelerine benziyor
Ailenin fiziksel ortak özelliklerini keşfetmiş olmalısınız, kim kime benzer?
İhsan Sabancı babası Hacı Ömer Sabancı’ya çok benziyor. Sakıp, Erol ve Hacı Sabancı birbirlerine çok benzedikleri gibi anneleri Sadıka Sabancı’ya benziyorlar. Karakteristik özellikleri herkesin de bildiği gibi çene yapıları.
Ailenin en dikkat çekici yönü neydi?
Babaları Hacı Ömer Sabancı çok enteresan bir adam. Hiçbir şeyi yokken bu kadar varlıklı olmak ve ülkelerine hizmet etmeyi iyi bilmek keskin bir zeka ve iyi bir kalp istiyor. Aile bireylerinin her biri çok cana yakın ve güler yüzlü insanlar. Bu özelliklerini kesinlikle anne ve babalarından almışlar.
Daha önce bir aile büstü çalıştınız mı?
İngiliz Kraliyet Ailesi’nin büstlerini yaptım ancak aynı zamanda bir konsept içinde değil, farklı farklı zamanlarda yapılan çalışmalardı. O yüzden buradaki hazzı aldığımı söyleyemem.
Türkiye’de yaptığınız başka büst çalışmaları var mı?
Turgut Özal’ın büstünü yapmıştım. Ölümünden sonra Semra Özal’ın isteğiyle geldim. Daha önce Turgut Özal’la tanışmıştım. İnanılmaz bir enerjiye sahip bir insandı.
Peki, Türkiye’de nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Bu ülkenin tabiatını çok seviyorum, ruhumu besliyor. Side vazgeçilmez bir cennet benim için. Orada bol bol kitap okuyarak dinleniyorum ve aynı zamanda da geziyorum. Denizini seviyorum ancak bu sıralar oranın gölgesi bile çok sıcak, gitmeye korkuyorum. İngiltere’nin 14 derece olduğunu düşünürsek bu sıralar, Side biraz yakıyor. İstanbul daha enerji dolu, dinamik bir şehir. Beyoğlu’nu seviyorum çünkü özgün çalışma alanı ve eserler yaratmamı sağlıyor.
Side sizi nasıl etkiliyor?
Side’nin Kemer Köyü’nde yaşıyorum. Akdeniz insanını seviyorum ve heykellerimde de izlediğim figürleri kullanıyorum. Side bana “Aspendos”, “Çıralı”, “Zeytin Kadın”, “Keçi Kadın” gibi bir çok heykelimde esin kaynağı oldu.
Yapmak isteyip de henüz gerçekleştiremediğiniz kişilerin büstleri var mı listenizde?
Olmaz mı, elbette var! Tibet Lideri Dalai Lama ve Aug San Suu büstlerini çalışmak. Onun dışında şu an belirlediğim başka isimler yok. Ama tüm eserlerimi Floransa’daki Forte Belvedere Müzesi’nde sergilemek istiyorum.
Tamamlayamadığınız bir projeniz oldu mu?
Evet, 1998’de Mısır’da Kahire Barış Harekatı’nın ilanından sonra, suikasta uğrayan Mısırlı ve İsrailli liderler Başkan Sedat ve Başbakan İzak Rabin anısına büstlerini yapacaktım. Ön çalışmalarını tamamlamıştım ancak Ortadoğu’daki karışıklıktan dolayı bu proje ertelendi. Tamamlanabilir mi bilemiyorum.
Eserleri klasik Avrupa geleneğini yansıtıyor
David Cregeen şu sıralar Amerikalı Senatör J. William Fulbright’ın büstünü yapıyor. Ayrıca Ekim ayında Ziraat Bankası Galerisi’nde yapılacak sergiye hazırlanıyor. Cregeen’in 3 insan boyunda yaptığı figürler burada görüldükten sonra Londra’da da sergilenecek. Cregeen’in eserleri klasik Avrupa geleneğini yansıtıyor. 12 yıl önce İngiliz Kraliyet ünvanını alan Cregeen’in heykelleri, Londra, NewYork, Washington, Edinburg, Cenova, Madrid, Amsterdam’da sergilendi. 1982’de Stranvinsky’nin baletinin dirilişi ile ilgili Rambert’in “Baharın Töresi” isimli çalışmasından esinlenerek yaptığı “Seçilmiş Bakire” isimli heykeli ile İtalya’da The Grollo d-Oro’yu kazandı. Cregeen, 1985’te dört İngiliz heykeltıraşla birlikte GLC sponsorluğunda Kraliyet Festival Salonu’nda Çağdaş İngiliz Heykelinde Hümanizm isimli sergiyi açtı.