“Politikacılar şıklıktan ziyade rahatlığa önem veriyor”
Meclis’te vekillere giyim dersi veren Özlem Çakır: "Türk erkeği kahverengi ve yeşilden uzak durmalı"
Önceki hafta TBMM’de milletvekillerine bir seminer veren Türkiye’nin ilk imaj ve iletişim danışmanı Özlem Çakır, vekillerin en çok vücut diliyle (göz teması, tokalaşma...) ilgili soru sorduğunu belirtiyor. Politikacıların hep bol takım elbise giydiğini ancak böyle takımların kişiyi daha yaşlı gösterdiğini vurgulayan Çakır’a göre bunun nedeni politikacıların şıklıktan ziyade rahatlığa önem vermesi. Çakır’a göre Türkiye’nin en iyi giyinen politikacıları ise Sırrı Sakık, Kürşat Tüzmen, Ömer Çelik ve Nimet Çubukçu.
* Neden imaj ve iletişim danışmanı olmayı seçtiniz?
Ege Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda okudum. Okul sonrasında yaptığım işler hep insan ilişkileri üzerineydi. Yetenek, beceri ve kişisel özelliklerim nedeniyle de bu işe yöneldim... 1990’lı yıllarda Amerika’da imaj danışmanlığı eğitimi aldım. New York’ta FIT (Fashion Institude of Tecnology) ve Atlanta’da London Image Institude’da eğitimlerimi tamamlayıp Türkiye’ye döndüm. 1999 yılında imaj danışmanlığı Türkiye’de bilinen bir iş değildi. Bu yıl 11’inci yılım ve bu mesleğin tanıtılmasında faydalı olduğuma inanıyorum.
* Şu anda sizin dışınızda Türkiye’de imaj danışmanlığı yapan kaç kişi var?
Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği’ne kayıtlı 8 kişi var ama hepsi faal olarak çalışmıyor.
* Tam olarak yaptığınız iş nedir?
Bir eğitimci kimliğim var... Pek çok orta ve büyük ölçekli kurum çalışanlarına kişisel imaj yönetimi, bireysel markalaşma, sunum becerileri ve algı yönetimi, iş ve sosyal yaşam etiketi konularında eğitimler veriyorum. Üst düzey yöneticilere ve şirket sahiplerine medya ilişkilerini öğretiyorum. Bunun yanı sıra görüntü danışmanlığı yapıyorum. Eğitimci kimliğimin dışında bireysel danışmanlık da yapıyorum. Bana müracaat eden üst düzey yöneticilere, politikacılara, iş adamlarına topluluk önünde konuşma, iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik danışmanlık veriyorum. Görüntü konusunda da destek vermeye yönelik danışmanlıklarım var.
Sanatçılarla çalışmıyorum çünkü tam profesyonel değiller
* Bildiğim kadarıyla eğlence dünyasından kimseyle çalışmıyorsunuz, neden?
Eğlence dünyasıyla şu an çalışmadığım doğru. Daha önce iki aktörle çalışmıştım. Eğlence dünyası çok başlı bir iş; sizin dışınızda plak şirketleri, menajerler ve daha pek çok kişi işin içinde. O kadar fazla ağızdan söz çıkıyor ki... Bu dünya içinde olan kişilerin hem düşünce yapısı hem davranış biçimi olarak daha profesyonel olmaları ve uzmanlığa daha çok değer vermeleri gerekiyor.
* Çalıştığınız insanların isimlerini vermiyorsunuz ama en azından sayısını verseniz.
Kurumlara verdiğim eğitimler dışında bireysel olarak şu an çalıştığım 9 kişi var. Bu kişiler
arasında bir yılı aşkın süredir çalıştığım iki iş adamı var. Diğerleri CEO. Politikacılardan da çalıştığım iki milletvekili var; biriyle 7 aydır; diğeriyle 2 buçuk aydır çalışıyorum. Destek verdiğim bir iş kadını da bulunuyor.
* Politikacılar neden hep “yaşlı” işi giyiniyor?
Türk erkekleri şıklıktan ziyade rahatlığa önem veriyor. İş dünyasında da Meclis’te de benim en fazla gözlemlediğim şey; kıyafetlerdeki bolluk. Oysa daha modern kesimli, vücut yapılarına daha uygun kıyafetler tercih edebilirler. Bol kıyafet kişiyi daha kilolu, daha yaşlı ve daha yorgun gösterir. Bir de Türk erkeği renk sevmiyor; zaten her renk de yakışmıyor. Kahverengi ve toprak tonları, fıstık yeşili ve bej çok az sayıda Türk’e yakışıyor.
* Hiç stil sahibi politikacımız var mı?
Sırrı Sakık, Kürşat Tüzmen, Ömer Çelik ve Nimet Çubukçu çok şık giyiniyorlar.
Kadın 40 ve 50 yaşında; erkek ise boşandığında beni daha çok arar
* Neden müşterileriniz daha çok erkekler ?
Çünkü çalışan kadın iş dışında ihmal ettiğini düşündüğü, bakıcısının elindeki çocuğunu bir an önce kucaklamak istiyor. Ancak bıçak kemiğe dayandığında, çok ciddi ihtiyaç olduğunu düşündüğünde danışmanlık talebinde bulunuyor. Çıkarmak ve gelişmeye açık yönlerini zaman içinde geliştirmek.
* Size daha çok geldikleri dönemler var mı?
Belirli yaş dönemlerinde gelenler artıyor. Çünkü o dönemlerde kendilerine daha iyi bakmak istiyorlar. Bu yaş, kadınlarda 40 ve 50. Özellikle kariyer sahibi kadınlar 40’lı yaşlarda bir sürü şeyi sorguluyor. Halen iddialarını sürdürdükleri için hemen her konuda danışmanlık alıyorlar. 50 yaşında ise birçok kadın menapoza girmiş oluyor. İş hayatlarında çok başarılı olsalar da kendilerini ve bedenlerini sevmemeye başlıyorlar. 50 yaşındaki kadınlar genelde görüntü danışmanlığı hizmeti talep ediyorlar.
* Erkeklerde durum ne?
Erkeklerde de boşanma çok önemli. Boşanma gerçekleştikten sonra erkek kendine daha fazla bakmak istiyor, kendini geliştirmek istiyor. Benim bir şekilde neredeyse yaşam koçluğu yapmamı istiyorlar. Bu grup dışında ise büyük hedefleri olan, kariyer odaklılar var. Diğer grup da Anadolu Kaplanları.
29 Ekim’de Köşk’te bile uygunsuz giyinenler vardı
* En son 2009 yılında “Ben Ne Giydiğimi Biliyor Muyum?” diye bir kitabınız çıkmıştı. Gerçekten de nasıl giyinmemiz gerektiğini biliyor muyuz?
Kişilerin çalıştıkları kurumlara, pozisyonlarına ve katıldıkları davetlere uygun giyimleri çok büyük sıkıntı. Türkiye’de halen davetiyelerin üzerinde yazılan giyim kodlarına önem verilmiyor. 29 Ekim resepsiyonu nedeniyle köşke çıkan davetliler de bile, uygunsuz giyinmiş katılımcılar görüyoruz.
* Bizde hâlâ davet adabı oluşmadı mı?
Evet, biz davetlere LCV yapmayız ve çoğunlukla ortama uygun giyinmeyiz.
* Politikacıların giyim konusunda durumları ne?
Hafta sonları insanın politikacı da iş adamı da olsa daha rahat giyineceği günlerdir. Oralarda da sıkıntı görüyoruz. Niçin bir TV programına takım elbiseyle çıkar anlamıyorum. Hafta sonu
yapılan bir spor etkinliğine neden takım elbise, kravatla katılır?.. Ancak ben vekillerin giyimden önce en büyük sorunlarının üslupla ilgili olduğunu düşünüyorum. Daha yapıcı, daha nezaket üslubunu görmek istiyorum. Fevri hareket ediyorlar; öfke kontrolünde sıkıntı var.
* Neden hep takım elbise giyiyorlar?
Her zaman öyle bir zorunlulukları var sanıyorlar. Otorite ve güç için.
* Siz önceki hafta TBMM’de milletvekillerine imaj ve iletişim semineri verdiniz. Böyle bir şey ilk kez mi oldu?
İlk kez oldu. Aslında bu, Meclis’teki idari kadro yöneticileri için planlanan bir seminerdi ama tüm milletvekillerine de davet gitmişti. Bu daveti değerlendirip katılanlar oldu.
* Milletvekilleri en çok hangi konuya ilgi gösterdi?
En çok vücut diliyle ilgili soru geldi. Vücut dilinin deşifre edilmesi üzerine; göz teması, tokalaşma... Vekillerin en büyük sıkıntısı, çok fazla tokalaşma. Bazen seçmenle öpüşme de oluyor. Oysa sağlık açısından öpüşmek çok iyi değil. Farklı tokalaşma biçimleri ve anlamları üzerine de konuştuk.
Başbakan imaj konusunda desteğe ihtiyaç duymuyor
* Ülkemizde parti başkanlarının imaj danışmanı yok değil mi?
Genelde basın danışmanları, siyaset ve iletişim danışmanları kendilerine destek veriyor.
* Başbakan’la çalışmak ister miydiniz?
Kadro dolu galiba...
* Başbakanımızın bir imaj danışmanı olmaması yanlış değil mi?
Yanlış olduğunu düşünmüyorum. Belki de Başbakan bu konuda desteğe ihtiyacı olmadığını, çevresindeki danışmanların, kendi kişisel yetenek, beceri ve kişisel özelliklerinin yeterli olduğunu düşünüyordur. Zaten kendisini başarılı buluyorsa ihtiyaç duymuyordur; dediğim gibi ihtiyaç duyması çok önemli.
* Yurt dışında başkanların danışmanları var değil mi?
Olmaz olur mu? George Bush’un konuşmalarını hatırlayın. Bush seçildiğinde iki kelimeyi bir araya getirip konuşamazken, sonunda espri yapan, kendini son derece iyi ifade eden bir başkana dönüştü. Gafları oldu ancak onu da kendine has üslubuyla, yüz ifadesiyle sempatik, komik ya da insancıl olarak algılanabilmesini sağladı.