Platonik aşk çok kıymetli bir şey!
BANU DURAN / bduran@gazetevatan.com
Bir İstanbul Masalı, Geniş Aile ve daha pek çok dizide izlediğimiz Bahar Yanılmaz, gerçek bir tiyatro sevdalısı. Şu sıralar Aziz Nesin’in ölümsüz eseri Zübük’te Yektane olarak karşımızda. “Tiyatro heyecandır, hep tazedir” diyor.
Fotoğraf: Barış ACARLI
Oyunculuk hikayeniz nasıl başladı; çocukluk hayali miydi?
İlkokuldayken annemin çalışma arkadaşları ‘Bu kız tiyatrocu olacak’ derlermiş. O zamanlar bıcır bıcır konuşan ve kendi kendine oyunlar yazıp oynayan bir çocukmuşum. Oyunculuk mesleğiyle tanışmam 13-14 yaşlarında Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın açtığı kurslarla oldu. Emre Kınay, Süeda Çil, Berna Oğuzutku, Bülent Çarıkçı derslerimize giriyordu. Sonrasında konservatuvarla devam etti.
Şu sıralar Zübük‘te Yektane olarak izliyoruz sizi. Teklif ilk geldiğinde ne hissettiniz?
Tiyatrokare’yle bu rol için ilk görüşmemiz yaz sonuydu. Sonrasında başka bir oyuncu arkadaşımla anlaştılar. İş programının yoğunluğundan dolayı arkadaşım oyundan ayrılınca tekrar beni aradılar ve ekibe dahil oldum. Bir süredir tiyatro yapmadığım için de bu güzel fırsatı değerlendirmeliyim diye düşündüm.
Filmi sever miydiniz? Nevra Serezli’yle karşılaştırılmaktan çekindiniz mi?
Filmi severim. Kemal Sunal filmlerinin yeri her zaman ayrıdır zaten. Nevra Serezli saygı duyduğum, beğendiğim, yılların oyuncusu. Şimdilerde ise herkes oyuncu. Kimsenin böyle bir karşılaştırma yapacağını düşünmüyorum. Bu arada oyun Nedim Saban tarafından romandan uyarlandı. Ve filmden oldukça farklı oldu.
HAYATI AKIŞINA BIRAKMAYI TERCİH EDİYORUM
Yektane statü için sevmediği bir adamla evleniyor. Para ne kadar önemlidir sizin hayatınızda peki?
Yektane cahil fakat kurnaz bir kadın ve içerdekiyle değil, dışardan görünenle ilgileniyor. Paranın önemsiz olduğunu söyleyebileceğimiz bir dünyada yaşamıyoruz maalesef. Ancak para odaklı yaşamadım hiçbir zaman. Yoksul da değilim, zengin de. Çalışarak kazandığım para kıymetlidir tabii ki ama para her zaman birşeyler için araçtır sadece.
Tiyatro mu dizi mi ilk sırada geliyor? Artı ve eksi yanları neler?
Tabii ki önce tiyatro. Bu konuda yeni bir şey söylemeyeceğim. Tiyatro heyecandır, her zaman tazedir, üreteceğiniz, kendinizi besleyeceğiniz bir yerdir. Dizi setlerinde durum farklıdır. İşleyiş başkadır. Kısaca söyleyebileceklerim bunlar.
Hep oyuncu olarak mı izleyeceğiz sizi? Kendiniz de bir şeyler yazıyor musunuz?
Yazıyorum, yarım bırakıyorum. Böyle bir döngüm var şimdilik (Gülüyor)... Bir gün tamamlarsam ve kayda değer bir şey olursa elimde paylaşacağım.
Bundan sonrası için planlarınız neler?
Kafamda bazı projeler var ileride yapmayı düşündüğüm. Ancak şu an için hayatı akışına bırakmayı tercih ediyorum çünkü her şey planladığımız gibi olmayabiliyor.
İKİ YIL ÖNCE EVLENDİM; EŞİM DE OYUNCU
Modayı takip eder misiniz? Nasıl bir tarzınız var?
Takipçisi değilim, bi haber de değilim. Sadeli ği seviyorum ama sıkıcı bir sadelik değil bahsettiğim. Renklerin uyumu benim için önemlidir. İlginç tasarımları severim, eğlenceli aksesuarları da. Nasıl giyinmem gerektiğini moda değil, ruh halim belirler.
Çok farklı bir havanız var; güzellik kavramıyla aranız nasıl? Kendinizi güzel bulur musunuz?
Çok teşekkür ederim... Nasıl hissediyorsak öyle buluyoruz kendimizi sanırım. Bazen profesyonel bir el değer yüzünüze ve o makyajla kendinizi şahane hissedersiniz, hemen telefonlar çıkar ortaya, selfie çekersiniz... Bazen de yorgun, mutsuz hissedersiniz ve ne makyaj ne de başka bir şey kendinizi güzel hissetmenize yardımcı olmaz.
Eşinizle nasıl tanıştınız?
İki sene oldu evleneli. Altı sene önce tiyatroda tanıştık. Kendisi de oyuncu.
Kolay aşık olan bir kadın mısınızdır?
20’li yaşlarımda aşk demek sadece heyecan ve melankoli demekti benim için. Platonik aşklar da yaşadım ki platonik aşk çok kıymetlidir bence... 30’larımda ‘aşk’ sadece heyecan olmaktan çıktı benim için. Neticede ‘aşk’ dediğimiz şey uçucu... İçini başka duygularla dolduramadığınızda uçar, gider elinizden...
En önemli güzellik sırrınız?
Öyle bir sırrım yok. Olsaydı da söylerdim zaten, sır olmazdı.
Sizi en kızdıran şey nedir?
Haksızlık. Adaletsizlik.
En mutlu eden şey?
Çocuklar.
En sık kullandığınız kelime?
Vay bee!
En dayanamadığınız yemek?
Zeytinyağlı yaprak sarma.
En beğendiğiniz oyuncu?
Şu sıralar Mad Men dizisinde Don Draper’ı oynayan Jon Hamm’i çok başarılı buluyorum.