Pera Palas’ın tarihi odalarında neler oluyor?

Alternatif tiyatro sahnelerinin en üretkenlerinden biri “Kumbaracı50”... Kah hüzünlendirip kah ağlattıkları “Yalınayak Müzikhol”ün ardından sahneledikleri yeni oyunları “Pera’nın Zamanı“ ile şimdi de bizleri Pera’ya davet ediyor...

Oyun, otelin vakti zamanında ağırladığı ünlü misafirleri Agatha Christie, Ernest Hemingway, Greta Garbo ve Franz Joseph’in odalarında geçiyor... Bellboyların hikayeler anlattığı, birbirinden renkli karakterlerin odalarda bir döngüde sıkışıp kaldığı bir oyun bu. Karakterler ise birbirinden absürd... İntikam almak için otele kadar sürüklenen Roman bir müzisyen, Agatha Christie olmaya çalışan “Agah Kristal”, yaşam ve ölüm arasında gidip gelen “Gelin”, çocukluktan beri beraber olduğu arkadaşıyla aynı odada kalan “Hintli”...

Hintli karakterini oynayan Özer Arslan, “Hemen dibinizde insanlar sizi izlerken onlar yokmuş gibi davranmak beni en çok zorlayan kısımdı” diyor. Her birinin yaşamına ayrı ayrı odalarda şahit olan izleyiciler ise, oyunun final kısmında herkesin bir araya geldiği balo salonunda yapbozları birleştiriyor.

Bellboylar izleyicilere eşlik ediyor

Oyun sonuçta bir tiyatro sahnesinde değil odalarda sahneleniyor... Dolayısıyla “E peki bu kadar insan nereye sığıyor?” gibi bir soru sormanız normal. Zaten oyunu en fazla 45 seyirci izleyebiliyor. Her birine kulaklık dağıtılıyor. Oyun da otelin koridorlarında şarkı söyleyen hayalet şarkıcı “Gelin” karakerinin şarkısı ile başlıyor.

Şarkının bitişi ile dört gruba ayrılıp, kulaklıktaki renge göre bellboylar tarafından ilk odanıza yönlendiriliyorsunuz... Her girdiğiniz odada farklı bir zamanda geçen bir hikayeye; bir hayatın 20-25 dakikalık kesidine şahitlik ediyorsunuz. Ardından bir sonrakine doğru yola çıkıyorsunuz. Odayı terk edince de yeni grup içeri giriyor ve aynı oyun yeniden başlıyor, döngü içerisinde...

Agatha’nın kayıp günlüğü hala gizemli bir sır...

1926 - 1932 arasında birçok kez otelde konaklayan Agatha Christie, en ünlü romanlarından “Şark Ekspresinde Cinayet”i, 411 numaralı odada yazdığına inanılıyor. Kayıp günlüğü ve anahtarının öyküsü günümüzde bile esrarını koruyor. Sinema tarihinin “buzlar kraliçesi” Greta Garbo henüz 19 yaşındayken (1924) yönetmeniyle İstanbul’a geliyor ve 103 numaralı odaya yerleşiyor. Garbo, otelde 50 gün kalıyor. Ernest Hemingway ise 1922’de savaş muhabiri olarak İstanbul’daydı. Odasından işgal altındaki şehri yazıyordu...