Pera Palas Beyoğlu’nun kültür merkezi olmak için kolları sıvadı
125 yıldır İstanbul'da zamana meydan okuyan, Ernest Hemingway, Agatha Christie ve Alfred Hitchcock gibi ünlü isimleri ağırlayan Pera Palace Hotel Jumeirah, şimdilerde ise otelin müdürü Pınar Kartal Timer'in çabaları ile düzenlenen etkinliklerle bölgenin kültür merkezi olma yolunda ilerliyor.
Pera Palace Hotel Genel Müdürü Pınar Kartal Timer, Pera Palace kadar İstanbul'un tarihi ve kültürünü yansıtan başka bir otel olmadığını söylüyor. 2010 yılında tamamlanan restorasyonun ardından Pera Palas'ı açarken, varolan imajın üzerine daha farklı ne katabiliriz diye düşündüklerini belirtiyor. Timer, “Geçmişte tüm kültür-sanat faaliyetlerinin burada düzenlendiğini gördük. Ve yeniden şehrin sosyal ve kültürel merkezi haline gelmesine odaklandık” diyor ve süreci şöyle anlatıyor.
Perşembe buluşmaları
100 yılı aşkın tarihi ile İstanbul ve Türkiye için bir kültürel miras niteliğinde olan Pera Palace Hotel, her ay gerçekleşecek kültür-sanat buluşmalarını 2010 yılında başlattı. “İstanbul’un İncisi” Pera Palace, ait olduğu kent ile kucaklaşmak üzere, her ayın 3’üncü perşembe günü; yazar, müzisyen, ressam, mimar gibi önemli fikir ve sanat önderlerini, “Pera Palace Perşembe Buluşmaları” etkinliğinde, çeşitli sohbet toplantıları, okumalar ve panellerde İstanbullularla buluşturmaya karar verdi ve "Perşembe Buluşmaları" adıyla kitap günleri etkinliği başlatıldı. 2010 Eylül'de ilk buluşma Nedim Gürsel'in Derin Anadolu kitabının tanıtımı ile gerçekleşti ve hiç ara verilmeden günümüze kadar devam etti. (Bu yıl haziran-temmuz-ağustos hariç)
Müzikli Geceler ve klasik müzik konserleri
“Pera Palace yönetimi ikinci sene ise Orient Bar'a cazın çok yakıştığını düşündü. Cuma akşamları "Müzikli Geceler"e başlandı. Her sene etkinliklerin üstüne bir şeyler katarak gitmeye çalıştık. Bu sene üçüncü yılını dolduran, cumartesi sabahları düzenlenen "Klasik Müzik Konserleri" var. Ben klasik müziği çok dinlerim. AKM kapandıktan sonra bu müziğin tutkunlarının, 'haydi buluşalım' dediği bir yer yok. AKM'nin keyifle takip ettiğim cumartesi sabahları düzenlenen konserleri olurdu. Sabah 11:00'da orada konsere giderdiniz. Sonrasında bütün gününüzü planlardınız. Oradan çıkıp yemeğe giderdiniz vs. Onun tadı damağımdaydı. "Neden AKM'nin geleneğini devam ettirmeyelim?" dedik ve yola çıktık. Çok başarılı sanatçıları getirdiğimiz için ayda bir yapabiliyoruz. Sponsor arayışlarımız devam ediyor. Biletix'den satılıyor biletler.”
Kara Hafta Festivali
“Geçen sene Agatha Christie'nin 125'inci doğum yılıydı. Evet pek çok ünlü, tanınmış isim geldi, otelde kaldı. Ancak oteli, "Kayıp 11 Gün" adlı eseriyle Christie kadar yurt dışında tanıtmış, ününe ün katmış başka bir yazar yok. Biz de bu doğum gününü özel bir şekilde kutlamak istedik. "Kara Hafta Festivali"ni düzenledik. Adnan Özer ve Ahmet Ümit'le çalıştığımız festivale Doğan Hızlan da dahil oldu. En büyük isteğim festivalin biz bize şeklinde değil, yabancı yazarların da katılmasıyla gerçekleşmesiydi. Adının yurt dışında duyulmasını istedik. Bu konuda kitabevlerinin büyük yardımı oldu. Geçen yıl Christie'nin torununu davet ettik. Bu festivali yaparken, bu kadar ilgi görüp destek alacağımızı tahmin etmiyordum. Bu yıl ise DenizBank sponsorluğunda ikincisini gerçekleştirdik. 1933 yılında İstanbul'a gelip otelimizde kalmış olan ünlü Belçikalı yazar Georges Simenon adına düzenledik. Polisiyenin bu kadar revaçta olduğunun tam bir kanıtıydı. Philip Kerr, Tibor Fischer gibi hakikaten çok iyi yazarlar geldi. Türkiye'ye ilk defa gelen yazarlar bunlar. Ülke tanıtımına faydası da oluyor.”
125’inci yıl mönüsü
“Pera Palas yalnızca sosyal hayatta sanata, kültüre destek vermemiş. Şehrin gastronomisine de büyük etkisi olmuş. Çünkü Orient Express treniyle aklınıza gelebilecek pek çok malzeme buraya taşınmış. 1920-1930 yılları mönülerinden yola çıkarak bir degüstasyon mönüsü yarattık. 125'inci yıl mönüsü oluşturduk. Adını "Belle Epoque a Pasha" koyduk. (Paşa'da Güzel Dönem") anlamına geliyor. Bu mönüyü çok şık olan Agatha restoranda değil, o dönemi yansıtan başka bir yerde sunalım istedik. Paşa salonunda, 1900'lerin başlarında, insanların en ihtişamlı günlerini geçirdiği yerde güzel bir restoran açtık. Mayıs sonuna kadar açık kalmasını planladık. Gelen yorumlar çok güzel. Belki kalıcı olabilir.
Cuma-cumartesi akşamları yine o dönemin canlı caz müziği oluyor. Bütün hanımlara o güzel bantlardan veriyoruz. İnsanları iyi hissettirmek, geçmişin incelikli servis anlayışını yansıtabilmek için böyle bir zamanda yolculuğa bekliyoruz.
İnteraktif tiyatro
“Tiyatroya gelirsek... Burada tarihte vodviller oynanmış... Kumbaracı50'yle irtibata geçtik. Geldiler gezdiler. "Size özel bir oyun yazalım" dedik. Pera'nın Zamanı diye bir oyun yazdılar. Otelin dördüncü katında oynanan interaktif bir oyun. Ayrı ayrı 4 oyundan oluşuyor. Daha sonra da bütün merdivenlerden aşağı iniliyor ve balo salonunda bitiriliyor. Bu oyuna gelenler Pera'nın ruhundan, tarihinden birer parça alıyorlar kendilerine. Türkiye'de ilk defa yapılan bir şey. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Bu kadar fazla kültür-sanatla iç içe olunca farklı sanatçıların lansmanlarını yapmaya başladık. Salon bulamayan, çok kaliteli isimler bunlar. Mesela "Two Tenors"... İstanbul'da hiçbir yere çıkamamışlardı. Şu anda çok güzel yerlerden teklif geliyor kendilerine.”