Gazete Vatan Logo

Patronumu Facebook’a eklesem mi? Yeni tanıştığım kızı Google’lasam mı?

Yeni teknolojilere ilişkin kafanıza takılan tüm sorulara bu yazıda yanıt bulabileceksiniz

Önce cep telefonları çıktı, elimizden düşürmez olduk. Evde-işte MSN’i kapattığımızda bir parçamız kopmuş gibi hissettik. E-postalara 15 dakika bakmazsak dünyanın sonu gelir zannettik. Facebook’ta resim paylaşıp o an ne yaptığımızı insanlara göstermeyince “Acaba beni unuturlar mı?” kaygısına düştük. Twitter’da bir tuvalete gittiğimizi ilan etmediğimiz kaldı. Ee şimdi bir de 3G teknolojisi hayatımıza girdi, görüntülü konuşma falan derken iyiden iyiye teknomania şeklinde yaşıyoruz. Peki bu teknolojik hayatında da görgü kuralları olduğunun farkında mısınız? Korkmayın teknolojinin bu tehlikeli ve dikenli ormanında size yol gösterecek rehberi dünyanın en popüler bilim ve yaşam dergisi Amerikan Wired hazırladı.


İşte davranış sorunsallarına yanıtlar


Başkalarının yanında SMS yazmak ayıp mı?
İnternetin henüz icat olmadığı dönemlerde insanlar MSN üzerinden değil de birbirlerinin gözlerinin içine bakarak görüştükleri dönemlerde, ev oturmaları vardı, belki hatırlarsınız. O zamanlar gençlere anne-babalar tembih ederdi. “Aman büyüklerinizin yanında bacak bacak üzerine atmayın, sigara içmeyi aklınızdan bile geçirmeyin” diye... Sonra cep telefonu denilen o alet icat oldu; bir anda otobüste, sinemada, sokakta yürürken yani buldukları her yerde “iletişim” kuran insanlar türedi. Hadi kapalı kamusal alanlarda telefonla en azından yüksek sesle konuşulmayacağını hepimiz az çok biliyoruz da, peki SMS ne olacak? SMS yazarken de insanları rahatsız ediyor muyuz? Büyüklerin yanında SMS yazılır mı? Haydi büyükleri geçtik, arkadaşların yanında sohbet arasında SMS yazmak ayıp mı? Bu konuda uzmanlar şöyle bir davranış kuralı benimsemiş durumda: Eğer arkadaşlarınızdan biri, o an içinde bulunduğunuz etkinliğe katılamamışsa ona mesaj göndererek sanki ordaymış gibi hissetmesini sağlamaya izin var. Ama sohbet ortasında ele telefonu alıp da konuyla çok alakasız birine mesaj atmak ayıp, yapmayın...


Arkadaşlık sitelerinde kullandığım fotoğraf nasıl olmalı?
Bu sorunun yanıtı aslında çok kolay: Dürüst olun. Madem ki artık saçınız yok, saçlı yıllarınıza ait fotoğraflarla insanları aldatmak size hiçbir şey kazandırmaz. Hatta “zavallı” olarak bile nitelendirilmenize sebep olabilir. Georgia Üniversitesi’nde görevli Laura Buffardi adlı bilim adamının yazdığı “Sosyal paylaşım siteleri ve narsizm” başlıklı makaleye göz gezdirirseniz, profillerine normalde vermeyecekleri pozları fotoğraf olarak koyan kişilerin, yabancılar tarafından hiç de olumlu algılanmadığını, hatta kendini beğenmiş olarak nitelendirildiğini öğrenmiş olursunuz. Yeniden vurgulamakta fayda var: Dürüst olun, fotoğraflarınız yalan söylemesin. Bir de çocuğunuzun fotoğrafını profil resminiz olarak kullanmaktan vazgeçin. Sizin için çok şey ifade ediyor olabilir, ama diğer insanların büyük bölümünün umrunda bile değil.


Yeni tanıştığım birini ilk buluşmadan önce Google’da aramalı mıyım?
İnternet çıktı mertlik bozuldu diyorlar ya, aslında öyle değil. Doğrusu Google çıktı mertlik bozuldu olmalı. Çünkü Google’de sorduğunuz her soruya yanıt bulmanız mümkün. Eğer hakkınızda birisi sanal aleme kötü bir şey yazdıysa başkalarının bu bilgiye ulaşması sadece birkaç saniyesini alıyor, yandınız. Ama Google’da yazan her bilgiyi de doğru kabul etmemek gerek. Cornell ve Michigan Üniversiteleri tarafından yapılan araştırmaya göre, insanların arkadaş bulma sitelerine koydukları bilgilerin büyük bölümü gerçek dışı. Profil hazırlayan kişilerin yüzde 81’i kendisi hakkında yanlış bilgi vererek karşısındakini etkilemeye çalışıyor. O yüzden buradan alacağınız bilgilere güvenmeyin. Psikologlar ilk buluşmadan önce her iki tarafın birbiriyle ilgili bilgi toplama isteğinin doğal olduğunu, ancak çok derine inmeleri durumunda o günü kabusa çevirme ihtimalleri bulunduğunu belirtiyor. Birini tanımak istiyorsanız onu gerçek hayatta tanımayı tercih edin, öğreneceklerinizi kendisine sormak sizin için çok daha avantajlı olabilir. İlk gün, “Demek ilkokulda yurt dışındaydın, Orhan Pamuk’u da çok sevmiyormuşsun” türü cümleler kurmanız karşı tarafı irite edecektir.

Facebook’ta ilişki yaşadığımı insanlara ilan etmeli miyim?
Bu konuda bir araştırma yapıldığını duysanız herhalde inanmazdınız, ama psikologlar bu soruyu da pas geçmemiş. Cevap da 60’lı yıllarda yapılan ve 70’li yıllarda tekrarlanan UCLA Üniversitesi araştırmasında yatıyor. Albert Mehrabian tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre insanların ilişkileri ile ilgili hissiyatlarının yüzde 7’si kelimeler, yüzde 38’i ses tonu, yüzde 55’i ise vücut dili ile ortaya çıkıyor. Yani Facebook’ta “İlişkisi var” (In a relationship), “İlişkisi yok” (Single), “Karmaşık” (It’s complicated) gibi ifadelere profilde yer vermek bu hislerin yüzde 93’ünü yansıtamamak anlamına geliyor. Hele ki ilişkiniz bitip “İlişkisi var” ifadesini “İlişkisi yok”a çevirirseniz o zaman tam anlamıyla yandınız. Çünkü hakkınızda yapılacak olan spekülasyonlardan sizi koruyacak hiçbir silaha sahip değilsiniz. Önerimiz Facebook’ta ilişki durumu hanesini boş bırakmanız şeklinde...


Telefonu tam kapatacaktım, o anda hat kesildi. Ne yapmalıyım?
Herkesin başına gelebilecek bir durum. “Neyse ben şu işimi halledeyim hadi gör...” dediniz ve o anda telefon kesildi. “Görüşürüz” kelimesi karşı tarafca tam duyulmadı. “E zaten telefonu kapatmak üzereydim. Karşı taraf da bunu anladı” diye düşünmeyin. Hemen telefonu yeniden arama tuşuna basın ve normal bir şekilde vedalaşarak telefonu kapatın.


Tuvalette cep telefonuyla konuşulur mu?
Biraz iğreneceksiniz okurken ama Türk halkının, hatta hadi daha spesifik konuşalım, Türk erkeğinin geleneksel alışkanlıklarından biri de tuvalette gazete, dergi okumaktır. Tamam bunlar rahatsızlık verici değil. Ama cep telefonu ile tuvalete girmek görgüsüzlük mü? Mesela mesaj yazılabilir mi? Evinizin tuvaletinde istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz ama halka açık olanlarda tuvalet adabı sizi tüm bu faaliyetlerden men ediyor. İşinizi bitirin ve çıkın! Sonra ne hâliniz varsa görürsünüz.


Hostes, “Uçak tam olarak durmadan kemer çözmeyin” dedi, ama herkes ayaklandı. Ben de cep telefonumu açsam mı?
Bu da tipik Türk alışkanlıklarından... Daha uçak piste tekerlek koyduğu anda zır zır çalan telefonlara artık alıştık bile. Bunun genel adaba aykırı olduğunu söylemeye gerek yok. Ama teknoloji çağında yaşıyoruz canım. İlla ki ben indiğim anda telefonumu açmak isterim diyorsanız sessiz mod, titreşim diye hayatı kolaylaştıran bir sürü özelliği var bu meretin. Aç telefonunu titreşimde tut, sevgilinden gelen “Hoşgeldin aşkım” başlıklı mesajı rahat rahat oku. Bizi de rahatsız etme! Ama telefonun titremeye başlarsa iki dakika daha sabret uçaktan inince konuşursun. İletişim çağındayız dediysek o kadar da değil...


Sinemada cep telefonu hiç mi kullanılmaz?
Kullanılmaz sevgili arkadaşlar, kullanılmaz. Film arası neyinize yetmiyor? “Sadece SMS gönderirim, tabii ki izleyenleri rahatsız edeceğimi bildiğim için konuşmam” diyenler sözümüz size:
O cep telefonu denen meretin ışığının karanlıkta ne kadar göz alıcı olduğunun farkında mısınız? 4-5 sıra arkanızdaki bir insanın bile gözünün telefonunuza kaymasına neden olacak o ışığı yakmadan bir saat duramaz mısınız siz? Sizi salonun dışına alalım, belki gelirken bize bir de patlamış mısır getirirsiniz.


Eski sevgilim beni arkadaş listesine eklemek isterse ne yapacağım?
Bir an için Tom Cruise olduğunuzu hayal edin. Farz edelim ki Facebook’a bağımlısınız. Aaa o da ne! Gelen arkadaşlık teklifleri içinde eski eşiniz Nicole Kidman da var. Ne yapacaksınız? Sancılı bir ayrılık süreci geçirmiş olsanız da birbirinizden nefret etmiyorsunuz. Ama onun arkadaş listenize girmesini başkaları nasıl yorumlayacak? Biraz oyun teorisi egzersizi yapalım. Seçenekleriniz şöyle:


NICOLE’E HAYIR: Arkadaşlığınız büyük ihtimalle sona erecek. Nicole çok sinirlenecek, ama şu anki eşiniz Katie Holmes çok mutlu olacak.
NICOLE’E EVET: Nicole ve onun çevresindeki insanlarla yeniden sosyalleşme fırsatı bulacaksınız. Ancak Katie’nin böyle bir duruma vereceği tepki çok önemli:
a) Çok kızacak ve büyük bir kavgayı göze almak zorunda kalacaksınız.
b) Katie bu durumu pek önemsemeyecek, sorduğunda ise “sadece arkadaşım” demeye devam edebileceksiniz.
b seçeneği çok da aklınıza yatmadı değil mi? O zaman en iyi çözümü size sunuyoruz:
NICOLE MÜ, O DA KİM? (Ignore): Nicole muhtemelen buna da kızacaktır, ama “Hayır” cevabını almadığı için bir gün bir yerde yeniden karşılaşırsanız “Aaa görmemişim” gibi bir bahaneniz olabilecektir.


Patronumu arkadaş listeme eklemeli miyim? Yoksa iş başka arkadaşlık başka mı?
İnternette en önemli kurallardan birisi arkadaşlıkla iş ilişkilerini birbirine karıştırmamaktır. Ancak patronunuzu Facebook listenize eklemekte nasıl bir sıkıntı olabilir ki? Eğer iş yerindeki müdürünüze “Sayın x bey” diye hitap etmek zorunda hissediyorsanız kendinizi, o zaman aklınızdan bile geçirmeyin.
Ama iş dışında da zaman zaman vakit geçiriyorsanız, bir ofis yemeği etkinliğinin fotoğraflarını internette paylaşmaktan çekinmiyorsanız o zaman size izin var.


Cep telefonumu kulaklıkla kullanmak görgüsüzlük mü? Görüntülü chat’te sesimi nasıl duyurayım ki?
Etrafınızda kulağının üzerinde kulaklıkla dolaşan insanları görünce ne hissediyorsunuz? Onlardan biri olmak mı istiyorsunuz? UCLA uzmanları tarafından yapılan araştırmaya göre bluetooth kulaklıklar tam bir görgüsüzlük. Antropologlar bu durumu Aztekler’den bir örnekle açıklıyor. Aztek soyluları kendilerini sıradan halktan ayırmak için mücevherler kullanır ve halk arasında böyle dolaşırdı. Böylece, “Bakın ben soyluyum” mesajı verirlerdi. Ancak Aztek soyluları halk içinde hiç sevilmezdi.


Sanal arkadaşımla gerçek hayatta buluşmak garip mi? 3G ile görüntülü konuşsam...
İnternet arkadaşlığını gerçek hayat dostluğuna dönüştürmek sandığınızdan çok daha zor. Kabul edersiniz ki mesaj penceresine yazdıklarınızla ağzınızdan çıkanlar arasında çok fark var. En önemlisi MSN’de görüntülü chat’le tatbikat yapmadıysanız, bu sanal arkadaşın vücut diliyle ve mimikleriyle ilk kez karşılaşacağınızı aklınızdan çıkarmayın. İsterseniz teknoloji muhabbeti çevirirken “3G ile görüntülü konuşmayı bir denesek mi?” diyerek o gizemli yüzle karşılaşmayı biraz daha erkene çekebilirsiniz. Sesini duymadan, yüzünü görmeden sanal arkadaşı karşınızda bulmanız çok riskli, uzak durun.


Peki Playstation, Wii benzeri oyun konsolları?
İnternet konusu da çok çetrefilli. Ne kadar güvenlik programı kullanırsanız kullanın, bir çocuk “zararlı” olarak nitelendirilen sitelere girmek istiyorsa bir yolunu bulup girecektir. “Şu programı yükledim, artık rahatım” diyenlere inanmayın. İlkokul arkadaşları internette ve MSN’de fink atarken, siz bilgisayarı yasaklayamayacağınıza göre alın karşınıza çocuğunuzu ve açık açık anlatın durumu. Playstation ve Wii gibi oyun konsolları konusunda ise içiniz rahat olsun. Oyunların çocukların zihinsel gelişimini olumlu yönde etkilediği artık bilimsel olarak da kabul edilen bir gerçek. Yalnızca oyunların üzerindeki yaş ibarelerine dikkat edin. 18+ yazan şiddet/cinsellik içerikli bir oyunu 10 yaşındaki çocuğunuza oynatmayın.


Arkadaş listemde kaç kişi olması ideal? Bütün dünyayı listeme alsam cool durur muyum?
Bu konuda da Oxford Üniversitesi uzmanları yememiş içmemiş bir araştırmaya imza atmış. Buna göre tek bir insanın hayatının herhangi bir anında kişisel temaslarını optimum düzeyde tutabileceği insan sayısı: 150. Yani listenizde 1000 kişi de olsa çoğunu yılda, hatta 5 yılda bir, arayıp soruyorsunuz demektir. Henüz bu sayıya ulaşamadıysanız da Facebook’tan daha güzel bir ortam bulamazdınız. Arkadaşlarınızın arkadaşları sizi tanımak için sabırsızlanıyor olabilir. Ama altın rakam 150’yi aklınızdan hiç çıkarmayın.





Haberin Devamı