Gazete Vatan Logo

Parayı, şöhreti bırakıp Meclis’e gidiyorum

Birçok partili onun için “Mehmet Ağar’ın kızı Yasemin’in ölümünü sunarken, gözyaşlarına boğuldu

Bu yüzden DP’den aday gösterildi” iddiasında bulunuyor.Mehmet Ağar’ın onu aday göstermesini kabullenemeyen isimler partiyle ilişkisine son veriyor. O ise tüm bu eleştirelere kulak tıkamış. “Yaptığım programlarla ezilenlerin yanında oldum.Oy potansiyelim çok yüksek olduğu için aday gösterildim. Kimse adaylığımın altında başka nedenler aramasın” diyor.


19 yaşında TRT’yle televizyonculuğa başladı Şebnem Kısaparmak... Yıllardır, hem haber spikeri hem de canlı yayın sunucusu olarak karşımıza çıktı. Kasetleri, şiir albümleri var... Haftada 18-19 saat canlı yayında kaldığı kadın programında, birçok insana yardım eli uzatıyor. Ünlü türkücü Fatih Kısaparmak’ın eşi. Şimdilerde ise DP Başkanı Mehmet Ağar’ın “gözde kadın milletvekili adayı” olarak Kastamonu’dan siyasete giriyor. Üstelik beraberinde getirdiği istifa rüzgârıyla partisinin en çok konuşulan adayı olmayı başararak... Çünkü yıllar önce Ağar’ın kızı Yasemin’in ölümünü sunarken, göz yaşlarına boğulmuştu. Bazı partililer, Ağar’ın duygusallığı yüzünden Kısaparmak’ı aday gösterdiği görüşünde.

Ekranda önünde çok ağlayan bir imajınız var. Gündelik hayatınızda da sık ağlar mısınız?
Geçen sene bebeğim olmuştu. Kadınlar, loğusalık döneminde çok hassas oluyor. Galiba bu yüzden ben de çok sık ağlıyordum. Bir de kendimi kaptırıyorum. Mesela, annem olmadığı için, anne şiirlerini okurken duygulanıyorum. Duygusal bir kişiliğim var. Kendimi şu anda hiç duygusal hissetmiyorum. Çünkü politikada duygusallığa yer yok.

TV’de kendinize ait bir kitleniz var. Siyasette ise hiç deneyiminiz yok. Siyasete atılmak nereden esti?
Tam tersine, deneyimlilere taş çıkartırım. 2003’te Sayın Genel Başkanım Mehmet Ağar’ın daveti üzerine DYP’ye üye oldum. Bana “Senin gibi çağdaş, halkın ve kitlelerin sevdiği, üniversite mezunu, toplumda sanatçı kimliğiyle öne çıkmış, muhafazakâr ve milliyetçi aile yapısına uygun bir kadın tipi her parti için idealdir” dedi. Üstelik, Cumhuriyetçi bir çizgim var. Ağar, elini çabuk tuttu.

Bunların dışında, duygusal bir neden öne çıkmış olabilir mi?
Hayır, canım. Eğer siz gazetelerde yazan “Kızının ölümüne ağladığı için aday oldu” sözüne inanıyorsanız, diyecek söz yok. Bunu getirip de politikada “Kızına ağladığı için aday oldu” diye sunmak çok komik bir düşünce. Genel Başkan takımını kendisi kurar. Bir oyuncu dahi olsa, onu duygusal nedenlerle seçemez.

Öyleyse Mehmet Ağar, hangi özelliklerinizden etkilenerek sizi milletvekili adayı yaptı?
Benim girişimci ruhumu tanıyor. Tuttuğumu koparan bir yapım olduğunu biliyor. Ayrıca, ekonomistim. Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunuyum. Ünlü olmanın çok büyük bir dezavantajı var. Ünlü olduğunuzda, herkes sizin üzerinize geliyor. Binlerce aday var. Ama en çok göze batan adaylar biziz. Ben kendimi vekilliğe layık görüyorum.

Sizin yüzünden bazı milletvekillerinin istifa ettiği öne sürülüyor...
Kamil İğdirli istifa etti, üçüncü sıra adayıydı. Haluk Yıldız istifa etti, ikinci sıra adayıydı. Ama Haluk Yıldız’la telefonda görüştük, onun istifasının hiçbir şekilde benimle bir ilgisi yok. Basında gösterildiği gibi Kastamonu’da bir deprem yok. Bu da bilinçli bir şekilde sunuldu. Bütün ilçe başkanları, Kastamonu’daki yerel gazetelere benimle gurur duyduklarına ilişkin imza verdiler. Kamil İğdirli’nin istifasının sebebi de, ben liste başı olduğum için değil, kendisi liste başı olamadığı içindir. Ünlü insanlar olduğumuz için bunlar basına taşınıyor.

İbrahim Tatlıses de seçimlere katılıyor. Sanatçıların mecliste ağırlık kazanması siyasete ne kazandırır?
Onun da çok büyük bir kitlesi var. Kendisine başarılar diliyorum ama benim sanatçı olmanın dışında da artılarım var. Tek yönlü biri değilim.

Hayatınızda eksik olan neydi?
Benim hayatımda eksik olan hiçbir şey yok. Türk insanının hayatında çok şeyler eksik olduğu için ben meclise gidiyorum. Ben parayı, pulu şöhreti bırakarak meclise gidiyorum. Her şeyi elimin tersi ile itiyorum. Aslında, elimi taşın altına sokuyorum. Bazı insanlar milletvekili olmak ister. “Şu kadar emekli maaşı alacağım” diye. Oysa politikada her şey tersine oluyor. Maddi olarak eksiye gidiyorsunuz.

Aileniz nasıl etkilenecek?
Aslınca çok cesurca bir karar aldığımı düşünüyorum. 1.5 yaşında bir evladım var. Onun yüzünü bile göremiyorum. Bugün onun yüzüne baktığım zaman, gerçekten kendimi suçlu hissettim. Ve ağlayacak gibi oldum. Film şeridi gibi geçti her şey gözümün önünden. Ne yapacağım, bundan sonra ne olacak, acaba daha fazla mı göremeyeceğim onu? Politika, çok yoğunluk gerektiren bir iş. Ve ben sürekli Kastamonu ve genel merkezle diyalog halindeyim. Bir taraftan kendi işimi yapıyorum. Kendi işimde zaten çok büyük bir yoğunluğum var. Tabii ki zaman zaman zorlandığım anlar oluyor. Ama ben cesur bir karar aldım ve artık geri dönüşü yok.

Eşiniz ne dedi aday olma fikrinize?
Aday olmaya, birlikte gittik. Bugüne kadar onun destek olmadığı hiçbir şey yapmadım. Yanımda her zaman Fatih Kısaparmak’ın desteği vardır. Fakat Fatih Kısaparmak, partiler üzeri, siyaset üzeri bir insandır. Biz onu hiçbir zaman politikaya karıştırmadık. Ama eşinin politika yapması çok normal bir şey. O, sanatçı kimliğiyle Türkiye’nin gözü önünde olmalı diye düşünüyorum. Bana tabii ki destek veriyor. Hatta, o benden daha heyecanlı. İtici güç oldu bana.




Vatan, bayrak, toprak deyince coşarım

“Sanatçı kimliğiniz mi, yoksa haberci kimliğiniz mi ön planda” derseniz, “haberci” derim. Fakat habercilikte de aynı durum söz konusu. Bir partiyle anılmamak lazım. Artık yola çıktık. Benim için bir geri dönüş yok. Biz rengimizi ve ne olduğumuzu zaten ortaya koymuşuz. Herkes zaten benim ne kadar milliyetçi bir yapıya sahip olduğumu biliyor. Ben bunu içimde yaşayan bir insanım. Şiirlerimde, vatan, bayrak ve toprak diyince hakikaten coşan, orada asla göz yaşlarını tutamayan, içi katılan bir insanım. Gerçekten memleketimi de çok seviyorum. Bazı şeyleri insanlara sonradan veremezsiniz. Ama benim içime ekilmiş duygular vardı.

İlkokuldayken 7-8 yaşında İstiklal Marşı’nı en fazla bağırarak söyleyen öğrenciydim. Bu duyguları çok derinden yaşayan bir insanım. Bir andımız okunurdu, ben boğazım yırtılana kadar bağırırdım. Asker geçtiğinde ağlardım, gelin gördüğümde de... Bizi biz yapan değerlerdir bunlar. Herkes Şebnem Kısaparmak’ın ne kadar milliyetçi bir insan olduğunu ve vatanını sevdiğini iyi bilir. Bu anlamda da, doğru bir yerde olduğumu düşünürüm.

Haberin Devamı