Gazete Vatan Logo
ArşivOyunculukta şansınızı kendiniz yaratıyorsunuz

Oyunculukta şansınızı kendiniz yaratıyorsunuz

.

Kentli Selim’le, kasabada büyümüş Zeynep’in ilk görüşte başlayan aşkını, dostluğu, anlatan ‘Sudan Bıkmış Balıklar’ yayınlandığı ilk gece gençlerin büyük beğenisini kazandı. İlk aşkı masumca anlatan dizinin esas kızı Ezgi Eyüpoğlu ile bir araya geldik. İktisat okurken nasıl oyuncu olmaya karar verdiğini ve oyunculuğun, hayatında neleri değiştirdiğini konuştuk.

yunculuğu seçmenizdeki neden neydi?

Akdeniz Üniversitesi’nde İktisat bölümünde okuyordum, orada tiyatro kulübüne girdim. Oyunlarda aktif olarak yer aldım. Oyunculukla ilk tanışmam öyle oldu. Ardından İstanbul Üniversitesi’nde okuluma devam ettirdim. Sonrasında bir ajansa yazıldım. Önce reklamlarda sonra dizilerde oynadım, iktisat bölümünü bitirdikten sonra oyunculuk üzerine master yaptım.

- Yer aldığınız projeleri düşünürsek, şanslı oyunculardan mısınız?

Bu işte büyük bir rekabet var. Çok fazla da insan var. İnsan kendi şansını kendi yaratıyor. İlk dizimin

Muhteşem Yüzyıl gibi bir proje olması çok önemliydi. Bir sürü insan içinden seni seçiyorlar, demek ki uygun bir durum var.

- Dış göz olarak kendinize baktığınız zaman ekranda nasıl bir kadın görüyorsunuz?

Bir kere çok istekliyim, çalışkanım ve sadece oyuncu olmak istiyorum. İnsanlar tanıştığımızda öncelikle bunu hissediyor. Onun dışında görüşmelere hazırlanarak gidiyorum, oradaki performansım da etkili oluyor.

‘İlişkilerde masumluğumu korumaya çalışırım’

- Dizinin senaryosu elinize geldiğinde karakter ile nasıl bir bağ kurdunuz?

20’li yaşlarında, Kaş’ta büyümüş, ailesine çok bağlı bir kız. Özellikle babasına... Annesi gittiği için yalnız kalmış. Üvey annesi çok sevgi dolu. Hayata karşı çok masum bakıyor ve biraz telaşlı. Daha önce hiç aşkı yaşamamış ve utangaç. Bu konulara kendini kapatmış. Ta ki, Selim’le karşılaşana kadar...

- Çok nahif bir aşk mı izliyoruz?

Aynen. Ama daha sonra Selim tarafından istemediği bazı şeyler ile karşılaşacak.

- Siz de ilk aşkınızı düşündünüz mü?

Mutlaka düşündüm, “ben nasıl davranmıştım ve ne yapmıştım” gibi... Kesinlikle Zeynep ile masumluğumuz tutuyor. Her şeyin ilkinde daha masum oluyor insan. Şimdi de masumluğumu korumaya çalışıyorum.

- Diziyi izleyen kitle kendine dair neler bulacak?

Dizimizin havası çok doğal ve masum olması. Sanki çok bizden bir hikaye gibi... Kendilerini hemen içlerinde bulabilecekleri bir şey oldu. Ortaya çıkan sonuç gerçekçiydi. Yapay bir durum yoktu. Her şey de çok tek düze değil arada sırada entrikalar da olacak.

‘Mehmet Günsür ile karşılıklı oynadığımda heyecanlanmıştım’

- Muhteşem Yüzyıl’da rol almak nasıl bir deneyim kazandırdı size?

O diziye girdiğim an farklı bir dünya ile karşılaştım ve güzel bir tecrübe oldu. Çok önemli oyuncularla karşılıklı oynadım, bu durum bana çok şey kattı. Sadece oyunculuk anlamında değil, hayata bakış, insanlarla kurdukları ilişkiler ve verdikleri değerler önemliydi.

- Sokakta sizi nasıl tanıyorlar?

Aybüke Hatun ile hâlâ tanınıyorum. İnsanların ilgisini çeken ve renk katan bir karakterdi.

- Mehmet Günsür ile karşılıklı oynamak heyecanlı mıydı?

7’den 70’e bir Mehmet Günsür hayranlığı var ülkemizde onu biliyorum. Onunla oynamama ben bile inanamadım. İşin içinde olunca bize çok sıradan ve doğal gelen şeyler, dışarıdan bakınca aslında ne kadar büyük. Kesinlikle insanların çok imrendiği anlar oldu. Heyecanlandım, onlarla oynadığım için. Ekibe çok güvendiğim için yapamayacağım sıkıntısına düşmedim. Biliyordum, orada kötü bir an yaşarsam beni kurtaracak unsurlar mevcut. Onun için çok güzel anılarla ayrıldım setten. Mehmet Günsür’de aynen çok iyi bir çalışma arkadaşıydı. O sette hiç olumsuz bir düşünceye kapılmadım.

- Size yapılan en güzel övgü neydi?

Deneyimli oyuncularla oynarken, onların karşısında ezilmediğimi ve oynayabildiğimi söylemişlerdi.

Çok hoşuma gitmişti.

‘Senaryoyu kabul etmeden önce aileme de sorarım’

- Lisenin popüler kızı mıydınız? Arkadaşlarınız ekranda sizi görünce şaşırdılar mı?

Hayır, değildim. Sosyaldim ama derslerime daha önem verirdim. Tiyatro kulübüyle beraber oyunculuğa yakın olduğumu düşündüler. Lisedeki arkadaşlarım şaşırmış olabilir. Çünkü hiç böyle bir şey yoktu aklımda.

- Karaktere kaptırır mısınız kendinizi?

Hayır. Set bittiğinde o da biter. Benim için set ayrı bir yer. Oraya girdiğinde her şey mümkün. Orada hayal etmenin sınırı. Orada her şeyi yaşayabilirsiniz. Oraya girdiğimde bambaşka bir dünyada yaşıyorum. Set büyülü bir yer. Orası bittiği an, rolümü günlük hayatıma karıştırmıyorum.

- Profesyonel oldukça hayalleriniz daha mı iyi şekilleniyor?
Olabildiğince iyi şeylerin içinde yer almak istiyorum. İyi senaryolar ve iyi yönetmenler ile çalışmaya dikkat ediyorum. Akışına bırakıyorsun ama bir noktada. İş açısından kendimin fikri önceliktir. Ailemin mutlaka fikirlerini alıyorum.

- Ailenizin oyunculuğa dair bir önyargısı var mıydı?

Şu ana kadar öyle demelerini gerektirecek bir şey yaşamadık. Bana her konuda çok destek oluyorlar.


‘Deniz kenarındaki mekanları çok severim’

Set yoksa eğer arkadaşlarımla buluşurum. Sinemaya gitmeyi çok seviyorum. Güzel bir yerde yemek yemeyi de. Mekanın deniz kenarında bir yer olmasına dikkat ediyorum. Konserlere gitmeyi seviyorum. Karşındaki insanların birbirlerini duyamadığı yerleri sevmiyorum o yüzden beni kulüplerde göremezsiniz. En son gittiğim konser MFÖ... Genelde Zara ve Topshop’dan alışveriş yaparım. Onun dışında gördüğüm beğendiğim bir şeyi markası
ne olursa olsun alırım.

‘Kendimi mutlaka izlerim’

Televizyonda mutlaka izlerim kendimi, nerede ne yaptığımı merak ettiğim için. Kişi kendini beğenmiyor. Ben de baktığım zaman beğenmediğim yerleri hemen fark ediyorum. Ekranda bir bütün olarak baktığım da ne yaptığım ile ilgileniyorum. Baktığım zaman bütün olarak beğendiklerim oluyor ara ara...

Haberin Devamı