Gazete Vatan Logo

Oyunculuğa tepeden başladım aşağı inemiyorum

Oyunculuğa tepeden başladım aşağı inemiyorum

Ocak sonunda Narkotik Operasyonu yüzünden gözaltına alınan
Gizem Karaca ile, geçirdiği zor dönemden, aşk ve oyunculuktaki hedeflerine kadar birçok konuyu samimiyetle konuştuk. Ayrıca genç oyuncu yarın ‘Benim Hala Umudum Var’ dizisiyle yeniden ekranlara dönüyor.


enim Hala Umudum Var dizisi başlıyor. Biraz bahsedebilir miyiz?

Çok klişe bir hikaye gibi görünen, modern külkedisi dediğimiz bir hikaye. Ama bunu süslüyoruz. Umut rolünü oynuyorum ben dizide. 23 yaşında. Çok güçlü. Sabah akşam çalışan bir kız, Gizem Karaca gibi. Kuaförde resepsiyonda çalışıyor. Bu kadar çalışmanın arasında kendine ayıracak vakti bile olmayan biri. Ailesinden çok büyük bir baskı var. Üvey babası, üvey abisinden dolayı kendine ait bir özgürlüğü yok.

Fragmanlarda zengin kız rolü izlenimi vermişti...

Fragmanlarda şaşırtmaca yaptık. Dikkat de çekti galiba. Birazcık terse döndürdük. Çok sürpriz dolu. Bu dizi benim yaşımdaki kızlara umut verebilecek. Aşka bulaşmak istemeyen bir kız.

Umut karakterini kabul ederken sizi ne cezbetti, yeni bir projeden çıkmıştınız. Dinlenebilirdiniz de...?

İki ay boyunca dinlendim aslında. Daha ara verecek bir hakkım yok gibi düşünüyorum. Şu an üçüncü setim bu. Bir şeyleri yeni yeni oturtuyorum.

‘Ailem bana bir kere bile gözaltı sürecinin lafını açmadı’

Ocak ayında Narkotik operasyonunda bir gözaltı süreciniz oldu. Yaşadığınız süreçte, hayatın size öğrettikleri nelerdir?

İnsan kötü zamanlar geçirdiğinde iyi zamanlara zemin hazırlar ve değerini iyi anlar. Dört elle sarılırsın her şeye. Başıma gelen kötülüklere kafamı takıp da kendimi mahvedecek bir insan değilim. Yola devam.

Ailenizin size desteği çok büyüktü.

O çok büyük bir şey. Hiçbir zaman kaçmadım onlardan. Hep doğru söyleyip her şeyi bilsinler istedim. Beni tanıdıkları için yargılamadılar. Böyle bir şey olmadığını biliyorlar. Hâlâ konusu açılmaz. Onların desteğiyle atlattım.

Evinizi taşıdınız ve yepyeni bir hayata başladınız. Bundan sonrası için kendinize nasıl bir yol çizdiniz?

Zor oluyor tabii. 1 sene yalnız yaşadım ve onun verdiği ufak tefek zorluklar var. Çok mutluyum ama şu an. Köpeğime, güzel yemeklere kavuştum. Çamaşırım yıkanıyor, odam temiz. Yalnız hissetmiyorum kendimi.

Çok da güzel resimler çiziyorsunuz. Bir gün sergi açmayı düşünür müsünüz?

Sergi açacak kadar uğraşır mıyım bilmiyorum. Bunaldığımda tek kaçtığım nokta o. Kendime çok güvendiğim, rahat hissettiğim bir alan. Sakinleşme ve terapi metodum. Kumaş boyası buldum, kuzenimin tişörtünü boyadım giyiyor şimdi.

‘Şu an erkek arkadaşımla anılmak istemiyorum’


Birkaç ay Amerika’da kaldınız, nasıl geçirdiniz vaktinizi?

1,5 ay kadar New York Film Akademisi’ne gittim. Florida’da büyümüştüm, ilkokul, ortaokulu orada bitirdiğim için 10 sene sonra eski evime gittim. Ağaç evimi gördüm.

En özlediğiniz şey ne oldu?

Burada daha ait ve güvende hissediyorum. Bir de mantı. 7/24 yerim.

Birkaç yıldır piyasada olmanıza rağmen, sizi hiç sevgilinizle görmedik. Gerçekten hayatınızda biri mi yok?

Tabii ki de arkadaş ortamım oluyor. Dışarı erkek arkadaşlarımla da çıkıyorum ama dikkat etmeye çalışıyorum. Şu an onunla anılmak istemiyorum. Daha 20 yaşındayım. Niye insanlar görsün ki? Eğer yapabiliyorsam saklarım. Kendi rahatlığım için de. Her konuda böyle. 7 kuzenim var 7’si de erkek. Her hafta biriyle çıksam, çok farklı yerlere çekilir. Bunları okuyacağıma, kendimi saklarım daha iyi.

‘Partnerimle elektriğim tutmazsa mutsuz olurum’

Bir ara Çağatay Ulusoy’la anılmıştınız.
Yazarlar... Ben kendime bir engel koymam bir şey hissediyorsam. Ama şu ana kadar öyle bir şey olmadı. Ben bu konuda mantıksızımdır. Sabah akşam berabersin. Hiç tanımadığın bir insanla ‘Hayatım boyunca seni arıyordum’ karakterine bürünmen lazım. Bu yakınlık dedikodulara yol açabiliyor. Çok komik de haberler çıktı. Bir kere karşındaki insanla elektriğin tutmazsa senin oyununu da etkiler, seni mutsuz da eder.

‘Çapkınlara dişi köpek gibi hırlıyorum’


Aşk sizin için ne ifade ediyor? Hayatınızın neresinde?

Yanında iyi vakit geçirebileceğim, gülüp oynayabileceğim, ağlayabileceğim bir insan olsun bana yeter.

Aynı evde yaşayan annemi babamı göremiyor. Başkasına nasıl vakit ayırayım? Sanki ‘yurt dışında yaşayan bir sevgilim var’ gibi bir durum oluyor. Telepatiyle anlaşıyoruz. Şu an bağlı olmak istemiyorum. Özgür olmak istiyorum.

Bu kadar güzel kadınların en büyük derdi hep çapkınların etrafında olmasıdır. Nasıl uzaklaştırıyorsunuz bu kişileri?

Evet, doğru diyorsunuz. Ben herhalde halimle tavrımla dişi köpek gibi hırlıyor muyum neyse... Duruşuma önem veriyorum. Bir mekana girdiğimde uzaktan ‘gelme’ gibi bir durumum oluyor. Şu ana kadar sıkıntım olmadı. Öyle ortamlara girerseniz, öyle şeyler başınıza gelir.

‘Kilolu görünmeyeyim diye televizyonu 4:3’de izliyoruz’

İlk diziniz Eve Düşen Yıldırım’dı. İlk dizide daha başrol oynamak size büyük bir sorumluluk yüklemiş miydi?

Tabii ki. 60 kişilik bir setten bahsediyorsunuz ve herkesin sorumluluğu senin üstünde. Almışlar 17 yaşındaki bir kızı. Sete başrol olarak koymuşlar. İstanbul Üniversitesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı okuyordum. Oyunculukla alakam da yoktu. Ders aldım derken çok sevdim. İnsanın hayatına bir kere bir şans gelir, onu anlayıp değerlendirmen gerekir. Bu iş de öyle oldu. Kötü tarafı da şu, tepede başladığın için aşağı inemiyorsun. Sürekli daha da yükselmen lazım.
İlk ekranda kendinizi izlediğinizde ne hissettiniz?

Çok yabancıladım. Sesim, yüzüm... Ne kadar farklıymış. Ama hoşuma gitti.
Fotoğraflarınızın altına ‘Çok kilo almışsın’ yorumları yapılıyor son zamanlarda...
Amerika’da 2 kilo aldım. Ama buraya geldiğimde toparlamaya çalıştım zaten. Çok dikkat ediyorlar. Mesela ‘Antici’lerim yüzümdeki sivilceyi bile yuvarlak içine alıp bak diye bana geri yolluyorlar.
Denizin fotoğrafını çekip koyuyorum, çok kilo almışsın yazıyorlar altına. Boyum 170, kilom 55. Ekranın 5 kilo eklemesi var bir de. Şimdi herkeste plazma var. O yüzden annem babam 4:3’te izliyoruz.

“Emirin Yolu’ndan sonra takipçim 20 bin arttı”


Emir’in Yolu dizisinde oynadığınızda Hazal Kaya fanlarından aldığınız tepkiler, sizi korkutmadı mı yeni bir projeye başlama konusunda?

Hiç korkutmadı. Benim Emirin Yolu’na girmemle twitter’da 20 bin takipçim arttı. Ama bana çok zor zamanlar yaşattılar. Twitter’ı açmıyordum okumamak için. O kadar inanmışlardı ki Feriha ve Emir’e. Ben sanki Emir’i kapıp götürecekmişim gibi. Biri çok çirkinsin, öbürü ‘Emir’i elimizden alamazsın seni bulacağız’ diyor. Bakıp gülüyordum. Bana zarar gelmesini istiyorlardı. Bir kere kaza geçirdim ‘Keşke ölseydin’ yazdılar altına. Attan düşüyordum ‘At tepelesin seni’ diyorlardı. Saldırganlardı ama artık yok Allah’a şükür. Dizinin finalinde Güneş hamile kalacaktı, ama bunu Emir’e hiçbir zaman söylemeyecekti.

‘Erken anne olmak istiyorum’

Evlenmek için erken olduğunu mu düşünüyorsunuz, yoksa şu anda hayatımın aşkını bulsam tereddüt etmem mi diyorsunuz?

Oyunculuğa tepeden başladım aşağı inemiyorum


Şu an hayatımın aşkını bulsam evlenmem. Biraz bekle derim. Zaten hayatımın aşkıysa beklesin yani. Ama erken anne olmak istiyorum. Babam ve annemle aramda yaş farkı yok. Genç aile çok işime yarıyor. En fazla 28 yaşına çocuğum olmasını istiyorum.

Ailenizin size bir kısıtlaması oluyor mu? Mesela dizideki sahnelerde ‘Fazla ileri gitme’ gibi...

Hayır, sadece şöyle bir durum var. Öpüşme sahnesi varsa babama önceden söylüyoruz, izlemiyor. Maço değildir, çıldırmaz da. Ailenin tek çocuğuyum. Baba olarak kızını görmek istemez. Önceden uyarıyoruz. Diziyi izlerken kanal değiştiriyoruz. Hani çocuklarla öpüşme sahnesi izlerken kanal değiştirip, gözlerini kapattırmak gibi. (gülüyor)

Haberin Devamı