Oyun sayesinde intihardan vazgeçenler oldu!
Dünyanın en popüler oyunu Operadaki Hayalet İstanbul’a geldi. Zorlu PSM’de sergilenen oyunun ‘hayaleti’ Brad Little ile konuştum.
Phantom of the Opera’nın performans alanında dünyanın en büyük başarı hikayesi olmasını neye bağlıyorsunuz?
Tek bir cevap yok. Karakterlerle başlıyor bu sır. Phantom ve Christine o kadar büyüleyici ki pek çok filme, performansa ilham oldular. Güzel ve Çirkin’den önceki güzel ve çirkin bu. Farklı insanlara farklı şekilde dokunuyor, kadınlara ayrı, erkeklere ayrı. Bu evrensel bir tutku. Hepimiz hayatımızda bir aşk üçgeninde bulunmuşuzdur.
Biri aşkımızın arasına girer ya da biz birinin aşkının arasına gireriz gibi mi?
Aynen. Bir de hepimizin hayatında utanç duyduğumuz zaaflarımız ve sakatlıklarımız vardır. Utangaç olabiliriz, reddedilmekten korkabiliriz. Phantom bu güvensizlikleri temsil ediyor. Hepimiz sadece kabul edilmek istiyoruz. Herkes hayaletten korkuyor. Ne zamanki birisi onu olduğu gibi kabul ediyor hayalet korkusundan kurtuluyor. Demek ki o kadar çirkin değilim, ben de sevilebilirim diyor.
Siz içinizden hangi zayıf noktanızı çıkardınız bu role çalışırken?
Performansı ilk gördüğümde ağlamıştım. Benim kendi engelim disleksik olmam. Bir okuma engelliliği. Harfler birbirine yapışıyor ve okuyamıyorum. İnsanlar bazen aptal olduğumu düşünüyor ama aptal değilim sadece gözümle beynim arasında bir deformasyon var. Hayatım boyunca o kadar çok insan gelip bana ‘aptal mısın?’ diye sordu ki. Çok acı vericiydi.
Özellikle de siz çocukken herhalde?
Evet özellikle çocukken. Ama bugün bile şakayla karışık bana ‘aptal mısın?’ diyenler olur.
FİNALDEKİ ŞARKI EN SEVDİĞİM ŞARKI, HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
Sahnede başınıza gelen en radikal şey ne oldu?
Broadway’de tüm bilgisayarlar çöktü. Ve de şov bilgisayarlara bağlı. Herşeyi elle yapmak zorunda kaldık.
Broadway’i anlatan Birdman’i izlediniz mi? Sizde de böyle bir iç ses var mı?
Sanırım ben daha normalim. Birdman çok dramatik. O aktör gibi ben de bazen yeterince iyi olmadığımı düşünüyorum ama o kadar.
Hayaletlere inanıyor musunuz peki?
Evet hayaletlere inanıyorum. Phantom aslında bir insan biliyorsunuz ama ben hayaletlere inanıyorum. Bulunduğum bazı eski tiyatrolarda o hayaletleri hissettim. İstanbul’da Yerebatan Sarnıcı’nda da hayaletleri hissettim. Kendim de bir hayalet gibi hissettim.
Oyunda en sevdiğiniz şarkı hangisi?
Finaldeki şarkı en sevdiğim şarkı. Aslında oyunun en güzel sahnesi benim için. Gecenin müziği. O şarkı hayatımı değiştirdi. O hayaletin şarkısı.
Aldığınız en güçlü geribildirim ne oldu insanlardan?
Bir değil bir kaç insan bu şov sayesinde kendilerini öldürmekten vazgeçtiklerini söylediler. Şova gelmeden önce intihar edip, hayatlarını sonlandırmak istediklerini ama şov sayesinde vazgeçtiklerini söylediler. Bu şov onlara umut verdi, hayata devam etme gücünü verdi.
The Phantom of the Opera’dan daha iyisi olamaz diyor musunuz?
En iyinin en iyisi ama ben başka oyunlarda da oynuyorum. Ama hiç bir şey bunun gibi değil. Son derece güvensiz bir adamı fark yaratan bir adama çevirdi.