Gazete Vatan Logo

'Oynadığım karakterden daha dişi bir kadınım'

Gizem Soysaldı, bu sezon ‘Arka Sokaklar’ dizisinde de erkeksiliğiyle dikkat çeken Komiser Muavini Muazzez’i canlandıracak. Oyuncu için mesleki açıdan tamamlanmanın yolu huzur, kadın olarak tamamlanmanın yolu ise anne olmak.

Nasıl kesişti yollar ‘Arka Sokaklar’ ile?... Bu arada neler yaptınız?‘Bizim Okul’ dizisi bitince Türker Bey çağırdı beni ve “Seni yeni sezonda ‘Arka Sokaklar’a alıyorum” dedi. Ee tabii söz konusu Türker İnanoğlu olunca kimseye laf düşmez. Şaka bir yana, hem iyi bir proje olduğu için hemde polisiye filmlere hasta olduğum için çok memnun oldum. çocukken okuldan gelince ‘A Takımı, Görevimiz Tehlike’ izlerdim hep. Bu arada en son Rotterdam Kırmızı Lale Türk Filmleri Festivali ödül törenini sundum. Farkettim ki sunuculuğu çok özlemişim. Belki bu sene diziden ve tiyatrodan vakit bulursam yine bir şeyler yaparım.

Komiser Muzo’dan biraz bahseder misiniz nasıl bir karakter?
Komiser Muzo, Bomba imha uzmanı ve bizim ekibe transfer oluyor. İşine aşık bir polis. Sert bir kadın. Bence çok da eğlenceli. Erkeklerle aşık atan ve bunda da başarılı olan bir kadın.

Erkeksi bir kadın karakter olması sizinle örtüşüyor mu? Siz nasıl bir kadın olarak görürsünüz kendinizi günlük hayatta?
Pek örtüşmüyor açıkçası. Hep ajan filmlerinde oynamak istememe rağmen silahlardan korktuğumu farkettim, hatta ekip 2 güne alışırsın, bomba gibi olursun diye dalga geçtiler. Ama bildiğim bir şey var ki ben karakterimden daha dişi bir kadınım.

‘Teori yol gösterir, ama içgüdüleri dinlerim’

Uzaktan nasıl bakarsınız oyunculuğa? Gözlemden mi beslenirsiniz, pratikten mi?
Hayat bir bütün. Yaşarken farketmeden biriktiriyorsun.Teori de oyunculuk eğitiminde iyi öğrenmen gereken bir şey; sana yol gösterir, bazen de tamamen unutup içgüdülerine güvenmen gerekir. Zamanı geldiğinde bir karakter yaratırken işine yarayıveriyor.

Sosyal medyayla aranız nasıl?
Twitter kullanıyorum ama iyi bir sosyal medya takipçisi değilim. Sürekli nerede olduğumu ve ne yaptığımı paylaşamıyorum, unutuyorum, aklıma bile gelmiyor bazen ama takip ettiğim kişilerin yazdıklarını okumayı seviyorum. Dedikodu kararında olursa bir tür terapi bence.

Her insanın belli kilit noktalarda dinlediği kilit bir şarkı ya da şarkılar vardır. Siz ne dinlersiniz?
Tam tersi müzik beni değiştiriyor. Ne dinliyorsam ona göre ruh halim değişir hemen başka bir hayatta yeni bir hikayede bulurum kendimi. Ama hüzünlüysem ama Sezen Aksu çok iyi gider. Yorgunsam da klasik müzik ya da jazz iyi olur.

‘Anne olduğumda tamamlanmış hissedeceğim’

Bir oyuncu için en büyük mutluluk ve bir kadın için en büyük mutluluk ne olabilir? Hayatınızda ne olduğunda bir kadın olarak tamamlanmış hissedersiniz?
Oyuncu olarak benim için huzurlu bir çalışma ortamı ve kimlerle olduğu çok önemli. Yani süreç sonuçtan daha mühim. Kadın olarak da doğurmak sanıyorum. Anne olduğumda kadın olarak tamamlanmış olacağımı hissediyorum. Bir çok kadın var ki etrafında doğurduktan sonra asıl yaratıcı güçlerini keşfediyorlar.

İşle evlilik bir oyuncu için bir arada yürütülmesi zor şeyler mi? Özellikle sizinki gibi benzer alanlarda çalışan eşler için...
Sinemanın, tiyatronun diğer alanlardan farkı uzun ve yoğun çalışma temposu, bayram seyran hafta sonu dinlememesi. Bazen de uzun süre çalışmamak... Birimizden biri sabah 9 akşam 6 çalışıyor olsak kolay olmazdı tabii. Biz bu işin zorluklarını çok iyi biliyoruz ve bu yüzden birbirimize destek olabiliyoruz. Tabii benim şansım Hüseyin’in yönetmen gözüyle beni eleştirebilmesi.

Bankacı da olsam oyunculuğa bulaşmadan durmazdım

Şu anda yaptığınız şeyi yapmasaydınız belki bir banka memuru, mühendis ya da başka bir meslek sahibi olsaydınız hangi yanınız eksik kalırdı?
Hüseyin’le (eşi, yönetmen Hüseyin Karabey) konuşurken bazı anlar ne kadar şanslı olduğumu fark ediyorum. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum işi yapıyorum. En azından çocukken eve gelen bütün misafirler benim çeşitli dans kareografilerimden, şiir dinletilerimden, kuzenlerime ve misafir çocuklarına zorla ezberlettiğim tiyatro repliklerinden kurtuldu. Yani bankacı da olsam ben yine de bir şekilde bulaşır, bankada bir tiyatro kulübü kurardım.
Hepimizin mesleki anlamda bir hayali vardır.

Sizinki ne? Nasıl karakterler oynamak istersiniz?
Bu soruyu bir oyuncuya sormayacaktın. Johnny Depp’den girip Lars von Trier’den çıkarım ben şimdi. Sonra Medea olurum, bir bakmışsın Kül kedisi. Hayallerimin sonu yok galiba...


Başucu

Kitabı: Başucu kitabım Zülfü Livaneli’nin ‘Serenad’ı.
Müziği: Wim Wenders’in Pina Bausch film müziklerine bayılıyorum.
Filmi: ‘Kızgın Damdaki Kedi’. Bugünlerde ‘House of Cards’ı ve BBC’nin ‘Black Mirror’ ve ‘Hunted’ dizilerini izliyorum.

Haberin Devamı