Gazete Vatan Logo

'Ödüller beni yüreklendiriyor'

'Ödüller beni yüreklendiriyor'

BANU DURAN / bduran@gazetevatan.com

Simge Büyükedes geçen yıl "Yılın En İyi Kadın Opera Sanatçısı" seçildi. Milano’da yaşıyor ama bugünlerde İstanbul'da. Çünkü, Zorlu PSM'de sahnelenen La Boheme'de Royal Opera sanatçılarına başrol Mimi ile soprano olarak eşlik ediyor.

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kaç yılında doğdunuz, nasıl bir eğitim aldınız?

1981 yılında İstanbul'da doğdum. 2001-2007 yılları arasında Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı Opera AnaSanat Dalı'nda, 2007-2009 yılları arasında da Teatro alla Scala Akademisi'nde okudum.

Fotoğraflar: Barış ACARLI



Soprano olmak çocukluk hayaliniz miydi? Nasıl şekillendi her şey?

Açıkçası soprano olmak hayalim yoktu ancak şarkı söylemek her zaman benim bir parçamdı. Bendeki bu şarkı söyleme isteğinin bitmeyeceğini gören babam eğer bu işi yapmak istiyorsam akademik eğitim almamın en güzeli olacağını söylemesi ile başladı her şey. Küçüklükten beri AKM'deki birçok senfoni konserine giderdik. Ben hep şeflere bakardım. Nasıl yönetiyorlar diye. Konservatuvara girmek söz konusu olduğunda nota öğreneceğim için çok sevinmiştim. Belki bir gün şeflik dersi bile alırım diye düşünüyordum. Yani klasik müziğe her zaman ilgim vardı ama opera ilgi alanım değildi. Ama benim şarkılara bakış açım yüzünden operaya hayran kalmam çok çabuk oldu. Şarkıların hikayeleri ve içlerindeki oyunculuk beni hep çekmiştir. Opera da tam olarak bundan ibaret oldugundan hemen bütünleştim bu sanatla!

Siz İtalya’da mı yaşıyorsunuz? Ne kadar sıklıkla İstanbula geliyorsunuz?

Milano'da yaşıyorum ancak her yerde yaşıyorum da diyebilirim. Çünkü her yeni prodüksüyonda yeni bir şehirde hatta yeni bir ülkede oluyorum. Yani hayatım yollarda, uçaklarda ordan oraya giderken geçiyor. Bazen işlerim arasında biraz boşluk bulduğumda da ailemi görmeye İstanbul'a geliyorum. Bazen de böyle güzel projeler denk geliyor ve İstanbul'da hem ailemi görüyorum hem de çalışıyorum.

La Boheme’in kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

Geçen yıl Zorlu PSM'de Jose Carreras ile verdiğim bir konser olmuştu. Konser için birlikte çalıştığım menejerime teklifte bulunmuşlar . O da hemen benim ismimi vermiş. Yani güzel bir konserin ve bugüne kadar yaptığım işlerin katkısı da hemen kabul etmelerini sağlamış sanırım.

ŞARKI SÖYLEMEK NEFES ALMAK GİBİ BİR ŞEY

Hayaliniz nedir?

Hayalim her zaman güzel şarkı söyleyebilmek ve bunu insanlara aktarabilmek... Nefes almak gibi benim için... Hayalimden ziyade tutkum diyebiliriz.

Neler dinlersiniz? Hiç arabesk parça veya türkü dinler misiniz mesela?

Ben 20 yaşıma kadar her türlü müziği hem dinler hem de söylerdim. Jazzdan, Latinden tutun da Klasik Türk müziğine kadar. Opera öyle bir dünyaki bir kere kapıldınız mı sizi pek de başkalarına bırakmıyor. Pek sık olmasa da her tür güzel yapılmış müziği dinlerim.

Geçen yılın En iyi Sopranosu seçildiniz. Neler hissettiriyor bu?

Andante Dergisi’nin Donizetti Müzik Ödülleri kapsamında Yılın En İyi Kadın Opera Sanatçısı ödülünü aldım. Önceki yıl Lions Klubü’nün verdiği ‘Ülkesini Dünya'da En İyi Temsil Eden Sanatçı’ ödülünü almıştım. Ödüller bizim gibi genç sanatçılar için büyük bir yüreklendirme oluyor... Hatırlanmak, kabul görmek, sevilmek bunlar çok güzel şeyler.

Opera sizce neden geniş kitlelere ulaşamıyor? Neden bir tiyatro, sinema gibi herkes sevmiyor? Dünyada da böyle mi?

Opera anlaşılması çok kolay bir sanat dalı değil gibi görünse de aslında herkesin kalbine çok kolay ulaşır bir yanı var. İzlediğinizi ve dinlediğinizi anlamak için biraz araştırma yapmanız gerekebilir tabi. Ancak aynı sinemadaki gibi altyazı ile hikaye dinleyiciye aktarılır. Belki de Operanın sadece yüksek sesle söylenen aryalardan ibaret olmadığını, aynı zamanda tiyatral bir yanının olduğunu ve bir hikayeyi anlattığını insanlara aktarmak gerekli. Bizim ülkemizde yapılan film,dizi adedi sanırım başka bir yerde yoktur. Halkın tiyatral eserlere ilgisi büyük. Bence seyirciyi çekecek rejilerle ve herkesin kendinden bir parça bulabileceği operalarla bu sanatı da herkese sevdirebiliriz. Hali hazırda Devlet Opera ve Bale Salonlarında verilen çaba da bu yöndedir. Seyirci ilgisiz demek de büyük haksızlık olur her temsil dolu oynayan kurumlarımıza. Popüler olmamak seyircisi olmamak demek değildir çünkü. Bir Tv dizisi reytingi beklemek operadan doğru olmaz.. Ama belki gün gelir insanlar aynı duygu yoğunluğunun Opera sahnelerinde de olduğunu farkederler ve Opera da popüler bir sanat olur. Tabi imkanların yetersizliğinden tanıtımlarda bir sinema bir dizi ya da popüler bir albümün şansı yok ne yazık ki henüz. Ancak destek verilirse insanların akın akın geleceği bir yer olabilir opera salonlarımız. Bıkmadan usanmadan tanıtmak anlatmak gerekli bu işin çok muhteşem güzel bir iş olduğunu..



SEYİRCİYİ ÇEKECEK REJİLERLE HERKES SEVER

Opera neden geniş kitlelere ulaşamıyor?

Bence seyirciyi çekecek rejilerle ve herkesin kendinden bir parça bulabileceği operalarla bu sanatı da herkese sevdirebiliriz. Hali hazırda Devlet Opera ve Bale Salonlarında verilen çaba da bu yöndedir. Seyirci ilgisiz demek de büyük haksızlık olur, her temsil dolu oynayan kurumlarımıza.

MİMİ'Yİ İLK İSVEÇ'TE DAHA SONRA ROMA'DA OYNADIM

Mimi’yi canlandırmak için nasıl bir çalışma yaptınız?

Role dair ilk çalışmalarım Scala Akademi’deki bir konser için başlamıştı. Sonra oradaki hocalarım rolün bana uygun olduğunu ve tamamını öğrenmemi tavsiye ettiler. Ben de öğrendim. İlk kez geçen yıl İsveç'in Malmö şehrinde, daha sonra da Roma'da Caracalla Açık Hava Tiyatrosu’nda oynadım. Henry Murger'in romanını okudum ve o dönemle ilgili araştırmalar yaptım. Ama aslında hikayedeki karakterlerin güncelliklerini koruduklarını da gördüm bir yandan. Mimi tek başına hayatını idame ettiren bir genç bayan. İç dünyası çok yoğun. Ve de çok hasta...

Haberin Devamı