"Ödev veriyorum: Her eleştirmen bir tane fotoğraf karesi çekecek!"
MUSTAFA ALTIOKLAR VE SİNEMA ELEŞTİRMENLERİ KAVGASINDA SON RAUND
Sinema yazarları ve yönetmenler arasındaki çatışmalar normaldir. Spor yazarlarıyla teknik direktörler arasındaki söz düellolorı da öyle. Ancak son günlerde Mustafa Altıoklar ve sinema eleştirmenleri arasındaki polemik "normallik" sınırlarını aştı. PAZAR VATAN, tüm mermiler atıldıktan sonra Mustafa Altıkoklar'a sordu: Problem nedir?
Şimdi bu kadar eleştiri ve tartışma üzerine ne diyorsunuz? Bir problem yok mu sizce ortada?
Ben var olan sistemlerin içinde olan bir adam olmadım hiçbir zaman. O yüzden problemin ta kendisi benim. Başkaları şahanedir. Tek problem benim.
"Beyza'ın Kadınları" filmine 18 yaş sının getirildi. Filmdeki cinsellik ve şiddet ne boyuttaydı ki bu sınır getirildi?
Daha önceki yıllarda kazanılmış özgürlüklerin kısıtlanması bu. Biz giderek tekrar kuşatma altına giriyoruz. Sinsi sinsi ilerleyen yasakçı bir zihniyet yerleştiriliyor. Düşünün İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dekanı filmi 15 dakika izliyor, gidiyor ve makamında imzalıyor bu yasak belgesini. Bizim avukat da soruyor. "15 dakika izlediğiniz film için nasıl bu kararı verdi-niz/r diye. Cevap, "Bana 15 dakika yetti/' Skandal bu! Bu adamın öğrencilerine kitabın üç sayfasını okuyun yeter demesiyle eşdeğer çünkü. Bu sınırlama seyirci sayısında etkili oluyor mu?
Oluyor. Bu korsana da neden olacak. Çünkü gençler gıdıklanmaya başladı. Korsanı çıkarsa üç günde tükenecek göreceksiniz. Üstüne bir de televizyon yayını için "Ancak gece 00:00-05:00 arasında yayınlanabilir" kararı çıktı.
Neden sinema eleştirmenlerine cahil ve bilgisiz diyorsunuz?
Biraz sinemayla ilgilenen herkes sinema eleştirmeni oluyor bu ülkede. O nedenle ben onları yetersiz ve kapasitesiz buluyorum. Ama onlar otorite konumunda oturuyorlar ve otoritelerin seçtiği filmler ülkenin geleceğinde en iyiler olarak kalacaklar. Oysa belki de en kötüler. Çünkü onları seçenler kapasitesizler.
Uğur Vardan "Altioklar, filmlerinin yanna kalma şansı olmadığını biliyordur" açıklamasında bulundu...
Uğur, ne kadar cahil olduğunu ve onunla ilgili söylediğim sözlerin ne kadar da doğru olduğunu bu cümlesiyle kanıtlıyor. Benim filmlerim çoktan tarihe mâl olmuş durumda. O uyuyor galiba, "istanbul Kanatlarımın Altında" Türk sinemasının miladı olarak kabul ediliyor. Göreceksiniz "Beyza'nın Kadınları" da başka bir milad olacak. Tarihe kalmayacak olan Uğur'un kendisi.
SİNEMA ELEŞTİRMENİ DEDİĞİN CAHİL VE KAPASİTESİZ
"O Şimdi Asker" filminiz de çok eleştiri aldı ama iyi gişe yaptığı için sustuğunuz, "Beyza'mn Kadınları" gişe yapmadığı için sinir krizi geçirdiğiniz söyleniyor... Bak şimdi. Bunlar ağızlarını açtıkları anda cahil ve kapasitesiz olduklarını ispat ediyorlar. Eleştirmenlere bağırdığın zaman mı film gişe yapacak. Bu bir pazarlama taktiği olamaz. Ayrıca "O Şimdi Asker" filminde de eleştirilere cevap verdim. Biz aylarca çalışıp ortaya bir şeyler çıkarmaya çalışıyoruz, onlar geçip iki yazı yazıyorlar. Bir de o eleştirmenlere özel gösterim, halktan ayrı izledikleri bir salonda yapılıyor ve senin aylarca çalıştığın emeğine kin kusan kelimelerle tuşlara basıyorlar, yiyorsa, bırakın film çekmeyi, bir tanesi çıkıp bir fotoğraf karesi çeksin. Önce eleştiri köşesine kendi çektiği bir fotoğraf karesi koysun. Ondan sonra ben onun eleştirmenliğine inanırım. Ödev veriyorum: Her eleştirmenin görevi bir adet fotoğraf karesi çekmek! Bakalım nasılmış! Sonra eleştirmenim desinler.
Atilla Dorsay filminize bir eleştiri yaptı ve ardından siz "Yüzünü bile görmek istemiyorum" dediniz. Ama cevap vermedi. Sizce neden?
Belki hatasını anlamıştır. Her şey iyiydi diye yazıp başlığını "Yarım başarılmış bir film" olarak atmak çok ayıp bir davranış. Türk halkı zaten okumayan bir halk ve ana başlıklara bakıyorlar sadece. Beyza'nın Kadınlarında, yarım başarılmış bir film yazıyor. Olacak iş mi bu? Çünkü alttaki metinde her şeyi güzel güzel anlat ama bu başlık ne şimdi. Kadir inanır'ı "setimde çaycı yapmam" dediniz. Ama o sizinle muhatap olmayacağını açıkladı...
Muhatap oldu zamanında, o nedenle öyle diyor. Durduk yere Türkiye'deki tüm yönetmenleri beğeniyorum ama Mustafa Alüoklar hariç dedi. O kim ya? Ben de onun oyunculuğunu beğenmiyorum. Kadir İnanır ve onun tayfasının oyunculuğunu hiçbir zaman beğenmedim.
"FİLM ÇOK UZUN LAFINA CEVAP"
Film uzunluğu nedeniyle de eleştiriliyor.
O normal. Roman okumayı bilmeyen bir ülkenin evlatları, birazcık uzun bir filmde de böyle bir tepki verebilirler. Hıncal Uluç "Filmini başkası kessin Mustafa" diyor.
Filmin yayınlanacağı ülke için bir kurgu yaparsınız, yabancı ülkeler için başka kurgu yaparsınız. O manada benim filmimin dünya versiyonu farklı olacak. Ama Türkiye için doğru versiyonun bu olduğunu düşünüyorum. Sadece eleştirel bakışa hak verebilirim ama bakışın içindeki tezi doğru bulmuyorum. Bu filmden tek karenin bile çıkarılması yanlış olur. Ahmet
Hakan da size "Mustafa! Sen sus filmlerin konuşsun" diyor.
Haklı valla Ahmet. Keşke öyle yapsam. Bakın hâlâ konuşuyorum.