Gazete Vatan Logo

Melek Kobra'nın hızlı yaşamı

İLK KEZ GÜN IŞIĞINA ÇIKAN BİR HATIRA DEFTERİ TİYATRO TARİHİNİN EN İLGİNÇ PORTRESİNİ AYDINLATIYOR

Melek, çeşitli oyunlarda birlikte oynadığı Cem Karaca'nın annesi Toto Karaca ile plajda.

Araştırmacı yazar Gökhan Akçura, PazarVatan'a dönemin ünlü oyuncusu Melek Kobra'yı ve onu yeniden keşfetme öyküsünü anlattı.

DEFTERİN SON SAYFASI

Melek Kobra'nın ölümünden çok kısa biri süre önce hatıra defterine yazdığı son satırları...

Haydi Allah'a ısmarladık
13 Kasım 1939...
Bu gün bayram. Şeker Bayramı. Böyle günlerde insanlara karşı kinim daha ziyade artıyor. Dünya'dan yavaş yavaş çekiliyorum artık. Evet çekiliyorum! Buradakilerle arama bir yabancılık girdi, ben daha ziyade öbür tarafa ait oluyorum. Arkamda bırakacağım şeylerin hiçbiri bana ölümü korkunç gösterecek kadar mühim değil. Bütün bağlarımdan o kadar temiz sıyrıldım ki... Sadece anam! Bazen ona çok acıyorum. Beni bir parça daha karşısında görebilmek için çırpınıyor, didiniyor. Sanki Azrail'le yarışacakmış. İşte o kadına acıyorum. Buradakiler canımı çok yaktılar. Belki oradakiler daha insaflı çıkar.
Hani ya nerede? Neredesin?
İnsaniyetin âdil davulu. Biraz da benim kapımda çalsana. Sesini biraz da ben duyayım. Ama dur, senden intikamı iyi alacağım. Öldükten sonra da benimle uğraşamazsın ya. Orada maddiyet yok, hakikat var. Kalp yok, ruh var. Orada ben hakimim. Biz... biz ölüler...
Etsiz kemikler. Orada da benimle uğraşmayacaksın ya. Sen dünya denen o iğneli fıçıda yaşamaya mahkumsun. O iğneli fıçıda ki benim kilolarla kanımı emdiler. Haydi Allah'a ısmarladık, görüşürüz.
Afife Jale'den sonra gelen kuşağın, yani 1930ların en güzel kadınlarından biriydi Melek Kobra. Ünlü besteci Muhlis Sabahattin'in kızı, Muhsin Ertuğrul'un öğrencisi ve dönemin en ünlü oyuncusu Ferdi Tayfur'un eşi... Kısacık yaşamına tiyatro ve sinema oyunculuğunu, dublaj sanatçılığını, aşklarını ve uyuşturucuyu sığdırmışti. Bir gün sahnede ağzından gelen birkaç damla kan, veremin, yani ölümün habercisiydi. Tarihin sayfalarına gömülmüş bu hüzünlü yaşam öyküsü, araştırmacı Gökhan Akçura'nın Melek Hanım'ın el yazısı ile tuttuğu günlüğü bulmasıyla ilk kez gün ışığına çıkti.
Melek Kobra, 1915'de İstanbul'da doğdu. Babası ünlü operet bestecisi Muhlis Sabahattin Ezgi, annesi Seniye Hanım'dı. Muhlis Bey, Adana'da dünyaya gelmiş, 1913'de politik görüşünden dolayı Sinop'a sürülmüş ve kısa bir süre yurt dışına kaçmıştı. Sonunda politika sevdasından vazgeçip istanbul'a döndü ve istanbul Operet Heyeti'ne katılarak dönemin unutulmaz müzikallerini besteledi.
O günlerde Gülriz Sururi'nin sahnelediği Ayşe Opereti'yle kazandığı büyük basan, onun "operet kralı" unvanını almasına neden oldu. Muhlis Bey, aynı dönemde, kısa süre evli kalacağı Seniye Hanımla evlendi ve bu evlilikten 1915 yılında tek çocukları olan Melek doğdu.

BABASI EVİN YOLUNU UNUTUYOR

Ama evlilik, Muhlis Sabahattin'e göre bir kurum değildi. Kısa sürede neredeyse evinin yolunu unuttu ve bu evliliğin bitmesine yine kendisi sebep oldu. Bunu Seniye Hanım'ın tuttuğu günlükteki şu satırlardan anlıyoruz: "3 Temmuz 1918. Bu akşam Muhlis yine gelmedi. Artik aşkıma da kalbime de lanet ediyorum. Artik ayrı yaşamaya karar veriyorum. Yavrumu alıp ruhuma sükûnet vermek için bir yuvaya çekilip yalnız yaşayacağım. Tâ ki, Muhlis nedamet edinceye kadar."
Melekle ilgili kamuoyuna yansıyan ilk bilgi, onun 15 yaşındayken Cumhuriyet Gazetesi'nin düzenlediği Türkiye güzellik yarışmasına katılması ve 13'üncü olmasıydı. Bu yarışmayı kazanan ise, sonradan ilk dünya güzelimiz olan Melek'in kuzeni Feriha Tevfik'ti...

MELEK UYUŞTURUCUYA VE AŞKA BULAŞIYOR
Melek, babası sayesinde tiyatro ve sinema çevrelerinin içinde büyümüş ve ilk olarak "Muhlis Sabahattin'in Çocukları" topluluğuyla birlikte sahneye çıkmıştı. Ardından Perde Arkası ve Ayşe Operet'inde oynadı, îşte o günlerde Muhsin Ertuğrul'un dikkatini çekti ve sinemaya adım arti. 1933 yılında oynadığı Milyoner Avcısı filminde Ferdi Tayfur ile tanıştı. Bu tanışma bir evlilik, aynı zamanda da sonsuz bir mutsuzlukla sonuçlanacaktı. Ferdi Tayfur, o günlerin en ünlü sinema oyuncularından ve dublaj sanatçılarından biriydi. O dönem İpek film ile çalışan Nazım Hikmet'in yönetimindeki Ferdi ile Melek gözde dublaj sanatçıları arasındaydılar. Hatta ilk "King Kong" filmini Ferdi Tayfur, "Dr. Mabus'un Adası"nı da Melek seslendirmişti. Ama bu pembe günler uzun sürmedi. Ferdi Tayfur, yeteneklidiydi, yakışıklıydı ama ne yazık ki, Beyaz Rus kadınlarla ilişkileri sonucu uyuşturucuya alışmıştı. Melek'in de onun yolunu izlemesi fazla sürmedi.
20 Mart 1937 gecesi Shakespeare'in Kral Lear oyunu ilk kez sahnelenecekti. Kral Lear'i Muhsin Ertuğrul, kızlarından birini de Melek oynuyordu. Ve o temsil sırasında, talihsiz kızın ağzından gelen birkaç damla kan, onun sonunun habercisi olacaktı. Birinci Dünya Savaşı sırasında baş gösteren verem salgını genç kadını da kıskacına almıştı ve o dönemde verem, tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir felaketti.
îşte "Melek Kobra-Hatıratım" günlüğü de bu günlerde ortaya çıkti. Melek'in 1939 yılında ölüme yenik düştüğü güne kadar tuttuğu bu günlük, aradan gecen 67 yılın ardından Gökhan Akçura'nın derlemesiyle bugün yeniden hayat buldu.

Aşk, şöhret, Kobra soyadı ve ölüm: Hepsi 23 yılda geldi

• Nereden geldi aklınıza Melek Kobra'nın yaşamını derlemek?
Yola Melek Kobra diye çıkmadım. Uzun zamandır ünlü operet bestecisi Muhlis Sabahattin Ezgi'nin yaşamını araştırıyordum. Doğal olarak kızını da tanıdım. Muhlis Bey'in kızı, ünlü oyuncu ve dublaj yönetmeni Ferdi Tayfur'un eşi, opera ve sinema sanatçısı ve maalesef genç yaşında veremden ölen Melek'ti...
• Nasıl oldu bu tanışma?
Melek hakkında bu kadar bilgim vardı. Ötesi çok tesadüf eseri gelişti. Kadiköy'de bir sahafta yanımdaki arkadaşımla Muhlis Sabahattin üzerine konuşuyorduk. "Bilgilerini nasıl buluruz, toparlarız" gibi... Bizim yanımızda kartposttallara bakan fotoğrafçı ve arşivci Cengiz Kahraman varmış. Cengiz söze girip, "Elimde kızı Melek'in son iki yılını kapsayan üç haüra defteri ile yüzlerce fotoğrafı var" deyince Melek Kobra ile tanışmış olduk.

YAŞAMINDAKİ İLK DARBE KOKAİN'DEN GELDİ

• Melek sizce nasıl bir kişilik?
Melek akıllı, güzel, zeki ve çok modern bir kadın. 30Tu yıllarda İstanbul'un belirli kesiminde oturan kişiler, Cumhuriyetin getirdiği modernizasyona büyük bir hızla ayak uydurmuşlar. O zamanlarda özgür kimlikli, olabildiğince modern bir yaşam sürmüşler. Melek bu kesimden biri. Babasıyla birlikte oyunculuk yapmış olmasına rağmen babasız büyümüş bir genç. 15 yaşında ilk güzellik yarışmasına giren, genç yaşta evlenen boşanan, aşklar yaşayan...
• Hatırat, Ferdi Tayfur'la boşanma sebepleri hakkında bilgi veriyor mu?
19 yaşında tanışıp evlenmişler. Ferdi dönemin en yakışıldı erkeklerinden biri. Adalet Cimcoz'un ağabeyiydi. Dublaj yönetmeni, Beyoğlu'nda bütün kadınları hayran bırakan biri üstelik. Melek ile herhalde büyük bir aşk yaşamışlar... Ayrılıklarının nedenini bilemiyoruz ama günlüklerden ipuçlarıyla bazı ayrılıklara düştüklerini anlayabiliyoruz. Bir başka kitabımda anlattığım gibi Ferdi Tayfur uyuşturucu kullanan ve bunu kimseden saklamayan biri. Rus kadınlarına düşkünlüğü oluyor uzun bir dönem... Kokain, daha ünlü olmasını engelleyen en büyük sebep. Melek de aynı yoldan yürümüş. Ayrılıklarının nedeninin bu olabileceğini düşünüyorum. Günlüğe baktığınızda bu konunun adı geçmese de Melek'in kurtulmayı denediği anlaşılıyor.
• Aşk hayatı Ferdi Tayfur'la mı başlayıp bitiyor?
Ayrıldıktan sonra oldukça karışık bir hayati olmuş. Ünlü bir iş adamının kapatması oluyor. Verem olduğu anlaşılınca da aynı adam ona Çamlıca'da ev tutuyor. Anıları dikkatle okuduğunuzda flörtöz bir kadın olduğunu belli ediyor. Bu gecelik aşklar yaşadığı anlamına gelmiyor tabii.
• Kobra soyadı nereden geliyor?
Babası Muhlis Sabahattin Ezgi. Oyun programlarına baktığımızda önce adını Melek Ezgi olarak görüyoruz. Ardından Ferdi Tayfur'la evleniyor, Melek Tayfur olarak geçiyor adı. Bir dönem, Şehir Tiyatroları programlarında adı Melek Kobra olarak görülüyor. Ama daha somut bir delil bulamadım. Kobra soyadını başvurarak mı aldı, sadece kendisine mi yakıştırdı? Defter kapaklarındaki attiğı imza biçimine bakıyoruz ki Kobra bir tepkinin işareti. Babasına, Ferdi'ye, başına gelen hastalığına karşı bir tepki olarak yaptığını düşünüyoruz.
• Melek'in son dönemlerinde babası yanında olmamış. Burada bir de baba tarafının hikâyesi var...
Muhlis Sabahattin, kızıyla yakın ilişki kuramamanın ezikliği ile yaşıyor. Babanın son yılları büyük kırgınlıklar ve pişmanlıklarla geçiyor. Muhlis Sabahattin'i kolay yazamıyorum, çünkü olumsuz bir kişilik. Cinsel kimliği biraz karışık. O tarafını henüz çözemedim. Çok erkeksi ama kadınlarla ilgilenmiyor. Zaman zaman saldırgan, kumarbaz, sürekli alkol alan, çok sevilmeyen ama çok yetenekli bir adam... Olumlu bir kahraman değil... Melek'in annesinin evinde tuttuğu bir günlük daha var, onu Muhlis Bey'i anlatacağım kitaba saklıyorum.

Haberin Devamı