Mehtap Elaidi: Benim diğerlerinden farkım giyilebilir tasarımlar yapmak
İstanbul Fashion Week
Ekim ayında Paris Moda Haftası’nda sergileyeceği ‘İstanbul Tılsımları’ adlı koleksiyonunu IFW’te tanıtan Mehtap Elaidi, dikkat çeken defilelerden birine imzasını attı. Koleksiyonunu hazırlarken Evliya Çelebi’nin yolundan giden ünlü tasarımcı, defilesinde 11 tılsımı anlattı. Herbir tılsım için hazırlanan özel metinler, Ayla Algan’ın sesiyle hayat buldu. Mehtap Elaidi ile İstanbul’u anlattığını söylediği defilesini konuştuk.
* İstanbul Moda Haftası’nı başarılı buluyor musun?
İstanbul Moda Haftası daha bebek bir organizasyon ancak sürecini başarılı buluyorum. Aslında altında birçok kişinin hem profesyonel anlamda hem gönüllü olarak ciddi emek harcadığı bir organizasyon. Başından beri önceliğimiz her sezon bir öncekinden daha ileride bir yerde konumlandırabilmekti, bunu başardığımıza inanıyorum.
* Bu yıl enteresan defileler var mı?
Bu yıl IFW çadırının dışında daha farklı sunumlar yapmak isteyen tasarımcıların, yine aynı bölgede kalmaya özen göstererek farklı mekanlara çıkması bence enteresan. Böylece davetlilere çeşitlilik sunabiliyoruz ve daha keyifli bir süreç yaşatacağımıza inanıyorum.
* Yurt dışındaki basının ilgisi nasıl?
Bu sene IFW’nin son günü New York Fashion Week’in ilk haftasıyla çakıştığı için yabancı basın katılımı konusunda çekincemiz vardı. Ancak yapılan akreditasyonlarla yüzümüz güldü hatta tahminlerimizin ötesinde bir katılım sağladık. Buradan da aslında İstanbul’a ciddi bir ilginin olduğunu ve bunun da kendimizi anlatmak ve tanıtmak için iyi değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Evliya Çelebi ve İstanbul tılsımları yol göstericim oldu
* Senin farkın nedir?
Ben başından beri tasarımın giyilebilir olması iddiasındayım ve 11 senedir de markamın stratejisi hazır giyim üzerinden oldu. Tasarımı giyilebilir bir çizgide tutmaya çalışırken hâlâ genelden farklı kılabilmeli ve imzanı devam ettirebilmelisin.
* Teman neydi?
Bu sezon Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bahsedilen tılsımlardan yola çıktım. Eyliya Çelebi, Seyahatname’sinde İstanbul’un çeşitli yerlerindeki dikilitaşların altında İstanbul’u ve o zamanın sosyal kültürel değerlerini korumak adına var olduğuna inanılan tılsımlardan bahsetmiş. Ben de kendi yaşadığım İstanbul’da korumak istediğim değerleri, benim için İstanbul’un önemli değerleriyle eşleştirme yaparak 11 tılsım hazırladım. Herbir tılsım için de birkaç satır yazdım ve sevgili Ayla Algan’ın sesinden hayat buldu.
Kırmızı ile pembeyi, yeşille turkuazı bir arada kullandım
* Nasıl bir koleksiyon ile karşılaşacağız?
Kontrast kabul edilen kırmızıyla pembeyi, yeşille turkuazı ve siyahla beyazı beraber kullandım. Farklı desenlerin bazen sürpriz yaparak bir araya geldiği formlarda, sade bir tavrın detaylarla desteklendiği, kendi içinde çok farklı kombinler barındıran hani biraz İstanbul’u tanımlayan bir koleksiyon ortaya çıktı. İnci tasarladığım ayakkabıları üretti, Tuğçe Kazaz ise imaj çekimimizde yer aldı.
* Kendi markan dışında neler yapıyorsun?
Kendi markam dışında Boyner’le uzun soluklu bir işbirliğini alt markam olan “kafdan by elaidi” kolekiyonunun Boyner’lerde satışa sunulması şeklinde devam ettiriyoruz. Çeşitli firmalarla danışmanlık çalışmalarımız oluyor. Bilgi üniversitesinde Moda Yönetimi programında ders veriyorum.
* Yola yeni çıkmış tasarımcılara ne önerirsin?
Ben kendine yakın hedefler koyarak adım adım gitmeyi seven bir insanım onun için çoğu hedefimi yakalıyorum diyebilirim. Ama hedefler bitmez biliyorsun biterse yakıtın biter onun için adım adım devam ediyorum. Şimdi mesela sırada kafdan by elaidi markasının beyaz gömlek olan ürün gamını genişletmek var.
ÖZLEM KAYA: 40’ların yoksul ama moda meraklısı kadınlarını yorumladım
Altı yıl boyunca Hakan Yıldırım ile birlikte çalıştıktan sonra kendi kanatlarıyla uçmaya
başlayan Özlem Kaya, İstanbul Fashion Week’e iddialı koleksiyonu ‘Reception’ ile katıldı.
Ünlü tasarımcı Reception’u hazırlarken 1940’lardan ilham almış. Kaya tasarımıyla ilgili “40’larda yoksulluk hakimdi ama insanlar ne yaşarlarsa yaşasın hep şık ve özenlilerdi” diyor.
* Çok hoş bir koleksiyonun var, sessiz bir iddia var değil mi?
Sessiz iddia olmasa bu koleksiyonların çıkabileceğini düşünmüyorum. Yaptıklarımın içime sinmesi önemli benim için. İnsanların karşısına işçilikten yoksun, sıradan şeyler çıkartmak istemediğim için dikim aşamalarım her zaman uzun sürmüştür. Benim için tasarımdan öte bir iş haline geldi dikiş, problemler karşısında çözüm üretebilmek, yeni teknikler kullanabilmek çok heyecan verici. İyi tasarım ve iyi dikiş yan yana geldiğinde seyirde bir o kadar keyifli olacaktır diye düşünüyorum. Bu da zamanla gelişen bir durum tabii ki.
* Bu kolleksiyon ne anlatmak istiyor?
Bu koleksiyon 1940’lar savaş sonrası dönemden yola çıkarak tasarlandı. Bir dönemi ele almak koleksiyondaki parçaları detaylandırmak adına avantajlı olsa da bazen dezavantajlarını da yaşadım. Yoksulluğun hakim olduğu buna rağmen kadınların şıklıklarından vazgeçemediği, yoksullukla birlikte ortaya çıkan yeni akımlar beni etkiledi. Naylon çorap alamadıkları için bacaklarını boyamaları, çocuklarına oyuncak alamadıkları için hepimizin küçüklüğünde oynadığı kağıt bebeklerin tasarlandığı, kadınların yeni elbise alamayıp kocalarının ceket ve pantolonlarını revize ederek giymeleri beni en çok etkileyen şeylerdir bu koleksiyon adına. Biraz daha şıklığı ön plana çıkarmama rağmen maskülen parçalara da yer verdim. Kullandığım renk ve kumaşlarla bunu desteklemeye çalıştım. Genel olarak bakarsak bugüne kadar yaptığım en dişi koleksiyon olduğunu söyleyebilirim. O dönem de insanlar ne yaşarlarsa yaşasın hep şık ve özenlilerdi. Benim 40’lardan baz aldığım en önemli kriter buydu...
Günlük tasarımlarımı geceye de taşıyabilirsiniz
* Koleksiyon kadar dikiş ve kalıp da önemli...
Her modelde yeni bir şey öğreniyorum. Bu benim zaman içinde tasarımlarıma yansımaya başladı.
* Özlem Kaya nasıl bir marka sence?
Giyilebilir bir marka... Günlük tasarımlarında rahatlıkla geceye taşınabileceği, sadeliğin yanında kupun ön planda olduğu, şık çizgisinden ödün vermeyen bir marka olduğunu düşünüyorum.
Sade ve kurtarıcı parçaları tercih ediyorlar
* Nasıl kadınlar senden alışveriş yapıyor?
Çok standart bir müşteri profilimiz yok, değişik tarzlardan ve yaş gruplarından kadınların tercih ettiği bir marka. Bu durumda beden standartımız da olmuyor zaten; 34 beden ile 52 beden arası diyebiliriz. Müşterilerin ortak düşünceleri hazır giyimde bulamadıkları sade ve kurtarıcı parçaları alabilmeleri. Soft renklerin hakim olduğu koleksiyonların daha fazla tercih edildiğini görüyoruz. Dönemsel olarak değişen müşteri profilimizin en önemli özelliği devamlılıkları.
* Mağaza açmayı düşünüyor musun?
Mağaza açmam gerektiğini son zamanlarda düşünmeye başladım. Daha fazla insana ulaşmak adına önemli bir adım. Markalaşma süreci içinde bir mağazaya sahip olmak zor olmasının yanında çok tatmin edici olacaktır.
* Türk kadınına kişiye özel, sipariş parçalar dikmek zor değil mi? Kapris çok yapıyorlar mı?
Zor bir süreç tabii ki. Herkesin yapabileceği bir şey olmadığını düşünüyorum. Çok titizlik ve sabır gerektiriyor. Sonucun iyi olması bu süreçte yaşanan zorlukların hepsini unutturuyor. Ben kaprisli insanlarla çok fazla karşılaşmıyorum.