Kuzguncuk’ta modern bir Osmanlı kahvehanesi
Kıraathane kültürünün yeni çağa göre modernize edilmiş hali, Mahalle Kahvesi...
Kuzguncuk’ta açılan Mahalle Kahvesi, eski kıraathane kültürünü yeni çağa göre modernize edip hayata geçiriyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Aykut Taluy işbirliğiyle “kahvehanelerin iyileştirilmesi projesi” kapsamında açılan Mahalle Kahvesi, kahvehaneleri sadece zar atılan, okey veya iskambil oynanan yerler olmaktan çıkarıyor. Bu tarz kahveleri ülkenin çeşitli yerlerinde yaygınlaştırmayı amaçladıklarını belirten Taluy, Starbucks ve Kahve Dünyası gibi büyük markalara kafa tutma iddiasında olduklarını belirtiyor.
1550 yılında Osmanlı sınırlarındaki ilk kahvehane açıldı. Kısa zaman içinde kahvehane sayısı hızla arttı. Kahve içmek ve yarenlik etmek amacıyla buralarda toplanan muhtelif zümrelerden ve değişik kültür seviyelerinden insanlar, çok hızlı gelişen bir kültürel birikim ortamı ve sosyalleşme mekânı oluşturdu. Kahvehaneler, burada boy gösteren insanların siyâsi olaylara fazla müdahil olmasından olsa gerek, padişahlar tarafından “fitne yuvası ve miskinlerin buluşma mekânı” olarak görüldü. Bu sebeplerden dolayı kahvehaneler bazı tarihlerde kapatılsa da bütün direnciyle günümüze kadar ulaşmayı başardı.
Kahvehane kültürü Osmanlı’dan bize miras
Mahalle Kahvesi, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) iş birliğinde “kahvehanelerin iyileştirilmesi projesi” kapsamında hizmete açıldı. Kuzguncuk’ta açılan Mahalle Kahvesi’nin sahibi Aykut Taluy elbette iktidara kafa tutma gibi bir hedef gütmüyor. Türkiye’de 200 bin kadar kahvehane olduğunu belirten Taluy, Mahalle Kahvesi fikrinin nerden çıktığını şöyle özetliyor; “Okduğum Çin Mucizesi isimli kitap beni etkiledi. O kitapta ‘çokluğun’ ne derece önemli olabildiğini farkettim. Sonra bu ‘çokluğu’ ticarette nasıl fırsata dönüştüreceğimi düşündüm. Türkiye’de yaklaşık 200 bin kahvehane var. Biz bu kahvehaneleri sadece zar atılan, okey veya iskambil oynanan yerler olmaktan çıkarıp, modernize ederek kahvehane sahiplerinin burayı bir ticarethâne olarak düşünmelerini sağlamayı amaç edindik.”
Kafe olayının, Avrupa’ya Osmanlı’dan gittiğini ve kahvehane kültürünün bize Osmanlı’dan kalan bir miras olduğunu vurgulayan Taluy “kıraathane” içeriğini model aldıklarını belirttiyor. Taluy, kahve kültürünün köklerinin de bizde olduğuna işaret ediyor:
“İlk kahve 16’ncı yüzyılda, Osmanlı zamanında İstanbul’da açılmış. Kökü bizde yani. Bizden İtalya’ya, Fransa’ya, İngiltere’ye; İngiltere’den de Amerika’ya gidiyor. Kahveyle ise 2’nci Viyana Kuşatması dönüşünde yeniçerilerin kahve çuvallarını bırakmasıyla tanışıyorlar. Türk kahvesi ismi de oradan geliyor. Buna rağmen kahvehanelerimiz şu an kötü vaziyette. Avrupalılar gelip bize ahkam kesiyor. Tereciye tere satmak gibi bir şey oluyor bu.”
Bu ticaretten çok sosyal sorumluluk projesi
Mahalle Kahvesi projesinin fikir mimarı Aykut Taluy, bu projeyi ticaretten ziyade sosyal sorumluluk projesi olarak gördüklerinin vurgulayarak, “Türkiye’deki 200 bini bulan kahvehanelerde durum çok kötü ve bir kurtuluşa ihtiyaçları var. Bir yandan da ülkemizde yabancı kültüre ait kahve dükkanları açılıyor. Amerika’dan, İtalya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den kafeler geliyor. Bir yandan da kahveci esnafımızın yaşadığı ekonomik sıkıntılar var. Biz “Kahveci esnafımızın durumunu nasıl düzeltiriz ve onların bu dünya markalarıyla rekabet etmesini nasıl sağlarız?” diye düşündük ve bu projeyi ortaya koyduk. TESK Başkanı Sayın Bendevi Palandöken’e de projemize inandı” diyor. Taluy ayrıca gençlerin bir kafeye giderken aradıkları şeylerin kahvehanelere yerleştirilmesi ve bu yolla buraların gençleştirilmesinin şart olduğunu da belirtiyor. Taluy, yaşlıyla gencin, ekonomik gücü kısıtlı olanla zengin kesimin beklentilerini ortak bir paydada buluşturacak bir kafe modeli oluşturmak ve bu modelin diğer kahvehanelere örnek teşkil etmesini amaçladıklarının altını çiziyor.
Burada kadınlar servis yapıyor
Her türlü beklentiye cevap verecek şekilde tasarlanan mekanda “eski” ile “yeni”nin sentezi denebilecek bir yapıyla karşılaşıyorsunuz. İçecek servisinin yapıldığı bölümün yukarı kısmı hepimizin aşina olduğu Osmanlı-Türk kubbe yapısından esinlenilerek yapılmış. Ayrıca toplantı salonunun bulunduğu bölüm, dışarıdan bakıldığında bir
divan-ı humayun salonu görüntüsü veriyor. Mekân içerisinde yapmak istediğiniz şeye göre farklı seçenekler sunuluyor. Kitap, dergi veya gazete okumak istiyorsanız kütüphaneden faydalanıp bir masada oturmanız yeterli. Ayrıca dizüstü bilgisayarını yanında getirenler için kablosuz internet bağlantısı da var. Kadın garsonların da servis yaptığı Mahalle Kahvesi’nde erkek hegemonyası da kırılmış durumda. Hatta oyun için ayrılan bölümde aralarında iskambil oynayan dört genç kız dikkatimizi çekiyor. Yeni tarzıyla Kuzguncuk’ta açılan Mahalle Kahvesi, Starbucks ve Kahve Dünyası gibi yerlere rakip olma hedefi de taşıyor.
Yakında edebiyat ve şiir günleri de düzenlenecek
Sait Faik Abasıyanık’ın, “Kıraathaneye gitmemiş bir üniversitelinin tahsilini yarım sayarım. Bu dekansız, doçentsiz, bütçesiz, fakültesiz, tamamen muhtar üniversitelerin tavla şıkırtıları arasında ‘gören bir göz’, ‘işiten bir kulak’ bir memleketin nabzını tutabilir” diye tasvir ettiği kıraathane tipi yok olmuş gözüküyor. Mahalle Kahvesi’nde bu geleneği tekrar canlandırmak için belirli günlerde edebiyat ve şiir sohbetleri de yapılacak.