Gazete Vatan Logo

Kültür bakanı olmak isterim hedefim yüksek gelirli turist

Karacan, politikaya bulaşmadan Kültür ve Turizm Bakanı olmak istediğini söylüyor

Ömer Karacan; yayıncı, organizatör, seyahat şirketi sahibi kimliklerine artık film yapımcılığı ve fotoğrafçılığı da ekledi. “Temmuz’da çekilmeye başlanacak filmimin yönetmenini duyunca inanamayacaksınız” diyor. Yarın ise Rio’da çektiği fotoğraflardan oluşan ilk sergisinin açılışı var. Dünyanın en popüler isimleriyle kurduğu arkadaşlıklar nedeniyle hep ilgi odağı olan Karacan, politikaya bulaşmadan Kültür ve Turizm Bakanı olmak istediğini söylüyor.

* Bugünden geçmişe dönelim biraz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Çok güzel, renkli bir çocukluk geçirdim. Babamın Milliyet Gazetesi’nin sahibi olması o sırada Türkiye’deki en ilginç insanların bizim evimizden geçmesi demekti. Bilhassa hafta sonları bizim ev, açık ev gibiydi. O zamanın en önemli yazarları, oyuncuları, şarkıcıları...

* İsim verseniz, mesela Ajda Pekkan gelir miydi?

E babam Semiramis Pekkan’la 17 yıl evli kaldı. O yüzden Ajda Pekkan bizim evden çıkmazdı. Türkan Şoray’ından, Filiz Akın’ınına kadar... Zaten Abdi İpekçi babamın genel yayın yönetmeniydi. Robert Kolej’den mezun olana kadar İstanbul’daydım. Sonra yurt dışına gittim.

* Siz de babanızdan etkilenip gazeteci ya da politikacı olmak istediniz mi?

Hayır, ben her zaman müziğe çok meraklıydım.
Benim ya müzik ya da insanlarla ilişkili bir iş yapacağım çok belliydi. Politikaya hiçbir zaman atılmak istemedim.

Politika Kültür ve turizmin aynı sepete konması yanlış

* Ama daha önceki bazı röportajlarınızda Kültür ve Turizm bakanı olmak isterim demişsiniz.

Evet, memnuniyetle yaparım bakanlık. Eğer Türkiye’yi yurt dışında iyi bir şekilde temsil etmeme olanak sağlarlarsa memnuniyetle yaparım. Ama hiçbir şekilde politikaya girmeden. Nasıl yapılır bilmiyorum ama devletle alakasız bir şekilde yani. Kültür Bakanı’nın yerinde olmak da hiç istemem... Yurt dışında uzun yıllar yaşadığım için güzel bir ekibim oldu ve Türkiye yurt dışında iyi tanıtılan bir ülke değil, her bakımdan. Onu düzeltmek için çalışırım ben en çok.

* Kültür Bakanlığı’nın bağımsız, ayrı bir birim olması mı gerekiyor?

Kesinlikle ayrı olması gerekiyor. Şu anda Kültür ve Turizm Bakanı var. Kültür ve turizmin birbiriyle alakası ne, anlamış değilim. Bu, bir hükümetin kültüre ve turizme ne kadar önem verdiğini gösteriyor. İkisini bir sepete koyuyorlarsa eğer, onlar için de demek ki çok önemli bir şey değil.

* Müzik tutkunuz ilk ne zaman başladı peki?

Benim ağzımdan ilk çıkan laf ne anne ne baba olmuş, “twist” olmuş. Oradan başlamış herhalde ya da bir önceki hayatımdan geliyor.

MÜZİK Türkiye’de müzik sektörü öldü; son dönemde beğendiğim isim yok

* Bir dönemim idolü sizdiniz. Çok da göz önündeydiniz, sonra kendinizi geri çektiniz. Neden?

1992 yılında TV programı yapmayı bırakınca yok oldum sanıldı ama aslında ben radyo kurmaya karar verip kendimi ona adamıştım. Hâlâ da Number 1 FM devam ediyor, fıstık gibi hem de.

* Şu anda neler yapıyorsunuz?

Ağabeyim Ali Karacan’la birlikte Bir Numara Medya Gurubu’nun ortağıyım. Bundan 8 yıl evveline kadar Number One FM, Radyo Klass, Number One TV’de full time çalışıyordum. Bünyemizde Discovery, History Channel gibi 6 TV ve 4 radyo vardı. Ama 15 yıl sonra medya beni tüketti. O alanda yapacağım bir şey kalmadı. Ben de kendi projelerimle uğraştım. İki yıl evvel Fashion One adlı bir TV kanalı kurdum. Plak şirketimiz var, NR1. Onunla ilgilenmeye de devam ediyorum.

* Beyaz dışında kimler var keşfettiğiniz?

Beyaz, sahibi olduğumuz Radyo Klas’ta DJ olarak başladı. Ayça Şen, Kadir Çöpdemir, Hop Dedik Ayhan var. Athena, Teoman ve Duman’ın ilk plakları da bizden çıktı ayrıca. Ama böyle devam etmesi imkansızdı. Bağımsız plak şirketleri olarak teker teker bayrağı çekmek zorunda kaldık. Korsandan dolayı hiçbir yeni insana yatırım yapamıyoruz. CD yaptığınız zaman masrafını geri alamıyorsunuz. O iş bitti. Ben bir gencin Türk müziğinden şikayet ettiğini duyarsam valla kıyameti koparırım. Çünkü müziğe para vermemek, emeğe para vermemek fikri bizim kültürümüzde var nedense. Beleşçi ve kopyacı bir milletiz.

* Müzik sektörü Türkiye’de öldü diyebilir miyim o halde?

Öldü, sizlere ömür. Bunu hep birlikte hallettik. Plak şirketlerinin aç gözlülüğü bunun bir numaralı sebebidir. Çünkü korkunç derecede pahalı satılıyor müzik. Bir CD 30 TL’ye satılmaz. Müzik endüstrisinin çehresi de değişti. Çünkü tek para kazanma yolu, sahne.

* Şu anda Türkiye’nin müzik anlamında starı kim?

Sezen Aksu, Ajda Pekkan. Yeni isimlerden yok. Valla bana yapılan müziğin hepsi o kadar aynı geliyor ki, ilkokul marşı gibi. Ben hevesimi kaybettim, hayal kırıklığı benim için. Heyecan verici müzik, en son Duman’ı duydum ben. Ondan beri yeni hiçbir şey duymadım, zaten çıkmadı da. Yani 10 yıldır.

* Mesela Kenan Doğulu, Serdar Ortaç?

Kenan’a bayılırım. Ama Kenan son 10 yılda çıkan isim değil. Serdar Ortaç’ın her şarkısının prodüksiyonu aynı olduğu için her şarkısı birbirine benziyor. Halbuki bir şarkısını rock, bir şarkısı chill out yapsalar... Herhalde bir makine var, düğmesine basıyorlar altyapı yapıyor.

* Hande Yener?

Kızı bir kalıba sokmaya çalıştılar, beceremediler. O yüzden çok takdir ediyorum. Fakat son albümünde kendini tekrarladı.

O kadar çok yabancı konuğum oluyordu ki sonunda seyahat şirketi kurdum

* “Private Class” adlı bir seyahat şirketi kurdunuz değil mi?

O tamamıyla bir hobiydi ama bayağı bir iş haline geldi. Bu seyahat şirketi daha çok, yurt dışından gelen insanların Türkiye tecrübesini en iyi şekilde yaşamaları içindi. Bir de benim yurt dışından çok misafirim oluyordu başa çıkamadım. Gelen arkadaşlarımı ağırlıyordum ama gelen arkadaşını, arkadaşı kendi arkadaşını getirdi derken üzerime ciddi külfet oldu.

* Biraz mecburen kurulan bir şirket mi oldu?

Biraz öyle oldu ilk başında ama kurduğuma çok memnunum. Varlıklı olan ve zor olan insanlara servis veriyoruz. Türkiye’de Turizm Bakanlığı’nın çok eğilmediği bir şey bu. Çünkü Turizm Bakanlığı “sürüm” seviyor. Ama farkında değiller ki o sürümün Türkiye ekonomisine katkısı yok; kaynaklarımızı sömürüyorlar ve karşılığında hiç para bırakmıyorlar. Antalya’ya gelip de her şey dahil otellere kapanan 20 turist yerine, bir kişi geliyor ve o 20 kişinin bıraktığı parayı bir saatte bırakıyor... Birkaç yıl evvel Bono’yla bir yemekte yan yana düştüm. İskoçya’da yeni açtığı oteli anlatıyordu. Ben de hemen, Türkiye’de de açın dedim. O da “Sizin Turizm Bakanlığı’nızın yüksek gelirli turiste servis veren bir bölümü yok” demişti. Oysa bu her ülkede var; Yunanistan, Fransa, İngiltere.

Özlem Önal ülkemizi en iyi temsil eden kız

Özlem Önal çok yakın arkadaşım. Türkiye’yi yurt dışında temsil eden kendi jenerasyonun en iyi kızı. Türk Hükümeti Özlem Önal’a para vermeli gezsin diye. Ülkemizi yurt dışında bu kadar iyi temsil eden ikinci bir hanım tanımıyorum. Üç dil bilen, fıstık gibi olan, çok tatlı biri...

Çok şaşıracaksanız ama gece pek çıkmam.
İçki de içmem. Evet partiler düzenliyorum ama o iş. Yurt dışında çok çıktığım için Türkiye’ye geldiğimde evimi çok özlemiş oluyorum. Bir de artık sarhoş insanlara tahammül edemiyorum, toleransım azaldı.

SİNEMA :Yaptığım film Oscar’a aday olacak

* Bu aralar en çok vaktinizi ne alıyor?

Yarın bir fotoğraf sergim var. Sergiden ziyade bir kutlama diyebiliriz. Üniversiteden mezun olduktan sonra ilk iş, İngiliz Vogue Dergisi’nde Anna Wintour’la çalıştım. O zaman dünyanın en iyi fotoğrafçılarıyla çekimlere gittim ve o da beni çok etkiledi. Uzun zamandır fotoğraf çekiyorum ama en son Rio Karnavalı’nda çektiğim fotoğraflar çok ilginç oldu. Yeni bir teknik denedim. Lucca’nın sahibi Cem Mirap beni ikna etti ve orada sergilemeye karar verdim bir kısmını. Bu bir başlangıç. Bir de şu anda çok bahsedemeyeceğim dokümanter bir film üstüne çalışıyorum. İlk kez bir filmin yapımcısı oldum. Şu an en çok vaktimi o alıyor. Temmuz ayında dünyanın en iyi yönetmenlerinden biri Türkiye’ye gelecek ve çekecek.

* Tek bir konu üzerine mi olacak mesela?

Tek bir konu, çok da ilginç bir konu. Uluslararası bir film olacak. Yurt dışından gelen birtakım arkadaşlarım uyandı, beni de uyandırdılar. “Bak Türkiye’de böyle bir şey var” diye. Hayatımızın hep içinde geçen ama kanıksadığımız bir şey. Açılışını Sundance Film Festivali’nde yapacağız. Cannes Film Festivali, Venedik Film Festivali, Berlin Film Festivali’ne giriyor. Tabii ki Oscarlara aday olarak sokacağız. Yönetmenin adını duysanız anlarsınız niye iddialı olduğumu.

* Çok merak ettim nasıl bir film olduğunu, ne zaman izleyebileceğiz?

2011 Haziran.

* Film yapımcısı Ömer Karacan olarak devam etmeyi düşünüyor musunuz?

Bu tecrübe şimdiye kadar çok hoşuma gitti. Eğer sonuna kadar da böyle gidecekse kesinlikle. Çünkü işlenecek çok konu var aklımda. Önümüzdeki yıl, üç aylığına Los Angeles’ta bir kurs alıp daha da ciddi olarak film işine girmeyi düşünüyorum.

* Bir dünya starı getireceksiniz diye bir haber okudum ben.

Palavra. Dünya starları hep geliyor. Bir de o isimleri ben getirmiyorum ki. Adam geliyor, ben de ağırlıyorum. Şu anda bilmem kimi getireceğim diye bir şey yok ama yazın teker teker damlamaya başlarlar.

* Salma Hayek, Naomi Campbell, Uma Thurman, Paris Hilton... Nasıl arkadaş oluyorsunuz bu insanlarla?

Salma Hayek, ağabeyimi ziyarete gelmişti. Naomi, eski ev arkadaşım. Paris, Türkiye’ye geldiğinde çok yakın bir arkadaşımla flört ediyordu. Elizabeth Hurley’in eşi 20 yıllık en yakın arkadaşlarımdan biridir. Elizabeth’in 40’ıncı yaşgününü de bu evde kutladık mesela. Uma Thurman’ın o sıradaki nişanlısı yakın bir arkadaşımın patronuydu. Patronu İstanbul’a gelince hep beraber dışarı çıktık. Tanıdığın tanıdığı yani. Yurt dışındaki birtakım insanlar var ki, etraflarında benim dışımda pek fazla Türk olmuyor.

* Jet sosyete dediğimiz insanlar mı bunlar?

Jet sosyete deyimi çok kötü bir şey; artık çok pespaye bir şey oldu. Paranız olduğu zaman jet sosyeteye çok kolay girersiniz. Bir insan hakkında jet sosyete demek gurur duyulacak bir şey değil.

* Ne zamandır böyle oldu peki?

Son 10 yıldır. Paralar el değiştirdiğinden beri. Orta Doğulu ve Rus zenginler arttı. Kültürü olmayan birtakım insanlar paralarıyla birtakım yerler girebiliyorlar.

* Bir insanla tanışırken kendinizi nasıl tanıtıyorsunuz; müzik, film yapımcısı..?

Kiminle tanışıyorsam ona göre söylüyorum. Bir film prodüktörüyle tanışıyorsam ben de film prodüktörüyüm diyorum ya da gazeteci biriyle tanışıyorsam, Türkiye’de 3 kuşak basın yayında olan tek aileyiz. Ondan bahseddiyorum.

* Politikacıyla tanışırsanız?

Medya Grubunun ortağı. Politikacılarla hiç tanışmıyorum desem.

* Sıradan bir insanla tanışıyorsanız?

Sadece Ömer.

Haberin Devamı