Gazete Vatan Logo

Kötülerle savaş devam ediyor

Açlık Oyunları serisinin ikinci bölümünde ufak bir kıvılcımın çakılmasıyla alevlenen heyecan verici bir maceraya çağrılıyoruz. Katniss Everdeen, 74'üncü Açlık Oyunları'ndan partneri Peeta Mellark’la zafer kazanmış bir şekilde eve döner. Eve dönüş sonrası zaferlerini kutlamak için katıldıkları zafer turunda yakın arkadaşlarını ve ailelerini geride bırakmak zorunda kalırlar. Başkan Snow bu sefer onları tamamen ortadan kaldırmaya kararlı ve semtlerdeki umut ışıklarını ve devrim kıvılcımlarını söndürmeye yeminlidir. Peeta and Katniss şimdi her zamankinden daha tecrübeli ve yaman rakiplerle karşı karşıya olduklarını farkederler. Panem’deki devrimin fitilini yakabilmek için Katniss ve Peeta’nın ölümüne savaşması ve düşmanlarını yenmesi gerekmektedir.

Açlık Oyunları Suzanne Collins’in bilimkurgu romanı ‘Catching Fire’dan uyarlandı. Geçen yılın oyunlarının avcısı, ‘Ateşli Kız’ Katniss Everdeen, geleceğin muktedir sınıflarının kötücül yönetimine karşı devrimin fitilini yakıyor. Devrimin tohumları memleketin dört bir yanına saçılırken Panem halkı ordunun şiddet, işkence ve cinayetlerine göğüs germeyi başarıyor. Dehşet adasına giden Katniss ve Peeta zehirli sis bulutlarının içinden geçip beklenmedik işbirlikçiler ediniyorlar.

Jennifer Lawrence filmin en büyük albenisi. Katniss’in korkularını, dehşetini ve vicdanını bize tüm varlığıyla hissettiriyor Lawrence. Filmin esrarengiz karakterlerinden Heavensbee Philip Seymour Hoffman tarafından başarıyla canlandırılmış. Filmde ‘Survivor Antik Roma’ya gidiyor’ duygusu hep canlı tutulmuş.

Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak

(The Hunger Games: Catching Fire)
Y: Francis Lawrence
O: Jennifer Lawrence, Liam Hemsworth, Josh Hutcherson, Elizabeth Banks
Yapım: 2013 ABD
AKSİYON imdb: 7.7



Metin sinemada inandırıcılıktan uzaklaşmış

Telaffuzu zor bu kelime nüfusun yarısının, erkekleri kendine köle eden, onların nefsleriyle kurdukları ilişkideki temel imtihanı. Testosteron olmasaydı savaşlar, bireysel ve toplu tecavüzler, istismarlar, şiddet olmazdı ama belki de dünya daha sıkıcı bir yer olurdu. İlksen Başarır Polonyalı yazar Andrzej Saramonowicz’in oyununu başarılı oyuncularla filme uyarlamış. Futbol maçlarından, meclis kürsülerine, sokak kavgalarından, kadın cinayetlerine bu hormonu kontrol altına alabilmek, modern olmanın ölçüsü haline geldi. Belki de ‘oğlan çocuğu’ olmakla ‘adam gibi adam’ olabilmek arasındaki çizgiyi de testosteron kontrolüyle çizsek türün devamını sağlayan bu hormona çok mu şey yüklemiş oluruz?

Film üniversitede öğretim görevlisi olan saf bir adamın şarkıcı bir kızla yapacağı nikah töreniyle açılıyor. Soluklar tutulmuş, kızımız tam ‘evet’ diyecekken ‘sevmediğim birisine evet diyemem’ diyip, gidip fotoğrafçıyı öpüyor. Erkek tarafı fotoğrafçıyı önce bir güzel haklıyor, ardından bir restorana götürüyor ve yine tartaklıyor. Garsonun da olaya dahil olmasıyla erkeklik nedir, erkeğin kadın karşısındaki durumu nedir alt metinli bir tartışma başlıyor. Erkeklerin biraraya geldiklerinde bazen ‘avamlaşmaları’ Testosteron’da abartılı ve inandırıcı olmayan bir uslupla anlatılmış. Ağırlıklı olarak cinsel tecrübelerin anlatıldığı filmde sadece erkeklik hikayelerini anlatarak erkeklerin bilinçlerinin yükselemeyeceği aşikar. Aslında en fazla terkedilme anlarında egosu yontulan erkeğin kırılganlığından bizi erkekliği derinlemesine tartıştıracak bir imkan doğuyor.

Ancak belki de aslına sadık kalmak zorunda olan uyarlamanın handikapı: Testosteron belki tiyatroya daha uygun olduğu için sinemada inandırıcılıktan uzaklaşıp, bu fırsatı kaçırıyor. Erkekler bir araya geldiklerinde bu kadar bayağılaşıyorlar mı, belki sırf bunu sorgulamak için filmi izlemeyi düşünebilirsiniz.

Erkek Tarafı: Testosteron KOMEDİ

Y: İlksen Başarır
O: Mert Fırat, Onur Ünsal, Timur Acar, Emre Karayel, Tuna Kırlı, Metin Coşkun, Cihan Ercan
Yapım: 2013 Türkiye

Haberin Devamı