Gazete Vatan Logo
ArşivKonuştukça saygınlıklarını kaybediyorlar

Konuştukça saygınlıklarını kaybediyorlar

Aydın Kurban... İstanbul Barosu avukatlarından. Ama herkes onu ünlülerin avukatı olarak tanıyor. Geçtiğimiz günlerde Bülent Ersoy’la ilgili aldırdığı kararla Türk hukuk tarihinde bir ilki imza atan Kurban, Kayahan’dan Burak Kut’a, Tamer Karadağlı’dan Hüsnü Şenlendirici’ye kadar birçok ünlü için hukuk mücadelesi veriyor

Müzik dünyasında 11 yıl prodüktörlük yaptıktan sonra avukatlığa başlayan Aydın Kurban son günlerin en çok konuşulan isimleri arasında. En son Bülent Ersoy davasıyla karşımıza çıkan ama magazin dünyasında davalar, kavgalar çoğaldıkça adını daha sık duyduğumuz Aydın Kurban’a ünlülerin davalarının merak edilenlerini sorduk.

Ünlülerin avukatı diye anılıyorsunuz. Nasıl oluyor da bir avukat ünlülerin avukatı haline geliyor?
Belli bir plan ve hedef dahilinde değildi tabii ki. Ankara Hukuk Fakültesi’nde okudum. Okul bittikten sonra avukatlığa başladım. Bir yıl sonra İstanbul’dan bir albüm teklifi geldi.

Nasıl yani, neden bir avukata albüm teklifi gelsin ki?
Öğrenciyken bir müzik grubumuz vardı ve ben de grubun solistiydim. Hobi niteliğindeydi ve aklımdan mesleğe dönüştürmek geçmedi. O dönemde TRT’de çıkıyorduk. Orada dinleyip beğenmişler herhalde. Ama albüm teklifini reddettim. Bu defa da prodüktörlük yapmamı istediler. İstanbul’a yerleşmek istiyordum. 24 yaşındaydım. Genç bir avukat olarak mesleğin hangi dalında ilerlemem gerektiği konusunda karar vermemiştim. Teklif cazip geldi ve kabul ettim. Avukatlığı bırakıp plak şirketinin başına genel müdür olarak geçtim. 2000 yılına kadar da devam ettim.

Peki kararınızı değiştiren ne oldu?
Arkadaşlarımın biraz etkisi oldu. Bu süreçte müzik dünyasında önemli deneyimler kazandım. Beraber çalıştığım sanatçı arkadaşlarımın telif hakları gibi hukuki konularda sıkıntıları vardı. 1999 yılında telif hakları konusunu kafama taktım. Ve kendi hukuk büromu açtım.
Yani onca yıl prodüktörlüğünü yaptığınız veya tanıştığınız ünlüler bu sefer sizin müvekkiliniz mi olmaya başladı?
Evet aynen öyle oldu.

Kırılmayın ama “ünlülerin avukatı” denince sanki avukatmış da hafif bir avukatmış, ciddi bir durum yokmuş gibi anlaşılıyor... Siz sadece ünlü isimlerin davalarını mı alıyorsunuz?
Bir mesleğin ciddiyet ve kriterini kendiniz ortaya koyarsınız. Prensipleriniz iş tarzınızı belirler. Ben hiçbir zaman ceza, icra hukukunu kendi çalışma alanım olarak görmedim. Fikri hukukun kendine özgü derin bir tarafı var. Telif hakları ve fikri hukuk dünyada çok özen gösterilen alandır. Kaldı ki benim müvekkilerim sadece müzisyenler değil. Yazarlar, oyuncular, yönetmenler de var.

Ünlülerin, boşanma, taciz ve hakaret davalarına da bakıyorsunuz?
Çok fazla değil... Kıramayacağım arkadaşlarım, kıramayacağım müvekkillerimse ancak o zaman alıyorum diğer davalarını. Ama hiç cazip gelmiyor.

Kamuoyunda sempatisi veya antipatisi yüksek sanatçı, davanın kararı için avantaj ya da dezavantaja dönmez mi?
Ben rahatsız olacağım bir davayı kabul etmem. Benim çalıştığım insanların hepsi prensip sahibi, saygın insanlar. Görüş ve önerilerime saygı gösterir ve uyarlar. Sanırım hayatlarında onları en ağır eleştiren benim. Ben ne Bülent Ersoy, ne Kayahan ne de Kenan Doğulu’yla ünlü insan ilişkisi kurmam. Bazen basında çıkan haberlerle ilgili tekzip talep ederler ama ben bakarım ve hakikaten çirkin, hakaret boyutunda yazılar varsa müdahale ederim. Katı ve tavizsizimdir. Sadece müvekkil istediği için dava açmam. İşin içine hukuk girdiği zaman ünlü veya sanatçı olmanın bir farkı yoktur. Hiçbir mahkeme de bu adam ünlü diye özel muamele etmez.

Evlenmek kadar boşanmak da hakları

En son Bület Ersoy için açtığınız ve kazandığınız davayla konuşuluyorsunuz...
Bülent Hanım nişanlanma kararını verdiği dönemde hakkında çıkan haberlerden çok rahatsız oluyordu. Bir gün bana, “Benim 1981’den önceki hayatımın ikide bir tokat gibi yüzüme vurulmasını, hakkımda kötü şeyler yazılmasını engellemek için kanuni bir hakkım yok mu?” diye sordu. Hemen çalışmalara başladım...

Ve davayı açıp kazandınız... Bülent Ersoy’un tepkisi ne oldu?
Tabii ki çok sevindi.

Mahkemenin kararı ne anlama geliyor?
Karar, “Bülent Ersoy’un hayatı ve özel hayatı hakkında haber yapabilirsiniz ama o haberlerin önüne geçirdiği ameliyatı ekleyemezsiniz. Evliliğini, boşanmasını yazabilir ama cinsiyet konularına giremez, iyi ya da kötü yorum yazamazsınız” diyor.

Aksi bir davranışın cezası ne olacak?
Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılacak bir suç duyurusuyla hakkınızda hapis cezası istemiyle dava açılabilir...

Peki şimdi biz Bülent Ersoy’un eski Türk filmlerini de mi izleyemeyeceğiz?
Hayır. Yayınlanmayacak o filmler.

Gelelim diğer davalara... Yılın en çok konuşulan adamları Hüsnü Şenlendirici ve Tamer Karadağlı da sizin müvekkiliniz. Birini boşadınız birini de boşamak üzeresiniz...
Tamer de Hüsnü de sevdiğim arkadaşlarım. Evlenmek kadar boşanmak da hakları.

Evet ama bahsettiğimiz iki örnek de şiddetli geçimsizlikten boşanmıyor...
Benim düşünceme göre ilişkilerin ve evliliklerin bitmesinin nedenini hiçbir zaman üçünçü kişilerde aramamak lazım. Konuştuğumuz davalardan biri devam ediyor o yüzden fazla şey söyleyemem. Ama kişiler evlilikleri bitse de anne ve babalığın bitmediğini fark ederek davranmalılar. Dava sürecinde konuşulmamalı, özel hayatlarıyla bu kadar gündem teşkil etmeleri de doğru değil. Ben, olay seviyesini kaybetmesin isterim. Yoksa müvekkilim nerede ne yapmış beni ilgilendirmez.

Dava sırasında gizli aşkların ortaya çıkması, konuşulması seyri değiştiriyor mu?
Hayır değiştirmez. Hiçbir yargıç, hakim, televizyonda izlediği, okuduğu veya karşısına gelen ünlü kişiden etkilenmez.

Yine çok tartışılan Nilüfer ve Kayahan davasında da taraf avukatıydınız... O dava da Nilüfer’in bir daha Kayahan şarkısı söyleyemeyeceği kararıyla sonuçlandı?
O karar, söz yazarlarının hakları açısından çok önemlidir. Nilüfer Hanım artık Kayahan’ın şarkılarını söyleyemeyecek. Aralarında 20 yıl devam eden bir iş birliği ve anlaşma varmış. 20 yıl boyunca Nilüfer Hanım katıldığı her konserin yüzde beşini Kayahan Bey’e ödemek şartıyla şarkıları söylemiş. Kayahan Bey de bu anlaşma karşılığında Nilüfer’in onayı olmadan kimseye beste vermemiş. Bir gün Nilüfer Hanım anlaşmanın kendine düşen kısmını bozuyor ve sorunlar orada başlıyor...

Yeşim Salkım, İlker İnanoğlu ve Güzide Duran’ın dava dosyası da sizde...
Benim en çok eleştirdiğim konu bu. Sanatçıların kendileriyle ilgili her konuyu büyük tartışmaya dönüştürmesi onlar için de zararlı. İnandırıcılıkları ile saygınlıkları zarar görüyor ve bir süre sonra da bunu kaybediyorlar.

Dava sürecinde basında görünmemeyi ve konuşmamayı şart koşamıyor musunuz?
Koşuyorum. Ama müvekkiliniz konuşmasa da karşı taraf konuşuyor. Bakın Hüsnü’nün konuşmaları sadece kelimelerle kısıtlıdır ama Nazire Şenlendirici, Seda Sayan’a, İbrahim Tatlıses Şov’a konuk oluyor.

Haberin Devamı