Kalk gidelim nasıl bir dizi oldu?
İstanbul’da lüks bir hayat yaşayan Mustafa Ali’nin iflas ederek ailesiyle 20 yıl önce terk ettiği köyüne geri dönmesi ve köy-şehir hayatından doğan çatışmalar komik bir dille anlatılıyor. Dizimizde modern hayatın insanlara getirdiği rahatlık ve lüksün yanında, eksilttiği yardımlaşma, ailevi ilişkiler, sadakat, iyilik, insan sevgisi, kuşaklar arası bağlar, manevi değerler gibi konular karşılaştırmalı olarak işleniyor ve her karakterin hikayesi bu olgular üzerinden kurgulanıyor.
Diziyi kabul ederken senaryoda sizi etkileyen ne oldu?
Dizinin yukarıda anlattığım konusu genel itibariyle beni çok etkiledi. Ülke gündemi nedeniyle zaman zaman üzgün ve gergin bir ruh halinde olan ülke insanımızın diziyi gülümseyerek izleyecek olması da beni ayrıca motive ediyor. 12 sene boyunca dram dizilerinde oynadıktan sonra senaryosu, kadrosu ve kanalı çok kuvvetli olan bir komedi dizisinde oynamak çok heyecan verici.
Şehir dışı bir iş olduğu için tereddüt yaşamadınız mı?
Tiyatro programım ve konserlerimden dolayı İstanbul dışında bir dizide uzun bir sure oynamam demiştim gecen sene. Fakat, bu yaz Akyaka’da kite surf yapmaya başlayıp 4-5 ayımı aktif spora verip, bölgenin doğasınaaşık olunca ilk kez Muğla’da dizi çekilsin bu taraflarda olmak istiyorum diye dua ettim.
Karakterim hayatla barışık olan biri
Her şeyden önce ilk kez komedi dizisinde oynuyor olmak çok cazip bir fikir. Karakterim Nurcan kendine çok iyi bakan, ailesine ve kocasına düşkün, hayatla barışık günümüz şehirli kadını. Nurcan’ın köye yerleşmek zorunda kalması başlı başına büyük bir çatışma. Bu çatışmadan komedi doğması kaçınılmaz.
Müzikal ve tiyatro oyunlarınız nasıl gidiyor?
Haldun Dorman rejisiyle güçlü kadrosuyla sahneye koyduğumuz Broadway’den İstanbul’a müzikal showumuz tek defaya mahsus bir geceydi. Önümüzdeki yaz tekrar hayata geçirmeyi planlıyoruz. 8. senesine giren Leyla’nın Evi oyunumuz ise, hala dopdolu salonlarda seyircimizle buluşmaya devam edıyor. Bir de yaklaşık üzerinde 5 yıldır çalıştığımız aile projemiz, özgün bir Anadolu masalı olan Tahir İle Zühre müzikalimiz var, Türkiye’de ilk kez “Off-Broadway” yöntemiyle, gösterime girmeden önce konser formatında 19 Aralık’ta PSM Drama sahnesinde seyirciyle buluşacak.
Bağışla hayvan tedavi edilecek
“Bana Göz Kulak Ol” derneğinin kurucu üyelerindenim. Bu yıl da derneğimizle farkındalık projelerini gerçekleştirmek istiyoruz. İmza kampanyaları oluşturarak yasalarda değişiklikler yapılmasına katkı sağlamaya çalışıyoruz. Elde ettiğimiz bağışlarla hayvan tedavilerini karşılamaya devam ediyoruz.
Tiyatro kökenli bir oyuncusunuz rol seçer misiniz?
Her oynadığım rolün bir öncekinden farklı olmasına çok özen gösteriyorum. Tiyatro, sinema ya da dizide oynadığım her rolde oyunculuğuma katkı sağlayacak donelerin olması önemli. Aynı tip rollerin tekliflerini kabul etmiyorum, doğru rolün gelmesini bekliyorum.
Tiyatrocu olmanın avantajı var
Kalk gidelim sizce nasıl bir dizi?
Sıcak bir aile dizisi. Her yaştan insanın rahatlıkla TV’de izleyebileceği bir yapım.
Senaryoda sizi en çok etkileyen ne oldu?
Senaryoda beni en çok etkileyen Mustafa Ali karakterinin hem komedi hem de dram barındıran bir karakteri olmasıydı. Oyunculuk yeteneklerimi her riskli safhada da göstermeme fırsat verecek bir rolüm var. Bu yüzden çok beğendim. Şu anda İstanbul’da herkes trafikten, yoğunluktan şikayetçi, hayat mücadelesinden sıkılmış durumda. 20 milyon insanın yaşadığı bir şehir. Hikaye de bu vardı. Biz şu anda birçok insanın hayalini kurduğu bir senaryoyu hayata geçirmiş bulunuyoruz.
Tiyatro kökenli bir partneriniz olmasının ne gibi avantajları var?
Bu dizide çok kaliteli oyuncular bir araya geldi. Ve herkes özenle seçildi. Oyunculuğa gelince tiyatro kökenli olmasının karşılıklı büyük avantajlarını yaşıyoruz. Duygularımızı ifade ederek sahnelerimizi kolay ve içtenlikle oynuyoruz. Sevgimizi ve saygımız birbirimize karşı çok büyük. Ayça ilk defa bir komedi dizinde oynamış bende tam tersine çok fazla komedi dizinde rol aldım.