Gazete Vatan Logo

"Kızınız tecavüze uğrasa ne yaparsınız?"

Yasemin Ç.,zincirin sadece bir halkası.Tecavüze uğrayan kızına sarılmak yerine onu öldüren zihniyet ise hala başrolde

Kızınız tecavüze uğrasa ne yaparsınız? Bu soruya birçoğunuzun aynı cevabı vereceğini biliyoruz. Ama bu soruya "kızımı öldürürüm" cevabını veren bir kesim daha var. Zira gazetelerdeki töre ve namus cinayeti haberlerinin başrolünde de onlar oynuyorlar. Tecavüze uğrayan kız kardeş, abla veya kızlarını acımasızca öldüren üçüncü sayfa kahramanları... Sayıları hiç de azımsanacak gibi değil.

Akla hayale gelmeyecek, iç yakıcı bir bakış açısının peşinden koştuk. Hukuka başvurmaktan uzak ve cahil insanların tecavüz edeni mahkemeye bile vermediği tecavüze uğrayanı ise cezaya, ölüme maruz bıraktığı, kafa yapısının peşine düştük.

Ailelerinin başını öne eğecek hiçbir şey yapmadıkları ve mağdur oldukları halde "Neden öldürülüyorlar?" sorusuna cevap aradık. Bir ortak cevabı, bir ortak vicdanı, bir ortak hesabı olmalıydı bu insanların...
Yoksa insan kızını, kardeşini "aile dağılmasın" diye öldürür müydü? Ya da bakkal ekmek satmıyor diye...

Vildan Yirmibeşoğlu
(İstanbul Valiliği Kadın Hakları Komisyonu Başkanı)
"Namusunu temizlemeyen aile göç etmek zorunda kalır"
Bizim ele aldığımız üç tecavüz davasının sonucunda kızlar öldürülüyor. Töre / Namus adı altında işlenen bu cinayetlerde ceza neden kadına kesiliyor?
Bu kural aslında sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için geçerli. Bu bölgelerde kız çocukları bir mal gibi görülüyor. Tecavüze uğrayınca da o kız kirlenmiş ve işe yaramaz bir mal haline geliyor. Mağdur olması sonucu değiştirmiyor. Bu ilişkiyi isteyerek yaşamış gibi algılanıyor. Aile meclisinin erkekleri o kadının bedeni üzerinde kendilerini hak sahibi olarak görüyorlar. Namus adına işlenen bu cinayetlerin en büyük özelliği de bu... Kadınlar hiçbir şekilde aile bireyi olarak görülmüyor. Onların sahipleri erkekler.

Yani kadınlar özel mülkiyet olarak görülüyor...
Kesinlikle. Kızı tecavüze uğrayan bir baba kendi saygınlığını düşünüyor. Bilinçli bir cinayetle namusunun ve şerefinin temizleneceğini düşünüyor. Yani kızlarını öldürürlerse toplum onları saygın insanlar olarak algılayacak diye bir inançları var. Böylece aile, kendini kanun koyucu olarak görüp kendinde yargılama hakkını buluyor. Aile meclisini ailenin erkekleri temsil ediyor ve diğer kadınlara da sadece verilen kararı uygulamak ve uygulamada destek olmak kalıyor.

Sonuçta bu kızlara verilen ceza neden ölüm?
Çünkü kızların öldürülme kararı uygulanmazsa ailenin tamamı küçük düşecek. Orada aile üyelerinin sosyal ilişkileri söz konusu. Böyle bir durumdan sonra o aileyle kimse konuşmaz, erkek çocukları varsa kimse kızını vermez ve o aile artık orada barınamaz. Aile bunun farkında olduğu için kızını feda ediyor. Çünkü öldürmeyi tercih edenlere saygı duyuluyor, öldüremeyenler ise ömür boyu başı önde gezmeye mahkûm oluyor. Kahveye gitse çay vermezler, bakkala gitse ekmek alamazlar. Namusunu temizlemeyen aile insan içine çıkamaz hale gelir ve göç etmek, kaçmak zorunda bırakılır.

Bu olaylarda annelerin de sessiz kaldığını görüyoruz...
Anne bu kararı vermiyor ki. Bu karar aile meclisi tarafından veriliyor ve anne de bu kararı uygulamak zorunda kalıyor. Kadınlar ailelerini kaybetmektense kızlarını kaybedebiliyorlar. Yani diğer kızının, oğlunun mutlu olması için bir kızlarını feda ediyorlar.

Bu cinayetler en çok hangi bölgede işleniyor?
Mesela Doğu ve Güneydoğu'da ceza kıza kesilirken, Karadeniz'de ceza tecavüzcüye kesiliyor. İç Anadolu'da ve Ege'de böyle travmatik bir olay sonrası ise mahkemeye gidiliyor ve kız çocukları rehabilite ediliyor.

Doğan Şahin
(Sosyal Psikiyatrist)
"Kızımı sana el değmemiş teslim ediyorum"
Cinayete varan süreç aslında çok acımasız. Bu bozuk zihniyete göre kız eğer tecavüze uğradıysa bunu ispat etmeli, aksi takdirde rızasıyla yapmış kabul ediliyor. O zaman da namussuzca davranmış oluyor. Erkek zaten istediğiyle beraber olabilir. Bu toplumda çok normal karşılanan bir durum. Ama bir kız gidip bir adamla cinsel ilişkiye girdiyse bu namus meselesine dönüşüyor. Kız çocuğu miras gibi algılanıyor. Bir kız yetiştiriliyor ve evleneceği erkeğe saklanıyor. Evlendirirken damada "Sana el değmemiş teslim ediyorum, eğer evlendikten sonra da namussuz bir hareket yaparsa cezasını ben keserim" diyor aile. Sanki arada yazılı olmayan bir sözleşme yapılmış gibi... Sözleşmeye uyulmadığındaysa ceza kesiliyor. Ataerkil düzende baba her şeyin sahibi. Dolayısıyla kızı da onun malı ve malının onun kurallarına karşı gelmemesi gerekiyor. Aslında bugün erkek egemenliğinin devamını sağlayan neden kadındır. Çünkü kadınlarda namus algısı daha fazla ve kızlarının nasıl davranması gerektiğini en çok vurgulayanlar da anneleridir.

Ünsal Oskay
(Beykent Ünv.Rektör Yrd.Sosyolog)
"Kızımı öldürmezsem değer kaybedeceğim"
Şiddet toplumun tamamına yayılmış durumda. Ama namus kisvesi altında işlenen cinayetlerde kabak hep kadının kafasında patlıyor. Bugün gazetelerde çıkan namus cinayetleri haberini okuyan adamların büyük çoğunluğu kadını zaten ezmekte olan veya kadın gördükleri zaman tüyleri diken diken olan ayılar. Mesela adam "Ali Veli'yi öldürdü" haberine az, ama "Ali Ayşe'yi öldürdü" haberine çok ilgi gösteriyorsa o adam ya karısını ya da kızını zaten gözaltında tutuyor demektir. Şiddet sadece öldürerek uygulanmaz, geniş bir yelpazedir ve son aşaması da ortadan kaldırmak...
Neden ortadan kaldırmayı seçiyorlar? İşte burada toplumsal ve ekonomik nedenler yatıyor. Bu kararı alırken yaşadığı sosyal ortamdaki bütün ilişkilerinin nasıl değişeceğini ve bu ilişkiler değiştiği vakit kendisinin yükleneceği maliyetin ne olacağını düşünüyor. Sonunda diyor ki "kızımı öldürürsem kaybedeceğim değer 20, ama öldürmezsem 120." Çünkü öldürmezse itibarı kalmayacak. Bilmem kimden borç istese vermeyecek. Kahvehaneye girse suratına bakmayacaklar. Belki de içeri bile almayacaklar.

Haberin Devamı