Gazete Vatan Logo

Kızından hep uzaktaydı, şimdi torununa ulaşmak istiyor...

Genç karı-koca Aylin-Cengiz Çevik çifti Uğur adında, son derece sempatik bir çocuğun koruyucu ailesi olmuştu...


Bir mesaj aldım ve bu mesaj yıllar öncesinde yaptığım bir röportajı arşivden bulup çıkarmama neden oldu. Doğrusu aklımda yüzler yoktu ama konu ve o röportajdaki hislerim belleğimdeydi. 1999 yılında Sabah Gazetesi’nde çalışırken “Koruyucu aile” uygulamasıyla ilgili bir röportaj yapmıştım. Genç karı-koca Aylin-Cengiz Çevik çifti Uğur adında, son derece sempatik bir çocuğun koruyucu ailesi olmuştu. Benim onca koruyucu aile içinde Çevik çiftiyle konuşma nedenim ise farklıydı. Aylin Hanım hamileyken, yani kendi çocuklarını beklerken Uğur’un koruyucu ailesi olmaya karar vermişlerdi. Röportajı yaptığımda Ece 3, Uğur ise 9 yaşındaydı. Onlar artık kardeştiler.
Bana gelen mesaj Aylin Adalıoğlu Çevik ve Ece ile ilgiliydi. Karşıyakalı olma noktasında buluştuğumuz Yaşar Holding’in ortağı Selim Yaşar’ın bir dostundan söz ediliyordu mesajda: Seyhan Adalıoğlu. Selim Yaşar, hikâyenin çok küçük bir bölümünü telefonda özetledi bana.
Seyhan Adalıoğlu’nun kızı Aylin ve torunu Ece... Hikâye onlarla ilgiliydi. Çeşme’de Altınyunus Otel’de Selim Yaşar’ın misafir ettiği Seyhan Adalıoğlu’yla sohbet ettim. Yıllar önce yaptığım röportajdan aklımda kalan şuydu: Aylin Hanım bana yazılmamak koşuluyla, “Ben de annesiz babasız büyüdüm, bunun nasıl bir şey olduğunu bilirim. O yüzden hamile olmama rağmen aile şefkatinden uzak bir çocuğun koruyucu ailesi oldum” demişti. İşte yıllar sonra karşıma çıkan hikâye de buydu. Kendisini terk eden babasıyla oturup konuştuk. Seyhan Adalıoğlu hızlı yaşamış, yaşamdan büyük keyif alan, konuşmayı seven, eğlenceli biri. Zamanında çok yürek yaktığı her hâlinden belli. Yaşını hiç göstermiyor. 1931 doğumlu olduğuna inanmak güç. O anlatırken “Niye bunca zaman daha çok çaba sarf etmediniz?” diye geçirdim içimden. Ve Seyhan Adalıoğlu’nun o renkli hayatı içinde ıskaladığı şeyin “kızının sevgisi” olması aslında ne büyük bir kayıptı. Şimdi belki de o ıskaladığı “aşkı” torunuyla yaşamak istiyor. Kimbilir belki de çok geç değildir...
NOT: Röportajdan sonra Aylin Çevik’e durumu bildirdim ve görüşmek istedim, ancak şu ana kadar bana geri dönmedi.


Kimsiniz siz?
22 Ocak 1931 Bergama doğumluyum. Çocukluğum Cunda Adası’nda geçti. Annemin muhteşem bir evi vardı. Hâlâ zeytin bahçelerim var. İzmirliyiz, Karşıyaka âşığıyım.

Mesleğiniz nedir?
O dönemde Çiğli Havaalanı yapılıyordu, Kadir Veziroğlu’nun inşaat firmasında taşeron olarak görev aldım. Hollanda’da Yüksek Makine Mühendisliği okudum. Düsseldorf’ta çalışan Türk işçilerin permi haklarıyla ilgili çalıştım. Daha sonra Taksim’de Seyhan Ticaret’i kurdum. 1962 yılıydı. O zaman Başbakan Suat Hayri Ürgüplü’ydü. Necati Aykut da Ürgüplü’nün özel kalem müdürüydü. Elimdeki permiler Başbakanlık’ın da onayıyla daha kolay geçerdi. Biz permileri onaylattıktan sonra müşteri arardık. Şahin Süer o zaman Ankara Hastanesi’nde doğum uzmanıydı.

O kim?
Kızımın dayısı. Eşim Nezahat’in abisi. Şahin’le Maltepe’de Şato Yazar Gazinosu vardı, orada tanıştık. O zaman sahneye Gönül Yazar, Behiye Aksoy çıkıyor. Biz de onları dinliyoruz. Esat Doğu, Osmanlı Bankası’nda şube müdürü... Zonguldak Maden Ocakları’nın avukatı Osman Boratav da arkadaşımızdı. Aylin’in annesiyle Osman Boratav’ın evindeki bir davette tanıştık. Ankara’da İzmir Caddesi’nde oturuyordu Osman Boratav. Ben zımba gibi adamım, konuşkanım. Hemen arkadaş olduk.


Ne olduğunu anlamadan evlendik birbirimize çok aşıktık

Aşık mı oldunuz?
Öyle bir şey. Orada karşılaştık, tanıştırıldık, sonra görüşmeye başladık.

Nezahat Hanım kaç yaşında?
25-26...

Siz İstanbul’da yaşamıyor muydunuz?
Ben işlerin peşinde koşmak için gelmiştin Ankara’ya, ama olan oldu. Hem iş bağlamaya çalışıyoruz hem de bu işler... Esat Doğu, Şahin’e beni “Mükemmel bir adam” diye anlattı. Ben Taksim’i unuttum. Her akşam Şato Yazar’dayız.

Gazinolarda eğleniyorsunuz...
O zaman başka yer yok. Ben Nezahat Hanım’la sürekli buluşuyorum. Şahin Bey bizi görünce “Senin ne işin var burada?” diyor Nezahat’e. Şahin aramızdaki yakınlaşmadan hiç hoşnut olmadı. Ben İstanbul’a döndüm, ama haberleşmeye devam ettik. İstanbul’a Esat Doğu ve Osman Boratav geldi. “Bizim iki arkadaşımız var, araba alacaklar” filan dediler. Ben onlarla yeni iş bağlayacağız diye Ankara’ya gittim. Beni direkt Şahin’in muayenehanesine götürdüler. Gönül Yazar ve Behiye Aksoy da geldi. Esat Doğu bana direkt “Hayırlı olsun” dedi. Ben şaşırdım. Öyle bir ortam oldu ki biz apar topar evlendik.

Nasıl yani?
Aynen öyle, ne olduğunu anlamadan. Aşıktık. O da bana çok âşıktı. Ben İstanbul’dan oraya nasıl gittim, nasıl evlendim bilemedim.

Düğün filan?
Yok düğüne fırsat kalmadı.



‘Gümrükten mal kaçırır gibi neden evleniyoruz’ dedim her şey acele oldu

Öyle apar topar evlenirken “Neden?” diye sormadınız mı?
Ben de sordum, hatta “Gümrükten mal kaçırır gibi” dedim. “Bir an evvel permileri harekete geçirip Avrupa’da anlaşmaları yapılan Volkswagenları getirelim diye” dediler.

Siz de inandınız...
Dediğim gibi 2 ay sonra Nezahat’in hamile olduğunu öğrendim. Bir yatak odamız var bu arada. Başka bir şey yok. Annesi Nevşehirli, sürekli Nevşehir’den birileri geliyor. Ev kadınlarla dolu. Ben gündüz iş peşinde koşuyorum. Akşamları evde kadınlar sürekli konuşuyorlar, Anadolu kadınları... Ben başta hoşgörüyorum. Neticede erkeğim, eve de bakıyorum. Nezahat’in Babası Şükrü Süer, milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapmış bir adam. Erken rahmetli olmuş.


Eşimin annesi ile oturmak istemedim, ama Nezahat oradan ayrılıp yanıma gelemedi

Ne oldu da yollarınız ayrıldı?
Ben kendime gelmeye başladım. Yıldırım nikahı ve evlilik sarhoşluğundan kurtuldum. 7 ay sonra Aylin doğdu. Ne yazık ki tüm bunlar hüsranla sonuçlandı. Benim hayatım bu değildi. Aylin doğduktan sonra Şahin’i göremez oldum. Zaten hep meşguldü. Akşamları da benden kaçıyordu. Ben Nezahat’in annesiyle oturmak istemedim. Ankara’da güzel bir muhitte ev tuttum. 6 aylık peşin verdim kirasını. İçini döşedim. Nezahat ikna olmadı. Arada bir kaçamak yapıyor, geliyordu Nezahat ama evden tamamen ayrılamıyordu.

Siz o evde mi yaşamaya başladınız?
Evet. Şahin’e de haber gönderdim, ama o Nezahat’in annesini bırakmasını istemiyor. Nezahat de bana sürekli “Abim ne derse o olur” diyor. Aylin 2.5 yaşına geldi ve bir gelişme olmadı. Ben tavrımı koydum. Osman Boratav’a, “Ben ciddiyim, İstanbul’dan taşınıp geldim. Eğer bu eve taşınmıyorsa boşanacağım” dedim ve vekalet verdim. İstanbul’a döndüm. Almanya’da bir iş vardı ve oraya gittim. Tüm bunları Nezahat’e de anlattım. Elimdeki permiler o dönemde baş aşağı gitti.

İşleriniz de bozuldu...
Evet. Taksim’de permi işini kapattım, Almanya’da Audi’de çalıştım. Sonra bir ara yurt dışına giden işçilerin yakınlarıyla ilgili olarak soyadı olayı çıktı, işçi transferi yaptım. Bu arada Ankara’ya gelip Aylin’i de görüyordum. Ateş diye bir arkadaşım vardı... Ankara’daki evi de ona vermiştim, gelince yine o evde kalıyordum.

4 aylık aşkın meyveleri hep benden uzakta kaldı

Ne kadar sürdü sizin aşkınız?
Aşağı yukarı 4 ay. Hayatıma damgasını vuran 4 aylık bir aşk, bir kız ve şimdi de bir torun ama bu aşkın meyveleri benden hep uzakta kaldı. Ben kızımı kaybettim. O kocaman bir insan artık. Ama torunumu tanımak istiyorum. Torunumun beni tanımasını istiyorum.

Kızınız evlenirken haberiniz olmadı mı?
Aylin’in nerede çalıştığını merak ettim. Onla buluştum. Buluşmamızda bana Cengiz diye bir erkek arkadaşı olduğunu söyledi. Metropol Oteli’nin resepsiyonunda çalışıyordu Cengiz. Otele gittim Cengiz’i görmeye, kendimi tanıtmadım. “Bir arkadaşım gelecek bekliyorum” dedim ve sohbet etmeye başladım. Liseden sonra okumamıştı. “Bu işi hobi olarak yapıyorum” dedi. Aylin’e gidip “Başka birini dene” dedim ama dinlemedi. Sonra Şahin’in sekreterine Aylin’in bir sevgilisi olduğunu söyledim.

Çok kızmıştır size...
Söyle demişti. Ama yine de kızmış olabilir, çünkü pozitif değildim. Ben düğüne çağrılmadım. Aradım. Çocuğunun doğumundan sonra haberim oldu. Cengiz’le konuştum birkaç kez.


Boşandıktan sonra ilk kez kızımı 4 yaşındayken gördüm

Boşandınız mı?
Evet. 1.5 yıl beklediler. Daha sonra boşandık. O sırada Aylin küçük olduğu için velayet annede kaldı.

Boşandıktan sonra da gördünüz değil mi kızınızı?
4 yaşındaydı Aylin. Kızkardeşimin evliliğinde gördüm. Oradaki nikaha Aylin’i getirdiler. Vehbi Koç’un kız kardeşiyle evli olan Fuat Bayramoğlu tanıdıktı, Şahin’den rica ettiler ve onlar getirdi. Şahin dışarıda bekledi.


Nezahat’in öldüğünü sonradan haber verdiler, cenazesine de çağırılmadım

Nezahat Hanım’a ne oldu?
O öldü...

Nasıl, ne zaman öldü?
Aylin 3.5 yaşındaydı. Benim sonradan haberim oldu.

Sizin niye haberiniz olmuyor?
Bilmiyorum. Bana sonra haber verdiler. Cenazesine çağrılmadım.

Size niye bu kadar öfkeliler?
Bilmiyorum.

Neden öldü eşiniz?
İlk önce trafik kazası dediler, sonra diş doktoruna gitmiş, kanama olmuş dediler...

Dilim varmıyor ama acaba eşiniz bunalıma mı girdi? İntihar mı etti?
Bilmiyorum, olabilir, inanın hiç bilmiyorum. Çok gençti...

Kızınız için çok korkunç... Baba terk ediyor, ortada yok, anne ölüyor...
Ben kızımı görmek istedim...


Benim başka ilişkilerim vardı, Nezahat’le ilişkimin geçici olduğunu düşündüm

Neden bu kadar apar topar oldu?
Evlendikten sonra 1.5 ay başbaşa gezdik. Balayımız uzun sürdü. İstanbul’da yaşadığım yerlere götürdüm Nezahat’i. Antalya’ya gittik. Ankara’ya döndük. İzmir’de ailemle tanıştı. Ankara’da Muşkara Apartmanı vardı. Hiç unutamam, dev bir apartmandı. 48 daireli. 1.5 ay gezdik, geldik ve Nezahat’in annesinin evine yerleştik. İstanbul’da benim işler duruyor. Benim ilişkilerim var, Avrupa’da işlerim var. Ama bir sele kapılıp gittim.

Niye aynı ev?
Ben geçici diye bakıyorum. İş bağlantıları olunca Nezahat’i alıp İstanbul’a giderim diye düşünüyorum. Yani biz o heyecanla eve de “Evet” dedik. Esat Doğu ve Osman Boratav’a devamlı “Ne olacak? Ne zaman işleri bağlayıp İstanbul’a yerleşeceğim” diyorum. Zaman geçiyor. Bu arada Nezahat hamile...

Hemen mi hamile kaldı?
7 aylık doğdu Aylin.

Siz evlenmedem önce hamile kalmış, o yüzdem mi apar topar evlendiniz?
Galiba. Bilmiyorum. Bana erken doğum dediler.

Siz de inandınız...
Gençtim. Şimdiki gibi değil o zamanlar.

Nezahat Hanım çalışıyor muydu?
Yok. Lise mezunuydu. Abisiyle bir ara İngiltere’ye gitmişti.


Aylin’in dayısı Şahin hep kızımı kaçırdı gittiğimde de bana kültablası fırlattı

Nasıl büyüdü kızınız, anneannesi mi büyüttü?
Nezahat’in ölümünden sonra o da öldü. Şahin büyüttü Aylin’i.

Neden siz büyütmediniz?
Velayeti dayısına geçmiş. Ben Osman Boratav’a vekalet vermiştim boşanmak için, artık onu kullanarak nasıl yaptılar bilemedim...

Kızınızı görmeye gitmediniz mi?
Şahin hep kaçırdı Aylin’i. Ama yine de gittim. Tevfik Fikret Lisesi’nde okuduğunu öğrendim Aylin’in. Okula gittim. Aynı yaşlardaki bir kıza sordum, o gösterdi. Tam bir kopyamdı. Aylin’in elinden tuttum, konuştum. “Gitmem lazım” dedi. “Yarın yine geleceğim” dedim. Ama okula göndermediler. 15 gün gidip geldim.

Ortak arkadaşlarınız vardı, Şahin Bey’le ortak bir yol bulamadınız mı?
Bir kere gittim Şahin’e, bana kültablası fırlattı. Sonra ben, “Aylin’in iyi bir yerde olduğunu düşün” dedim. İstanbul’da 1971’de “Giyim’de Aylin” diye mağaza zinciri kurdum. O sırada Aylin 4 yaşındaydı.


Dayısı da evlenmedi ve Aylin için bir düzen kurmuştu

Kızınız annesiz olduğunu bilerek nasıl yaşadınız?
İçimde hep o acı kaldı. Dayısı her şeye çok hakimdi. Durumu iyiydi, Aylin için bir düzen kurmuştu. O da evlenmedi.

Siz evlendiniz mi?
Hayır ben de evlenmedim.

Bir daha ne zaman gördünüz Aylin’i?
Hamdi Korman vardır avukat. Ondan Aylin’in Gazi Üniversitesi’nde okuduğunu öğrendim. Bana Fransa’da okuyor demişlerdi. Son sınıftaydı Aylin, karşısına çıktım. “Seni bir bey arıyor” dediler, döndü, baktı ve “Tanıdım” dedi. Ben “Buradayım, kalacağım” dedim. “Tamam” dedi. O zaman artık büyümüştü. Dayısından da o kadar çekinmiyordu. Ama yine dayısı görüştüğümü öğrendi.


Aylin bana hiçbir zaman “Beni niye bıraktın” demedi

Size hiç hesap sormadı mı kızınız? “Beni niye bıraktın?” demedi mi?
Demedi. “Sen iki sene dayanamadın o hayata, ben 20 küsur senedir mücadele veriyorum” dedi. “Ben tenise, basketbola gitmek istiyorum hiçbir şeye izin alamıyorum” dedi.

Baskı altında büyümüş gibi konuşmuş...
Evet. Dayısı öyleydi ama onun iyiliğini düşünerek yapmıştır... “Sen benimle el sıkarsan farklı olur, akşam yemeğini nerede ne yiyeceğinden başka şey düşünmeyeceksin” dedim. Şahin o zaman Aylin’e neler dedi bilmiyorum, Aylin yine görüşmek istemedi.

Kafası karışmıştır... Hayatında hiç olmamışsınız... Ailenizden yakınlaşan olmadı mı?
Ailemden de hiç kimse görmedi. Nezahat’i tanıdılar, balayı sırasında... Babam pırlanta yüzük taktı.

Haberin Devamı