Kick Box’un yenilmezleri
Giderek popüler hale gelen Kick-boks ve Muay Thai gibi dövüş sporları, futbolun bile tahtını zorluyor. “World Champions League-Turkey” adı altında, ilki geçtiğimiz hafta İstanbul Gösteri Merkezi’nde düzenlenen kick-boks organizasyonunda, Gökhan Saki, Oktay Karataş, Murat Direkçi, Yücel Fidan gibi Türk dövüşçüleri ringe çıktı. Türk seyircisi, bundan böyle her ay “dövüş sporlarının şampiyonlar ligi”ni izleme şansı bulacak
Gökhan Saki, dünyada K1 sporunda unvan maçına çıkmaya en yakın Türk sporcusu... Orta sıklet maçlarına çıkan Oktay Karataş ise, Hollanda’da birçok turnuva kazanmış, tecrübeli bir isim. Gökhan Saki, geçtiğimiz hafta “World Champiosn League”in Türkiye ayağında, Yunanlı rakibi Jeremy Illiadis’i 30 saniyede nakavt etti. Oktay Karataş ise, müthiş bir mücadele sonunda İranlı rakibi Azad Soufi’yi dize getirdi. Bu iki sporcunun aslında çok az kişinin bildiği bir ortak noktası var: Her ikisi de, dünyanın pek çok ülkesinde yasaklanan “Kafes Dövüşü”ne katılmış sporcular...
Gökhan Saki: “Dövüşen kişide yürek olmalı”
K1 organizasyonunda uluslararası arenanın en tanınmış Türk sporcusu Gökhan Saki, 1984 yılında Hollanda’da doğdu. 12 senedir “kick-boks” maçlarına çıkıyor. Saki, kariyerindeki 62 maçın, 55’ini Hollanda’da yaptı. 52 galibiyeti, 10 mağlubiyeti var.
K1’de dövüşmeye ne zaman başladınız?
Mayıs 2006’da K1’deki ilk maçıma çıktım. Turnuvada finale kadar gelip, orada yenildim. Bu sene nisan ayında Japonya’da İranlı Amada’ya karşı dövüştüm. O maçı nakavtla kazandım. Geçtiğimiz ay, Amsterdam Arena’da Tunuslu Murat Bouzudi ile yaptığım maçtan sonra da, K1 organizasyonları için 2 senelik kontrat imzaladım.
Bahis maçına çıkıyor musunuz?
Biz bu tip maçlara çıkmıyoruz. K1’de üç maç kazandıktan sonra, büyük isimlere karşı dövüşeceğim. O zaman bahis maçları da olabilir.
‘Asi’ lakabınız nereden geliyor?
Genç yaşımda kendimden daha büyük ve tecrübelilere karşı dövüştüm. Hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmedim. Darbe yesem de, “nakavt” olmamak için her şeyi yaptım. Galiba bu yüzden.
En büyük başarınız ne?
Hollanda’da W.B.K.L. (Dünya Profesyonel Kick-boks Şampiyonası) organizasyonlarında iki kez dünya şampiyonu oldum. Avrupa’nın en büyük dövüşçülerine karşı mücadele ettim. Bu organizasyonlarda altın kemer ve 10 bin dolarlık ödül kazandım.
K1’in sokak dövüşünden ne farkı var?
K1’de kurallar var, sokak dövüşünde ise yok. Rakip yere düştüğünde devam etmek yok. Kuralları boksa benziyor. Fakat tekme de atabiliyorsun. “Free fight” ise, sokak dövüşü. Yerde devam ediyorsun. Ben üç kez “kafes dövüşü” yaptım. İkisini kazandım, birinde de yenildim. Maçlar 3 round’dan oluşuyor ve 5 dakika sürüyor. Dövüşün içinde güreş de var. Adamı boğabiliyorsun, bacağını kırabiliyorsun. Taraflardan biri pes edene kadar maç sürüyor.
Yasal mı?
Türkiye’de yasak ama Avrupa’nın belli ülkelerinde buna izin veriliyor. Hollanda’da kafes yok, ringte yapılıyor. Ama ben İngiltere’de dövüştüm. Orada serbestti ve kafeste yapılıyordu müsabakalar.
Ölenler de oluyor muydu?
Çoğu zaman olmuyor... Bazıları sokakta dövüşüyor. Bir yumrukla bile ölebiliyor adam. Bugüne kadar hiçbir zaman ringte birisinin öldüğüne şahit olmadım.
Bu spora arızalı adam spor gözüyle bakılıyor...
Biraz öyle... Dövüşen kişide yürek olmalı. Ama biz dışarıdaki hayatımızda o kadar agresif değiliz. Dışarıda problemim olsa da, içimden 10’a kadar sayıp kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Beni kızdırmak isteyenler oluyor. Onları görmezden geliyorum.
Oktay Karataş: “Ringte ölüm makinesi oluyorum”
Oktay Karataş, 1981 doğumlu bir sporcu. Hollanda’da yaşıyor. 16 yaşından beri dövüş sporlarına meraklı. Ağır sıklet, orta sıklet olmak üzere iki sıklette de dövüş yapabiliyor. 20 kez nakavtla galip gelmiş.
Ringteki ruh haliniz nasıl?
Ring, bir dövüşçü için en adil yerdir. Yalnız sen ve rakibin varsın. Oraya çıktığım an, “Ringin hakimi benim, bu dünya da benim” diye düşünürüm. Belki de rakibim orada ölebilir. Fakat ben de orada “ölüm makinesi” oluyorum.
Rakibiniz için endişelendiğiniz oldu mu?
Tabii ki oluyor, ama maç bittiğinde. O an, adrenalin yüksekliğinden, hiçbir şey görmüyor gözün. Bu işi yapmanın sırrı ölümden korkmamaktır.
Nakavt olunca aklınızdan neler geçiyor?
Her şey anlamını yitirmeye başlıyor. Kurşun vücuda girer ya, hiçbir şey hissetmezsin. Bir anda ölmüş gibi oluyorsun.
Maç bitip de eve döndüğünüzde ne yapıyorsunuz?
Eve döndüğünde hâlâ maçın etkisindesin. Vücudundaki ağrılar ve kapanmayan yaralar, maç atmosferinden kurtulmana izin vermiyor. Çünkü adrenalin hâlâ sürüyor.
Kick-boks dışında bir sporla uğraşıyor musun?
“Free fight” yapıyorum. Bu organizasyona “MMA” adı veriliyor, bir diğer ismi ise “Ultimate Fight (Sınırsız Dövüş)”. İçinde güreş, karete, boks, kick-boks, yani bütün sporlar var.
Biraz da vahşi bir spor...
Yere düştüğünde sana vurmaya devam ediyorlar. Maçlar kafeste de olabiliyor, ringte de... Avrupa’nın her yerinde düzenlenebiliyor.
Kafeste başınızdan neler geçti?
Gözüm, kolum, bacağım çıktı, neredeyse bayılacaktım. Birisi boğazımdan tuttu, pes etmeseydim boğulacaktım. Neredeyse, dünyam kararacaktı.