Kendinizi yeniden keşfedin!
O her şeyiyle size bağımlı! Anneliğinizi dolu dolu yaşarken bir kadın olduğunuzu unutabilirsiniz, ama siz bir kadınsınız…
Henüz 20 haftalık bebeğinizin ultrason görüntüsüne bakakaldınız. Kendinizi şimdiden bir anne gibi hissediyorsunuz. Çocuğunun ultrasonuyla aile fotoğrafı çektirenleri bile biliyoruz biz!
Doğumdan sonra sizi yeni bir hayat bekliyor olacak. Sabahın kör saatlerinde Türk filmlerindeki nidalarla acıklı bir biçimde ağlayan ve sizi derin uykulardan uyandıran bebeğinizle ilgilenmemek mümkün mü? Daha sonra sabah kalkıp en bakımlı halinizle kahvaltı etmenizi bekleyemeyiz şüphesiz. Ancak yine de siz, kendini kapıp koyuveren annelerden olmayın! Kendinize özen gösterin. Moralinizi yüksek tutmanız için özenli yaşamanız şart. Tüm ilgiyi çocuğunuza gösterip kendinizi boş verirseniz bebeğiniz de mutsuz, hayatından bezmiş bir anne görmek zorunda kalır. Bu durumda önceki güzel alışkanlıklarınızdan vazgeçmemeniz sizin için çok önemli! Kişisel bakımınıza, kilonuza, arkadaşlık ilişkilerinize kaldığı yerden devam edebilirseniz bebekli yaşamınız sizi sıkmayacaktır.
Bebeği olunca işi gücü bırakıp hayatını sadece onu emzirmeye adayan, bir yandan televizyona bakıp diğer yandan bisküvisini kemiren birçok yeni anne var. Belki de o dönemlerini kendilerince en mutlu şekilde yaşıyorlar. Ama bazı kadınlarda o mutlu dakikalar sonradan bir kimlik bunalımına dönüşebiliyor. Kendilerinden bir parça kaybetmeye başlıyorlar.
Yeni bir anne olarak, farkında olmadan ‘Kimim ben?’, ‘Eski halime nasıl dönebilirim?’ gibi sorular sorduğunuz için kendinizi suçlu hissetmeyin.
Dış görünüşünüzü, bakımınızı bir kenara bırakmayın! Yeni bir annenin eski, bakımlı günlerine dönmesi belki biraz bencil olmasını gerektirebilir, ipin ucunu kaçırmaktan da bahsetmiyoruz tabii ki. Ama en küçük boşlukları bile değerlendirmeniz sizi mutlu eder. Size tavsiyemiz, aynaya baktığınızda kabarık bir saç ve kızarık gözler görmek yerine, uyumakla işe başlamanız!
Annelik ve uyku
Yeni doğum yapan anneler bilirler, yenidoğanla uyku arasındaki ilişki Kuzey ve Güney kutupları gibidir. Dolayısıyla bu durumda yapacağınız en iyi şey, yeni rolünüze sıkıca sarılmak! Rahatlamak ve bir fincan kahve içmek. Sadece sağlıklı bir çocuk için değil annenin de sağlığının yolunda gitmesi ve günlük ilişkileri için uyku düzeni çok önemli. Çocuğunuza iyi bir uyku alışkanlığı kazandırmak önceliğiniz olsun.
Üç aylık bebeğiniz gece yarıları ağlayarak uyanıyorsa söylenmek yerine size vereceğimiz tavsiyeleri uygulamanız daha yapıcı olur. Böylece bebeğiniz bir uyku düzenine girer, siz de biraz rahat edersiniz.
Yapabileceğiniz ilk şey bebeğinizi yakınınızda uyutmak olabilir. Yatağınızın yanında yüksek ayaklı bir beşik iyi olabilir. Bu sayede bebeğinizi daha kolay emzirebilir ve rahat bir gece geçirebilirsiniz. Komodininizin üstünde de bir şişe su ve hafif besinler bulundurursanız emzirmek için açlığınızı bastırmanıza yardımcı olur. Ayrıca odanızda biberon ısıtıcı bulundurmanız da sizi gecenin bir yarısı ayaklanıp mutfağa gitmekten kurtarır.
Bebeğinizi yanınıza alarak yatağınızda sakince birkaç saat geçirmeniz size iyi gelebilir. Bebeğinizi uyku için de cesaretlendirmiş olursunuz. Onu da yanınıza alarak küvette yaptığınız sakin, sıcak bir banyodan sonra masaj, ikinize de çok iyi gelir. Sonra bebeğinizi kucaklayıp loş ışıklı odada yatağına yatırırsınız. Gündüzleri de buna benzer şeyler yapabilirsiniz. Bu şekilde bebeğiniz uyur sizde kendinize zaman yaratmış olursunuz. Camın kenarında ya da hava güzelse balkonda bir fincan kahvenizi içersiniz. Canınız isterse bir kadeh içki eşliğinde eşinizle güzel bir film izleyebilirsiniz. Unutmayın ki bunlar size bir kadın olduğunuzu hatırlatabilecek güzel detaylardır…
Beslenme düzeni
Hamile kaldığınızda önünüze bir sürü ‘zararlı besinler’ listesi gelir. Yumuşak peynirler, alkol, deniz mahsulleri gibi… Ama işin eğlenceli kısmı doğumdan sonra bütün bu zorunluluklar ortadan kalkar. Sizi bilmiyoruz ama bazı yeni anneler bebekleri dünyaya geldikten sonra da kendilerine daha sağlıklı bir beslenme düzeni yaratıyorlar. Emzirme sayesinde günde 750 kalori yakıyorsunuz, doğum nedeniyle zaten çok yorgun ve uykusuzsunuz. Bir de bunların üstüne evde yemek yapmak ve öğünleri hazırlamak eklenince zaten az olan enerjiniz iyice sıfırlanıyor. Peki, bunların hepsi birleştiğinde ne oluyor? Siz kendinizi aşırı derecede aç hissediyorsunuz ve sürekli abur cubur yiyorsunuz. Bu gerçekten yanlış değil mi?
Maalesef kadınlar kendilerini ve beslenme düzenlerini sürekli ihmal ediyorlar. Özellikle de anne olduklarında kendi bakımları hemen bir kenara atılıyor. Size önerimiz doğumdan sonraki ilk haftalar, kolay oluyor diye sürekli tost ya da makarna yemekten kaçınmanız. Hafif sebze yemeklerini tercih edin. Haşlama ya da zeytinyağlı yemekler yapın. Hangi yemeği yapacağınıza karar vermeden önce de kendinize bir sorun ‘Hangi yemekten az da olsa yesem doyarım?’ Doğumdan sonra tabii ki özlediğiniz besinleri yiyebilirsiniz ama az miktarda ve sık sık!
Kimse size günde üç beş çeşit yemek hazırlayın demiyor tabii. Ama sağlıklı, iştah açıcı olduğu kadar doyurucu olan, ara öğüne girebilecek ve doymuş yağ içermeyen besinlerle kendinizi enerji dolu hissedebilirsiniz. Evde yapılan bir müsli hem pratik hem çok lezzetli olur. Ara öğünlerde meyve ya da meyve salatası yiyebilirsiniz. Film izlerken yağsız patlamış mısır atıştırabilirsiniz. Yeni beslenme düzeninizi rejim değil bir yaşam biçimi haline getirebilirseniz inanın çok rahat edersiniz. Yapacağınız kısa yürüyüşlerle de hamilelik kilonuzdan kısa sürede kurtulabilirsiniz.
Formda anneler
İncecik kadınlara her zaman gıptayla bakıyoruz. Ama diğer yandan içimiz içimizi yiyor değil mi? Doğumdan sonra bile neredeyse beş günde daracık bir pantolonun içine girebilen kadınlar görmüşsünüzdür. Oysa birçoğunuz için kiloları almak kadar vermek de neredeyse dokuz ayı buluyor. Ama bunlar vücudunuzu sevmemeniz anlamına gelmez. Biraz istek ve azimle eski vücudunuza hatta daha iyi bir vücuda kavuşabilirsiniz. Zaten bebeğiniz biraz büyüdüğünde onun peşinde koştururken bol bol hareket ediyor olacaksınız.
Doktorlar doğumdan sonra egzersize başlamak için altı hafta beklenmesi gerektiğini öneriyor. Bu, parkın etrafında tur atamazsınız ya da yürüyerek alışverişe gidemezsiniz anlamına gelmiyor elbette. Yeni bir anne olarak aslında yapabileceğiniz birçok basit egzersiz hareketi var. Bebeğinizi pusetine oturtup parkın etrafında uzun uzun yürüyebilirsiniz. Anneniz ya da arkadaşlarınız size yakın oturuyorsa onları ziyarete gidebilirsiniz. Hatta çocuklu arkadaşlarınızla topluca yürüyüş yapmanız çok zevkli olur. Hem bebeklere hem büyüklere yoga dersi veren bir gruba katılmak da harika bir fikir aslında. Yüzmeyle de vücudunuzu çok rahat bir şekilde eski formuna kavuşturabilirsiniz. Evinize alacağınız bir yürüyüş bandı sayesinde sabahın erken saatleri bebeğiniz uyurken kalorilerinizi yakarsınız. Kilo vermek ve forma girmek gözünüzde büyüttüğünüz kadar sorun değil. Yediğinize, içtiğinize dikkat ederek ve hafif egzersizler yaparak fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz.
Yeni bir gardırop
Kadınlar için doğumdan önce ve sonra bütün gardırobunu değiştirmek can sıkıcı olsa gerek. Ama eski formunuza kavuşana kadar yapacak pek fazla bir şey de yok gibi. Evde pijamalarınızı, hamileliğinizde aldığınız giysilerinizi hatta eşinizin tişörtlerini bile giyebilirsiniz. Peki dışarı çıktığınızda ne yapıyorsunuz? Beslenmek, kilo vermek ve gardırobunuz! Hepsi birbiriyle nasıl da alakalı aslında. İş yine size düşüyor. Yemekten kısıp hareket etmeyi artırın. Kendinize yeni kilonuza göre kıyafetler alabilir, güzel ve renkli hem de yepyeni bir gardırop oluşturabilirsiniz. Ayrıca ‘Nasılsa doğumda aldığım kiloları vereceğim!’ diyorsanız kendinize bir beden küçük giysiler alın. Böylece onları giyebilmek için kilo vermeye daha çok adapte olabilirsiniz.
Bazı anneler doğumdan sonra modadan tamamen koptuklarını düşünebilirler. Biz öyle düşünmüyoruz. Alışveriş için mağazaları gezerken mutlaka kendinize uygun şeyler bulabilir üstüne bir de yürüyüş yapmış olursunuz. İkisi bir arada ne kadar da güzel olur!
Kendinizi giysilerinizin içinde mutlu ve rahat hissetmek varken sıkıntıya girmeyin. Her şeyin bir çözümü var. Şimdi hiç gecikmeden gardırobunuzu açın. Beğenmediğiniz ne kadar elbiseniz, eteğiniz, tişörtünüz varsa çıkarıp bir bavula koyun. Etrafta mutlaka bunlara ihtiyacı olan birileri vardır. Onlara verebilirsiniz. Sonra neye ihtiyacınız olduğunu, sevdiğiniz renkleri düşünün. Bunun üzerine alışveriş listenizi oluşturun. Böylece alışveriş için çıktığınızda kafanız karışmaz. Gerçekten istediğiniz, beğendiğiniz ve ihtiyacınız olan giysileri alırsınız. Bir öğleden sonrayı kendinize ve gardırobunuza ayırmak ne kadar kötü olabilir ki? Sizin kesinlikle böyle bir şeye ihtiyacınız var. Dolabınızdaki fazlalıkları bir güzel temizledikten sonra yeni kıyafetleriniz için de yer açılmış olur. Ayakkabı, çanta, yazlık ve kışlıklarınızı bir düzene sokmuş olursunuz. Tabii sanırız bunların arasında en önemlisi, emzirmeye uygun kıyafetlerinizin ve iç çamaşırlarınızın ön sıralarda olması. Ne de olsa yeni bir annesiniz. Onlara birkaç ay daha ihtiyacınız olacak… Bizden söylemesi bu döneminizin de doya doya tadını çıkarın. Bir de spor yapmak için uygun kıyafetleriniz yoksa, listenize mutlaka bunu da ekleyin!
Arkadaşlar
İtiraf zamanı! Yeni anneler olarak kaçınız kız arkadaşlarını ihmal etti? Ya da kaçınız eşine haftada en az üç kez ‘Seni seviyorum’ demek yerine ‘Süt pompasını gördün mü?’ diye sordu.
Bebeğinizle kurmaya çalıştığınız bu taptaze ilişki sırasında arkadaşlarınızla ve eşinizle olan dostluklarınızı ister istemez ihmal ediyor olabilirsiniz. Ama doğumdan önce olduğu kadar doğumdan sonra da onlara ihtiyacınız var. Canınız sıkıldığında, dertleşmek istediğinizde, bebeğinizin ağlamaları bitmediğinde kimi arayıp yardım isteyeceksiniz? Anneniz ya da kayınvalideniz her zaman yanınızda olamaz ki!
Doğumdan sonra arkadaşlarınızla gece dışarı çıkmak yerine eşinizle doyasıya sevişmek de istiyor olabilirsiniz. Hamileliğiniz boyunca biliyoruz ki en çok özlediğiniz şeylerden birisi de bu oldu. Böyle geçerli bir sebep için arkadaşlarınıza tabii ki pembe bir yalan uydurabilirsiniz. Ama başka durumlarda canınız istemese bile kendinizi arkadaşlarınızla görüşmek için biraz zorlayın. Çünkü sizin böyle bir şeye çok ihtiyacınız var. Monotonluktan çıkmanız gerçekten çok önemli.
Günler, aylar geçtikçe bebeğinizle geçirdiğiniz vakitler de size yetmeyebilir. Arkadaşlarınızla buluşup sohbet etmeye ihtiyaç duyar hale gelebilirsiniz. Bu yüzden onları ihmal etmeyin. Bağlantınızı kesmeyin ki aradığınızda ulaşabilesiniz. Arkadaşlarınızı evinize davet ederek yediğiniz bir akşam yemeği, izleyeceğiniz bir film uzun hamilelik döneminden ve doğumdan sonra size çok iyi gelir. Yaşamınıza yeni bir renk katmış, yeni bir sayfa açmış gibi olursunuz.
Eşinizle mum ışığında ve taze, mis kokulu çiçekler eşliğinde geçirdiğiniz bir akşam yemeği ve sonrası bir kez daha kadınlığınızı hissetmenizi sağlar.
Hamilelikten ve doğumdan sonra kendinize vakit ayırmak o kadar da zor olmasa gerek! Sağlığınız, uyku düzeniniz, gardırobunuz, eşiniz ve arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz… Bunların hepsi sizi yeniden canlandıracak önemli detaylar. Çünkü çocuğunuz olduktan sonra adeta yeni bir kimlik kazanıyorsunuz ve yeni yaşamınızda mutlu olmayı fazlaca hak ediyorsunuz. Bir anne, bir kadın olabilirsiniz ama unutmayın her şeyden önce bir bireysiniz!
UZMANIMIZ CEVAPLIYOR
Sizin sorunlarınıza tercüman olup konumuzla ilgili soruları bir bilene soralım dedik! Psikolog İrem Bayoğlu doğum sonrası annelerimizin ne yapması gerektiği ile ilgili sorularımızı yanıtlandırdı ve merakımızı giderdi, buyurun işte yanıtlar…
Kadınlar neden içlerine kapanır?
Hamilelik ve doğum önemli biyolojik değişikliklerin yaşandığı fizyolojik bir süreç. Bazı annelerimiz, hamilelik ve doğuma bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlere kolaylıkla uyum sağlayabiliyor. Bazılarıysa birtakım psikolojik sorunlar yaşayabiliyor.
Anneler doğumla birlikte fiziksel, psikolojik ve sosyal alanda birçok değişim yaşıyor. Tüm bu değişikliklere uyum sağlama mücadelesinde annelerimiz kendini yorgun hissedebilir. Toplumun beklentisine göre bebeğini kucağına alan anne mucizevî bir süreci yaşamalı ve tüm sıkıntılarını bebekle bir unutmalıdır. Oysa gerçek yaşamla duydukları ve okudukları farklıdır. İlk anda yaşadığı o karmaşık duygular anneyi mutsuz eder. Sanki her anne muhteşem annelik duygularını ilk andan itibaren hissediyormuş, kendisi hissedemiyormuş gibi düşünür. Anneler bu durumda kendilerini başarısız, yetersiz, tükenmiş ve ezilmiş hissedebilir.
Hem bir kadın hem de bir anne olabilmenin püf noktaları var mı?
Bazı anneler geçmiş deneyimleri ve kişilik özelliklerine bağlı olarak bebeklerine bakmakta zorluk yaşamazken bazı anneler ise duygusal ve fiziksel bakım vermekte güçlük yaşayabilir. Ailede her ne kadar istenen bir bebek olsa da doğum çoğu anne için streslidir. Anneler yeni doğum yaptıkları dönemde özellikle geceleri uyuyamadıkları, yeterince beslenemedikleri ve üstlendikleri başka rollerin sorumluluklarını aynı anda yerine getirmeye çalıştıkları için kendilerini ezilmiş, tükenmiş ve engellenmiş hissedebilir. Annelikle beraber yeni bir sosyal rolün üstlenilişi de başlar. Kadın çocuk yetiştirme sorumluluğunda tek adres olarak gösterilen toplumda daha çok kaygı yaşamaya ve baskı hissetmeye başlayabilir. Anneliğe adım atan kadın yeni kimliğine alışmak için zamana ve desteğe ihtiyacı vardır. Kadın içinde bulunduğu ailenin ve sosyal çevrenin kendisine sürekli “anne” kimliğinin altını çizen tutumla yaklaşımının karşısında şaşkınlık içinde kalabilir. Aileye yeni dahil olan bu küçücük bebeğin getirdiği sorumluluğun altında kendisini güvensiz ve yalnız hissedebilir. Bir bebeği beslemek, onun duygusal ve fiziksel bakımını üstlenmek, uykusuz kalmak ve değişen rollere adapte olmak anne için çok zorlayıcı olabilir. Tüm bu karmakarışık duyguların yanında çevreden sürekli gelen yorumlar, tavsiyeler anneyi daha da bunaltıp yorgun düşürebilir. Bu noktada desteğe ve anlaşılmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var. Annenin aile üyeleriyle ve arkadaşlarıyla doğum sonrasında yaşadığı duygusal süreçleri paylaşabiliyor olması çok önemli.
Fiziksel görünüşleri değişiyor. Kendilerine olan güvenlerini nasıl kazanabilirler?
Doğum sonrası yaşadığı fiziksel değişim zaman zaman annelerimizi mutsuz edebilir. Buradan tüm annelere seslenelim; bu durumun geçici olduğunu bilin, kendi bakımınıza özen gösterin, yeterli ve dengeli beslenin. Ayrıca düzenli olarak spor yapın. Böylece, içinde bulunduğunuz karamsar tablodan ne kadar çabuk ve kolay çıktığınızı fark edeceksiniz. Bu dönemde her şeyi tek başınıza ve en iyi şekilde yapmanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Bebeğiniz ve evle ilgili kaygılarınızdan, aileniz ve arkadaşlarınızdan destek alarak bu süreci atlatabilirsiniz.
Genel olarak yeni doğum yapmış anne gün içerisinde zamanını nasıl değerlendirebilir? Kendine zaman ayırabilmenin pratik ipuçları var mı? Sorumluluklarını paylaşan anne, evin içine hapsolmadan yapabileceği başka aktivitelerin varlığını keşfedebilir ve yaşamın başka alanlarından enerji alabilir. Kendisine az da olsa zaman ayırabilen, sorumluluklarını paylaşabilen ve keyif aldığı aktiviteleri yapabilen anne, daha sağlıklı bir şekilde bebeğiyle duygusal temas kurabilir.
Sevgili anneler, içine girdiğiniz “annelik” rolüyle yaşamınızın tamamen değiştiğini düşünmeyin. Diğer alanlardaki rollerinizden vazgeçerseniz kendinize bir kısır döngü yaratabilirsiniz. Kısır döngüye girmemeniz için arkadaş çevrenizin önemi büyük. Hayatın içinde sadece bebeğin olmadığını, yaşamın başka renkleri de barındırdığını gösteren sosyal çevreler, kendinizi tanımlayabileceğiniz rolleri keşfetmenizde önemli rol oynar.