Kendi kulvarımı kendim çizdim
Ayşe Hatun Önal, Selam Dengesiz albümüyle yine iddialı bir çıkış yaptı. Önal, “Birçok farklı tarz yaptım. Hepsini güzel taşıyabiliyorum. Kendi zevkime göre müzik yapıyorum. Kendi kulvarımı kendim çizdim. Kendimi sınıflandıramam” diyor.
Albümünüzün isminden başlamak istiyorum. Neden Selam Dengesiz?
Esprili bir isim olsun istedim. Önce bulduklarımız çok ciddiydi. Daha esprili bir şeyler olsun dedik. Pop elektronik arası bir albüm oldu. Tek bir tarafa değil herkesin içinden bir şarkı seçebileceği çok yönlü bir albüm oldu. Her şarkının başka bir alıcısı var.
Peki bundan sonra hem kariyeriniz hem de hayatınıza dair yapmayı planladığını neler var?
Müzikte yola devam edeceğim. Birkaç özel projem var ama onları vakti gelince konuşalım. Ama müzikle ilgili yapacaklarım otomatikman hayatımı etkileyecek şeyler.
Aradan geçen dokuz yıldan sonra iyi ki bu yola girmişim diyor musunuz?
Bir yerde aslında yol çizilmiş ve senin o yolda yürümen kalıyor. Diğer türlü herkes Michael Jackson olurdu.
Olmak istediğiniz yerde misiniz?
Marsta olmak ve oradan buraya bakmak isterdim.
Müzik piyasasına yönelik yorumunuz nedir?
İngiltere’de yapılan he türlü müziği çok beğeniyorum. Ama doğuyla batının birleşimi olduğu için Türkiye’de pop müzikte bir sıkışmışlık var. Hem doğuya hem batıya dönük bir müzik bizimki. İkisini de tam anlamıyla doğru beceremiyoruz arada kalmışız. Mısır’dan dünya müzisyeni çıkıyor ama maalesef Türkiye’den çıkmıyor. Lübnanlı bir sanatçı Natasha Atlas’ı bütün dünyada tanınıyorken bizden kim tanınıyor. Hiç kimse tanınmıyor. Bu da bana göre arada kalmışlığın negatif bir etkisi.
Siz kendinizi elektrik müziği harmanlamanızda nasıl buluyorsunuz? Yenilikçi ve deneyselsiniz diyebilir miyiz?
Çok deneysel değil ama yenilikçi biriyim. Çünkü artık deneysel demek çok kopuk işler oluyor ve ben o kadar cesur değilim. Türkiye’de öyle deneysel iş yapan vardır belki ama o da ismini duyuramıyordur. Açıkçası benim kendime göre bir tarzım var. Birçok farklı tarz yaptım. Hepsini güzel taşıyabiliyorum. Ama ben belli bir tarzı benimsemedim. Kendi zevkime göre müzik yapıyorum. Bu yüzden şu kulvardayım diyemem. Kendi kulvarımı, kendim çizdim. Bu yüzden kendimi sınıflandıramayacağım.
Kendi hayatınızdaki dengeyi sağlamak konusunda ne kadar iyisiniz?
Benim partnerim hayat. Dengeyi sağlamam hayatın bana atacağı pasa bağlı. Dengem bozulduysa bu dengeyi ben tek başıma bozmamışımdır. Bu yüzden o dengeyi sağlarken de tek başıma olmam. Bunlar için metotlarım var. 10 yıldır şamanlarla çalışıyorum. Onların bilinç seviyesinin daha yüksek olduğuna inandığım, gördüğüm ve deneyimlediğim için çok sıkıştığım şamanlarımla çalışma yaparım. Tek ilacım doğa ve şamanlar. İçimdeki dengenin bozulduğunu hissedersem meditasyonumu artırırım. Ya da artık benim toparlayamayacağım bir enerji üzerindeyse şamanların kapısını çalarım.
İçinizden ne tür bir kadın tiplemesi çıkmaz?
İki yüzlü bir kadın benden çıkmaz.
Kendinize dair en sevdiğiniz özelliğiniz ne?
Saftirikliğim. Ama sevdiğim ve sevmediğim daha birçok özelliğim var. Yenilikçi olmamı seviyorum. Kendimi ve hayatı çok sorguladığım için bu tarafımı pek sevmem. Öyle olduğumda hayat çekilmez oluyordu. Ama artık onu da aştım.
Anlayışsız bir erkeğe tahammül edemem
Bu koşuşturma arasında özel hayata yer kalıyor mu?
Hiç kalmıyor. Şu an için öyle bir vaktim yok. İnsan istediği bir şeye mutlaka bir vakit bulur ama benim için şimdilik böyle bir dönem. Her an her şey olabilir de hiç belli olmaz.
Nasıl erkeklere tahammül edemezsiniz?
Anlayışsız bir erkeğe tahammül edemem. Bazı insanlar vardır kafada bazı şeyler kurar ve onlara inanır. Öylelerine hiç tahammül edemem.
Hayatınızda olacak insanda ilk aradığınız özellikler neler olur?
Akıl ve zeka ararım. Baktığında duvarın arkasını görebilmeli ve hissetmeli, gönül gözünün açık olmasını isterim. Algıda yanılgı yaşamayan bir insan olmamasını tercih ederim. Çünkü algıda yanılgı yaşayan insanlar hayatı boyunca ne kendisi mutlu olur ne de başkasını mutlu edebilir. Ufacık algısıyla oynayıp istediğin yöne çekebileceğin insandan olabildiğince kaçıyorum.
Numara yapamam, karaktere giremem
Nasıl insanlar takdirinizi kazanır?
Kuyruğuna bastığımda sıçramayan, hemen gardını almayan, insan hem çok takdirimi kazanır hem de bende yeri bambaşka olur. Çünkü duygularının üzerine çıkabilmek çok zor bir şeydir. Peygamberlerin içinde bile Allah bu yetiyi sadece Davut Peygambere nasip etmiş. Bu yüzden duygularının üzerine çıkabilen insana her zaman saygım sonsuz ve önünde de her zaman eğilirim.
En son ne zaman mutluluktan ağladınız?
Geçenlerde ağladım ama neden ağladığımı hatırlamıyorum. Çünkü zaten zırt pırt ağlayabilen biriyim. Gülerken bile bir anda ağlayabilirim. Ağlamakla ilgili sorunu olan biri değilim.
Oyunculukla ilgili fikriniz nedir?
Oyuncular çok sabırlı insanlar. Sabır isteyen bir meslek. Ama ben oynayamam. Numara yapamam. Karaktere giremem, başka birini oynayamam. Öyle bir yapım yok. Başka bir ruha ve kişiliğe bürünme durumu bende hiç yoktur. Bu yüzden oyunculuğa hiç girmek istemedim.