Keloğlan 40 yıl sonra beyazperdede
Atilla Doğukan Türkyılmaz ve Yağmur Ün’ün başrollerini paylaştığı Keloğlan:Yeni Masal filmi 7 Eylül’de vizyona girecek. İkili Keloğlan izleyerek büyüdüklerini söylüyor.
Yeşilçam kahramanın canlandırmak nasıl bir duygu?
Atilla Doğukan Türkyılmaz: Rüştü Asyalı’nın filmlerini izleyerek büyüdüm. Televizyonda gördüğüm zaman büyük bir keyifle izliyordum Keloğlan filmlerini. Ayrıca yaklaşık iki sene boyunca tiyatro sahnesinde Keloğlan’ı canlandırdım. Buda hazırlanmama yardımcı oldu aslında. Ben ne eski filmlerdeki, ne de tiyatro sahnesinde canlandırdığım Keloğlan’a bağlı kalmak istemedim. Onlardan daha özgün, daha farklı bir Keloğlan çıkartmak istedim. Filmin ilk çekileceğini duyduğumda hissettiğim heyecanın yanı sıra birtakım korkularımda vardı. Filmin eski tadını vermeyeceğini düşünecek izleyiciler de olabilir, acaba benzetirler mi, yoksa kötü bir taklit olarak mı görürler gibisinden. Ama senaryoyu okuduktan sonra bütün bu korkular yerini heyecana bıraktı.
Efsaneleşmiş bir Yeşilçam filmini günümüze uyarlamak zor oldu mu?
Yağmur Ün: Evet bir Yeşilçam filmini günümüze uyarlıyoruz ama birebir uyarlamıyoruz. O yüzden kendi adıma söylüyorum ki hiçbir zorluk yaşamadık. İnsanların tabiki de bir ön yargısı olacak isimden dolayı. Keloğlan dünde bir karakterimizdi, bugünde bir karakterimiz. Bu her şekilde yorumlanabilinen bir karakter. Her kapıdan da bir mesaj veriyor. Önceden sadece padişahları, iyi insan kötü insan, zengin ve fakir konuları işleyen Keloğlan’da izledik, Cankız’ı uyandırmaya çalışan bir Keloğlan’da izledik. Şu anda hayvanların haklarını savunmaya çalışan bir Keloğlan izliyoruz. Bu her telden yorumlanabilen bir şey.
Klasik bir aşk hikayesi çekmedik
Bu filmi seçmenizdeki en büyük etken neydi?
Yağmur: Beyazperdede çok farklı bir kulvarda bir iş olacaktı benim için. Yönetmeni Süleyman Mert Özdemir. Elde Var Hayat dizisinde birlikte çalışmıştık. Klasik bir aşk hikayesi çekmedik. Tamamiyle fantastik, bambaşka bir iş oldu bizim için. Bir başka neden ise Cankız olması. Daha ben dünyada yokkken bu film çekildi, izlendi, jenerasyonlara taşındı. Tamamiyle aynısı olmasa bile böyle bir projenin parçası olmak cidden gurur verici bir şey.
Atilla: Keloğlan karakteri beni bir çok yönden çok heyecanlandırdı. Tamam daha önce oynadığım diziler, sinema filmleri vardı ama bu benim ilk başrolüm. O yüzden benim için ayrı bir değeri var. Öte yandan Keloğlan’ın bizim içimizden, bize ait bir Türk Kahramanı, bir değer olması çok önemliydi benim için. Bundan 40 yıl önce çekilmiş bir Keloğlan filmi halen günümüzde efsaneleşmiş ve bu şekilde anılıyorsa, bundan bir 40 yıl sonra biz neden anılmayalım?
Yaşınızın oyunculukla ilgili avantajı veya dezavantajı oldu mu?
Yağmur: Benim hiçbir zaman olmadı. Geçiş dönemlerimde de çok büyük farklılıklar yaşamadım.
Atilla: 15-16 yaşlarındayken ben hep yaşımdan küçük gösterdim. O yüzden daha küçük karakterleri canlandırdım. Bunu avantaj olarak gören yönetmenler var. Böyle bir avantajı oldu bunun benim için.
Kürkler sadece hayvanlara aittir mottosu hakim
Bizi nasıl bir Cankız bekliyor?
Yağmur: Cankız değişmedi aslında. Yine naif, insanlar için iyi düşünen biri. Bu kez hem insanların hem de hayvanların haklarını savunuyor. “Kürkler sadece hayvanlara aittir” mottosuyla hareket ediyor Cankız.
Genç ve başarılı oyuncularsınız. Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz için?
Yağmur: Belki bu işe 30 yaşında başlasaydım ideallerim farklı olabilirdi ama artık bu benim yaşam tarzım olduğu için beklentiler değişebilir. Genelde sabit fikirli bir insan olduğum için kendimi gördüğüm yer işimi severek yapacağım ve belli bir çizgide gideceğim. Umarım kendimi ifade edebileceğim çok güzel işler yaparım ileride.
Atilla: On yıl sonra kendimi şurada görüyorum gibi bir iddiam veya hedefim yok. Ben oyunculuk yaparken mutluyum, sahnede mutluyum, kamera önünde mutluyum. Oynamaktan ayrılmak istemiyorum sadece. Onun haricinde önemli olan iyi bir insan olabilmek benim için.