Kadınların mücadelesi sahnelerde devam ediyor!
Sahneye çıkmakta türlü güçlüklerle karşılaşmış olsalar da artık sahnelerin hakimi onlar. Çünkü kadınların hala söyleyecek çok sözleri var. Erkek yazarlar da çoğunlukla kadın sorunlarını dert ediniyorlar.
BEKLEYİŞ
Fransız yazar Marguarite Duras’dan esinlenerek Zeynep Avcı’nın güzel Türkçesiyle yazdığı “Bekleyiş”, cepheye giden kocasının yolunu gözleyen bir kadının sonu belli olmayan bekleyişini konu alıyor.
Tek kişilik performansında Filiz Kutlar, Fazıl Say’ın müzikleri eşliğinde geçmiş günlerin romantizmini ve anın hüznünü birlikte yaşıyor. Hangi milletten olursa olsun bir insanın hiç uğruna yitirilen aşkının peşinden yas tutmaması mümkün mü?
UÇLAR
Tam da Özgecan’ın acısını yaşadığımız şu günlerde “Toplumda yer etmiş ön yargılar ve öğrenilmiş çaresizlikler midir kadını kurban yapan?” sorusunu yöneltiyor “Uçlar”. Zeynep Özyağcılar, geçen yıl kurduğu Tiyatro Martı’nın bu ilk prodüksüyonunda şiddet ve tacize maruz kalan bir kadını ele alıyor. William Mastrasimone’un yazdığı “Uçlar”, gerilim dolu bir dram. Kadınların gerçek hayatta bu gerilimi yaşamamaları en büyük dileğimiz.
KALP DÜĞÜMÜ
David Eldridge, kızlarını tek başına yetiştirirken sevgisini, ilgisini dengeleyemeyen bir anne ekseninde uyuşturucu bağımlısı küçük kızın mücadelesini işlemiş oyununda. Sevgi, her şeye göz yummak mıdır? Ya yavrusunu koruma güdüsü, her türlü zayıflığı göz ardı etmeye varırsa? Craft Tiyatro’da sahnelenen oyunda İpek Bilgin ve Melisa Sözen olağanüstü...
ON
Tiyatro Öteki Hayatlar, gerçekten de toplumda ‘ötekileştirilmeye’ çalışılan kadının güncelliğini her zaman koruyan ve kaderi haline gelen bir duruma parmak basıyor “On” ile. On farklı kadının kürtaj karşısında kendi dünyaları ve hayatı algılayış biçimlerine göre dertleşmelerine tanık oluyoruz. Can Utku’nun yönetmenliğinde sahnede 20 kadın oyuncu, ama gerçek hayatta yığınla kadın, bunu oynuyor/yaşıyor.
FRİDA
Emre Özerden, ünlü Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun yaşamından bir kesiti sahneye taşımış. Yaşama ve aşkına tutkuyla bağlılığını, tüm acılarına rağmen sürdürme gücünü gösteren bir kadın Frida. Bu duruşuyla birçok kadını etkilemiş, ilham vermiş. “Frida - Kalabalık Monolog“da Özge Özel, hırçın ama kırılgan, hırslı ama romantik, gerçekçi ama hayallerine esir bir Frida canlandırıyor. Karşımızdaki Frida ile 1940’lara Meksika’ya gidiyoruz. Frida’nın asil ruhunu taşıyan kadınlara selam olsun.
KADINLAR DA SAVAŞI YİTİRDİ
Savaşın acısını kendi içinde yaşayanlar olduğu gibi tüm sefilliğini ve cefasını çekenler de yine ağırlıkla kadınlar. Malaparte’ın ünlü oyunu “Kadınlar da Savaşı Yitirdi”, Rus işgali sırasında Avusturya’da erkeklerini savaşa göndermiş ve ekmek kavgası veren kadınların dramını gözler önüne seriyor. Evin gelini, yiyecek kuponu alabilmek için vesika altına alınırken, diğer yanda aynı evde ergenliğe adım atmakta olan bir kız yetişmektedir. İstanbul Devlet Tiyatrosu prodüksüyonu olan oyunu Galip Erdal yönetmiş. Sahiciliği ağır basan dekor tasarımı Işın Mumcu’ya ait.
ROMEO’YU BEKLERKEN
Dış dünyanın sert yüzünden evden çıkmayarak korunabilir misiniz? Silah seslerini bastırmak için şarkınızı yüksek sesle söyleyebilir misiniz? Yanetki, bu sezon “Romeo’yu Beklerken” ile iki kızkardeşin yaşama bir şekilde tutunma çabalarını gösteriyor. Sarah Grochala’nın oyun karakterleri, Irmak Örnek, Akasya Asıltürkmen ve Faruk Barman’la hayat buluyor.
ABİDE-İ AŞK
Sevgili Dilek Türker’in ellinci sanat yılı dolayısıyla, Nezihe Araz’ın “Kuvay-i Milliye Kadınları” oyunundan hareketle kaleme aldığım “Abide-i Aşk”, Mart ayında prömiyer yapıyor. Türker, savaş cephesinde değil ama demokrasi cephesinde yıllardır savaş veren bir Cumhuriyet kadını. Hem anne, hem sevgili, hem sanatçı, hem aydın, hem hatip, hem hak savunucusu. Ertuğrul Ateş’in bu oyun için yaptığı muhteşem tablonun etkisi, Nedim Otyam’ın müzikleriyle bütünleşiyor. Ve sanatçı, Kuvay-i Milliye ruhuyla sözünü sakınmadan tüm sevdasını gelecek nesillere aktarmaya devam ediyor.