Gazete Vatan Logo

İyi bir menajerim olsa Brad Pitt gibi olurdum

İyi bir menajerim olsa Brad Pitt gibi olurdum


Brooke Shields’le başrolü paylaştığı 1980 yapımı “Mavi Göl” filmiyle dünyaca ünlenen Christopher Atkins (53), ameliyatsız yüz gerdirme operasyonu için Türkiye’deydi. ‘İyi bir menajerim olsaydı bugün bir Brad Pitt kadar ünlü olabilirdim’ diyen Atkins, Brooke Shields’le çekimler sırasında gerçekten aşk yaşadıklarını da itiraf ediyor.

Türkiye’ye ilk gelişiniz mi; neden buradasınız?

Evet, ilk gelişim. Adını filmlerden ve çevremden hep duyuyordum; gelmek istediğim yerler arasındaydı. Şu an buraya geliş nedenim ise Doktor Hasan Fındık. Hollywood’taki Jeremy Jackson, Erika Eleniak ve Lorenzo Lamas gibi isimlerden kendisinin methini çok duydum. Ben de Hollywood Prodüksiyon’un ortakları Varol Porsemay ve Ramiz Özbay aracılığıyla buraya gelip Fındık’a ameliyatsız yüz gerdirme yaptırdım.



Neden, korkuyor musunuz yaşlılıktan?

Yaşlanmayı sevmiyorum ama bu doğanın kanunu. Benim işim de kameralar önünde. Kendinize bakmazsan Hollywood’ta birçok rolü kaçırıyorsunuz. Orası tam bir kurtlar sofrası. Dolayısıyla tabii ki daha iyi görünmek istiyorum. Şimdi ise daha fresh hissediyorum ve öyle görünüyorum.

İlerde daha büyük bir estetik operasyon da yaptırabilir misiniz?

Bilmem, olabilir.

Sevgiliniz de beğendi mi yaptırdığınız işlemi?

Tabii ki; kız arkadaşım benden daha meraklı; hatta başka şeyler de yaptır diyor.

Aile kurup baba olmaya öncelik verdim

Mavi Göl adlı ilk filminizle 18 yaşındayken dünya çapında üne kavuştunuz. Bu ne hissettiriyor?


Eskiden beyzbol oyuncusuydum. Ailemde de çok doktor vardı. Dolayısıyla ben de ya beyzbolcu ya da doktor olurum diyordum. Fakat bu film benim hayatımı değiştirdi. Sonrasında kötü deneyimlerim de oldu, tüm paramı da kayebettim. O şöhreti maalesef değerlendiremedim. Ama yine de ayakta kalabildim...

Niye şöhretinizi iyi değerlendiremediniz?

En büyük hatam Mavi Göl’ün yapımcısı Colombia Film’le imzaladığım 4 yıllık kontrat oldu. Mavi Göl’ün devamı çekilecek dendi ve ben dört yıl boyunca başka film yapamadım; sadece iki film (biri korsan filmi diğeri Cenette Bir Gece adlı müzikal) yaptım. Ayrıca o dönem de Dallas’ta da bir sezon oynadım. Fakat bu sefer de evlendim ve baba oldum. Ya tam bir aile babası olacaktım ya da kariyer diyecektim. Ben babalığı seçtim. Bir yandan film de çektim ama hiçbiri çok iş yapmadı.

İstanbul küçük bir New York gibi...

Türk kadınlarını nasıl buldunuz?

Bir haftadır İstanbul’dayım. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; çok güzeller.

Ama sevgiliniz çok geç. Aranızdaki yaş farkı sorun oluyor mu?

Bence düşünce yapısı, hayat tarzı uygunsa yaşın önemi yoktur.

İstanbul’u beğendiniz mi, gezebildiniz mi?

Bir havayolu şirketi bana bir deniz uçağı ayarladı. Onunla tüm İstanbul’u tepeden gezdim. Camiler, egzotik yerler, yemekler, deniz her şey harika. Asya ve Avrupa kıtasının bir arada olması müthiş bir şey.

Tahmininizden modern mi buldunuz İstanbul’u?

Bir çok arkadaşımın söylediğinden çok daha modernsiniz. Küçük bir New York gibi.

En çok hangi yemeği sevdiniz?

Mantı, kebap, baklava... Hepsine bayıldım.

Brooke Shields ile adadaki çadırda 4 ay yaşadık

İyi bir menajeriniz olsaydı bugünün Brad Pitt veya Johnny Deep’i olabilir miydiniz?

Olabilirdim. Çünkü kuvvetli bir ekibim olsaydı şu an çok farklı bir yerdeydim.

Brooke Shields’le film çekimleri sırasında hiç yakınlaşma oldu mu?

Bir ilişkimiz oldu, evet. O zaman ikimiz de çok gençtik. Ben 18, Brooke ise 14 yaşındaydı... Filmin çekimleri başlamadan 2 hafta önce çekim yapacağımız adada kalmaya başladım. O iki hafta boyunca benim yatak odamın tavanına Brooke’un fotoğrafını yapıştırmışlardı, onu görerek uyuyordum ki ona aşık olayım. Film ekibi her şeyin çok gerçekçi olmasını istiyordu; bizi resmen birbirimize ittiler. Bir filmden ziyade gerçek bir yaşamdı benim için. Brooke ve ben ıssız bir adada 4 ay çadırda yaşadık, düşünebiliyor musunuz...

Sonradan neden görüşmediniz peki?

Film bittikten sonra hepimiz kendi hayatımıza döndük. Brooke hala okuyordu. Bir süre görüştük ama zamanla koptuk.

Haberin Devamı