İlk dizi yıldızı benim
Berna Laçin: İşin kaymağını ben yedim, şimdikiler ızdırabını çekiyor
Uzun zamandır dizilerde göremediğimiz Berna Laçin, üç sinema projesiyle bomba gibi geri dönüyor. İlk dizisini 19 yaşında çektiğini belirten oyuncu, şimdiki dizileri ise çalışma şartlarının zorluğundan dolayı tercih etmiyor. En yoğun çalıştığı dönem olan 2000’li yılları “Lale Devri” olarak tanımlayan oyuncu, “Star muamelesi görürdük. Başka dizi olmadığından reyting kaygısı yoktu, yemeklerimizi de lüks restoranlardan yerdik. Şimdi ise setlere kaplarda yemek geliyor ve kaldırım taşlarında yeniyor. Bizim aldığımız paralar da yok” diyor.
* Bu aralar neler yapıyorsunuz?
Bu aralar en çok vaktimi kampanya yüzü olduğum Fairy markası alıyor. Bir süredir dizi yapmıyorum, en son Eylül’de bir TV programı yapmıştım.
* Niçin yoksunuz dizilerde?
Bu şartlarda dizi çekersem hiç yaşamamam lazım. Normal dizilerin süresi 45 dakika. Ama dün (pazartesi akşamı) bir dizi vardı, ne kadar sürdü biliyor musunuz? Tam 255 dakika. Bu bahsettiğim şey bir sit-com. Gerçek süresi 18 dakikadır bir sit-com’un. Bir de şu var, insanlar bir şey yapalım, tutsun istiyorlar. Çünkü “yırtmak” diye bir şey var. Benim öyle bir derdim de yok; 10 adet birinci gitmiş dizim var. Riske girmek istemem.
* Sinema filmi var mı görünen?
Evet, Ağustos’ta peşpeşe üç film çekeceğim. İlki Bosna’da, adı “Bekle Beni.” Bir Sırp kadınını canlandıracağım. Çalışmamı gerektiren bir rol, halim tavrım farklı olmalı.
Ali Şen FİLM HASTASI, bana danışmanlık yapıyor
* Size bu konuda kim yardımcı olacak, bir koçunuz var mı?
FB eski başkanı Ali Şen film hastasıdır ve Kosovalı’dır. O bana Sırp filmleri yollayacak. Bir anlamda danışmanlık yapıyor diyebilirim. Bunun dışında Handan İpekçi’nin çekeceği bir film daha var. Daha kalabalık kadrolu bir iş, Nurgül Yeşilçay da var. Hayatımda ilk kez sevimsiz bir kadını oynayacağım. Üçüncü olarak Yavuz Bingöl’le Kerem Alışık 72. Koğuş’un filmini yapıyorlar. Bana da teklif getirdiler.
Kahkaha atarak gezdiğimi sanıyorlar
* Söylediğiniz gibi sizi hep güler yüzlü, şeker kadın rollerinde gördük. Günlük hayatta bunun sıkıntısını yaşıyor musunuz?
Evet. Gerçekten yüzde 90 olumluyum ama ben de insanım yani. Çok konuşkanımdır mesela ama bazen hiçbir şey konuşmak istemiyorum. Fakat birisi geliyor, inatla konuşmak istiyor. Sonra da bozuluyor. Örneğin, önceden Taksi diye çok eğlenceli bir program yapıyordum. Taksiye bindim ve çok geç kalmıştım, stresliydim. Tüm yol boyunca camdan dışarı baktım. En son taksici arkasını döndü ve “Ama yani biz de seni bir şey sanırdık, şu arabama bindin, bir kahkaha bile atmadın” dedi. Adam benim sürekli kahkaha atarak gezdiğimi sanıyordu. İlk filmimi Kemal Sunal’la çekmiştim ben. O kadar tatlı bir insandı ki, ama uzaktan somurtkan dururdu. Niye olduğunu sonradan anladım tabii.
2000’li yıllar TV’LERİN “Lale Devri”ydi
* Şimdiki dizilere baktığımızda başroldeki kadın oyuncuların çok genç olduğunu görüyoruz. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?
İlk dizimi çektiğimde 19 yaşındaydım ve başrol oynuyordum. Ediz Hun’la oynamıştık, adı Gökkuşağı idi. Hülya Avşar, Gülşen Bubikoğlu’nun da dizileri vardı ama onlar zaten sinemadan tanınıyordu. Sıfırdan ilk diziyle başlayan, yıldız olan benim. Onun için bu konuda en son şikayet edecek adam da benim.
* Gençlerin işi şimdi rekabetten dolayı daha mı zor?
Evet, çünkü ilk çıktığımda
benden başka kimse yoktu. İşin kaymağını ben yedim, onlar şimdi ızdırabını çekiyorlar. Osman Seden, Türker İnanoğlu gibi Yeşilçam kültüründen gelen insanlar starlık sistemini yaratmış oldukları için zaten sana otomatikman star olarak davranıyorlardı. Mesela, bizde çalışma saatleri böyle değildi. Dizim kalkar mı korkusu yoktu, paramızı da önceden alırdık. Karavana yemeği yemezdik, eni konu restoranlardan “Ne istersiniz?” diye sorulurdu. Şimdi kaplarda, kaldırım taşına getiriyorlar yemekleri. “Lale Devri”ydi bizim zamanımız. 2000’li yılların başlarında bizim aldığımız ücretlerin tavan yaptığı dönemlerdi. Şimdi o rakamlar da yok artık. O zamanlara “Lale Devri” diyoruz biz. Bazen bir arkadaşıma soruyorum; “O yazlığı ne zaman almıştın?” diye. Cevap belli: Lale Devri’nde. Şimdi borç harç bir ev zor alınıyor.
Erkek 45 yaşında ise yanındaki kız mutlaka 22 oluyor, fantezi bu
* Dizilere bakınca ne görüyorsunuz?
TV’lerde şöyle bir tehlike var şimdi; tüm dizilerde yaşları düşürdüler, genç kızların yanlarında koca koca adamlar... Tüm dizilerde yaşlı erkekler genç kadınlarla evleniyor. Normal bir castmış gibi sunuluyor bu; erkek 45 yaşında ise yanındaki kız mutlaka 22 oluyor. Niye biliyor musunuz? Bence bu işi yapanların sevdiği bir şey bu, bir fantezi. “Zaten bu erkeklere bu kadınlar uygun canım” diyorlar.
* Kim diyor bunu, yapımcı mı?
Sırf yapımcı değil, senarist de; genel Türk erkeği bakışı bu. Genel bakış bu yönde olduğu için de diziler de böyle yapılıyor. Ama yanılsama şu; dizileri yüzde 90 Türk kadını izliyor ve kadın bu durumdan nefret ediyor. Aşk-ı Memnu niye bu kadar seviliyor? “Bak işte genç kadın alırsan boynuzu takar dolaşırsın” diyor kadın izleyici... En önemlisi kadın hikâyesi yok, hep genç kızların hikâyeleri var ekranda. Şehnaz Tango gelmiş geçmiş en iyi dizilerdendir. Çünkü kadın kendini başroldeki karakterle özdeşleştiriyordu. Şimdi kimle özdeşlecek; 23’lük zengin, yaşlı adamla evlenmiş kızlarla mı?
Bir eşya almak için önce ona aşık olmalıyım
* Evinizin dekorasyonunu çok sık değiştirir misiniz?
Dekorasyonu kökten sık sık değiştirmem. Bunun iki sebebi var; o kadar sokağa atacak param yok ve ben eşyalarıma manevi olarak bağlanıyorum ve onlardan vazgeçmekten hoşlanmıyorum.
* Bir evde ne olmazsa olmaz?
Turkuaz renk, avize, canlı çiçek, ahşabın sıcaklığı, antika birkaç parça mutlaka olmalı.
* Kolay alışveriş yapar mısınız?
Bir şeyi hemen gidip almam, öyle direkt olaya giremiyorum. Önce flört dönemi geçirmem gerekiyor. Mesela, büfemin üzerindeki gaz lambalarını 10 yıl sonra aldım; 10 yıl boyunca boştu orası. Sonra bir gün yandaki gaz lambalarını gördüm, aşık oldum ve aldım. Bir şeyi ihtiyaç diye almam.