İçimdeki sesi dinleyerek oyuncu oldum
Son zamanların çok izlenen dizilerinden Çukur’daki enerjisi ve kabiliyetiyle dikkatleri üzerine toplayan Ece Yaşar, Mart’ta vizyona girecek olan Direniş Karatay da bir Moğol kızını canlandıracak.
Hacettepe Üniversitesi’nde bale, Ankara Üniversitesi’nde de tiyatro eğitimi aldınız. Oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu?
Hacettepe Üniversitesi’ndeki bale eğitimimin yedinci sınıfında, yani lise son sınıftayken tiyatro eğitimi almayı ciddi olarak düşünmeye başladım. Dans etmek, bir ifade biçimi olarak evrensel geçerliliği sorgulanamaz ve her şeyden önce keyif aldığım bir alan. Ama tiyatro sahnesinde ya da herhangi bir mecrada oyunculuk yapıyor olmak fikri beni çok heyecanlandırdı. Etimle, kemiğimle, ruhumla kendimi ortaya koyarak, her seferinde bambaşka hikayeler anlatmayı denemek ve bunun üzerinde bir hayat boyu çalışmanın, kendimi geliştirmeyi hedeflemenin beni çok mutlu edebileceğini öngördüm. Sadece içimdeki sesi dinleyerek böyle bir karar verdim. Yapmak istediğim şey oyunculuktu ve yetenek sınavlarına hazırlandım. Dört sene sonra da Ankara Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Hala iyi ki diyorum...
Çukur’da rol alıyorsunuz. Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
Çukur’da İdris’in, yani mahallenin babasının torunu Karaca’yı oynuyorum. Karaca, diğer Koçova kadınları gibi bir fanusta yaşıyor tehlikeden uzak olması için. Sert kurallar altında yaşıyor. Tüm bunlara karşın Karaca kural tanımaz bir kız. Akıllı fakat bu yönünü ortalığı karıştırmak için kullanıyor çoğunlukla. İlk izlemin olarak kötü bir karakter denebilir, ama kötülüğünün altında yatan çok naif bir genç kadın olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hiçbir şeyin nedensiz olmayışı üzerinden okunduğunda Karaca’nın da ailesinden veya çevresinden göremediği sevgi eksikliğine bağlıyorum bu halini. Bu yüzden hırçınlaşmış ama sevdikleri için yine de yapamayacağı şey yok.
Senaryoda sizi ne çarptı?
Senaristin kalemi oldu beni etkileyen. Çok akıcı. Bir de merak ettim hikayenin devamını, hiç tahmin edemedim.