Gazete Vatan Logo

"Heyecanımı yatıştırmak için alkol alıyorum. O gün ekstra bir heyecan vardı."

YEŞİLÇAM'IN "KÜÇÜK AŞIK ADAM"I İLYAS SALMAN YILLAR SONRA PAZARVATAN'A KONUŞTU

80'li yıllarda pek çok komedide başrol oyuncusuydu ve Kemal Sunal'ın en büyük rakibiydi. 1987'den bu yana kamera karşısına geçmedi. Sol söylemleri nedeniyle başı yargıyla defalarca derde giren Salman, derken l Mayıs İşçi Bayramı mitinginde çıktı karşımıza. TKP'nin düzenlediği mitinge katılmak için geldiği alanda 400 promil alkollü olduğu anlaşıldı. Kimliğini soran polislere "Yüzüm kimliğimdir" diye cevap verdi. Parasız kaldığı, alkolik olduğu dahil birçok şey söylendi. Yeşilçam'ın çirkin prensi İlyas Salmanla "o günü" konuştuk ama "her günü" sorduk: "Neler oluyor yahu?"

• l Mayıs'ta neler oldu?
Dünyada iki türlü insan var: Çalışan ve çalan. Elimden geldiğince çalışanlardan yana olmaya çalışıyorum. O amaçla oradaydım. Polis beni görünce açıkça tavır koydu. Çalışanların yanında olduğum için...
• Ama 400 promil alkollü olduğunuz anlaşıldı...
Şu anda da alkol kullanıyorum (rakısını yudumluyor). Beni orada işçilerin yanında gördükleri için dövmeye kalktılar. Fiziksel şiddete maruz kaldım. Dövmeye çalıştılar ama dövemediler, çünkü ben halkın yanındayım. Halk ne kadar güçlüyse ben de o kadar güçlüyüm. Sermayeye, hırsızlığa karşı geldim diye beni orada dövmeye kalktılar. Açıkça yıllardır söylüyorum, ben devrimciyim.
• l Mayıs gibi çok önem verdiğiniz bir günde o kadar alkollü olmasaydınız daha iyi olmaz mıydı?
Bence de daha iyi olurdu. Aslında bu bir kişilik meselesi biliyor musunuz? Kişilikleri değiştiremiyorsunuz. Ben heyecanlı bir adamım, heyecanımı yatıştırmak adına açıkçası bazen alkol alıyorum. O gün ekstra bir heyecan vardı.
• Yani her gün içmiyorsunuz?
Hayır, ya keyiflenince ya da bazı şeyleri unutmak isteyince içiyorum.

"BAZEN KENDİMİ FUTBOL TOPU GİBİ TACA ATIYORUM"
• Unutuyor musunuz peki?
Hayır ama ekarte ediyorum.
Şöyle bir şey var, bazen kendini futbol topu gibi taca atarsın. Yani hayatın rezilliklerini, kötülüklerini unutup kendini taca, sahanın dışına atarsın, ben de kendimi öyle atıyorum dışarıya.
• Topu taca attığınız zamanlar olarak mı görüyorsunuz alkol olayını?
Ben nevi şahsına münhasır biriyim. Beni başkasına benzetmeyin, bu benim tercihim sonuçta, insanların eleştirileri de hiç umurumda değil. Dünyaya bir kere gelmişim, bir daha rüşvet versem gelemem, hiç kimseye benzemem, hiçkimse de bana benzemeye kalkmasın çünkü çok çirkin olurlar.
• Uzun süredir oyunculuğunuzla ilgili bir projede göremedik sizi, nerelerdesiniz?
Ben magazin, yani dedikodu malzemesi olmadım, olmak da istemiyorum. Sözgelimi Banu Alkan, Gülben Ergen ya da İbrahim Tatlıses gibi olmak istemiyorum. Benim gizli hiçbir tarafım olmadı, bütün gizliliklerin çirkinlikleri yarattığına inanıyorum.
• Peki neler yapıyorsunuz? Yoksulluk edebiyatı yapmam.
Sadece adam gibi yaşıyorum, onun dışında sanat, tiyatro yapıyorum. Dört yıl Ankara Birlik Tiyatrosu ile oynadım. Şu an çalışmaları devam eden bir projemiz var. Ayşen Gruda ile birlikte çift kişilik tiyatro oyunu için hazırlanıyoruz. Oyun Almanca'dan Türkçe'ye çevrilme aşamasında.
• Tiyatrodan kazandığınız para yetiyor mu?
Yoksul değilim, 36 yıllık sanat yaşamımda biriktirdiğim bir şey var, onunla yaşamaya çalışıyorum. Devletin bize verdiği 420 YTL'lik emekli maaşım var. Orta halli yaşamı kabul ettim. Dünyanın yedi milyar insanı orta halli bir yaşamı kabul etseydi Afrika'da açlar olmazdı. İki çocuğumu okutmuşum, işleri var o yüzden çok mutluyum.

"İNSANLAR BENİM İÇİN 'NASIL DÜŞÜNÜYORSA ÖYLE YAŞIYOR' DESİN"

• 1 Mayıs'tan dolayı sizi seven ama o anki durumunuza üzülen insanlara ne söylemek istersiniz?
Ben apaçık, net bir adamım, içki içmiş de olabilirim, sarhoş da olabilirim, gayet doğal bir şey. Beni şöyle değerlendirsinler; "Nasıl düşünüyorsa öyle yaşıyor." Sahtekârlık yapmam, nasıl görünüyorsam öyleyim. Bundan sonra da böyle devam edeceğim ve hiçkimsenin ne düşündüğü umurumda bile değil.
• 1948 doğumlusunuz. Aslında gençsiniz, daha fazla şeyler yapmanız gerekmez mi?
Bazen "yaşın kaç" diyorlar, "10 bin yaşındayım" diyorum. "Nereden çıkardın bunu" diyorlar, 36 yıllık sanat yaşamımda yüzlerce tipi oynadım, herkes kendi yerine yaşıyor, ben herkesin yerine yaşıyorum.

"FİLM ÇEKMEYİ ÇOK İSTİYORUM AMA YAPTIRMIYORLAR"

• 36 yıllık bir sanatçı daha iyi koşullarda yaşamayı hak etmiyor mu sizce?
Oturduğum bu daire benim. Yeri geldi kapıcı Osman'a parasını veremedim. 36 yıl soytarılık yaptım bu millete, anası ağlatılan bir milleti güldürdüm. Çok fazla bir şey istemiyorum. Karım, çocuklarım, kuşum var, bana yetiyor.
• Kaç yıldır film yapmıyorsunuz?
Son filmim Sarı Mersedes'i 1987'de çektim.
• Fazla ara verdiğinizi düşünüp özlemiyor musunuz o günleri?Çok özlüyorum ama yaptırmıyorlar. Bir sürü engel var aslında, ben artık devrimci nitelikler taşımayan filmlerde oynamıyorum. Bir de sinemaya para yatıranların büyük çoğunluğu paracı adamlar. Paracı adamlar da paranın düşmanına teklif getirmezler. Yapımcılar beni düşman gibi görüyor, "sen komünistsin" diyorlar. İnsanlar bana "niye bu kadar içiyorsun" diye soruyor. Türkiye'de 70 milyon insan su içmiş sarhoş dolaşıyor. İnsanlar çalışıyorlar ama kime emek harcadıklarını bilmiyorlar.
• Size teklif getirilmemesinde alkolün etkisi yok değil mi?
Kesinlikle yok. Sabahtan başlayıp 24 saat içki içen oyuncular var ve onlar şu an dizilerde boy gösteriyor.
• Geçmişte oynadığınız bütün filmler devrimci nitelik taşıyor muydu?
Dibini kurcalarsanız taşıyordu. Mesela Banker Bilo'dan Sefil Bilo'ya kadar hepsinin dibinde, ucunda bucağında devrimci düşünceler var. Yani halkımızın sorunlarını anlatıyordu filmlerim.

"KÜÇÜK AŞIK BİR ADAMIM"
• Her şey bu dünyada yaşanmalı diyorsunuz...
Evet. Küfür edeceksen sonuna kadar küfür edecek, seveceksen sonuna kadar seveceksin. Ben bu dünyaya layık değilim. Bu sömürü dünyası bana layık değil. Çiçek Abbas'ı çevirirken Sinan Çetin yönetiyordu, bana "Little Lover Man" derdi, yani "küçük aşık adam"... Sonra ben bu tabire layık mıyım diye düşündüm, gerçekten layığım. Küçük aşık adamım. Ben beynimde dünyayı taşıyorum, dünya beni taşıyamaz.

Haberin Devamı