Hatırladın mı eskiden?.. Mine Mutlu, Zerrin Egeliler, Arzu Okay ve diğerleri (2)
Sibel Kekilli'nin porno filmlerde oynadığı ortaya çıkınca her kafadan bir ses çıktı. Oysa hiç yabancı olmadığımız bir şeydi yaşanan; Türk sinemasının pornoyla anılan 70'li yılları nice ünlü oyuncunun isimleriyle doluydu. İşte o dönemin matrak bir portresi. Işıkları kapayın, başlıyor
On dakika ara
Ama pek çoğu onun kadar şanslı değildi. Lapa lapa kar yağan bir aralık gününü hatırlıyorum. Yılbaşından bir gece önceydi. Şişli Meydanı'ndaki telaşlı kalabalığın üzerine kar ve karanlık birlikte çökmüştü. Ağır ağır yürüyen bir kadının sapsarı saçları dikkatimi çekti. Adımlarımı hızlandırıp yanına yaklaştım. "O"ydu... Birkaç yıl içinde sayısız "başrol" oynayan, seks furyasının taçsız kraliçelerinden biri. (ismini neden yazmadığımı birkaç satir sonra anlayacaksınız.) Ama o günler artık geride kalmıştı. Tüm kazancının, Şişli'de minicik bir bodrum katı olduğunu biliyordum. Beni görünce sevecen bir gülümseme belirdi yüzünde. Belki de bir umut ışığı. Ama nasıl bir umut olduğunu birkaç saniye sonra anlayacaktım. "İşler nasıl" dedim. "Nasıl olsun ki" dedi. "Beş parasızım..." "Peki n'apıyorsun?" Bir an çevresine baktı, "Bu kalabalık içinde dolaşıyorum işte. Telefon numaramı biliyorsun. Zengin arkadaşların varsa onlara ver lütfen. Belki eski bir seks yıldızından, sonradan olma sarışın bir kadından hoşlanan çıkar aralarında." Başka bir şey demeden yürüdü gitti.
Filmin devamı
Tecavüz, bu filmlerin olmazsa olmaz baş aktörlerinden biriydi. Tecavüz, trajik, ilkel bir olaydır. Savunmasız bir insana yapılan bu vahşi saldırı, aslında yine iki yüzlü bir ahlâk anlayışı olan toplumların cinsel içgüdülerini tetikler. Bastırılmış cinsel fanteziler arasında, hayran olunan bir film yıldızını ya da komşunun kızını tenha bir köşede "kıstırmak" duygusu yok mudur dersiniz? "Tecavüz kaçınılmazsa, aç bacaklarını keyfine bak" atasözünü kim yaratmıştır? Peki Tecavüzcü Coşkun'un bunca yıldır hepimize sempatik gelmesi, acaba bu bastırılmış duygularımızdan mıdır? 70'li yılların ortasında Atilla İlhan'ın her sabah gelip, kitaplarının sadece bir sayfasını yazdığı bir mekân vardı Taksim'de: Kafe Bulvar. Sarı uzun saçları omuzlarına dökülen genç bir adam, Kafe Bulvar'ın önündeki kaldırımda oturur, kendi yaptığı boncuk kolyeleri satardı. Etliye sütlüye karışmaz, oturduğu kaldırımın hemen birkaç metre gerisindeki o rengarenk dünyaya tınmazdı bile. Kafe Bulvar, fotoromancıların da üssüydü. Bir oyuncu gelmedi mi, masalardan biri kolundan çekilerek "şöhret olmaya" götürülürdü. Bu nedenle Kafe'nin şefi Şenol başrollere kadar terfi etmişti. Bir gün Perihan Savaş'a Kilyos sahillerinde tecavüz edecek bir hippi aranıyor. Coşkun o anda dikkatleri çekti. Gitti oynadı.
Gidiş o gidiş. Şimdi kült haline gelen Tecavüzcü Coşkun böyle doğdu işte. Coşkun Göğen seks filmlerine pek bulaşmasa bile tecavüzün simgesi olmuştu. Hâlâ da öyle. Oysa Zerrin Egeliler'! hatırlayan bile yok şimdi. İki yılda 60 film çeken Zerrin Egeliler'!... Türkan Şoray'a benzeyen kara gözleri, dolgun dudakları ile özellikle Anadolu erkeklerinin yüreklerini hoplatırdı. Neredeyse boyu kadar bir kız çocuğu annesiyken, eski eşine inat sinemaya girdiğini anlatırdı. 1980 yılında bu furyanın bitmesiyle o da sudan çıkmış balığa dönmüştü. O günlerde yaptığı bir söyleşide şunları anlatıyordu: "İlk bir yılda 35 film yaptığım için biraz daha toydum. Senaryonun bir başını bir sonunu çekiyorlar. Film de karışıyor, benim kafamda. Soyunacaksın diyorlar, soyunuyoruz. Kürk giyeceksin diyorlar, giyiyoruz. Derken böyle bir filmimi seyretmeye gittim. Ben kürkü çıkarıyorum, yatağa giriyorum. Aaaa bir de ne göreyim. Birden bir başka kadının kalçaları ve bacakları filan çıkıyor ortaya. Kamera benim suratımı gösteriyor. Surat benim. Ama alt tarafta, yatakta bir başka erkekle sevişen bir başka kadın (...) Bu furya biraz daha devam etse kendimi akıl hastanesinde bulurdum.
Şimdi artık toplumsal içerikli filmlerde oynamak istiyorum." Tabii ki Zerrin Egeliler böyle bir filmde hiçbir zaman oynayamadı. Belki de iyi oldu. O şimdi İstanbul'dan uzaklarda, yeni yuvasında sakin bir yaşam sürüyor.
Son
"Ben o filmlerde oynamamak için çok direndim. İşsiz kaldım. Bir gün bir filmci 'Mine Mutlu ile bir filmde oynar mısın? Ama soyunacaksın' dedi. Çok kızdım. Eve geldim. Bakkala gideceğim. Yazdıra yazdıra bakkalın suratı bir karış olmuş. Gittim bir rakı bir sigara istedim. Herkesin içinde 'Sanki Tekel bize veresiye veriyor. Bir de artist olacaksın' demez mi! Dünya başıma yıkıldı. Açtım telefonu. 'O filmde oynuyorum' dedim..."
Türk sinemasının en önemli karakter oyuncularından biri olan Kazım Kartal'ın seks filmlerinin unutulmaz yıldızına dönüşmesinin hikayesi işte bu kadar basit. Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Kartal'ın bu cümleleri bazıları için pek çok şeyi özetliyor. Bazıları içinse film karanlık sinema salonlanndaki hayal dünyasından yaşamın gerçeklerine taşarak hâlâ devam ediyor. Ta ki SON yazısı belirene kadar...